16 research outputs found

    Epilepsi için fenitoin ile tedavi edilen kadın hastalarda kuyruklu yıldız tahlili kullanılarak DNA hasarının analizi

    No full text
    Women with epilepsy have been encouraged to consider marriage and child bearing in recent years. Antiepileptic drugs are mostly used such as phenytoin, but its effect on fetus health and its long term effects on DNA have not been enough clear yet. The decision to continue or initiate pharmacotherapy for epilepsy during pregnancy becomes complicated. Therefore it was aimed to determine the potential toxic effects of long term phenytoin monotherapy on the peripheral blood lymphocytes of female patients with epilepsy using the comet assay. Twenty- three female patients on a long-term treatment of phenytoin monotherapy for 2-6 years were studied. The epileptic female patients who had normal menstrual cycles, and who were in, otherwise, good health were accepted. They were also nonsmokers. Control group consisted of 23 healthy, nonsmoker female patients, who had normal menstrual cycles and did not use any long¬term drugs. The blood samples were taken from the control and patient groups within 20th and 27th days following the beginning of their menstrual bleeding. As a result, the statistical comparison of the comet scores of two groups demonstrated that there is a significant difference in number of damaged cells. Damaged (limited and extensive migrated) cells in the epileptic women who were taking phenytoin were higher than the control group (p<0,0001).Epilepsili kadınların son yıllarda evlilik ve çocuğa bakmayı düşünmeleri teşvik edilmiştir. Antiepileptik ilaçlar çoğunlukla fenitoin gibi kullanılır, ancak fetus sağlığı üzerindeki etkileri ve DNA üzerindeki uzun vadeli etkileri henüz yeterince açık olmamıştır. Gebelik sırasında epilepsi için farmakoterapiyi sürdürme veya başlatma kararı karmaşık hale gelir. Bu nedenle uzun dönem fenitoin monoterapisinin, kuyrukluyıldız tahlili kullanılarak epilepsili kadın hastaların periferik kan lenfositleri üzerindeki potansiyel toksik etkilerini belirlemek amaçlandı. Uzun süredir 2-6 yıl boyunca fenitoin monoterapisi tedavisi alan 21 kadın hasta çalışmaya alındı. Adet kanaması normal olan ve aksi halde sağlığı iyi olan epileptik kadın hastalar kabul edildi. Ayrıca içmeyenlerdi. Kontrol grubu 23 sağlıklı, Menstrüel siklusları normal olan ve uzun süreli ilaç kullanmayan sigara içmeyen kadın hastalar. Kan örnekleri, adet kanamalarının başlamasından sonraki 20. ve 27. günlerde kontrol ve hasta gruplarından alınmıştır. Sonuç olarak, iki grubun kuyruklu yıldız puanlarının istatistiksel olarak karşılaştırılması, hasarlı hücre sayısında anlamlı bir fark olduğunu göstermiştir. Fenitoin alan epileptik kadınlarda hasarlı (sınırlı ve yoğun göç eden) hücreler kontrol grubundan daha yüksekti (p <0,0001). İki grubun kuyruklu yıldız puanlarının istatistiksel olarak karşılaştırılması, hasarlı hücre sayısında anlamlı bir fark olduğunu göstermiştir. Fenitoin alan epileptik kadınlarda hasarlı (sınırlı ve yoğun göç eden) hücreler kontrol grubundan daha yüksekti (p <0,0001). İki grubun kuyruklu yıldız puanlarının istatistiksel olarak karşılaştırılması, hasarlı hücre sayısında anlamlı bir fark olduğunu göstermiştir. Fenitoin alan epileptik kadınlarda hasarlı (sınırlı ve yoğun göç eden) hücreler kontrol grubundan daha yüksekti (p <0,0001)

    Epilepsi için fenitoin ile tedavi edilen kadın hastalarda kuyruklu yıldız tahlili kullanılarak DNA hasarının analizi

    No full text
    Women with epilepsy have been encouraged to consider marriage and child bearing in recent years. Antiepileptic drugs are mostly used such as phenytoin, but its effect on fetus health and its long term effects on DNA have not been enough clear yet. The decision to continue or initiate pharmacotherapy for epilepsy during pregnancy becomes complicated. Therefore it was aimed to determine the potential toxic effects of long term phenytoin monotherapy on the peripheral blood lymphocytes of female patients with epilepsy using the comet assay. Twenty- three female patients on a long-term treatment of phenytoin monotherapy for 2-6 years were studied. The epileptic female patients who had normal menstrual cycles, and who were in, otherwise, good health were accepted. They were also nonsmokers. Control group consisted of 23 healthy, nonsmoker female patients, who had normal menstrual cycles and did not use any long¬term drugs. The blood samples were taken from the control and patient groups within 20th and 27th days following the beginning of their menstrual bleeding. As a result, the statistical comparison of the comet scores of two groups demonstrated that there is a significant difference in number of damaged cells. Damaged (limited and extensive migrated) cells in the epileptic women who were taking phenytoin were higher than the control group (p<0,0001).Epilepsili kadınların son yıllarda evlilik ve çocuğa bakmayı düşünmeleri teşvik edilmiştir. Antiepileptik ilaçlar çoğunlukla fenitoin gibi kullanılır, ancak fetus sağlığı üzerindeki etkileri ve DNA üzerindeki uzun vadeli etkileri henüz yeterince açık olmamıştır. Gebelik sırasında epilepsi için farmakoterapiyi sürdürme veya başlatma kararı karmaşık hale gelir. Bu nedenle uzun dönem fenitoin monoterapisinin, kuyrukluyıldız tahlili kullanılarak epilepsili kadın hastaların periferik kan lenfositleri üzerindeki potansiyel toksik etkilerini belirlemek amaçlandı. Uzun süredir 2-6 yıl boyunca fenitoin monoterapisi tedavisi alan 21 kadın hasta çalışmaya alındı. Adet kanaması normal olan ve aksi halde sağlığı iyi olan epileptik kadın hastalar kabul edildi. Ayrıca içmeyenlerdi. Kontrol grubu 23 sağlıklı, Menstrüel siklusları normal olan ve uzun süreli ilaç kullanmayan sigara içmeyen kadın hastalar. Kan örnekleri, adet kanamalarının başlamasından sonraki 20. ve 27. günlerde kontrol ve hasta gruplarından alınmıştır. Sonuç olarak, iki grubun kuyruklu yıldız puanlarının istatistiksel olarak karşılaştırılması, hasarlı hücre sayısında anlamlı bir fark olduğunu göstermiştir. Fenitoin alan epileptik kadınlarda hasarlı (sınırlı ve yoğun göç eden) hücreler kontrol grubundan daha yüksekti (p <0,0001). İki grubun kuyruklu yıldız puanlarının istatistiksel olarak karşılaştırılması, hasarlı hücre sayısında anlamlı bir fark olduğunu göstermiştir. Fenitoin alan epileptik kadınlarda hasarlı (sınırlı ve yoğun göç eden) hücreler kontrol grubundan daha yüksekti (p <0,0001). İki grubun kuyruklu yıldız puanlarının istatistiksel olarak karşılaştırılması, hasarlı hücre sayısında anlamlı bir fark olduğunu göstermiştir. Fenitoin alan epileptik kadınlarda hasarlı (sınırlı ve yoğun göç eden) hücreler kontrol grubundan daha yüksekti (p <0,0001)

    Pl. XXX : F.-L.-M. Dorvault et la Pharmacie Centrale de France

    No full text
    Laboratoires Gifrer et Barbezat, Decines (69). Pl. XXX : F.-L.-M. Dorvault et la Pharmacie Centrale de France. In: Revue d'histoire de la pharmacie, 68ᵉ année, n°245, 1980. p. 140

    Anti-aging formulation of rosmarinic acid-loaded ethosomes and liposomes

    No full text
    The study was aimed to evaluate the effectiveness of rosmarinic acid (RA) loaded ethosomes (ETHs) and liposomes (LPs) when subjected to the transdermal application. RA-loaded ETHs and LPs were prepared, optimised, and characterised. The ex vivo permeation studies of formulations using mouse abdominal skin were performed. Antioxidant activities and the inhibitory effects of formulations on collagenase and elastase enzymes were measured. Optimised ethosomal formulation (F3) was showed nanometric size range (138 +/- 1.11 nm) and greatest entrapment (55 +/- 1.80%), was selected for further transdermal permeation studies. Skin permeation profile of the nanoformulations analysed by HPLC revealed an enhanced permeation of ETHs. Transdermal flux of ETHs was found to be higher than RA solution and LPs. Enzyme inhibitions of ETHs were the significant difference found between ETHs and LPs (p < 0.05). ETHs were found to be more effective and successful than LPs. Results suggest that ETHs are more effective than LPs for transdermal delivery of RA

    Spinaf iğnesi kullanılarak diazepamin intraosseöz infüzyonu

    No full text
    Seizure can cause serious brain damage if it prolongs. It is general need to terminate seizure as soon as possible using anticonvulsant drugs via intravenous (IV) route. But, it is very difficult to achieve secure IV line during the seizure. On the other hand, intraosseous (IO) access is available. In this study, diazepam was administered to rabbits using both IV and IO lines at the dose of 0.2 mg/kg. Blood samples were collected from ear vein for time period of 20 minutes and analyzed. Blood plasma diazepam concentrations were determined and their profiles were compared. The IO line appeared to be an alternative route to IV access in the administration of diazepam.Nöbet, uzarsa ciddi beyin hasarına neden olabilir. İntravenöz (IV) yoldan antikonvülsan ilaçlar kullanarak nöbetin en kısa sürede sonlandırılması gerekir. Ancak, nöbet sırasında güvenli IV hattını elde etmek çok zordur. Öte yandan, intraosseöz (IO) erişim mevcuttur. Bu çalışmada diazepam tavşanlara 0.2 mg / kg dozunda hem IV hem de IO hatları kullanılarak uygulandı. Kan örnekleri kulak damarından 20 dakikalık bir süre boyunca toplandı ve analiz edildi. Kan plazması diazepam konsantrasyonları belirlendi ve profilleri karşılaştırıldı. IO hattı diazepam uygulamasında IV erişimine alternatif bir yol gibi görünmektedir

    Spinaf iğnesi kullanılarak diazepamin intraosseöz infüzyonu

    No full text
    Seizure can cause serious brain damage if it prolongs. It is general need to terminate seizure as soon as possible using anticonvulsant drugs via intravenous (IV) route. But, it is very difficult to achieve secure IV line during the seizure. On the other hand, intraosseous (IO) access is available. In this study, diazepam was administered to rabbits using both IV and IO lines at the dose of 0.2 mg/kg. Blood samples were collected from ear vein for time period of 20 minutes and analyzed. Blood plasma diazepam concentrations were determined and their profiles were compared. The IO line appeared to be an alternative route to IV access in the administration of diazepam.Nöbet, uzarsa ciddi beyin hasarına neden olabilir. İntravenöz (IV) yoldan antikonvülsan ilaçlar kullanarak nöbetin en kısa sürede sonlandırılması gerekir. Ancak, nöbet sırasında güvenli IV hattını elde etmek çok zordur. Öte yandan, intraosseöz (IO) erişim mevcuttur. Bu çalışmada diazepam tavşanlara 0.2 mg / kg dozunda hem IV hem de IO hatları kullanılarak uygulandı. Kan örnekleri kulak damarından 20 dakikalık bir süre boyunca toplandı ve analiz edildi. Kan plazması diazepam konsantrasyonları belirlendi ve profilleri karşılaştırıldı. IO hattı diazepam uygulamasında IV erişimine alternatif bir yol gibi görünmektedir

    Dictionnaire des médecins en France du Ve siècle à la fin du XVe : Ernest Wickersheimer, Dictionnaire biographique des médecins en France au Moyen Age. Réimpression de l'édition de 1936

    No full text
    Julien Pierre. Dictionnaire des médecins en France du Ve siècle à la fin du XVe : Ernest Wickersheimer, Dictionnaire biographique des médecins en France au Moyen Age. Réimpression de l'édition de 1936. In: Revue d'histoire de la pharmacie, 69ᵉ année, n°248, 1981. pp. 58-59
    corecore