7 research outputs found

    Biyolojik Ajan Kullanan İnflamatuvar Artrit Hastalarında Gebelik Süreci ve Sonuçları

    No full text
    Uyaroglu, Oguz Abdullah, Hacettepe University Department of Internal Medicine, Thesis in Internal Medicine, Ankara, 2017. Pregnancy process and outcomes in patients with inflammatory arthritis using biological agents. The aim of this study is to evaluate the pregnancy process and outcomes of the female patients and male patients’ wifes who had gotten pregnant after the start of biological agents. The study was a single-center cross-sectional study, and the study group was enrolled in the Hacettepe University Faculty of Medicine, Department of Rheumatology Biological Agent Database (HÜR-BİO). A questionnaire was conducted to 373 patients whether they or their wifes had gotten pregnant after the start of biological agents. 79 pregnancy were recorded. 34 (43%) were female and 45 (57%) were the wives of male patients. The pregnancy processes of these patients were evaluated. 24 (30.4%) pregnancies of 79 were not planned. The rate was significantly higher in female patients (p = 0.021). 43 (54.4%) out of 79 patients did not share their pregnancy plans with their physicians.The rate was higher in male patients. 28 (35.4%) of all patients stated that their disease was active during pre-conceptional period. 13 out of patients (16.5%) discontinued the biological agent treatment before pregnancy and 14 patients (17.7%) had stopped their biological agent treatment after conception. 52 patients (65.8%) continued to be treated with biological agents. A total of 69 patients were found to have biological agent exposure. 42 (60.9%) were in the wives of male patients while 27 (39.1%) were in female patients. Spontan abortion rate was 22.2% (6 pregnancies) and curretage abortion rate was 22.2% (6 pregnancies) in female patients who had biological agent exposure. These ratios were found higher than the literature. Curettage and spontan abortion rates were significantly elevated in women especially who continued to be treated with biological agents after learning that they had got pregnant. This situation raises doubts about the continuation of the medication during pregnancy. However, these high rates are mainly due to the high number of curettage abortion. The rate of spontan abortion was found as 7.3% in the wives of male patients with biological agent exposure and the rate of low birth weigh was 11.1% in the newborns. When evaluated together with the literature, the use of biological agents during pregnancy in male patients can be regarded as safe. Our study is one of the most extensive studies which provides the male number of patients and the pregnancy outcomes related to men in the literature. 15% of pregnancies with biological agent exposure and resulting in live births resulted in preterm pregnancy and 7.9% were found at low birth weight. This information was in accordance with the literature. No significant congenital malformation or disease increase was observed in neonates following exposure to biological agents. During or after pregnancy it was observed that the use of biological drugs did not have any effect on the breast milk. When evaluated together with the literature, the use of biological agents seems to be safe during breastfeeding. Key words: Biologic agents, Inflammatory arthritis, PregnancyİÇİNDEKİLER Sayfa TEŞEKKÜR i ÖZET ii ABSTRACT iii İÇİNDEKİLER iv SİMGELER VE KISALTMALAR vi TABLOLAR DİZİNİ vii ŞEKİLLER DİZİNİ viii 1. GİRİŞ ve AMAÇ 1 2. GENEL BİLGİLER 3 2.1 Terapötik Ajan Olarak Sitokinler 4 2.1.1 İnterferonlar 5 2.1.2. Koloni Stimule Edici Faktörler 6 2.2 Anti-Sitokin Tedaviler 6 2.2.1 TNF ve TNF inhibisyonu 7 2.2.2 Anti-TNF tedavi ajanları 8 2.2.3 Diğer Anti-Sitokin Tedaviler 10 2.3. Gebelik Ve Antisitokin Tedaviler 11 2.3.1 Gebelikte TNF ve anti-TNF Mekanizması 12 2.4. Özet 21 3. BİREYLER ve YÖNTEM 22 3.1. Çalışma Dizaynı 22 3.2. Hasta seçimi 22 3.3. Genel Sorgulama 22 3.4. İlaç Maruziyeti 24 3.5. Verilerin Toplanması 25 3.6. İstatistiksel Değerlendirme 25 4. BULGULAR 27 4.1. Genel Özellikler 27 4.2. Biyolojik ajan kullanırken eşi veya kendisi gebe kalanlar 28 4.2.1 Gebelik öncesi Dönem 29 4.2.2 Gebelik sonuçları 31 5. TARTIŞMA 48 5.1. Gebelik Öncesi Dönem 48 5.2 Gebelik Sonuçları 49 5.2.1 Canlı Doğum, Düşük, Küretaj Oranları 49 5.2.2. Doğum Haftası, Doğum ağırlığı 52 5.2.3. Yoğun Bakım Ünitesi (YBÜ) Yatışı 53 5.2.4. Hastalık ve/veya Malformasyon 54 5.3. Emzirme Dönemi 58 5.3.1. Sütün gelmesi ve sütün kesilmesi 59 5.3.2 Emzirmeyi Kesme – Ek gıdaya geçme 59 5.4 Çalışmanın Kısıtlılıkları 60 6. SONUÇ ve ÖNERİLER 61 KAYNAKLAR 64 EKLER 79 Ek 1 ANKET 79 EK 2 ETİK KURUL ONAYI 84Uyaroğlu, Oğuz A. , Biyolojik ajan kullanan inflamatuar artrit hastalarında gebelik süreci ve sonuçları Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi, İç Hastalıkları Uzmanlık Tezi. Ankara, 2017. Bu çalışmanın amacı biyolojik ajan kullanır iken gebe kalan kadın hastaların ve erkek hastaların eşlerinin gebelik süreci ve sonuçlarını değerlendirmektir. Çalışma tek merkezli kesitsel (cross-sectional) bir çalışma olup çalışma grubunu Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Romatoloji Bilim Dalı Biyolojik Ajan Veritabanı (HÜR-BİO)‘na kayıtlı hastalar oluşturmaktadır. 373 hastaya biyolojik ajan tedavisi başlandıktan sonra eşlerinin veya kendilerinin gebe kalıp kalmadığı ile ilgili anket yapıldı. Gebe kalan 79 hasta saptandı. 34’ü (%43) kadın, 45’i (%57) erkek hastaların eşleriydi. Bu hastaların gebelik süreçleri değerlendirildi. 79 gebeliğin 24’ünün (%30,4) plansız gerçekleştiği saptandı. Bu oran kadınlarda anlamlı olarak fazla bulundu (p=0,021). 79 hastanın 43’ü (%54,4) gebelik öncesi gebelik planlarını doktorlarıyla paylaşmamıştı. Bu oran erkek hastalarda daha fazlaydı. 79 hastanın 28’i (%35,4) eşleri veya kendileri gebe kaldıklarında hastalıklarının aktif olduğunu belirtti. Hastaların 13 tanesi (%16,5) gebelik öncesinde biyolojik ajan tedavisini kesmiş iken 14 hastanın (%17,7) biyolojik ajan tedavisinin gebe kaldıktan sonra kesildiği görüldü. 52 hastanın (%65,8) biyolojik ajan tedavisinin kesilmediği görüldü. Toplamda 69 hastanın biyolojik ajan maruziyetinin olduğu görüldü. 42’si (%60,9) erkek hastaların eşlerinde gerçekleşmiş iken 27’si (%39,1) kadın hastalarda görüldü. Biyolojik ajana maruz kalan kadın hastalarda düşük oranı %22,2 (6 gebelik), küretaj oranı %22,2 (6 gebelik) saptandı. Bu oranlar literatüre göre yüksek bulundu. Özellikle gebe kaldığını öğrendikten sonra ilacına devam eden kadınlarda küretaj ve düşük oranları belirgin yüksek saptandı. Bu durum gebelik sırasında ilaca devam konusunda şüphe uyandırmaktadır. Ancak bu yüksek oranlar özellikle küretaj sayısının fazlalığından kaynaklanmaktadır. Biyolojik ajan maruziyeti olan erkek hastaların eşlerinde düşük oranı %7,3 ve yenidoğanlarda düşük doğum ağırlığı görülme oranı %11,1 saptandı. Literatür ile birlikte değerlendirildiğinde erkek hastalarda gebelik sırasında biyolojik ajan kullanımı güvenli olarak değerlendirilebilir. Çalışmamız erkek hasta sayısının fazlalığı ile literatürde erkeklerle ilgili gebelik sonuçlarını veren en geniş çalışmalardan birisidir. Biyolojik ajan maruziyeti olan ve canlı doğum ile sonuçlanan gebeliklerin %15’i preterm gebelik ile sonuçlanırken, %7,9’u düşük doğum ağırlığında saptandı. Bu bilgiler literatür ile uyumlu bulundu. Biyolojik ajan maruziyeti sonrası yenidoğanlarda belirgin bir konjenital malformasyon veya hastalık artışı görülmedi. Gebelik sırasında veya sonrasında biyolojik ilaç kullanımının anne sütü üzerinde herhangi bir etkisinin olmadığı görüldü. Literatür ile birlikte değerlendirildiğinde emzirme döneminde biyolojik ajan kullanımı güvenli gibi durmaktadır. Anahtar kelimeler: Biyolojik Ajanlar, İnflamatuvar Artritler, Gebeli

    Can Levamisole be used in the treatment of COVID-19 patients presenting with diarrhea?

    No full text
    Severe acute respiratory syndrome coronavirus 2 (SARS-CoV-2), was first identified in Wuhan, China, on Jan 7, 2020. Over the following months, the virus rapidly spread throughout the world. Coronavirus Disease 2019 (COVID-19) can involve the gastrointestinal tract, including symptoms like nausea, vomiting and diarrhea and shedding of the SARS-CoV-2 in feces. Angiotensin-converting enzyme 2 (ACE2) protein, which has been proven to be a cell receptor for SARS-CoV-2, is expressed in the glandular cells of gastric, duodenal, and rectal epithelia, supporting the entry of SARS-CoV-2 into the host cells. According to the literature, rates of COVID-19 patients reporting diarrhea were between 7 - 14%. Diarrhea in the course of COVID-19 disease can cause dehydration and hospitalization. Although no antiviral drug was specifically designed for the treatment of diarrhea, several molecules could have beneficial effects by reducing viral replication. In this letter, we discussed the Levamisole, which is an anthelmintic agent with immunomodulatory effects, could be used effectively both for antiviral therapy and especially in COVID-19 patients with diarrhea

    Cep Kitabı

    No full text
    Günümüzde teknolojinin de gelişmesiyle çok çeşit ve sayıda girişimsel ve cerrahi operasyonlar gerçekleşmektedir. Ayrıca tanı ve tedavilerdeki yenilikler sayesinde hekimler olarak daha ileri yaşta veya daha karmaşık vakalar ile karşılaşmaktayız. Bizler, iç Hastalıkları uzmanları olarak, hastalarımızın cerrahi öncesindeki hazırlıklarında ve cerrahi sonrası dönemdeki bakımlarında da yer almaktayız. Bu ihtiyaçla en son 2005 yılında hazırlayıp kullanıma sunduğumuz "iç Hastalıkları Uzmanı Gözüyle Cerrahi Öncesi Değerlendirme" adlı kitabımızın baskısı tükenmiş ve güncellenme ihtiyacı doğmuştur. Bu kitap ile amacımız güncel bilgiler ışığında, hastaların operasyon öncesi değerlendirilmesini, uygun şekilde hazırlanmasını sağlayacak önerileri bir araya getirmek ve hekimlerimizin kullanımına sunmaktır, inanıyoruz ki, iç hastalıkları, kardiyoloji, göğüs hastalıkları uzmanları yanında aile hekimliği, cerrahi uzmanları ve anestezi uzmanları için de kolaylık sağlayacak ve anlaşılır bir kaynak olacaktır

    QuantiFERON®-TB Gold In-Tube test can be used for screening latent tuberculosis before biological treatment in a Bacille Calmette-Guérin (BCG)-vaccinated country: the HUR-BIO single-center real-life results

    No full text
    Objectives The Turkish population is vaccinated with Bacille Calmette-Guérin (BCG), and the BCG vaccination decreases the specificity of the tuberculin skin test (TST). The purpose of this study was to investigate the incidence of active tuberculosis (TBC) among rheumatic patients who were screened only with the QuantiFERON®-TB Gold In-Tube (QFT-GIT) test for latent TBC prior to biological treatment. Methods The Hacettepe University Biological Database (HUR-BIO) was used for latent TBC assessment. Consecutive patients were evaluated from July 2015 to October 2016 by a questionnaire that included the patients’ demographic characteristics, treatment history, and symptoms of active TBC. A total of 664 patients were interviewed by physicians. TBC statuses of the 671 non-interviewed patients were checked from the Turkish National Tuberculosis Registry records. Mean TBC incidence per year was calculated for anti-tumor necrosis factor-alpha (TNF-α) agents. Results A total of 1335 (58.2% female) patients with the mean age of 44.2 ± 12.9 years were included. Of the patients, 836 (62.6%) had spondyloarthropathy, 432 (32.4%) had rheumatoid arthritis, and 67 (5%) had other rheumatologic diseases. The total biological drug exposure was 2292 patient-years (2043 patient-years for anti-TNF-α, 249 patient-years for non-TNF-α inhibitors). Positive and indeterminate QFT-GIT results were found in 258 (19.3%) and 23 (1.7%) patients, respectively. The median follow-up time after the onset of biological agent was 19.4 months (IQR = 29.5). Pulmonary TBC was found in 3 (0.2%) of the 1335 patients. The annual incidence of TBC was 147/100,000 patient-years for all TNF-α inhibitors (249/100,000 and 123/100,000 patient-years for QFT-GIT-positive and negative patients, respectively). Conclusions TBC incidence increased by nearly seven times the Turkish national TBC incidence. The QFT-GIT Test appears acceptable to determine latent TBC before biological agent use. Consequently, the QFT-GIT Test can be appropriately used in BCG-vaccinated countries.PubMe

    Pregnancy outcomes in partners of male ankylosing spondylitis patients treated with anti-tumour necrosis factor-α biologics: real-life results from a single-centre cross-sectional study

    No full text
    Abstract Most patients with inflammatory arthritis are at their reproductive ages. Use of anti-tumour necrosis factor alpha (anti-TNF-α) agents, one of the important treatment options for inflammatory arthritis, can cause foetal morbidity and mortality. While most studies on the effects of anti-TNF-α agents on pregnancy outcomes are about maternal exposure, the number of studies on the risks related to paternal exposure is insufficient. This study aimed to assess pregnancy periods and outcomes of the partners of male ankylosing spondylitis (AS) patients receiving anti-TNF-α treatment during the preconception period. Totally, 163 male AS patients using anti-TNF-α agents were identified from the Hacettepe University Biological Registry. Of these patients, 45 (27.6%) who declared that their partners got pregnant after initiation on anti-TNF-α agents were included. Data regarding demographics and drug exposure and pregnancy and infant outcomes were evaluated. Of 45 pregnancies, 39 (86.7%) resulted in healthy live births, 3 (6.7%) resulted in spontaneous abortion, and 3 (6.7%) were terminated with curettage. Of 39 live births, 34 (87.2%) were term and 5 (12.8%) were preterm, 30 (76.9%) had normal birth weight, 6 (15.4%) had low birth weight, and 3 (7.7%) had fetal macrosomia. No congenital malformations related to paternal exposure were observed. This study is valuable as being one of the studies providing pregnancy outcomes of partners of male AS patients receiving anti-TNF-α agents with its relatively high number of patients. The results suggested that paternal exposure to anti-TNF-α agents during preconception period could be safe on pregnancy outcomes.PubMe

    Covid-19 Pandemi Raporu (20 Mart-20 Kasım 2020)

    No full text
    31 Aralık 2019 tarihinde Çin’de ortaya çıkan ve kısa sürede tüm dünyayı etkileyen SARS-Coronavirus-2 etkenine bağlı COVID-19’un Dünya Sağlık Örgütü tarafından pandemi ilan edildiği dönem ile eş zamanlı olarak, ülkemizde 11 Mart 2020’de ilk vaka bildirilmiştir. Hacettepe Üniversitesi Türkiye’nin salgınla mücadelesinde tüm birimlerindeki akademik ve idari personeli ile titiz bir süreç yürütmüş, öncü rolü ile Türkiye’de yürütülen mücadeleye birçok açıdan ciddi katkıda bulunmuştur.Türkiye Cumhuriyeti Sağlık Bakanlığı COVID-19 Bilimsel Danışma Kurulu’nda Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden dört öğretim üyesi yer almıştır. Türkiye’de yürütülen aşı çalışmalarında İnfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı öncülük etmiştir. İlk COVID-19 hastamızı kabul ettiğimiz 21 Mart 2020 tarihinden itibaren de poliklinikler, yataklı servisler ve yoğun bakım ünitemizde yoğun bir şekilde mücadeleye devam etmekteyiz.Bu süreçte ülkemizde olduğu gibi bizde de çok sayıda sağlık çalışanımız COVID-19’a yakalandı, ülkemizde ciddi sayıda sağlık çalışanı kayıpları yaşadık. Yaşadığımız bu dönem bir yandan hekimler başta olmak üzere sağlık çalışanları için tarifi zor, hazin bir dönemdir, ancak diğer yandan da birbirimizi koruma, hastalıkla mücadele için dayanışma ve hoşgörünün her zamandan daha önemli olduğunu anladığımız bir dönemdir.Yüzyılda bir görülen bu salgının halen ülkemizde yoğun olarak yaşandığı ve tam olarak ne zaman sonlanacağının öngörülemediği bir dönemde tarihe not düşmek, geleceğe katkıda bulunmak adına hizmet ve eğitim fonksiyonlarını bir bütün halinde yürüten Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi İç Hastalıkları, İnfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji, Göğüs Hastalıkları ve Kardiyoloji Anabilim Dalları olarak sekiz aylık dönemi bir rapor olarak sunmayı düşündük. Amacımız mücadele devam ederken, sınırlarımız dahilindeki bilgi birikimimiz ve tecrübelerimizi güncel bilgilerle birlikte derleyerek paylaşmak ve katkı sunmaktır.Üniversitemiz, Fakültemiz ve Hastane Yönetimleri ile bize destek olan araştırma görevlilerine, hemşirelerine ve tüm sağlık personeline, bu raporun hazırlanması ve düzenlenmesinde büyük emeği olan Prof. Dr. Ömrüm Uzun ve Prof. Dr. Mine Durusu Tanrıöver başta olmak üzere tüm öğretim elemanlarına ve de pandemi döneminin başından beri sosyal destek ve bu raporun basılması için kaynak sağlayan Hacettepe İç Hastalıkları Eğitim ve Sosyal Dayanışma Derneği’ne (kısa adıyla Hacettepe İç Hastalıkları Derneği) teşekkürü borç bilir, raporumuzun yararlı olmasını dileriz.Prof. Dr. Arzu Topeli İskitİç Hastalıkları (Yoğun Bakım Bilim Dalı) Anabilim Dalı BaşkanıHacettepe Üniversitesi Hastaneleri Pandemi Kurulu Yoğun Bakım SorumlusuProf. Dr. Serhat Ünalİnfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı BaşkanıHacettepe Üniversitesi Erişkin ve Onkoloji Hastaneleri İnfeksiyon Kontrol Komitesi Başkanı ve Pandemi Kurulu İnfeksiyon Kontrol Sorumlus
    corecore