128 research outputs found

    Nihal Atsız

    Get PDF
    Taha Toros Arşivi, Dosya No: 449-Nihal Atsı

    İbnülemin Mahmut Kemal

    Get PDF
    Taha Toros Arşivi, Dosya Adı: İbnülemin Mahmut Kemal İnalİstanbul Kalkınma Ajansı (TR10/14/YEN/0033) İstanbul Development Agency (TR10/14/YEN/0033

    Faruk Nafiz Çamlıbel

    Get PDF
    Taha Toros Arşivi, Dosya No: 19-Faruk Nafiz Çamlıbe

    Türk Halk Müziğinde kadın icracıların repertuvarları ve icra yöntemlerinin incelenmesi : Gülay Diri örneği

    Get PDF
    06.03.2018 tarihli ve 30352 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan “Yükseköğretim Kanunu İle Bazı Kanun Ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun” ile 18.06.2018 tarihli “Lisansüstü Tezlerin Elektronik Ortamda Toplanması, Düzenlenmesi ve Erişime Açılmasına İlişkin Yönerge” gereğince tam metin erişime açılmıştır.Türk Halk Müziğinde Kadın İcracıların Repertuvarları ve İcra Yöntemleri konu başlığı ile ele alınan bu çalışmanın temel amacı, İbradı yöresi mahalli sanatçısı Gülay Diri'nin repertuvarındaki türküler üzerinden yapılan incelemelerle, yörenin müzik kültürünün ve yöredeki kadın icracılarının icra yöntemlerinin tanıtılmasıdır. Aynı zamanda, Türk halk müziği alanındaki profesyonel üç kadın ses sanatçısı Makbule Kaya, Emel Taşçıoğlu ve Seval Eroğlu ile yapılan görüşmelerle aracılığıyla da, profesyonel seviyedeki icra yöntemlerinin tespit edilmesi ve bu yöntemlerin, diğer icracılar için örnek teşkil etmesi de çalışmanın amaçlarından biridir. Belirtilen amaçlara ulaşılabilmesi için beş farklı alt problem belirlenmiştir. Gülay Diri'nin icra yöntemlerine, seslendirdiği türkülere, bu türkülerin makam, usul ve ses genişliği yönünden incelenmesine, yörenin diğer mahalli sanatçısı Sami Demircioğlu ile icra farklılıklarına ve profesyonel kadın ses sanatçılarının icra yöntemlerine dair bulgular beş ayrı başlık altında toplanmıştır. Çalışma nicel bir araştırmadır. Araştırmada literatür taraması, yarı yapılandırılmış kişisel görüşmeler ve betimsel durum analizi teknikleri kullanılarak genel durum yansıtılmaya çalışılmıştır. Yapılan çalışmalar sonucunda; Gülay Diri'nin İbradı yöresinin geleneksel icra özelliklerini yansıttığı sonucuna varılmıştır. Toplamda 33 türkü derlenmiş ve birçoğu ilk kez notaya alınmıştır. Kadın icra ortamlarında seslendirilen türkülerde 4 farklı makam, 10 farklı usul ve 7 farklı ses genişliği kullanıldığı tespit edilmiştir. %62 ile Hüseyni makamı, %36,84 ile 4/4 usul ve %33,33 ile 7 ses genişliği incelenen başlıklarda en yüksek oranlarda kullanılmaktadır. Gülay Diri ile Sami Demircioğlu'nun icraları arasında makam, usul, melodik seyir, seslendirilen dörtlükler ve içerikleri, fonetik, kullanılan ses teknikleri ve ritmik yapılar yönünden farklılıklar bulunmuştur. Gülay Diri'nin yöresel dil, ağız ve icra özelliklerini geleneksele daha uygun olarak yansıttığı tespit edilmiştir. Profesyonel kadın icracıların icra yöntemlerine dair sonuçlar, farklı kriterlere göre beşinci alt problem başlığı altında yazılmıştır. Çalışmanın ek bölümünde, tüm sanatçılarla yapılan kişisel görüşmelerin tam metinleri ve Sami Demircioğlu'ndan derlenen türkülerin notaları yer almaktadır.The main objective of this study titled as "Repertoires and Performance Methods of Woman Performers in Turkish Folk Music" is to present the music culture of Antalya-İbradı region and the performance methods of woman performers with the researches focused on the folk songs that are in Gülay Diri's repertoire. At the same time, determination of performance methods in the professional level and epitomizing of these methods for other performers via personal interviews that were hold with Makbule Kaya, Emel Taşçıoğlu and Seval Eroğlu who are three different professional vocal artists in Turkish folk music are one of the objectives of the study. In order to reach stated objectives, five different sub-problems were determined. Findings about the performance methods of Gülay Diri, folk songs that were vocalised by her, research of these folk songs in terms of maqam, meter and register, the performance differences between Gülay Diri and Sami Demircioğlu who is another local artist of İbradı region and performance methods of professional woman vocal artists gathered under the five different titles. The study is a quantitative research. In the study, the general situation is tried to be reflected by using literature review, semi-structured personal interviews and descriptive situation analysis. As a result of researches, it is concluded that Gülay Diri represents the traditional performance characteristics of İbradı region. 33 folk songs were compiled in total and most of them were notated for the first time. 4 different maqams, 10 different meters and 7 different registers were determined in the folk songs which were vocalised in environment of woman performers in İbradı region. The highest percentages on researched topics are found as %62 Hüseyni maqam, %36,84 4/4 meter and %33,33 7 register. The performance differences between Gülay Diri and Sami Demircioğlu were found with respect to maqam, meter, melodic structure, vocalised stanzas and its contents, phonetic, used sound techniques and rhythmic structures. It is determined that Gülay Diri represents the characteristics of regional language, vernacular and performance as more suitable to traditional. The results regarding the performance methods of professional woman performers were written under the title of fifth sub-problem according to varied criterions. The full texts of personal interviews that were hold with all artists and the notes of folk songs having been compiled from Sami Demircioğlu are placed in the appendix

    Kur’an’a Göre Îsâ’nın Allah’ın Kelimesi Olması ve İncil’in Mahiyeti: Kur’an Perspektifinden Hıristiyan İnancıyla Mukayeseli Bir İnceleme

    Get PDF
    Bu makalede Kur’an esas alınarak Îsâ ve İncil konusu ele alınmıştır. Mukayese için Hıristiyanlık inancındaki Îsâ ve İncil algısı hakkında genel ve özet bilgi verilerek Kur’an perspektifinden İsa’nın konumu ve İncil’in mahiyeti üzerinde yoğunlaşılmıştır. Îsâ ve İncil konusu, İslâm tarihinin ilk dönemlerinden günümüze kadar Müslümanlarla Hristiyanlar arasında farklı anlayış ve tartışmalara konu olmuştur. Hem Hıristiyan dünyasının kendi içerisinde hem de İslâm dünyasında bu konuların etrafında ciddi zihin karışıklıkları mevcuttur. Bu konularda Yeni Ahit’te yer alan bilgilerle Kur’an’daki bilgiler arasında ortak noktalar olsa bile, bu bilgilerin birbirine mutabık olma durumu söz konusu değildir. Kur’an’da anlatılan Îsâ ve İncil, ilâhî vahyin tarihi sürecinden bağımsız ve kopuk olmayıp onunla bütünleşirken; Hıristiyanlıkta beşer üstü konuma oturtulan Îsâ ve Îsâ’dan sonra değişik kalemler tarafından farklı tarihlerde yazılan İnciller bu tarihi süreçle bütünleşmemektedir. İslâm dünyasında ise Îsâ ve İncil algısının doğrudan Kur’an üzerinden değil, daha çok rivayetler ve yaygın kanaatler üzerinden şekillendiği söylenebilir. Kavram analizlerinin yoğun olduğu bu çalışmada başlıca Kur’an, Kutsal Kitap, Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi, lügat ve tefsir kaynakları, Îsâ ve İncil konusunda yapılan çalışmalara müracaat edilmiştir. Kur’an’a göre kendilerine resul ve nebî denilen bütün elçiler, Allah tarafından kavimlerinin arasından seçilmiş, Allah’ın kendilerine vahyettiği, dinin tebliğinden sorumlu tuttuğu beşer peygamberlerdir. Onların hiçbiri melek veya insanüstü konumda değildir. Tanrı sadece Allah’tır, O’ndan başka tanrı yoktur. Kur’an’a göre Allah’ın bir eş veya oğul edinmesi söz konusu değildir. Allah, Baba-Oğul-Rûhu’l-Kudüs şeklinde Hıristiyanlık inancı içerisinde ifadesini bulan üçün üçüncüsü de değildir. Kur’an’a göre Îsâ’yı tanrılaştıran, onu beşer üstü bir konuma taşıyan her anlayış haktan sapma olmaktadır. Araştırmalara göre Meryem’den babasız olarak dünyaya gelen Îsâ’nın tanrısallaştırılması zaman içerisinde şekillenen bir inanç olmuştur. Kur’an’da Îsâ’nın da diğer peygamberler gibi Allah’ın bir elçisi ve Meryem’e bildirdiği bir kelimesi olduğu ifade edilmektedir. Allah’ın kelimesinden kastedilen şey, Allah’ın, ismi “Mesih”, “Meryem oğlu Îsâ” olan bir çocukla Meryem’i müjdelemesidir. Kur’an’da Îsâ’nın Allah’ın kelimesi olduğu söylenirken, kelimenin bedenleşerek Îsâ’ya dönüştüğü kastedilmemiş; ancak Îsâ’nın Allah’tan gelen bir kelime ile yaratılıp hayat bulmuş olduğu kastedilmiştir. Îsâ’nın Allah’ın kelimesi olması, onun Allah adına beşikte iken ve daha sonra kendisine vahyedilen kelimelerle insanlara konuşacağını, Rabbin yoluna tebliğde bulanacağını da ifade edebilir. Nitekim onun doğumu mucize olduğu gibi, beşikte iken insanlara konuşması da mucizedir. Allah, kelimelerini Hz. Muhammed’in ağzına koyduğu gibi Îsâ’nın da ağzına koymuş, Îsâ’ya da İncil’i indirmiştir. Böylece Allah adına konuşan elçisi ile Allah’ın kelimeleri birbiriyle özdeşleşmiştir. Çünkü Allah adına konuştuğunda, onun ağzından çıkan sözler, Allah’ın elçisi Îsâ’nın kendi sözleri değil, Allah’ın sözleridir. Îsâ dâhil bütün peygamberler İslâm üzerine gönderilmiş tek bir ümmettir. Onların Allah’tan getirdikleri kitapların özü birdir. Tarih, kültür ve sosyal şartlardan kaynaklanan teferruatlarda birtakım farklılıklar olsa da, başta tevhit ilkesi olmak üzere iman, ibadet, ahlâk ve hukuk konularında Allah’tan getirdikleri temel prensipler, normlar ve hükümler açısından aralarında bir fark yoktur. Kur’an’a göre İncil, Allah’ın Îsâ’ya indirdiği, onu tebliğinden sorumlu tuttuğu, kendisinden öncekileri tasdik eden ilahi kitabın adıdır. Müslümanlar arasındaki yaygın kanaatin aksine, Kur’an Îsâ’ya indirilen İncil’i neshetmeyip tasdik etmektedir. Gerçekte Allah’ın peygamberler aracılığı ile gönderdiği bütün kitaplar özü ve ihtiva ettikleri temel prensip ve hükümler yönünden birbirini doğrulayıp teyit etmektedir. Allah, Îsâ’ya kitabı, hikmeti, Tevrat’ı ve İncil’i öğretmiş, onu Tevrat’ı tasdik edici olarak göndermiştir. Hz. Muhammed’e de Tevrat ve İncil’i tasdik edici olarak Kur’an’ı indirmiştir. Allah tarafından indirilen bu kitapların indiriliş amacı, insanlığa hidayet ve nur olması içindir. Kur’an’da bütün peygamberlerin aslında tek bir ümmet oldukları, onları gönderen Allah’ın insanların gerçek Rabbi olduğu ve ibadetin yalnız O’na yapılmasının gerektiği vurgulanmıştır. Kur’an’da “Allah katında tek din İslâm’dır” mealindeki âyet de bu bağlamda anlaşılmalıdır. Bu bakımdan İslâmî gelenekte, özellikle tefsir ve fıkıh alanında eser veren âlimler arasında Kur’an’ın daha önce insanlığa gönderilen ilahî kitapları neshettiği şeklindeki Kur’anla uyuşmayan, iman haline getirilen yaygın anlayışların yeniden gözden geçirilip değerlendirilmesi gerekir

    Remote Sensing and GIS-Based Suitability Mapping of Termite Habitat in the African Savanna: A Case Study of the Lowveld in Kruger National Park

    Get PDF
    Termites (Isoptera) are among the most globally dominant macroinvertebrates in terrestrial environments and are an ecologically important group of soil biota in tropical and subtropical ecosystems. These insects function as essential ecosystem engineers that facilitate nutrient cycling, especially in the regulation of the physical and chemical properties of soil and the decomposition of organic matter that maintains heterogeneity in tropical and subtropical ecosystems. Termites, like all living organisms, require certain environmental parameters to support the distribution, abundance, and activities of the species. South Africa's Kruger National Park (KNP)-one of the most important protected areas in the world and a popular safari tourist destination-is an extraordinary savanna ecosystem in which termite mounds, or termitaria, are widely distributed. A range of biotic and abiotic factors found in the natural environment of KNP provide highly suitable ecological conditions for termite habitat range, and thus the development of termitaria. Previous research has shown that the most important factors affecting habitat suitability for termites and the geographic distribution of termitaria include climate factors, land cover, and other environmental characteristics such as soil composition and plant-litter biomass. However, the specific environmental mechanisms that regulate termite occurrence and the spatial distribution of termitaria in KNP are not fully understood, especially in the context of climate and land-cover changes. The present study examines the relationship between the spatial distribution of termitaria and selected climate and environmental factors in the Kruger Lowveld region, which contains one of the largest numbers of termitaria in KNP. Using high-resolution satellite imagery, 8200 training points of termitaria occurrence were collected throughout the study area to train classifiers and produce land-cover-classification maps for the Kruger Lowveld region of interest. We then applied a hybrid approach through the integration of remote sensing (RS) and a GIS-based analytical hierarchy process (AHP) and frequency-ratio (FR) methods to model the relationship between the spatial distribution of termitaria and selected environmental variables and to produce suitability maps. To our knowledge, this study is the first of its kind to examine the influence of combined sets of environmental attributes on the spatial distribution of termitaria in the Lowveld region of KNP. The results indicate that moderately and highly suitable conditions for termite range tolerance and termitaria development are correlated with undulating plains with clay soils, greater distance to drainage streams, high solar radiation, and low depth of groundwater. The findings of this study shed light on the need for future research that investigates the impact of climate and land-cover changes on termite habitat range and spatial distribution and that can inform park managers and policymakers about Kruger National Park and other protected areas with similar environmental conditions

    Assesments of Approaches of The Doctors of Tekirdağ to the Euthanasia

    Get PDF
    Aim:Assesments of the Doctors' opinions on euthanasiaMaterial and Methods:The survey of medical doctors and dentists who accept to attend to the study opinions has been conducted between May-July 2013 at Tekirdag. Participation number is 410 and the outcomes evaluated statistically.Results:The age of the doctors who attended to the survey are between 23-63, average is 38,49±8,75. %64,6 of the doctors are male(n=265), %35,4 of the doctors are female(n=145). %52,7 of the doctors are general praticianer (n=216), %29,8 of the doctors are specialists(n=122), %17,5 of the doctors are dentists(n=72). % 29,8 of the doctors who attended to the survey say that the euthanasia should be executed. %31,7 of the doctors say otherwise. % 23,4 of them say that they want euthanasia for themselves while % 36,6 of the doctors say opposite. The ratio of the doctors who do not want the euthanasia for their relatives are % 49.Conclusion:As well as in the other countries, we can say that people’s thoughts in our country about the euthanasia are depend on their education level, belief, life style
    corecore