11 research outputs found

    Evaluation of frequency, affecting parameters of the consanguineous marriages and effect to hereditary disorders

    Get PDF
    AMAÇ: Türkiye yaklaşık 80 milyon nüfusa sahip olup, nü-fus gençlerden oluşmaktadır ve doğum hızı orta yüksek-tir. Yapılan çalışmalara göre 2. kuzen gibi yakın akrabalar arasındaki evlilikler ortalama %20 civarında iken bu oran bölgeler arasında %3 ile %40 arasında değişmektedir. Akraba evliliklerini yerel ve bölgesel düzeyde etkileyen faktörler sosyal, kültürel ve ekonomik değişkenlerdir. Bu çalışmada, bir orta Anadolu şehri olan Kırıkkale’de akraba evliliklerinin oranı, tipleri, evlilik yaşı ve eğitim düzeyi ile ilişkisi ve tıbbi sonuçları incelenmiştir. GEREÇ VE YÖNTEM: Şehrin farklı sosyo-ekonomik bölgelerini temsil edecek şekilde 5 mahalle belirlendi. 1000 aileye anket formları verilip doldurmaları istendi. 691 hanede anne ya da baba ile yapılan görüşmelerde evlilik yaşı, eğitim düzeyleri, aile üyelerinin sağlık bilgileri sorgulandı. BULGULAR: Kırıkkale’de akraba evlilik oranı %20.4 olarak bulundu. Bunların içinde %48.9 gibi yüksek bir oranda 1.kuzenler arasındaki evlilikler tespit edildi. Akrabaevlilikleri ile evlilik yaşı, eğitim düzeyleri arasında ters korelasyon izlendi. Örneklemimizde kalıtsal hastalık olgusuyla karşılaşılmadı. SONUÇ: Kırıkkale’de akraba evlilikleri oranı yüksektir. Bu bağlamda, ülkemizde akraba evliliklerini önlemek için ulusal politikalar geliştirilmelidir.OBJECTIVE: Turkey has an estimated population of 80 million, with a young age structure and a moderately high birth rate. Previous reports have shown that marriages between couples related as second cousins or closer accounts for 20% of the total, varying by region from 3% to 40% . Social, cultural and economic variables all appear to be important factors in determining local and regional levels of consanguinity. The present study was undertaken to assess the rates and types of consanguineous marriages and their relationship to age at marriage and education level and medical outcomes in the Kırıkkale city, middle Anatolia. MATERIAL AND METHODS: Five different districts of the city representing different socio-economic circumstances. Questionnaries were given to 1000 families. Then interwieved with mother or father, with details on characteristics such as marital age, educational level, the degree of biological relatedness of the parents and health status of the memberships of the 691 families. RESULTS: The overall rate of consanguinity was 20.4% in Kırıkkale. The principal type of consanguineous marriage recorded was between first cousins, which accounted for 48.9% of all unions. For both sexes of parents, a significant negative association was observed between consanguinity and mean age at marriage and level of education. There was not any hereditary disorder in our small sample population. CONCLUSIONS: Consanguineous marriage frequenciy was higher in Kırıkkale. In this context, it is important to develop national policies and strategies to prevent consanguineous marriagess in Turkey

    Respiratory findings in gun factory workers exposed to solvents

    Get PDF
    AbstractObjective: Gun factory workers are exposed to many solvents (toluene, acetone, butanol, xylene, benzene, trichloroethylene). We investigated whether chronic exposure to solvents had adverse effect on respiratory system.Material and methods: The workers were questionnaired by modified Medical Research Council's respiratory questionnaire before morning start shift. Then physical examination and measurement of pulmonary functions by portable dry rolling spirometer were performed. The study group consisted of 1091 gun factory workers. The workers were grouped according to their smoking habits (smokers, [exposed n: 353 vs. unexposed n: 339] and non-smokers [exposed n: 58 vs. unexposed n: 341]). Asthma-related symptoms were defined as either definite asthma, probable asthma, and possible asthma.Results: In non-smokers, the report of asthma-related symptoms was more prevalent in exposed workers than unexposed (39.7% vs. 21.7% OR 2.4[1.3–4.3], respectively P=0.003). In smokers, the report of asthma-related symptoms was more common in exposed group than unexposed (50.7% vs. 42.5% OR 1.4[1.0–1.9], respectively P=0.03). Logistic regression analysis showed that smoking (OR 2.8 [2.0–3.8] P=0.00001) and exposure to solvents (OR 1.4[1.1–1.9] P=0.01) were independent risk factors for asthma-related symptoms, after adjusting for age. Logistic regression analysis identified that smoking (OR 3.3[2.3–4.6] P=0.00001) was independent risk factors for chronic bronchitis. Multiple linear regression analysis of lung-function parameters (% forced expiratory volume (FEV1), FEV1/forced vital capacity, FEF25–75) indicated significant effects of smoking.Conclusion: Present study indicated significant effects of smoking and exposure to solvents, with the smoking effect being the most important on asthma-related symptoms of gun factory workers

    Evaluation of admission and drug using habits of patients in Kırıkkale primary care health services

    No full text
    Birinci basamak sağlık hizmeti, toplumun belli başlı sağlık sorunlarının çözümüne yönelik olmalı ve buna uygun olarak sağlığın iyileştirilmesini, korunmasını, hastalıkların tedavisini ve hastaların rehabilitasyonunu sağlamalıdır. Bu çalışma Kırıkkale ilinde sağlık ocaklarım tercih ve başvuru nedenlerini, ilaç tüketim alışkanlıklarını belirlemek amacıyla planlanmış toplumsal tanımlayıcı tipte bir araştırmadır. Araştırma Kırıkkale Merkez bir nolu sağlık ocağına bir ay içinde başvuran 1000 kişi üzerinde yürütülmüştür; araştırma sırasında hastaların yaş, cins, eğitim durumu, sağlık ocağını tercih ve başvuru nedenlerini sorgulayan bir anket formu kullanılmıştır. Verilerin bilgisayara girişi ve istatistiksel analizler SPSS versiyon 10.0 paket programında x2 testi kullanılarakyapılmıştır. Araştırmanın sonucunda; hastaların %44.1'inin sevk zincirine uymak zorunda olduğu için sağlık ocağını tercih ettiği, %33.3'ünün sağlık ocağına başvuru nedeninin muayene olmadan bir üst kuruma sevk yaptırmak, %30.8'inin muayene olmak, %20.3'ünün muayene olmadan ilaç yazdırmak olduğu saptanmıştır. İlaç yazdırmak için başvuranların %27.1'i kronik hastalıklarına ait ilaçları, %36.4'ü ağrı kesici ve antibiyotik istediklerini belirtmişlerdir. İlaç yazdırma nedenleri sorulduğunda; %55.1'i devamlı bu ilaçları kullandığım söylemiştir. Bir yakınına ilaç yazdırmak için başvuranlara, hastanın neden gelmediği sorulduğunda %55.7'si hasta olduğu için evde yatıyor gelemez yanıtını vermiştir. Araştırmanın sonunda halkın birinci basamak sağlık hizmetinin önemini, sağlık ocaklarının işlevlerini bilmediği, bu kurumları sevk yaptırmak ve ilaç yazdırmak amacıyla kullandıkları saptanmıştır. Sağlık ocaklarından yararlanımı arttırmak ve bilinçsiz ilaç tüketimini azaltmak için sağlık ocaklarında verilen temel sağlık hizmetlerinin öneminin halka anlatılmasının gerektiği sonucuna varılmıştır.Primary health care should be aimed to prevent and progress the heath; to solve the major health problems and to rehabilitate the patients. This study was achieved to identify medicine using habits, preferance and admission of patients in the region of Kırıkkale primary healt care services. The study was performed on WOO patients admitted to the Kırıkkale primary healt care center No:l during in a month. A guestionaire that designed with age, educational status, the preferance and admission causes of patients were administered. The data were compiled analysed using the Statistical Package for Social Sciences (SPSS) version 10.0 andx2 tests. Off all analyzed patients %44.1 preferred primary health care services because of they had to admitt; %33.3 wished to pass an advances healt care unit via primary services, %20.3 tried to have medication without examination. Off all patients admitted to have medication %27.1 wanted to have drugs suited to the chronical conditions, %36.4 stated to take antibiotics and analgesic. %51.1 stated that their relatives coult not achieve to have medication by their own. To conclude it is identified that the patients did not realize the importance and function of the primary healt care services and they just admitted to the srvices for either having a prescription or passing an upper center without examination. It is necessary to give an advance information to the people to reduce the unnecessary drug usage and also to provide an effective service in primary healt care units

    What do the women, living at downtown of Kırıkkale think about menopausal? How dıoes education make an effect on this subject?

    No full text
    Amaç: Bu çalışmada amaç, premenopoz, menopoz ve postmenopozlu kadınların menopoz hakkında bilgi edinme yollarını analiz etmekti. Çalışmanın yapıldığı yer: Kırıkkale Üniversitesi Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Anabilim Dalı MateryalMetod: Yaşlan 40-79 arasında olan 120 kadın çalışmada yer aldı. Bu kişilere özel hazırlanmış anket uygulandı. Bulgular: Çalışmaya katılan kadınların menopoz hakkındaki bilgileri; %39,6'sı doktorundan, %35,8'i medyadan, %17,0'ı üniversite eğitim seminerlerinden, %5,7'si aile büyüklerinden edindikleri öğrenildi. Sonuçlar: Kadınların menopoz hakkında edinmesi ile menopoza bakış açıları olumlu yönde etkilenmektedir.What do the women, living at downtown of Kırıkkale think about menopause? How does education make an effect on this subject? Objective: The purpose of this study is to analyse how the woman at premenopause, menopause, postmenopause, gets information about menopause. Institution: Medical Faculty of The University of Kırıkkale, Departement of Gynecology and Obstetrics. Materials and Methods: 120 women aged 40-79, were attended this study special prepared ankets were applied to women. Results: Information about menopause was got from phsician, media, seminar of university education and parents respectively 39,6%, 35,3%, 17,0%, 5,7%. Conclusion: Woman informed about menopause has looked at the menopause positively

    Risk factors for abnormal vaginal discharge in pregnancy abstract

    No full text
    Amaç: Bu çalışma, kadınların gebelikleri döneminde geçirdikleri vajinal akıntı şikayetlerini, perine ve menstruel hijyen davranışlarını ve ilişkili risk faktörlerini belirlemek amacıyla yapılmıştır. Gereç ve Yöntem: Çalışma, Mayıs - Aralık 2008 tarihleri arasında Kırıkkale Kadın Doğum ve Çocuk Hastanesinde yapılmış, doğum yapan 714 kadına gebelikleri döneminde geçirdikleri anormal vajinal akıntı ve genital ve menstruel hijyen davranışlarını sorgulayan anket uygulanmıştır. Bulgular: Doğum yapan kadınların %31.4’ünün son gebeliklerinde anormal vajinal akıntı şikayeti olduğu saptandı. Anormal vajinal akıntı şikayeti ile öğrenim düzeyi düşüklüğü (p0.007), bir işte çalışmama (p0.041), gelir düzeyi düşüklüğü (p0.035), anemi (p0.0001), daha önce geçirilmiş genital enfeksiyon (p0.024) ve gebelik süresince izlem sayısının azlığı (p0.0001) arasında ilşki saptandı. Pamuklu iç çamaşırı kullananlarda (p 0.013), menstruel dönemde banyo yapanlarda (p 0.0001), vajinal tampon kullanmayanlarda (p 0.042), hijyenik hazır ped kullananlarda (p 0.013) anormal vajinal akıntı şikayeti daha az görülmüştür. Öğrenim düzeyi arttıkça ped değiştirme sıklığı (p0.039), hijyenik ped kullanma oranı (p0.0001), pamuklu iç çamaşırı giyme oranı (p0.012), çamaşır değiştirme sıklığı (p 0.0001) artmakta; menstruel dönemde bez kullanma oranı (p0.0001) ve vajinal tampon kullanma oranı (p 0.032) azalmaktaydı. Sonuç: Gebelikte kadın sağlığının korunması açısından öğrenim düzeyinin yükseltilmesi, hijyen konusunda eğitim verilmesi, gebe izlem sayılarının artırılması ve vajinal enfeksiyonların erkenden etkin tedavisi anormal vajinal akıntı ve genital enfeksiyon sıklığını azaltacaktır.Aim: The aim of this study was to determine vaginal discharge complaints of pregnant women, their attitudes toward genital and menstrual hygiene and related risk factors. Material and Method: This descriptive study has been based on 714 pregnant women that gave birth in Kırıkkale Gynecology-Obstetric and Children‘s Hospital between May 2008 and December 2008. Pregnant women were asked to complete a questionnaire addressing abnormal vaginal discharge, genital and menstrual hygienic attitudes during gestational period beside demographic characteristics. Results: Abnormal vaginal discharge was detected in 31.4% of 714 pregnant women. There was significant relationship between abnormal vaginal discharge and following characteristics such as low educational level (p0.007), being housewife (p0.041), low income (p0.035), anemia (p0.0001), previous genital infection (p0.024) and infrequent gestational follow up examinations (p0.0001). The women with following attitudes complained significantly less abnormal vaginal discharge such as use of cotton underwear (p 0.013), take shower during menstrual period (p 0.0001), no vaginal tampon (p 0.042) and use of hygienic pads (p 0.013). The use of hygienic pads (p0.0001), frequency of pad change (p0.039), cotton underwear (p0.012) and frequency of underwear change (p0.001) were increased with increasing level of education. However, higher education among pregnant women together with decreased use of fabric cloth (p0.0001) and vaginal tampon (p0.032). Conclusion: Higher educational level, training about hygiene, frequent gestational follow up examinations and early effective treatment of genital infections will decrease abnormal vaginal discharge and frequency of genital infections in pregnant women and protect global women‘s health during gestation

    Effects of long-term low-level solvent exposure on cognitive function

    No full text
    Purpose: The effects of long-term low-level exposures to solvents on cognitive function were investigated. Methods: A total of 389 workers at a gun factory, those exposed to solvents (n=193) and those that were not exposed to solvents during work (n=196), were included. All the workers were given a questionnaire. Cognitive function was evaluated by Mini-mental Status Examination (MMSE) and psychological status was assessed by Hospital Anxiety and Depression (HAD) Scale. Results: No differences were found in the MMSE and HAD scores between solvent-exposed workers and control workers (p > 0.05). In the workers who had used a mask for a longer time, orientation scores were lower. Daytime sleepiness was related to lower recall scores. Left-handed workers had higher total HAD scores than right-handed workers. Conclusions: Long-term low-level exposure to solvents did not affect cognitive function in the workers, according to their MMSE scores. Duration of solvent exposure was also not related to MMSE Scores. Short sleep duration and daytime sleepiness may negatively affect cognitive function

    Evaluation Of Frequency, Affecting Parameters Of The Consanguineous Marriages And Effect To Hereditary Disorders

    No full text
    AMAÇ: Türkiye yaklaşık 80 milyon nüfusa sahip olup, nüfusgençlerden oluşmaktadır ve doğum hızı orta yüksektir.Yapılan çalışmalara göre 2. kuzen gibi yakın akrabalararasındaki evlilikler ortalama %20 civarında iken bu oranbölgeler arasında %3 ile %40 arasında değişmektedir.Akraba evliliklerini yerel ve bölgesel düzeyde etkileyenfaktörler sosyal, kültürel ve ekonomik değişkenlerdir. Buçalışmada, bir orta Anadolu şehri olan Kırıkkale’deakraba evliliklerinin oranı, tipleri, evlilik yaşı ve eğitimdüzeyi ile ilişkisi ve tıbbi sonuçları incelenmiştir.GEREÇ VE YÖNTEM: Şehrin farklı sosyo-ekonomikbölgelerini temsil edecek şekilde 5 mahalle belirlendi.1000 aileye anket formları verilip doldurmaları istendi.691 hanede anne ya da baba ile yapılan görüşmelerdeevlilik yaşı, eğitim düzeyleri, aile üyelerinin sağlık bilgilerisorgulandı.BULGULAR: Kırıkkale’de akraba evlilik oranı %20.4 olarakbulundu. Bunların içinde %48.9 gibi yüksek bir oranda1. kuzenler arasındaki evlilikler tespit edildi. Akrabaevlilikleri ile evlilik yaşı, eğitim düzeyleri arasında terskorelasyon izlendi. Örneklemimizde kalıtsal hastalıkolgusuyla karşılaşılmadı.SONUÇ: Kırıkkale’de akraba evlilikleri oranı yüksektir. Bubağlamda, ülkemizde akraba evliliklerini önlemek içinulusal politikalar geliştirilmelidir.OBJECTIVE: Turkey has an estimated population of 80million, with a young age structure and a moderatelyhigh birth rate. Previous reports have shown thatmarriages between couples related as second cousinsor closer accounts for 20% of the total, varying by regionfrom 3% to 40% . Social, cultural and economic variablesall appear to be important factors in determining localand regional levels of consanguinity. The presentstudy was undertaken to assess the rates and types ofconsanguineous marriages and their relationship to ageat marriage and education level and medical outcomesin the Kırıkkale city, middle Anatolia.MATERIAL AND METHODS: Five different districtsof the city representing different socio-economiccircumstances. Questionnaries were given to 1000families. Then interwieved with mother or father, withdetails on characteristics such as marital age, educationallevel, the degree of biological relatedness of the parentsand health status of the memberships of the 691families.RESULTS: The overall rate of consanguinity was 20.4% inKırıkkale. The principal type of consanguineous marriagerecorded was between first cousins, which accountedfor 48.9% of all unions. For both sexes of parents, asignificant negative association was observed betweenconsanguinity and mean age at marriage and level ofeducation. There was not any hereditary disorder in oursmall sample population.CONCLUSIONS: Consanguineous marriage frequenciywas higher in Kırıkkale. In this context, it is importantto develop national policies and strategies to preventconsanguineous marriagess in Turkey

    Evaluation of frequency, affecting parameters of the consanguineous marriages and effect to hereditary disorders

    Get PDF
    AMAÇ: Türkiye yaklaşık 80 milyon nüfusa sahip olup, nü-fus gençlerden oluşmaktadır ve doğum hızı orta yüksek-tir. Yapılan çalışmalara göre 2. kuzen gibi yakın akrabalar arasındaki evlilikler ortalama %20 civarında iken bu oran bölgeler arasında %3 ile %40 arasında değişmektedir. Akraba evliliklerini yerel ve bölgesel düzeyde etkileyen faktörler sosyal, kültürel ve ekonomik değişkenlerdir. Bu çalışmada, bir orta Anadolu şehri olan Kırıkkale’de akraba evliliklerinin oranı, tipleri, evlilik yaşı ve eğitim düzeyi ile ilişkisi ve tıbbi sonuçları incelenmiştir. GEREÇ VE YÖNTEM: Şehrin farklı sosyo-ekonomik bölgelerini temsil edecek şekilde 5 mahalle belirlendi. 1000 aileye anket formları verilip doldurmaları istendi. 691 hanede anne ya da baba ile yapılan görüşmelerde evlilik yaşı, eğitim düzeyleri, aile üyelerinin sağlık bilgileri sorgulandı. BULGULAR: Kırıkkale’de akraba evlilik oranı %20.4 olarak bulundu. Bunların içinde %48.9 gibi yüksek bir oranda 1.kuzenler arasındaki evlilikler tespit edildi. Akrabaevlilikleri ile evlilik yaşı, eğitim düzeyleri arasında ters korelasyon izlendi. Örneklemimizde kalıtsal hastalık olgusuyla karşılaşılmadı. SONUÇ: Kırıkkale’de akraba evlilikleri oranı yüksektir. Bu bağlamda, ülkemizde akraba evliliklerini önlemek için ulusal politikalar geliştirilmelidir.OBJECTIVE: Turkey has an estimated population of 80 million, with a young age structure and a moderately high birth rate. Previous reports have shown that marriages between couples related as second cousins or closer accounts for 20% of the total, varying by region from 3% to 40% . Social, cultural and economic variables all appear to be important factors in determining local and regional levels of consanguinity. The present study was undertaken to assess the rates and types of consanguineous marriages and their relationship to age at marriage and education level and medical outcomes in the Kırıkkale city, middle Anatolia. MATERIAL AND METHODS: Five different districts of the city representing different socio-economic circumstances. Questionnaries were given to 1000 families. Then interwieved with mother or father, with details on characteristics such as marital age, educational level, the degree of biological relatedness of the parents and health status of the memberships of the 691 families. RESULTS: The overall rate of consanguinity was 20.4% in Kırıkkale. The principal type of consanguineous marriage recorded was between first cousins, which accounted for 48.9% of all unions. For both sexes of parents, a significant negative association was observed between consanguinity and mean age at marriage and level of education. There was not any hereditary disorder in our small sample population. CONCLUSIONS: Consanguineous marriage frequenciy was higher in Kırıkkale. In this context, it is important to develop national policies and strategies to prevent consanguineous marriagess in Turkey

    Isolation frequency of Mycobacterium tuberculosis in tertiary reference hospital and their susceptibility patterns against four major anti-tuberculosis drugs

    Get PDF
    Amaç: Tüberküloz hastalığında, basilin kısa sürede sap- tanması ve izolatın anti-tüberküloz ilaçlara karşı duyarlı- lığının belirlenmesi, tedavi için çok önemlidir. Bu amaçla şüpheli hasta örneklerinin farklı iki yöntemle kültürü yapıl- mış ve üreme saptanan örneklerde anti-tüberküloz ilaçla- ra duyarlılık testi sonuçları irdelenmiştir. Gereç ve yöntem: Çalışmada hasta örnekleri homojeni- zasyon ve dekontaminasyon işlemlerinden sonra Zielh- Neelsen boyası ile boyandı. Her bir örnek Lowenstein- Jensen (LJ) ve Mycobacterium Growth Indicator Tube (MGIT) besiyerlerine inoküle edildi. İnkübasyon periyo- dunu takiben üreme saptanan örneklerdeki basillerin dört majör anti-tüberküloz ilaca karşı duyarlılıkları araştırıldı. Bulgular: Çalışmada 2007-2010 yılları arasında 163 fark- lı hastadan alınan örnekler değerlendirildi. Tüm örnek- lerde; Aside Dirençli Basil (ARB) pozitifliğinin 7 (%4.0), MGIT pozitifliğinin 6 (%3.5), LJ pozitifliğinin 7 (%4.0) ol- duğu tespit edildi. MGIT yöntemi tüberküloz basillerini LJ yöntemine göre belirgin olarak daha kısa sürede saptadı. İzole edilen bütün suşların dört major anti-tüberküloz ilaca duyarlı olduğu bulundu. Sonuç: Çalışmamızda; MGIT yönteminin tüberküloz ba- silini belirlemede LJ kültürüne belirgin şekilde üstünlük sağladığı saptandı ve üreyen suşlarda anti-tüberküloz ilaçlara karşı direnç belirlenmedi.Objectives: As soon as possible to detection of tubercu- losis bacilli and to determination of their anti-tuberculosis drug susceptibilities are very important for an optimal anti-tuberculosis therapy. Therefore, two different culture methods in suspected patient samples were performed. The results of anti-tuberculosis drug susceptibility testing of culture positive samples were examined. Materials and methods: Following the homogenization and decontamination processes, patient‘s samples were stained with Ziehl-Neelsen dye and each preparation were inoculated separately onto Lowenstein-Jensen (LJ) and into Mycobacterium Growth Indicator Tube (MGIT) media. After incubation period, drug susceptibilities of ba- cillus in culture positive samples against four major anti- tuberculosis drugs were investigated. Results: The samples obtained from 163 different pa- tients between 2007 and 2010 years were evaluated. In all samples, it was determined that positivity of Acid Resistant Bacillus (ARB), MGIT and LJ media were 7 (4.0%), 6 (3.5%) and 7 (4.0%), respectively. MGIT meth- od was demonstrated significantly earlier growth than LJ method the tuberculosis bacillus. All isolates were found to be sensitive to four major anti-tuberculosis drugs. Conclusion: In our study, MGIT method was found to be superior to LJ media because of its quick result and drug resistance was not determined in all isolates
    corecore