60 research outputs found

    Suça sürüklenen çocukların ceza sorumluluğu ve yargılanmaları [panel]

    Get PDF
    Çocuk, saflığın ve kusursuzluğun simgesidir. Ancak çocuklar; bedensel, düşünsel, ekonomik ve sosyal yönden yetersiz olduklarından bağımlı insanlardır. Bu nedenle çocuklar, geçmişte(tarihte) olduğu gibi günümüzde de toplumun en çok sömürülen kesimini oluşturmaktadır. Hukukun asıl işlevi, güçsüzleri korumaktır. Bu nedenlerle, insanlığın geleceği olan çocukların korunması için özel bir hukuki düzenlemeye gereksinim doğmuştur. Bunun sonucu olarak, uluslararası bildirgeler biçiminde çeşitli ve ayrı düzenlemeler yapılmıştır. Bunlardan en önemlisi, 20 Kasım 1989 günü Birleşmiş Milletler Genel Kurulunca kabul edilen “Çocuk Haklarına Dair Sözleşme”dir. Bundan dolayı her yıl 20 kasım günü çocuk hakları günü olarak kutlanmaktadır. Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları sözleşmesi hükümleri, ülkemizde 1995 yılında Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından onaylanarak kabul edilmiş olduğundan, iç hukukumuzun bir parçası hâlinde gelmiş ve yasal olarak devletimizi bağlamaktadır. Görülüyor ki çocukların özel olarak korunmalarını, hukuksal düzlemde Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi ile Türkiye Cumhuriyeti Anayasası, açıkça buyurmuşlardır. Böylece çocukların haklarını korumakla yükümlü “devlet” dir. Çocuğa ve onun haklarına yapılan yatırım, gelecek kuşaklara yönelik en önemli yatırımdır. Atatürk’ün çocuklara verdiği değeri gösteren sözleriyle; “Çocuklar geleceğimizin güvencesi ve yaşama sevincimizdir, bugünün çocuğunu, yarının büyüğü olarak yetiştirmek hepimizin insanlık görevidir.” Çocuklar, nasıl bir çocukluk yaşarsalar, onlar da öylesine bir büyüklük (yetişkinlik) yaşarlar ve kendilerinden sonra gelecek kuşaklara da öylesine bir çocukluk yaşatırlar. Bu nedenle, bir toplumun demokratik kültürüne ve geleceğine ilişkin en yararlı yatırım, en verimli katkı çocuk haklarını kökleştirme, sayılabilir. Böylece çocuk hakları kapsamında, uluslararası insan hakları ve anayasal temel haklar, yalnızca çocuklar için yenilenmekle kalmazlar; aynı zamanda tüm toplum için derinleştirerek yaygınlaştırılmış olur. Çocuk hakları, insan haklarının ve anayasal temel hakların onsekiz yaşından küçük çocuklara da tanınması ile ortaya çıkmıştır. Türkiye nüfusunun yaklaşık yüzde otuzu (27,5) onsekiz yaşından küçük çocuklardan oluşmaktadır. Ülkemiz gibi genç ve çocuk nüfusunun yüksek olduğu, genelde “insan hakları”, özelde ise “çocuk hakları” konusundaki çalışmaların önemi çok daha büyük ve anlamlı olmaktadır. Bu bilimsel sunumumuzda/tebliğimizde , çocuğun ve çocuk haklarının öneminden, çocuk haklarının korunmasının hukuki sürecinden, ceza hukukunda çocuk ve çocuğun ceza sorumluluğundan, suça sürüklenen çocuklara yönelik yaptırımlardan, suça sürüklenen çocuklar hakkında soruşturma ve kovuşturmadan söz edilecektir. Sonuç kısmında ise genel bir özet ve değerlendirme yer alacaktır.Nisa

    Cumhuriyet savcısı

    Get PDF
    Cumhuriyet Savcısı, iddia edendir ve iddia makamında görev yapar. Sentez, yani karar makamında değil.“Devlet”in ortaya çıkmasıyla birlikte suçlar ve yargılama, kamusallaşmaya, devletleşmeye başlamıştır. Kamunun koruyucusu olan devlet adına kovuşturma yapılabilmesi için de, adı üstünde “kamu davası”nın açılması, yani uyuşmazlığın yargılama makamı önüne taşınması zorunludur.Çünkü ceza yargılamasında yargılamanın temel ilkesi bellidir: “Davasız yargılama olmaz”; “dava yoksa yargıç da yoktur”.Ceza yargılamasında (muhakemesinde) iddia (itham), bir kimsenin bir suçu işlediğini ileri sürmektir. Bu faaliyet günümüzde toplum adına Cumhuriyet Savcılığı (savcılık ) makamı tarafından yürütülmektedir. Cumhuriyet Savcısının yardımcısı kolluktur. Ayrıca, belli koşullarla suçtan zarar gören de katılan olarak iddia makamında yer alabilir. Cumhuriyet Savcısı , ceza yargılamasında (muhakemesinde) kamu adına iddia faaliyetini yürüten süjedir. Kuruluş olarak Cumhuriyet Başsavcılığı adı altında görev yapar. Toplumsal iddia makamını işgal eden süje Cumhuriyet savcısıdır. Cumhuriyet savcıları, bağlı bulundukları başsavcılık adına, yasaların ihlal edilerek toplumsal barışın bozulduğunu, yani suç işlendiğini iddia ederek yargılama makamlarına başvururlar. Cumhuriyet savcıları iddianameleriyle, yargılama makamından, sanığın suçlu olup olmadığı tespit edilerek suçluysa cezalandırılmasını, böylece toplumsal barışın yeniden kurulmasını talep ederler. Cumhuriyet savcıları bu görevi, toplumsal barışı sağlamakla yükümlü olan devlet ve kamu adına yerine getirirler. Bu nedenledir ki, Cumhuriyet’in savcısı olarak adlandırılırlar.Mar

    Olaylar ve görüşler: İstanbul sözleşmesi

    Get PDF
    İlk imzayı Türkiye’nin attığı ve 1 Ağustos 2014 tarihinde yürürlüğe giren “Kadınlara Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin Avrupa Konseyi” sözleşmesi, diğer adıyla “İstanbul Sözleşmesi”, kadına yönelik şiddeti önlemede ülkemiz adına yeni bir sürecin kapılarını açmıştır. Türkiye, Avrupa Konseyi İstanbul Sözleşmesi’ni imzalayan ve onaylayan ilk ülke olmuştur. İstanbul Sözleşmesi, uluslararası hukukta kadına karşı şiddet ve ev/aile içi şiddet konusunda yaptırım gücü olan, bağlayıcı, bağımsız bir denetim sistemi kurulmasına yer verilen ve şiddetin kadın erkek eşitsizliğinin bir sonucu olduğunun vurgulandığı ilk sözleşme niteliği taşımaktadır. Sözleşme’nin temel amacı giriş bölümünde, kadınlara karşı şiddet ve ev içi şiddetten arınmış bir Avrupa yaratılması olarak belirtmektedir. Sözleşme’ye göre özellikle kadına yönelik şiddet, insan hakkı ihlali ve ayrımcılık türüdür. Şiddet, hak ve özgürlüklerin kullanılmasını azaltmakta/zayıflatmakta ya da tamamen ortadan kaldırmaktadır. Bu nedenle kadına yönelik şiddet, kadının insan haklarına ağır bir ihlal oluşturmaktadır. İnsan haklarına yönelik toplumsal cinsiyet temelli ihlallerin en ciddi biçimlerinden biri ev/aile içi şiddet dahil kadınlara yönelik şiddettir. Ev/aile içi şiddet, çocuklar, erkekler ve yaşlılar gibi diğer mağdurları da kapsamak üzere görmezden gelinemeyecek kadar fazla sayıda aileyi etkileyen gizli bir olgudur. Bu olgu, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nun 20 Aralık 1993 tarihli ve 44/104 sayılı “Kadınlara Karşı Şiddetin Tasfiye Edilmesine Dair Bildiri”sinin Başlangıç bölümünde de “Kadınlara karşı şiddetin, erkekler ve kadınlar arasındaki eşitlikçi olmayan güç ilişkilerinin tarihsel bir göstergesi olduğunu ve bu güç ilişkisinin erkekler tarafından kadınlar üzerinde egemenlik kurulmasına ve kadınlara ayrımcılık yapılmasına yol açtığını ve kadınlara karşı uygulanan bu şiddetin erkeklerle karşılaştırıldığında kadınları zorla bağımlı bir konuma sokan çok önemli toplumsal mekanizmalarından biri olduğu…” açıkça vurgulanmıştır.Mayı

    Adli para cezasının bireyselleştirilmesinde bir gün karşılığı para miktarından kaynaklanan sorunlar

    Get PDF
    Hakemli MakalePara cezası, suç karşılığı olarak yasada öngörülen sınırlar arasında belirlenerek, hükümlüden alınan bir miktar paranın, yasanın belirlediği yere (devlet hazinesine) ödenmesidir.Para cezası en eski cezalardandır. Bölünebilmesi nedeniyle para cezaları, bireyselleştirmeye çok yatkın bir ceza türünü oluşturmaktadır. Adli hata durumunda onarımı olanaklıdır. Para cezasının olumsuz nitelikleri de bulunmaktadır. Para cezası, ekonomik durumları birbirinden farklı insanlarda çok değişik etkiler yapar. Böylece de cezalarda yasallık ve eşitlik ilkesine aykırı sonuçlar doğurur. Çağdaş ceza hukukunda, bu sakıncaları giderici sistem ve yöntemler saptanarak uygulanmaktadır.Para cezalarının belirlenmesinde 765 sayılı Türk Ceza Yasası klasik sistemi benimsemişti. Bu sistemde yargıca alt ve üst sınırlar arasında bir ceza belirleme konusunda takdir yetkisi verilmişti. Klasik para cezası sistemine yönelik olarak bu sistemin eşitlik ilkesine uygun olmadığı zengin ve yoksul hükümlüler üzerinde aynı etkiyi göstermediği ileri sürülmüştür. Ayrıca bu sisteme yönelik önemli bir eleştiri ise yüksek enflasyon nedeniyle Türk parasının değerindeki düşmeden dolayı zaman içerisinde para cezasının caydırıcılığını yitirmesiydi.Bu sakıncaları gidermek amacıyla Türk hukukunda yeni 5237 sayılı Türk Ceza Yasası'yla gün para cezası sistemine geçilmiştir. Türk Ceza Yasası'nda adli para cezasını düzenleyen hükümle ilgili gerekçede, "Gün para cezası sisteminin temel amacı, para cezasının kişinin ödeme gücüne göre belirlenmesi yoluyla, suç işleyen zengin ile fakir arasındaki eşitsizliği gidermektir" denilmektedir. Bundan dolayı da ödeme gücü olan kişi üzerinde etkisi olmayan, ödeme gücü olmayanın ise sonuçta yine infaz kurumuna gönderilmesini sonuçlayan "klasik para cezası" sisteminden vazgeçilerek, "gün para cezası" sistemine geçildiği belirtilmektedir.Türk Ceza Yasası'nın "Adli Para Cezası" ile ilgili hükmün gerekçesinde açıklananlara katılıyoruz (m.52). "Gün para cezası" sisteminin benimsenmesi de yerindedir.Ancak "bir günün parasal miktarı" için öngörülen alt ve üst sınırlara göre, gerekçede açıklananların gerçekleştirilme olanağı bulunmamaktadır. Çünkü Yasamızda, bir gün karşılığı birim para cezasının üst sınırının parasal miktarının alt sınırın beş katı olarak düzenlendiğini görmekteyiz. Halbuki alt ve üst sınırlar arasında oran (makas) arttıkça, para cezasının bireyselleştirilmesi, bölünebilmesi daha olanaklı duruma gelecektir. Ayrıca enflasyon nedeniyle para değerindeki düşmeden dolayı kaynaklanacak sakıncalar da önlenmiş olacaktır. Böylece cezanın genel ve özel önleme etkisi de gerçekleştirilecektir.Gerekçede açıklananların gerçekleşebilmesi ve çalışmamızın konuyla ilgili bölümlerinde ayrıntılı olarak açıkladığımız sorunların yaşanmaması için "bir günün parasal miktarının" yasadaki alt sınırı mümkün olduğunca az, üst sınırı ise yüksek öngörülmelidir.TR - Dizi

    Suça sürüklenen çocukların ceza sorumluluğu ve yargılanmaları

    No full text
    Çocuk Hakları Sözleşmesi’nde sıralanan çocuk hakları, temelde insan haklarıdır. Çünkü çocuklar, en başta insandırlar. Temel olarak, bugünün çocukları ve onların hakları için yapılan hukuksal yatırım, son aşamada bu çocukların gelecekteki çocukları ve dolayısıyla insanlığımızın geleceği için yapılmış en verimli yatırım olacaktır. Toplumumuzun en yüce değerleri, geleceğimizin en sağlam güvenceleri olarak göklere çıkarılan çocuklar, ne yazık ki somut güncel yaşam gerçeğinde hâlâ maddi ve manevi değerlerin çoğundan yoksundurlar. Sevgisizlik, baskıcı disiplin, yanlış eğitim, yükselen yeni değerlerin baştan çıkarıcılığı, köyden kente göçün yarattığı değer boşluğu ve kimlik bunalımı, kültürel yozlaşma ve yabancılaşma, hızlı ve çarpık yapılaşma, gelir adaletsizliği, yoksulluk ve işsizlik çocuğu suça iteleyen başlıca etkenlerdir.Bu nedenlerle, ceza sorumluluğu bakımından, çocuklara özgü kusur yeteneği yaşları öngörülür. Türk Ceza Yasası'na göre oniki yaşını doldurmuş olup ,onbeş yaşını doldurmamış olan, fakat ceza sorumluluğu bulunan çocuklar hakkında, mahkemece zorunlu olarak, söz konusu suç için öngörülen özgürlüğü bağlayıcı ceza olan hapis cezası ya da adli para cezası verilmektedir. Ancak bu cezadan yalnızca indirim yapılabilmektedir. Bu nedenlerle, onüç-onsekiz yaş arasında bulunan ve özgürlüğü bağlayıcı ceza olan hapis cezası ile cezalandırılan, cezaevine giren çok sayıda kız ve erkek çocuk bulunmaktadır. Çocukların hayalleri, merakları ve umutları büyüklerden çok fazladır. Çocukların ve gençlerin canlı/hareketli, meraklı olmalarıyla büyük hayalleri ve umutlarının bulunması, onların yaratıcı olmalarında en büyük etkendir. Çocukların ve gençlerin yaratıcılık duygularını örselememek için bunları ceza hukukunun bir süjesi hâline getirmemek gerekir. Aksi takdirde toplumun geleceği karartılır. Ayrıca çocuklar ve gençler birçok eylemi; canlı olmalarından, büyük hayallerinden, meraklarından ve gelecekle ilgili umutlarından dolayı gerçekleştirmektedirler. Ceza hukukunun en temel ilkesi kusursuz suç ve ceza olmaz kuralıdır. Çocukların ve gençlerin eylemini erişkinler gibi suç olarak kabul etmek ve onlara ceza hukukunda öngörülen yaptırımlar uygulamak kusursuz suç ve ceza olmaz ilkesine de aykırıdır. Toplumun geleceğini düşünüyorsak çocuklarla ve gençlere iletişim kurma ve kendilerini en rahat biçimde ifade edebilecekleri özgür bir ortam sağlamamız zorunludur. Özellikle çocuklara ilişkin hükümlerin temel felsefesi cezalandırma üzerine değil, eğitme ve topluma yeniden kazandırma üzerine kurulu olmalıdır. Çünkü “suçlu çocuk yoktur, suça sürüklenmiş/itilmiş çocuk vardır”.Şuba

    Ceza yargılamasında yasa yolunun amacı ve ayrımları

    No full text
    Hakemli Makale (Armağan)Bu çalışmada ki inceleme konusu, ceza yargılaması hukukunda yasayolunun amacı ve çeşitleridir. Yasayolu, yargılama makamlarının kararlarına karşı başvurulan bir yoldur. Önce yasayolu kavramı, üzerinde durularak açıklanmaya çalışılmıştır. Ceza yargılamasının temel amacı, işlenmiş olan eylemle ilgili maddi gerçeğin ortaya çıkarılmasıdır, maddi gerçeğe ulaşmaktır. Bu bağlamda, yasayolunun amacı ayrıntılı bir biçimde incelenmiştir

    Kadına yönelik şiddetin önlenmesine ilişkin İstanbul Sözleşmesi'nin ceza hukuku alanında öngördüğü yükümlülükler

    No full text
    Hakemsiz Makaleİlk imzayı Türkiye'nin attığı ve 1 Ağurtos 2014 tarihinde yürürlüğe giren "Kadınlara Yönelik Şiddet ve Aile içi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi". Diğer adıyla "İstanbul Sözleşmesi" kadına yönelik şiddeti önlemede ülkemiz adına yeni bir sürecin kapılarını açtı.TR - Dizi

    Ceza yargılama hukukunda koruma önlemlerinin (tedbirlerinin) özellikleri ve koşulları (makale)

    No full text
    Ceza (suç) yargılama hukukunun amacı, daha önce suç olarak yaşandığı ileri sürülen eylemin/olayın doğruluğunu belirlemektir.Ceza yargılaması, soruşturma ve kovuşturma evresi olmak üzere temel iki evreden oluşmaktadır. Yargılamanın en önemli evresikovuşturma evresidir. Bu evrenin en önemli aşaması da yargılanan kişinin atılı suçu işleyip işlemediğinin/olayın gerçek olupolmadığının belirlendiği duruşma aşamasıdır. Ceza (suç) yargılamasının temel amacı olan maddi gerçeğin ortaya çıkarılmasıiçin, yargılamanın en önemli evresi olan kovuşturma evresinin duruşma aşamasında “ geçmişteki yaşandığı ileri sürülen olayın,tüm kanıtlarla yeniden yaşatılması ” gerekmektedir. Ceza (suç) yargılamasında duruşma aşamasında geçmişte yaşanan olayınyeniden yaşatılması ise, olaya/suça ilişkin tüm kanıtların ortadan kaldırılmadan ve karartılmadan oldukları gibi elde edilipkorunmalarının sağlanması ve şüphelinin/sanığın hazır bulundurulması ile olanaklıdır. Bu da ancak koruma önlemlerinebaşvurulması ile güvence altına alınabilir. Koruma önlemlerinin amacı, somut olaya uygun maddi gerçeği ortaya çıkarılabilmekiçin, olay geçmişte nasıl gerçekleşmişse gerçekleştiği andaki durumunu olabildiğince koruyarak, duruşma ve yargıkurma/hüküm verme dönemlerinde öyle yaşatarak, ceza yargılamasının adil ve kısa sürede sonuçlanmasını sağlamaktır. Aynızamanda sonuçta verilen hükmün yerine getirilmesini de güvence altına almak koruma önlemlerinin amaçlarındandır. Özetlekoruma önlemlerinin genel olarak ortak temel amacı, ceza yargılamasında yargılamanın yapılabilmesi ve ileride verilecekhükmün/cezanın yerine getirilmesidir. İnceleme konumuz, koruma önlemlerinin ortak özellikleri ve koşulları. Bu nedenle her koruma önlemi ayrı ayrı ele alıpincelenmemiştir. Önce koruma önlemi kavramının nasıl tanımlandığı açıklanmıştır. Koruma önlemlerinin görevi/işlevi veayrımları (sınıflandırılması) konusunda temel bilgiler verilmiştir. Daha sonra ise, koruma önlemlerinin özellikleri/nitelikleri tek tekele alınarak ayrıntılı bir biçimde incelenmiştir. Son olarak koruma önlemlerinin ortak koşulları ayrı ayrı değerlendirilerekaçıklanmıştır. Ayrıca bu konudaki ilgili düzenlemeler gözetilerek konuyla ilgili mahkeme kararları hakkında bilgi verilmiştir. Çalışmamızın sonuç kısmında ise konuyu incelerken ayrıntılı olarak yer verdiğimiz varılan sonuçlar, önerilerle birlikte anahatlarıyla belirtilmiştir.The purpose of criminal procedure is to ascertain the validity of a criminal event that is argued to have occurred in the past.Criminal procedure is constituted of two parts, investigation and trial. The most important phase of the procedure is the trial.The most significant part of this phase is the hearing in which the reality of the event - whether the individual has committedthe crime - is determined. In order to determine the material truth as the basic purpose of the criminal procedure, “ the allegedevent to have transpired in the past must be re-enacted with all evidence ” in the hearing part of the trial phase which is the mostimportant element of the criminal procedure. The re-enactment of the alleged event in the hearing is possible through Ceza Yargılama Hukukunda KorumaÖnlemlerinin (Tedbirlerinin) Özellikleri veKoşulları (*) Features and Conditions of Protective Measures (Precautions) in Criminal Procedure Law Prof. Dr. Ali Rıza ÇINAR (**) keeping the accused ready and obtaining all evidence regarding the event by ensuring their protection before it has beendistorted or destroyed. This may only be done by the use of protective measures. In that regard, the aim of protectivemeasures is; in order to determine the material truth, to preserve the state of events as they have occurred as much aspossible and re-enact them during the hearing and decision, and to ensure that criminal procedure is completed in a fair andprompt manner. In addition, one of the purposes of protective measures is to guarantee the execution of the decision. In sum,the main general common aim of protective measures is the performance of the criminal procedure and the execution of thefuture decision/punishment. Our subject of evaluation are the common features and conditions of protective measures. Therefore, all protective measureshave not been analysed separately in detail. First, how the term protective measure is defined is explained. Basic informationon the duty/function of protective measures and their differentiation is given. Afterwards the properties /characteristics ofprotective measures are evaluated one by one. Finally, the common conditions of protective measures are explained throughtheir separate analysis. Additionally, information on case-law regarding the subject is given in light of relevant regulations. In the conclusion of our work, results that have been set forth in detail in the evaluation of relevant parts are statedaccompanied by recommendations.Hazira

    Türk ceza yargılamasında istinaf kanun yolu

    No full text
    ...Mar
    corecore