20 research outputs found

    Effect Of Rıce Husk Powder Content Wıth Dıfferent Water-Cement Ratıos On Rheologıcal Propertıes Of Cement-Based Grouts

    Get PDF
    Tüm dünyada endüstriyel ürünlerle beraber yan atık ürünlerde ortaya çıkmaktadır. Bu ürünlerin depolanması ve uzaklaştırılması gibi zorluklar vardır. Ayrıca çevre kirliliğinede neden olmaktadır. Yüksek miktarda oluşan atık malzemelerden biri de pirinç kabuğudur. Her yıl dünyada üretilen atık pirinç kabuğu yaklaşık 400 milyon tondur. Pirinç kabuğu çok farklı amaçlarda kullanılmıştır, örneğin; tuğla fırınlarında yakıt olarak kullanımı, metal ve makina endistürisinde temizleme parlatma işlemi için, inşaat alanında yapı malzemeleri üretiminde kullanılması. Ayrıca hemen tutuşmadığı için birinci sınıf termal yalıtım malzemesi olarakda kullanılır. Beton üretiminde çimento ile yer değiştirilerek de külü kullanılmaktadır. Bu çalışmada, pirinç kabuğu tozu çimento bulamaçlarında dolgu maddesi olarak kullanılabilirliği incelendi. Bundan amaçla, pirinç kabuğu belirli bir inceliğe kadar öğütüldü ve çimento ile beraber karışama 4, 8, 12, 16 ve %20 oranlarında katıldı. Bu karışımlar farklı su/çimento oranlarında (0.75, 1.00, 1.25 ve 1.50) hazırlanarak karışımın akışkanlık ve reolojik özellikleri incelendi. Su-çimento oranının 0.75, 1.00 ve 1.25 olduğu karışımlarda kayma incelmesi / psüdoplastik akışkan özelliği tüm pirinç kabuğu oranlarında gözlenmiştir. Ayrıca, su- çimento oranı 1.5 olan karışımlarda kayma kalınlaşması / dilatant akışkan özelliği görülmüştür. Deney sonuçları, bu atık ürünün jeoteknik uygulamalarda büyük boşlukları doldurmak için enjeksiyon harcı içinde dolgu maddesi olarak kullanılabilir olduğunu göstermiştir

    An investigation of fresh and hardened properties of cementitious grout made with combined use of waste marble powder and fly ash

    Get PDF
    Bu tez çalışmasının temel amacı, Atık Mermer Tozu (WMP) ve Uçucu Kül (FA) ikame edilmiş çimento bazlı enjeksiyon karışımlarının yüksek su / bağlayıcı (w / b) oranlarında reolojik, işlenebilirlik, taze ve sertleştirilmiş özellikleri üzerindeki etkisini araştırmaktır. Doğal taş olan mermer talebi hızlı artışa bağlı olarak mermer ile ilgili işletme ve fabrika sayısı da artmaktadır. Bu fabrikaların kapasitesine bağlı olarak çamur, toz ve mermer atıkları ortaya çıkmakta; atık miktarı %75'e kadar ulaşmaktadır. Mermer atıklarının kullanılabilir tarımsal alanlara boşaltılması, çok ince toz şeklinde olan kısmının havaya ve suya karışması çevre kirliliğine neden olur, sağlığa olumsuz etki yapar, uzun sürede tarım arazilerini kaplayarak toprağa ve ürünlere zarar verir. Uçucu Kül, termik santrallerin baca gazından kaynaklanan silika esaslı toz halinde bir maddedir. Puzolanik etkisi olduğu için çimento hidratasyonundan açığa çıkan serbest kireci bağlar. Bu özelliği nedeni ile uçucu kül, beton üretiminde yaygın olarak kullanılmaktadır, ancak Türkiye'de elektrik enerjisine olan ihtiyacın hızla artması, mevcut santralların yetersiz kalması yeni termik santralların kurulmasını zorunlu kılmaktadır, bu da ülkemizde yıllık yaklaşık 13 milyon ton olan bu atık miktarının daha da artacağı anlamına gelmektedir. Günümüzde tüm dünyada çevresel bir sorun olan katı atıklardan mermer tozu ve uçucu külün inşaat sektörünün çok önemli bir alanı olan zeminin iyileştirilmesinde kullanılması, bu atıkların ekonomik değer kazanmasını sağlayacak, katı atıkların bertaraf edilmesi ile çevre kirliliğinin önlenmesinde önemli katkıda bulunacaktır. Bu tez çalışmasında; atık sorununun çözümüne katkıda bulunmak için mermer tozu ve uçucu külün zeminlerin iyileştirilmesinde kullanılan çimento esaslı enjeksiyon harcının üretiminde kullanılması amaçlanmıştır. Bu amaçla planlanan deneysel çalışmada atık mermer tozu (WMP) ve uçucu kül (FA) çimentoya ikame edilmiş; yüksek su / bağlayıcı (w / b) oranlarındaki çimento esaslı enjeksiyon karışımlarının reolojik ve işlenebilirlik gibi taze, basınç dayanımı gibi sertleştirilmiş özellikleri ix deneysel çalışma ile araştırılmıştır. Bu karışımların zemine yapacağı etkilerin model deneyler ile araştırılması kapsam dışı bırakılmıştır. Çimento esaslı enjeksiyon harçlarının üretiminde dört seri karışım hazırlanmıştır. Hazırlanan ilk seride çimentoya ağırlıkça %5, 10, 15, 20, 25 oranında atık mermer tozu ilave edilmiştir. İkinci seride çimentoya ağırlıkça %25 (sabit) oranında uçucu kül, %10, 15, 20, 25, 30 oranlarında atık mermer tozu ilave edilmiştir. Üçüncü ve dördüncü seri karışımda ise ilk iki serideki oranlar sabit kalmak koşulu ile tüm karışım oranınına ağırlıkca %20 oranında kil eklenmiştir. Her seride suyun bağlayıcıya oranı 0.75, 1.00, 1.25, ve 1.5 olarak seçilmiştir. Bu malzemeler ve oranları ile toplam 48 (kırk sekiz) farklı enjeksiyon karışımı hazırlanmıştır. Karışımların her birinde taze halde iken işlenebilirlik ve reoloji testlerini içeren plaka kohezyon, marsh hunisi akış zamanı, mini slump akış çapı ve silindirik dönen rheometre gibi bir dizi test yapılmıştır. Özellikleri belirlenen seri üç ve dört karışımlar ile çapı 5.5 cm, yüksekliği 11 cm olan 432 adet silindir numune hazırlanmış; 3, 7, 28 günlerde basınç deneyleri yapılmıştır. Her seride su / bağlayıcı oranları göz önüne alınarak kontrol numunesi hazırlanmıştır. Kontrol numunelerinin içine seri bir ve ikide sadece su ve çimento, seri üç ve dörtte çimento, kil ve su katılmış herhangi bir katkı maddesi ilave edilmemiştir. Deney sonuçları kontrol numuneleri ve literatür sonuçları ile karşılaştırılmış; atık mermer tozu ve uçucu kül kullanılarak hazırlanan çimento bazlı enjeksiyonun karışımlarının zayıf zeminlerin iyileştirilmesinde enjekte edilebilir ve kullanılabilir olduğu kanaatine varılmıştır

    Effect of Waste Marble Powder and Fly Ash on the Rheological Characteristics of Cement Based Grout

    Get PDF
    This paper shows the results of an experimental study conducted to research the impact of waste marble powder (WMP) and fly ash (FA) on the fluidity (marsh cone flow time (MCFT), mini-slump diameter and plate cohesion meter (PCM)) and the rheological properties (viscosity and yield stress) of cement based grout (CBG) mixtures. The experiments were applied with the CBG mix including 1.00 water-binder (w/b) ratios and combined use of WMP (5-25%), FA (5-25%) and WMP+FA (10-30% + constant 25%). Test results illustrated that the rheological properties of the CBGs importantly have been improved by the addition of WMP, FA and WMP+FA to grout mix at w/b=1 ratio. Strongly shear thickening behaviour was got from the CBG mixtures the all WMP, FA and WMP+FA content. The increase in the percentage of WMP (5-25%) amount reduced the mini-slump flow diameter. Moreover, the increment in the percentage of FA (5-25%) amount increments the mini slum flow. According to the control sample, the increment in the percentage of WMP (10-25%) amount increased the mini-slump flow diameter for constant FA (25%) content. Also, the increase in WMP amount in the CBG mix, there is no effect on MCFT. Also, MCFT decreased with the increase of FA amount. Especially, FA increased the fluidity of CBG, when the WMP showed negative effect in increase the MCFT in WMP+FA content

    Genetic Association of a Gain-of-Function IFNGR1 Polymorphism and the Intergenic Region LNCAROD/DKK1 With Behcet's Disease

    Get PDF
    Objective. Behçet’s disease is a complex systemic inflammatory vasculitis of incompletely understood etiology. This study was undertaken to investigate genetic associations with Behçet’s disease in a diverse multiethnic population.Methods. A total of 9,444 patients and controls from 7 different populations were included in this study. Genotyping was performed using an Infinium ImmunoArray- 24 v.1.0 or v.2.0 BeadChip. Analysis of expression data from stimulated monocytes, and epigenetic and chromatin interaction analyses were performed.Results. We identified 2 novel genetic susceptibility loci for Behçet’s disease, including a risk locus in IFNGR1(rs4896243) (odds ratio [OR] 1.25; P = 2.42 × 10−9) and within the intergenic region LNCAROD/DKK1 (rs1660760) (OR 0.78; P = 2.75 × 10−8). The risk variants in IFNGR1 significantly increased IFNGR1 messenger RNA expression in lipopolysaccharide- stimulated monocytes. In addition, our results replicated the association (P 30 genetic susceptibility loci with a suggestive level of association (P < 5 × 10−5), which will require replication. Finally, functional annotation of genetic susceptibility loci in Behçet’s disease revealed their possible regulatory roles and suggested potential causal genes and molecular mechanisms that could be further investigated.Conclusion. We performed the largest genetic association study in Behçet’s disease to date. Our findings reveal novel putative functional variants associated with the disease and replicate and extend the genetic associations in other loci across multiple ancestries

    Yizek: Varis Kişilerin Tespiti ve Analizi

    No full text
    Social Network Analysis (SNA) is widely used in revealing meaningful information from the relationship networks in different domains. Crime organizations are also a social network which composed of members and relations between members. SNA used by security forces in the whole world in order to uncover structure of terrorist organizations and destabilization of them. Today considering that terror or cocaine organizations are not active in a region and a country and that they are accompanied by different criminal organizations in the context of different interest relations all over the world. The disclosing mathematical model of criminal networks via analyzing structure of criminal organizations, the identification and analysis of the key role players (Leaders, Reporters and Fundraisers etc.) who are interacting with the different groups and the people who is close to them provide the authorities of the countries affected by criminal activies to make effective decisions in their struggle with criminal organizations. One of the most important goals of the metrics used in the SNA is to identify the individuals who are the key players in the network. For the long-term future of all organizations exhibiting social network structures, the identification of those who can replace the key player in the organization is one of the most important issues in terms of the continuity and effectiveness of the organization. While the identification of successors which may cause the organization to be more effective is great importance for the efficiency and development of the organization, the identification of the succesors which may cause organizations such as criminal organizations to be more ineffective, is equally important. The thesis is summarized in four main titles. In this context; i) structural analysis of network structures of some real terrorist and cocaine criminal organizations in terms of SNA metrics and their differences from non-criminal social networks; ii) the creation of a new model for the identification of criminal organizations through the use of machine learning and statistical methods; iii) the creation of a model that includes different strategies for identifying the successors of key players and successors’ new connections to others within the criminal organizations; and iv) the analysis of changes in similarities of criminal networks to new networks which will be formed according to different strategies as a result of the removal of members from criminal organizations and detection of the member that will cause the most damage to the network. Since the military guides, which played a very important role in the state and the army of ancient Turks, have been given the name of YIZEK because of their superior military service and administrative experience, the thesis and a SNA metric created in this thesis was called YIZEK which will guide the decision-making systems of the security forces to neutralize criminal organizations.ABSTRACT iii TEŞEKKÜR v İÇİNDEKİLER vi ŞEKİLLER DİZİNİ ix ÇİZELGELER DİZİNİ xii SİMGELER VE KISALTMALAR xiv 1. GİRİŞ 1 1.1. Problem 4 1.2. Tez Motivasyonu 5 1.3. Özgünlük 7 1.4. Tez Organizasyonu 9 2. ALAN BİLGİSİ VE ALAN YAZIN ÖZETİ 11 2.1. Çizge Teorisi (Graph Theory) 12 2.1.1. Çizge Türleri 14 2.1.2. En Kısa Yol (Shortest Path) 18 2.1.3. Dış Merkezilik (Eccentricity), Çap (Diameter) ve Yarıçap (Radius) 19 2.1.4. Ayrımın Altı Derecesi (Six Degrees of Seperation) 20 2.1.5. Motifler 20 2.1.6. Sentetik Çizge Üreteçleri 22 2.1.7. Çizge Veri Tabanları ve Görselleştirme Araçları 25 2.2. Sosyal Ağ Analizi 26 2.2.1. Anahtar Düğüm Tespitine Yönelik SAA Metrikleri 27 2.2.2. Ağın Genel Topolojisine Yönelik SAA Metrikleri 32 2.2.3. SAA Kullanım Alanları 38 2.3. Makine Öğrenmesi ve İstatistiksel Yöntemler 39 2.3.1. Karar Ağacı Öğrenmesi 39 2.3.2. Rastgele Orman Öğrenmesi 42 2.3.3. Ortalama ve Ortanca Değerler 44 2.3.4. Kutu Grafiği Analizi 44 2.3.5. Minimum-Maksimum Veri Normalizasyonu 46 2.4. Suç Örgütleri Ağ Yapılanmaları 46 2.4.1. Klasik Yaklaşımlar 48 2.4.2. Yeni Yaklaşımlar 49 2.5. Suç Örgütlerinin Analizine ve Etkisizleştirilmesine Yönelik Yapılan Çalışmalar 50 3. KULLANILAN VERİ SETLERİ VE YÖNTEMLER 55 3.1. Veri Setleri 55 3.1.1. Kokain Suç Örgütleri 56 3.1.2. Terör Örgütleri Ağları 59 3.1.3. Yasal Arkadaşlık Grupları 64 3.1.4. Test Amaçlı Kullanılan Veri Setleri 69 3.2. Yöntemler 71 3.2.1. Metrik Önem Değerleri Destekli Kutu Grafiği Analiz Modeli (MÖDKAM) 71 3.2.2. Karar Ağacı Öğrenme Modeli 72 3.2.3. Ağ Motifleri Frekans Analizi 72 3.2.4. Varis Düğümlerin Tespitinde SAA Metriklerinden Üretilen YİZEK Metriğinin Hesaplanması 73 4. SUÇ ÖRGÜTLERİNİN TESPİTİ VE ANALİZİ 75 4.1. Kullanılan SAA Metrikleri 75 4.2. Suç Ağlarının Yapısal Analizleri ve Değerlendirilmesi 76 4.2.1. Yoğunluk Metriği 77 4.2.2. Geçişlilik Metriği 79 4.2.3. Çap ve Ortalama En Kısa Yol Metrikleri 80 4.2.4. Derece Metrikleri 82 4.2.5. Arasındalık Metrikleri 84 4.2.6. Yakınlık Metrikleri 85 4.2.7. Öz Vektör Metrikleri 87 4.3. Ağ Gruplarının (Terör, Kokain, Yasal Arkadaşlık) Kutu Grafiği Analizleri 88 4.3.1. Yoğunluk Metriği 89 4.3.2. Geçişlilik Metriği 89 4.3.3. Çap ve Ortalama En Kısa Yol Metrikleri 90 4.3.4. Derece Metrikleri (Ortalama, Maksimum, Merkezilik) 91 4.3.5. Arasındalık Metrikleri (Ortalama, Maksimum, Merkezilik) 94 4.3.6. Yakınlık Metrikleri (Ortalama, Maksimum, Merkezilik) 96 4.3.7. Öz Vektör Metrikleri (Ortalama, Maksimum, Merkezilik) 99 4.4. Ağları Sınıflandırmada Karar Ağacı Modeli 100 4.5. Ağları Sınıflandırmada Metrik Önem Değerleri Destekli Kutu Grafiği Analiz Modeli (MÖDKAM) 105 4.6. Ağları Sınıflandırmada Motif Analizi 110 4.7. Test Verisi ile Sınıflandırma Modellerinin Test Edilmesi 113 4.7.1. Gerçek Veri Setleri Test Sonuçları 114 4.7.2. Sentetik Veri Setleri Test Sonuçları 117 5. VARİS KİŞİLERİN TESPİTİ VE ANALİZİ 120 5.1. Anahtar Düğümlerin Tespiti 122 5.2. Varis Düğümlerin Tespiti 124 5.3. Ağın Yeniden Yapılandırılması 126 5.4. Örnek Durum Çalışmaları 128 5.4.1. MAMBO Kokain Suç Örgütü Örnek Durum Çalışması 129 5.4.2. 11 Eylül 2001 Terör Ağı Örnek Durum Çalışması 137 6. SONUÇLAR VE TARTIŞMA 146 6.1. İlave Yapılabilecek Çalışmalar 149 7. KAYNAKLAR 150 EKLER 160 EK 1 - Tezden Türetilmiş Yayınlar 160 EK 2 - Tezden Türetilmiş Bildiriler 161 EK 3 - Tez Çalışması Orjinallik Raporu 162 ÖZGEÇMİŞ 163Sosyal Ağ Analizi (SAA) farklı alanlarda ilişki ağlarından anlamlı bilgilerin açığa çıkarılmasında yaygın olarak kullanmaktadır. Suç örgütleri de, üyeleri ve üyelerin birbirleri arasındaki ilişkilerden oluşan bir sosyal ağdır. SAA suç örgütlerinin yapısının ortaya çıkarılması ve etkisizleştirilmesi adına tüm dünyada güvenlik güçleri tarafından yaygın olarak kullanılmaktadır. Günümüzde terör grupları ya da kokain ticareti yapan gruplar gibi suç örgütleri bir bölge veya ülkede faaliyet göstermemekte, tüm dünyada farklı çıkar ilişkileri çerçevesinde farklı suç örgütleri ile hareket etmektedirler. Suç örgütlerinin ilişki yapısının incelenerek matematiksel modelinin ortaya çıkarılması, farklı gruplar arasında irtibatı sağlayan anahtar roldeki kişilerin (Liderler, Haberciler, Para Akışı Sağlayanlar vb.) ve bunlara yakın kişilerin tespiti, suç örgütlerinin eylemlerinden etkilenen ülkelerin yetkili birimlerinin bu örgütlerle mücadelelerinde etkin karar vermelerini sağlamaktadır. Sosyal ağ analizinde kullanılan metriklerin en önemli amaçlarından birisi ağ içerisindeki anahtar roldeki kişilerin tespit edilmesidir. Sosyal ağ yapısı sergileyen tüm organizasyonların uzun vadede geleceği için organizasyon içerisindeki anahtar kişilerin yerine geçebilecek varis kişilerin tespit edilmesi de organizasyonun devamlılığı ve etkinliği açısından en önemli hususlardan birisi olmaktadır. Organizasyonun daha etkin olmasına sebep olabilecek varis kişilerin tespiti organizasyonun verimliliği ve gelişmesi için büyük öneme sahipken, suç örgütleri gibi organizasyonların daha etkisiz olmasına sebep olabilecek varis kişilerin tespiti de aynı derecede öneme sahip olmaktadır. Tez çalışması dört temel başlıkta özetlenmektedir. Bu kapsamda; i) gerçek bazı terörist ve kokain suç örgütlerinin oluşturduğu ağ yapılarının SAA metrikleri açısından yapısal olarak analizlerinin gerçekleştirilmesi ve normal sosyal ağlardan farklılıklarının incelenmesi; ii) makine öğrenmesi ve istatistiksel yöntemlerin bir arada kullanılması ile suç örgütlerinin tespitine yönelik yeni bir model oluşturulması; iii) suç örgütleri içerisinde yer alan kişilerin varislerinin tespitine ve varislerinin yeni oluşturacağı bağlantılara yönelik farklı stratejileri içeren model oluşturulması ve iv) suç örgütleri içerisinden üyelerinin çıkartılması sonucu farklı stratejilere göre oluşacak yeni ağların suç örgütü yapılarına benzerliklerinin değişiminin incelenmesi ve çıkartılmasıyla ağa en fazla zararı verecek olan üyenin tespiti gerçekleştirilmiştir. Eski Türklerde devlet ve ordu içinde çok önemli rol oynayan ve üstün askerlik bilgisi ile idari tecrübesi olan askeri kılavuzlara YİZEK adı verildiğinden, güvenlik güçlerinin suç örgütlerinin etkisizleştirilmesine yönelik karar destek sistemlerine katkı sağlayarak kılavuzluk edecek bu tez çalışmasına ve çalışmada yeni oluşturulan SAA metriğine YİZEK adı verilmiştir

    Çimento Esaslı Enjeksiyon Harcının Farklı Su-Çimento Oranlarında Pirinç Kabuğu Tozunun Reolojik Özelliklerine Etkisi

    No full text
    Pirinç kabuğu tozu (RHP) ilave edilmiş grout karışımlarının akışkanlık ve reolojik özellikleri incelenmiştir. Deneyler farklı su/ çimento oranları (0.75, 1.00, 1.25 ve 1.50) ve farklı pirinç kabuğu tozu (sırasıyla, % 4,% 8,% 12,% 16 ve % 20) kullanılarak gerçekleştirilmiştir. Bu deney atık malzemelerin depolama alanlarına bertarafı hakkında çözüm bulmak ve çevre tasarrufunda pirinç sanayisine yardımcı olmak,çevreyi atık maddeden kurtarmak, belediyeleri bu maddenin kullanılmasında teşvik etmek ve geliştiriciler için yeni bilgi sağlamak ve grout yöntemlerini geliştirmek amaçlanmaktadır. Yapılan araştırma için testlerden kesin veriler toplanmış ve tamamen laboratuarda test sonuçları alınmıştırThe fluidity and rheological properties of the grout mixtures treated with rice husk powder (RHP) were studied. The experiments were done by using different RHP content (%4, %8, %12, %16 and %20 respectively) with cement grouts proportioned with different water to cement ratio (0.75, 1.00, 1.25 and 1.50). This experiment aims to help contribute to the industry in saving the environment, to encourage the municipality to find solutions regarding the disposal to landfills of waste materials and save the environment, to provide new knowledge to the contractors and developers on how to improve the grout methods and services by using rice husk, and to sustain good product performance and meet recycling goals. Observations from the tests performed were conducted in the laboratory where precise data were gathered and completely attaine

    The measurement of fresh properties of cement-based grout containing waste marble powder

    No full text
    This paper shows the results of an experimental study conducted to investigate the effect of waste marble powder (WMP) on the fluidity (marsh cone flow time (MCFT), mini-slump diameter and plate cohesion meter (PCM)) and the rheological properties (viscosity and yield stress) of cement based grout (CBG) mixtures. The experiments were done with the CBG mixture including 0.75, 1.00, 1.25, 1.50 water-binder (w/b) ratios and 5, 10, 15, 20 and 25% content of WMP. Test results illustrated that the rheological properties of the CBGs had been improved greatly by the addition of WMP to grout mix at various w/b ratios. It was observed that the CBG mixtures showed a strong shear thickening behavior all WMP content and all w/b ratios. Moreover, the increase in the w/b ratio decreases the MCFT at the constant WMP content. Additionally, the increase in the percentage of WMP amount up to %15 did not effect on mini slump flow diameter, however the mini - slump flow diameter decreased above %15 WMP. © 2019 Elsevier Lt

    Adventitious shoot regeneration from leaf explant of dwarf hygro (Hygrophila polysperma (Roxb.) T. Anderson)

    Get PDF
    WOS:000321373800001PubMed: 23853539Dwarf hygro (Hygrophila polysperma) is an ornamental aquatic plant that changes its leaf colours to pinkish in high light. It is listed as a medicinal plant in medicinal plant lists of Indian states of West Bengal and Karnataka. It is also used as a screening tool for toxicities and a bioindicator to detect and control algae. The study reported in vitro adventitious shoot regeneration from leaf explants cultured on MS medium containing 0.10-1.60 mg/L Kin/TDZ with or without 0.10 mg/L IBA and 500 mg/L Amoklavin to eradicate endogenic bacterial contamination. Direct adventitious shoot regeneration started within one week from both culture mediums followed by late callus induction which was more prominent on TDZ containing media compared to Kin containing media. Addition of 0.10 mg/L IBA with both Kin and TDZ increased shoot regeneration frequency, mean number of shoots per explant, and mean shoot length. Maximum number of 16.33 and 20.55 shoots per explant was obtained on MS medium containing 0.80 + 0.10 mg/L Kin-IBA and 0.10 + 0.10 mg/L TDZ-IBA, respectively. Regenerated shoots were rooted on MS medium containing 0.20-1.00 mg/L IBA followed by successfull acclimatization in aquariums. Regenerated plantlets were also tested in jars containing distilled water that showed the pH 6-9 for the best plant growth and development.Karamanoglu Mehmetbey University through the Scientific Research Project commission (BAP)Karamanoglu Mehmetbey University [50-M-12]The authors acknowledged the Financial assistance of the Karamanoglu Mehmetbey University through the Scientific Research Project commission (BAP) for funding Project no. 50-M-12

    Evaluation of specular microscopic results in clear corneal graft after penetrating keratoplasty and deep anterior lamellar keratoplasty

    No full text
    To compare endothelial changes after penetrating keratoplasty (PK) and deep anterior lamellar keratoplasty (DALK) in clear corneal graft.Methods: In this study, fifty six eyes undergone DALK (DALK Group) and eighty two eyes undergone PK (PK Group) due to various reasons are included. After operation at 1st, 12th, 24th and 36th month central corneal endothelial cell density (CD) and variability coefficient(CV) value examined by specular microscopy of clear graft which have not had additional surgery, greft rejection or glaucoma during follow up period were compared.Results: Endothelial cell density in DALK group were 2426±587 cell/mm² 2289±579 cell/mm², 2222±541 cell/mm², 2175±521 cell/mm², in PK group were 2595±589 cell/mm², 2064±583 cell/mm², 1759±510 cell/mm² 1509±494 cell/mm² at 1st, 12th, 24th and 36th month respectively. Decrease in CD values were 5.9% at 12th month, 7.5% at 24th month and 9.4% at 36th month comparing with first month in DALK group. Decrease in CD values were 18.4% at 12th month, 30.2% at 24th month and 40.3% at 36th month comparing with first month in PK group. Variability coefficient (CV) values in group DALK were 23.3±6.2, 24.2±6.4, 24.2±6.1 and 24.5±5.6 at 1st,12th, 24th and 36th month respectively. Variability coefficient (CV) values in group PK were 19.6±3.4, 23.2±5.4, 25.9±6.2 and 27.5±5.7 at 1st,12th, 24th, and 36th months respectively.Conclusion: More polymegatism and more decrease in endothelial cell density with time were assessed in grafts undergone PK compared with grafts undergone DALK
    corecore