21 research outputs found

    Are YouTube Videos in Turkish Useful as an Information Source for Dental Treatment During the COVID-19 Pandemic?

    Get PDF
    Purpose: Since the start of the coronavirus disease-19 (COVID-19) pandemic, patients with dental conditions find it difficult to consult their physicians and to preserve the continuity of dental treatment. All routine appointments were suspended and postponed indefinitely so that infection control procedures could be administered. This study aimed to assess the value of Turkish videos for patients seeking information on dental treatments during the COVID-19 outbreak. Methods: Videos on YouTube were screened using the following keywords: ‘Coronavirus, diş tedavileri’, ‘COVID-19, diş tedavileri’ and ‘SARS-Cov-2, diş tedavileri’. The search results were limited to the first 100 videos. Videos were analysed independently by two examiners and re-evaluated by an independent examiner. The scope was limited to videos in Turkish. Results: The keyword search resulted in an initial list of 919 videos, from which the first 100 videos were viewed. The final analysis included 39 videos that qualified the inclusion criteria. Of the 39 videos, only one had excellent quality, while 13 (33.3%) had poor quality. Conclusion: Our study demonstrates that YouTube videos in the Turkish language were limited sources for patients seeking reliable information on dental treatments during the COVID-19 pandemic. Further studies from other countries are needed to evaluate the available YouTube videos during and after the period of the COVID-19 outbreak

    THE EFFECTS OF 3D MODELING ON PLANNING OF MAXILLOFACIAL SURGERY: A Preliminary CBCT STUDY

    Get PDF
    Abstract: Objectives: The aim is to evaluate the contribution of 3D modeling data to the planning of the maxillofacial surgery and to determine the indications of 3D modeling. Materials and Methods: In this preliminary study, CBCT images of 2 patients with the Kodak 9000 3D (Kodak Carestream Health, Trophy, France) system were used. The segmentation procedures of the pathologies were performed manually, and was followed by the construction of the 3D models. A questionnaire was prepared by consensus of the research team, including the parameters which are critical in preoperative maxillofacial surgery planning. Five oral and maxillofacial surgeons independently evaluated both the traditional CBCT data and 3D model assisted data under the same viewing conditions. The extent of their decision change was scored using a 2 point Likert scale. Conventional (pre 3D model) versus 3D model assisted data (post 3D model) scores were analyzed. Pair-wise comparisons were completed using Fisher’s exact test (P < 0.05). Kappa was used to measure inter-observer agreement. Results: In both of the evaluation sessions (pre and post 3D model), operation time, defect size and complication risk factors showed the highest variation for both patients. The difference between the decision change proportions for the variables of pre and post 3D model sessions were not statistically significant (p>0.05). Except 2 observers with excellent agreement for both evaluations (p=0.036), the agreement rates were fair without statistical significance. Conclusions: The results confirmed that personalized 3D modeling constructed by CBCT data may lead to changes in surgical treatment planning protocol of complex cases

    Gömülü Mandibular Üçüncü Molar Dişin Çekimi Sonrası Komşu İkinci Molar Dişin Tedavi Gereksiniminin Retrospektif Olarak Değerlendirilmesi

    No full text
    Amaç: Bu çalışmanın amacı, gömülü mandibular üçüncü molar dişin operatif çekimi sonrası komşu ikinci molar dişin periodontal ve/veya endodontik tedavi gereksinimini retrospektif olarak değerlendirmektir. Gereç ve Yöntemler: Bu retrospektif çalışma, 2018 Ocak ve 2019 Şubat ayları arasında gömülü mandibular üçüncü molar operasyonu için kliniğimize başvurmuş ve tedavileri tamamlanmış hastaların klinik ve radyolojik kayıtları kullanılarak yürütülmüştür. Klinik kayıtlar, fakültenin elektronik arşiv sistemi kullanılarak incelenmiş ve hastaların yaş ve cinsiyeti ile ikinci molar dişe ait tedavi notları kaydedilmiştir. Operasyon öncesi ve operasyon sonrasına ait panoramik radyografilerde sırasıyla Pell-Gregory ve Winter sınıflamasına üçüncü molar dişin anatomik pozisyonu ve ikinci molar dişte gözlenen patolojik bulgular değerlendirilmiştir. Bulgular: Toplam 1356 hastanın (777 kadın, 579 erkek; ortalama yaş 26.3 ± 7.4) 7’sinin endodontik ve 185’inin periodontal tedaviye gereksinim duyduğu gözlenmiştir. Toplam 192 hastanın 5’i her iki tedaviye de gereksinim duymuş; 135 hastada (%72.2) kemik kaybı; 36 hastada (%19.2) periodontal aralıkta genişleme ve 2 hastada (%1.1) kök rezorpsiyonu gözlenmiştir. Pell-Gregory ve Winter sınıflamalarına göre dişin pozisyonu ile endodontik ve/veya periodontal tedavi gereksinimi arasında istatistiksel olarak anlamlı farklılık bulunmuştur (p0.05), ancak yaş ve cinsiyet ile tedavi gereksinimi arasında istatistiksel olarak anlamlı farklılık saptanmamıştır (p>0.05). Sonuç: Çalışmamızda Pell Gregory ve Winter sınıflamasına göre, Sınıf C ve mezyoanguler gömülü üçüncü molarların komşu ikinci molar dişlerin tedavi gereksinimlerini etkilediği gösterilmişti

    Yeni Koronavirüs Pnömonisi Önleme ve Kontrol DönemindeAğız, Diş ve Çene Cerrahisi Acil Hastalarını YönetmeDeneyimi: Retrospektif Çalışma

    No full text
    GİRİŞ ve AMAÇ: Bu retrospektif çalışmanın amacı COVID-19 pandemi sürecinin başlangıç döneminde, fakültemize başvuran ve ağız,diş ve çene cerrahisi hekimleri tarafından muayenesi ve tedavisi gerçekleştirilen hastalarda, klinik şikayetlere göre acil tanımı veuygulanan tedavi yöntemlerini değerlendirilmek ve yorumlamaktır.YÖNTEM ve GEREÇLER: Çalışma, pandemi ilan edilen 2020 Mart ile Nisan aylarında, Ege Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi TriajKliniği’ne acil dental tedavileri için başvuran ve Ağız, Diş ve Çene Cerrahisi Anabilim Dalı hekimleri tarafından muayene ve tedavilerigerçekleştirilen hastalar üzerinde retrospektif olarak yürütülmüştür. Diş Hekimliğinde Acil Durum sınıflamasında bulunan tanılara sahiphastaların demografik bilgileri, başvuru nedenleri, oral bulguları ile uygulanan acil tedavi yöntemi ve alınan önlemleri içeren klinik takipverileri değerlendirilmiştir. İstatistiksel analiz, verilerin yüzde dağılımı (%) ve ortalama (±) standart sapma (SD) değerleri üzerindenyapılmıştır.BULGULAR: Toplam 95 hasta (41 kadın, 54 erkek; yaş ortalaması 38.51±16.80) çalışmaya dahil edilmiştir. Bu hastaların %45.3’ünün(N=43) acil durum sınıflandırılmasına göre tanısı lokalize ağrı ve şişmeye neden olan apse veya bakteriyel enfeksiyondur. Tedaviseçimi ise hastaların %60’ında (N=57) diş çekimi olmuştur. TARTIŞMA ve SONUÇ: Bu retrospektif çalışmada, operatif olmayan diş çekimi, aeresol oluşturma oranı daha düşük olan radikal birtedavi seçeneği olarak pandemi döneminde triaj kliniğine başvuran ve acil tanımına uyan hastalarda en çok uygulanan tedavi seçeneğiolmuştur. COVID-19 pandemisi esnasında elde edilen tecrübeler, her sağlık kuruluşu için ileride meydana gelebilecek küreselsalgınlara örnek teşkil etmesi açısından uygun protokoller hazırlanması gerekliliğini gündeme getirmiştir. Bu nedenle, yerel otoritelertarafından her uzmanlık dalına spesifik olarak hasta ve hekim güvenliğini içeren kılavuzlar hazırlanmasının, olası küresel salgındurumunda yol gösterici olacağı düşünülmektedir

    Trombosit konsantrelerinin yumuşak doku iyileşmesi üzerine etkisinin değerlendirilmesi: Retrospektif çalışma

    No full text
    Amaç: Bu retrospektifçalışmanınamacı, lökosit ve trombositten zengin fibrin (L-TZF) ile konsantre büyüme faktörünün (KBF) yumuşak doku iyileşmesi üzerine etkisinikarşılaştırmaktır.Yöntem: Çalışmada, cerrahi işlemlerinde L-TZF ve KBF kullanılan 120 hastanın verileri incelenmiştir. Hastalar, yönlendirilmiş kemik rejenerasyonu (YKR),diş çekimi (DÇ) ve yumuşak doku cerrahileri (YDC) olmak üzere üç çalışma grubuna ayrılmıştır. Her bir grup,kullanılantrombosit konsantresi, yarakenarlarındaaçılma ve enflamasyon yönünden değerlendirilmiştir.Bulgular: Toplamda 104 hasta değerlendirmeye alınmıştır. Çalışma gruplarında, yara kenarlarında açılma ve enflamasyon bulguları düşük oranda gözlenmiştir ve L-TZF ile KBF kullanımı arasında istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık bulunmamıştır. Çalışma gruplarında yara kenarlarında açılma değerlendirildiğinde, DÇ grubundaki değişim, her iki trombosit konsantresi için istatistiksel olarak anlamlıdır (L-TZF: x2 (2)= 12; p=0,002; KBF: x2 (2)= 6; p=0,05).Sonuç:Çalışmamızda, KBF fibrin materyalininyumuşak doku iyileşmesi üzerinde L-TZF kadar etkiliolduğugözlenmiştir. Cerrahi işlemi gerçekleştiren hekimin deneyimi ve hastanın ağız hijyeni konusunda yeterliliği klinik sonuçları etkileyen faktörlerdir. Bu nedenle, farklı trombosit konsantrelerinin yumuşak doku iyileşmesi üzerine etkisini değerlendirecek kontrollü klinik çalışmalara ihtiyaç vardır

    Pathological Mandibular Angle Fracture: Spontaneous Healing in A Case of Osteomyelitis After Third Molar Extraction

    No full text
    Late pathological fractures of the mandible associated with the extraction of an impacted third molar and osteomyelitis of the jaw feature rarely in the scientific literature. Indeed, most information on the subject is to be found in the form of case reports. Fractures of this kind may occur in regions where the bone has weakened because of an underlying pathological process, which has developed slowly. Predisposing factors of this complication are believed to be multifactorial but, in the older age group, reduced bone elasticity, bone atrophy, risk of osteoporosis, and potential of tooth ankylosis can weaken the mandible, possibly increasing the rate of fractures. in this study, we report a case of chronic osteomyelitis with a mandibular angle fracture in an elderly male as a rare complication of an odontogenic cystic lesion associated with the extraction of a mandibular third molar. Spontaneous healing occurred with the use of an antibiotic therapy until the second surgical intervention. Attention is focused on the possible risk indicators and preventive measures

    Dental İmplant Çevresindeki Kemik Defektlerinin TamirindeEnjekte Edilebilir Trombositten Zengin Fibrin ile KullanılanSentetik Kemik Greftinin Etkinliğinin Değerlendirilmesi:Retrospektif Çalışma

    No full text
    GİRİŞ ve AMAÇ: Bu retrospektif çalışmanın amacı, enjekte ediliebilir trombositten zengin fibrin (E-TZF) ile kullanılan sentetik kemikgreftlerinin, implant çevresi defektlerin tamirinde kullanımının kısa dönem sonuçlarının değerlendirilmesidir.YÖNTEM ve GEREÇLER: Bu retrospektif çalışma, 2018 ve 2019 Ocak ayları arasında, maksillada dental implant cerrahisi ile birlikteYKR uygulanmış ve YKR’de E-TZF ile sentetik kemik grefti kullanılmış olan hasta dosyaları incelenerek gerçekleştirilmiştir. Ogmentebukkal kemik genişliğindeki değişiklik, operasyonu takiben ve 6.ayda alınan dental volümetrik tomografiler üzerinden ölçülmüştür.Protetik yüklemeyi takiben 3. ve 6. ayda alınan periapikal radyografilerde marjinal kemik kaybı hesaplanmıştır. Ayrıca, bir yıllık takipsürecinde dental implant sağ kalımı değerlendirilmiştir.BULGULAR: Toplam, 20 hasta dosyası (8 erkek ve 12 kadın; yaş aralığı 33 ile 56; yaş ortalaması 45.75 ± 6.43) değerlendirmeyealınmıştır. Zaman içinde, ogmente bukkal kemik genişliğindeki azalma ve marjinal kemik kaybı düşük oranda gözlenmiştir ancak bufarklılık, istatistiksel olarak anlamlıdır (p<0.001). Dental implantların ortalama sağ kalım oranı % 98.64’tür.TARTIŞMA ve SONUÇ: E-TZF ile kullanılan sentetik kemik grefti kısa dönemde olumlu sonuçlar göstermiştir. Bununla birlikte, buretrospektif çalışmanın sonuçlarını desteklemek için uzun süreli ve daha büyük örneklem sayısına sahip randomize kontrollü klinikçalışmalara ihtiyaç vardır

    Biomechanical validation of a modified genioplasty distractor.

    No full text
    Purpose: Genioplasty is a surgical procedure that is used to enhance the shape and appearance of the chin. It can be performed alone or in combination with other jaw-related surgeries either for medical or cosmetic purposes. Recently many studies have been reported for mandibular reconstruction with distraction osteogenesis. However, these distractors can cause some complications such as incorrect prolongation of hard tissues due to the lack of guiding section. The purpose of this study is to manufacture a novel genioplasty distractor and measure its biomechanical stability and reliability for different activation lengths in mandibular bone

    Odontojen Kistik Lezyonlarla İlişkili Derin Gömülü Mandibular Yirmi Yaş Dişlerine Cerrahi Yaklaşım: Retrospektif Değerlendirme

    No full text
    Amaç:Gömülü yirmi yaş dişi çekimleri, Ağız, Diş ve Çene Cerrahisi pratiğinde sıklıkla lokal anestezi altında gerçekleştirilen güvenli cerrahi işlemlerdir. Operasyon sırasında ve/veya sonrasında meydana gelebilecek olan komplikasyonların görülme sıklığı odontojen kistik lezyonla ilişkili olan derin gömülü mandibular yirmi yaş dişi çekimlerinde artmaktadır.Bu çalışmanın amacı; 2017-2019 yılları arasında Ağız, Diş ve Çene Cerrahisi Anabilim Dalı ameliyathanesinde farklı cerrahi teknikler kullanılarak opere edilen odontojenik kistik lezyonla ilişkili derin gömülü yirmi yaş dişlerinin, operasyon sonrası komplikasyon oranlarının geriye dönük değerlendirilmesinin yapılarak önleyici tedavi tekniklerini değerlendirmektir.Yöntem: Bu çalışmada; 2017-2019 yılları arasında Ege Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi Ağız Diş ve Çene Cerrahisi Anabilim Dalı’na başvuran ,odontojen kistik lezyonla ilişkili gömülü yirmi yaş dişine çekim endikasyonu konulmuş toplam 42 hastada, farklı cerrahi teknikler kullanılarakuygulanan operasyonların sonuçları değerlendirildi. Kontrol seanslarında hastaların klinik ve radyolojik bulguları kaydedildi. Ayrıca; bireylerin yaş ve cinsiyet dağılımları, odontojen kistik lezyonun tipi, tedavi şekli ve meydanagelen komplikasyonlar değerlendirildi. Bulgular: Bu çalışmada, toplam 42 hastanın odontojenik kistik lezyon ile ilşkili gömülü mandibular yirmi yaş dişine yönelik cerrahi işlem yapılmıştır. Hastaların %73,80’inde kitlenin eksizyonunu takiben gömülü diş total olarak çıkarılmıştır. Hastaların %9,52 sinde kitlenin eksiyonunu takiben diş total olarak çıkarılmış ve profilaktik olarak osteosentez plağı uygulanmıştır. Hastaların %16,66 sında kitlenin eksizyonunu takiben dişin kronu separe edilerek çıkarılmış; kök bölümü mandibular kanal ile yakın ilişkisi nedeniyle bırakılmıştır. Hastaların %92,8 ‘inde patolojik kitlenin biyopsi sonucu dentigeröz kist olarak raporlanmıştır.Sonuç: Çalışmada, patolojik kitlenin eksizyonunu takiben sadece total ekstraksiyon uygulanan hastaların %11,90’ında geçici n.alveolaris inferior parestezisi; %4,76’sında geç dönem çene kırığı meydana gelmiştir. Operasyon öncesi hastanın doğru görüntüleme tekniklerinin kullanılması ile doğru değerlendirilmesi ve yüksek risk grubunda bulunan hastaların tespit edilerek, uygun tedavi planlaması yapılması komplikasyon riskini azaltmak için önem taşımaktadı
    corecore