8 research outputs found

    The determination of relationships between lint quality and seed characteristics in cotton (Gossypium hirsutum L.)

    Get PDF
    Lif kalite özellikleri ile tohum kalite özellikleri arasındaki ilişkinin saptanması amacıyla yürütülen bu çalışmada, Fantom, GSN-12 ve Carmen pamuk çeşitlerine ait kozalar döllenme sonrası 30, 40, 50, 60, 70, 80, 90 ve 100 günlerde hasat edilmiştir. Elde edilen veriler 'Tesadüf Parsellerinde 2 Faktörlü Faktöriyel Deneme Deseninde' analizi yapılarak değerlendirilmiştir. İncelenen özelliklerin hasat zamanlarına göre çeşitler bazında regresyon analizleri incelenmiş ve tohum kalite özellikleri ile lif özellikleri ve yağ asidi oranları arasında korelasyon katsayıları saptanmıştır. Tek koza kütlü ağırlığı, çırçır randımanı, lif inceliği, lif uzunluğu, lif kopma dayanıklılığı, kısa lif indeksi, , lif olgunluk indeksi, lif uzunluk uyumu, elyaf yansıma değeri, elyaf sarılık değeri, elyaf yabancı madde sayısı, renk derecesi, elyaf nep sayısı, olgunlaşmamış lif oranı, yüz tohum ağırlığı, standart çimlenme oranı düşük sıcaklıkta çimlenme oranı, çimlenme gücü, serbest yağ asidi, linoleik asit, linolenik asit ve stearik asit oranlarının hasat zamanına göre değiştiği saptanmıştır. Koza hasat zamanı ile elyaf yansıma değeri, elyaf yabancı madde sayısı ve iplik olabilirlik indeksi değerlerinde arasında linear; diğer tüm özelliklerde ise 2.dereceden quadritik ilişki önemli bulunmuştur. Lif uzunluk uyumu, elyaf parlaklık değerleri, elyaf yabancı madde sayıları ve kısa elyaf içeriği dışındaki tüm elyaf ilişkileri ile tohum çimlenme değerleri arasındaki ilişkiler önemli bulunmuştur. Çalışmada kullanılan pamuk çeşitlerinde en yüksek lif ve tohum kalite değerleri ve serbest yağ asidi yönünden en uygun hasat zamanının koza açımını izleyen ilk 20 günlük süre olduğu ve standart çimlenme oranı ile lif kalite özellikleri arasındaki önemli ilişkinin aynı yıl veya aynı çeşit içerisindeki varyasyonlardan kaynaklandığı sonucuna varılmıştır.In this study, which carried out with objective of evaluating relationship between fiber quality and seed quality characteristics, 30, 40, 50, 60, 70, 80, 90 and 100 daily bolls of Fantom, GSN-12 and Carmen cotton varieties were harvested after pollination. The experimental design was the Randomized Complete Plot Design with two factors. The regression analyses were performed on the basis of varieties according to the harvesting dates, and the correlation coefficients between seed quality and lint quality, fatty acid were determined. Boll weight, ginning percentage, fiber fineness, fiber length, fiber strength, short fiber index, fiber maturity index, length uniformity index, color reflectance (Rd), yellowness (+b), thrash count, nep count, seed coat nep count, immaturity fiber ratio, 100 seed weight, standard germination rate, cool germination rate, seed vigor index, free fatty acid content, linoleic acid, linolenic acid and stearic acid were altered by harvest date. There were significant linear association in fiber reflectance values, trash content and spinning consistency index, while significant second degree quadratic association were obtained for all other characteristics. The correlation coefficients between all fiber characters (except length uniformity fiber reflectance, number of fiber thrash, short fiber index) and seed germination values were found significantly. The optimal harvest time in terms of lint and seed quality parameters and free fatty acids was the first 20-day period following boll opening for three cotton cultivars. According to determined correlation coefficients, the significant relationship between standard germination rate and lint quality parameters resulted by the variation into the same year or same cultivar

    Ege Bölgesinde, Menemen Ovasında Organik Ve Konvansiyonel Tarım Uygulamalarının Pamuk Verimi Ve Kalite Kriterleri Üzerine Etkileri

    Get PDF
    Çalışma; organik ve konvansiyonel tarım sistemlerinde yetiştirilen pamukların verim ve kalite değerlerini karşılaştırmak üzere, 2002-2008 yılları arasında 7 yıl süre ile pamuk+pamuk+buğday münavebe sisteminde, tesadüf parselleri deneme deseninde, 5 tekrarlamalı olarak yürütülmüştür. Aynı toprak koşullarında organik sistemdeki pamuk deneme alanlarına yeşil gübre olarak fiğ (Vicia villosa L.) ve sertifikalı organik gübre (Agrobiosol) kullanılırken, konvansiyonel sistemdeki deneme alanlarına inorganik ticari gübreler toprağa uygulanmıştır. Her iki sistemden elde edilen kütlü verimleri karşılaştırıldığında organik ve konvansiyonel tarım sistemleri arasındaki verim farkı istatistiki olarak önemsiz bulunmuştur. Organik ve konvansiyonel sisteme ait kalite kriterlerinden lif uzunluğu, uniformite indeksi, kısa lif indeksi, lif kopma dayanıklılığı, lif kopma uzaması ve lif olgunluğu değerleri arasındaki farklılıklar istatistikî olarak önemsiz bulunurken, lif inceliği ve çırçır randımanı değerleri arasındaki farklılıklar önemli bulunmuştur

    Ege Bölgesinde, Menemen Ovasında Organik Ve Konvansiyonel Tarım Uygulamalarının Pamuk Verimi Ve Kalite Kriterleri Üzerine Etkileri

    Get PDF
    Çalışma; organik ve konvansiyonel tarım sistemlerinde yetiştirilen pamukların verim ve kalite değerlerini karşılaştırmak üzere, 2002-2008 yılları arasında 7 yıl süre ile pamuk+pamuk+buğday münavebe sisteminde, tesadüf parselleri deneme deseninde, 5 tekrarlamalı olarak yürütülmüştür. Aynı toprak koşullarında organik sistemdeki pamuk deneme alanlarına yeşil gübre olarak fiğ (Vicia villosa L.) ve sertifikalı organik gübre (Agrobiosol) kullanılırken, konvansiyonel sistemdeki deneme alanlarına inorganik ticari gübreler toprağa uygulanmıştır. Her iki sistemden elde edilen kütlü verimleri karşılaştırıldığında organik ve konvansiyonel tarım sistemleri arasındaki verim farkı istatistiki olarak önemsiz bulunmuştur. Organik ve konvansiyonel sisteme ait kalite kriterlerinden lif uzunluğu, uniformite indeksi, kısa lif indeksi, lif kopma dayanıklılığı, lif kopma uzaması ve lif olgunluğu değerleri arasındaki farklılıklar istatistikî olarak önemsiz bulunurken, lif inceliği ve çırçır randımanı değerleri arasındaki farklılıklar önemli bulunmuştur

    The effects of first irrigation times on agronomical and technological traits in different cotton cultivars

    Get PDF
    Büyük Menderes Ovası koşullarında, Ege Bölgesinin standart pamuk çeşitlerinden olan, Nazilli 84 ve Nazilli M-503'ün farklı çiçeklenme yoğunluklarında yapılan ilk sulamanın, bazı morfolojik, agronomik ve lif teknolojik özelliklerine etkisini belirleyerek en uygun ilk sulama zamanının saptanması amacıyla yapılan bu çalışma, bölünmüş parseller deneme deseninde iki faktörlü ve üç tekrarlamalı olarak yürütülmüştür. Araştırmada, ilk sulama zamanı olarak; çiçeklenme öncesi (taraklanma başlangıcından on gün sonra), çiçeklenme başlangıcı (% 25 çiçeklenme), %50 çiçeklenme ve çiçeklenme doruğu (çiçeklenme başlangıcından on gün sonra) olmak üzere 4 farklı uygulama zamanı seçilmiştir. Yapılan çalışmada ilk sulama zamanının, boğum sayısı, tek bitki koza sayısı, erkencilik oranı, çırçır randımanı ve lif mukavemeti üzerine etkili olmadığı, buna karşılık, kütlü pamuk verimi, bitki boyu, boğum arası uzunluğu ve lif uzunluğu üzerine etkili olduğu saptanmıştır.This study was carried out to determine the effect of the first irrigation time on some morphological, agronomic and technological traits of the Aegean Region's standard cotton cultivars, Nazilli 84 and Nazilli M-503, at different flowering dates, under the Meander Valley conditions. The experiment was arranged in split-plot design with 3 replications. In the research, four different first irrigation times were taken as fallows; before flowering (ten day later from the squaring), beginning of flowering (25 % flowering), 50% flowering and at full blooming (ten day later from the flowering). The results showed that first irrigation time had no effect on nod number, number of boll per plant, first picking percentage, ginning outturn and fiber strength of cotton. On the other hand, seed cotton yield, plant height, internode and fiber length had affected significantly from first irrigation time

    Nazilli-143 Pamuk (Gossypium hirsutum L.) Genotipinde Farklı Bitki Büyüme Düzenleyicilerinin Hipokotil Eksplantlarından Kallus İndüksiyonu Üzerine Etkisi ve Somatik Embriyo Aracılığıyla Bitkicik Rejenerasyonu

    Get PDF
    A simple and reliable protocol has been developed for plantlet regeneration through somatic embryogenesis from suspension cultures of Gossypium hirsutum L. cv. Nazilli-143. Embryogenic callus was initiated from hypocotyl tissues of 7-day-old seedlings. High induction frequencies of the embryogenic callus were obtained on medium containing Murashige and Skoog (MS) salts, Gamborg’s B5 medium (B5) vitamins, 30 g L-1 glucose, 0.75 g L-1 MgCl2, 0.1 mg L-1 Kinetin and 0.1 mg L-1 2,4-Dichlorophenoxyacetic acid (2,4-D) and the medium was solidified using 0.7% (w/v) agar (pH 5.8). Embryogenic calli were placed on plant growth regulator (PGR)-free liquid MS medium in order to establish suspension cultures for somatic embryo induction. Suspensions were sieved and the globular somatic embryos were collected and plated onto various types of semi-solid media. Embryo proliferation and maturation processes were best observed on medium containing 2/3 MS plus 1.3 g L-1 KNO3 free from PGR. Plantlets were recovered from 36 % of the matured embryos. Plantlets with a root system and true leaves were removed from the sterile culture and were transferred into a plant growth chamber.Gossypium hirsutum L. cv. Nazilli-143’ün hücre süspansiyon kültürlerinden somatik embriyo yolu ile bitkicik rejenerasyonu için basit ve güvenilir bir protokol geliştirilmiştir. Embriyogenik kallus 7 günlük fideciklerin hipokotil dokularından başlatılmıştır. En yüksek embriyogenik kallus oranı Murashige ve Skoog (MS) besin ortamının makro ve mikro elementleri, Gamborg (B5) besin ortamının vitaminleri ile 30 g L-1 glukoz, 0,75 g L-1 MgCl2, 0,1 mg L-1 Kinetin ve 0,1 mg L-1 2,4 Diklorofenoksi asetik asit (2,4-D) içeren ve % 0,7 (w/v) agar ile yarı katı hale getirilmiş besin ortamında (pH 5.8) elde edilmiştir. Somatik embriyo indüksiyonu için süspansiyon kültürlerini kurmak amacıyla, embriyogenik kalluslar bitki büyüme düzenleyicisi içermeyen sıvı MS besin ortamında kültüre alınmıştır. Süspansiyon kültürleri süzülmüş ve globular yapıdaki somatik embriyolar toplanarak çeşitli yarı katı besin ortamlarına aktarılmışlardır. Embriyo çoğaltımı ve olgunlaşması en iyi, 1,3 g L-1 KNO3 eklenmiş, bitki büyüme düzenleyicisi içermeyen 2/3 MS besin ortamında gözlenmiştir. Olgunlaşmış embriyoların % 36’sından bitkiciğe dönüşüm gerçekleşmiştir. Köklü ve gerçek yapraklara sahip bitkicikler steril kültürden uzaklaştırılmış ve bitki büyüme kabinine transfer edilmişlerdir

    Risk of infection in health care workers following occupational exposure to a noninfectious or unknown source

    No full text
    Background: The major concern after occupational exposures is the possible transmission of blood-borne pathogens, especially hepatitis B virus (HBV), hepatitis C virus (HCV), and human immunodeficiency virus (HIV). This study was undertaken to evaluate the risk of infection after exposure to blood or body fluids of an unknown or an HBV-, HCV-, and HIV-negative source and to determine the epidemiologic characteristics of these incidents in health care workers
    corecore