19 research outputs found
Prvi opis grinje (Hirstiella sp.) na zelenoj iguani u Turskoj i liječenje fipronilom - prikaz slučaja.
The aim of this case was to document the occurrence of a mite (Hirstiella sp.) on a green iguana and therapy to treat it with a 0.25% fipronil spray. Upon physical examination, a number of red mites, erythema, darkness, and itching were observed on the skin of a green iguana and Hirstiella sp. was diagnosed after microscopic examination. Treatment consisted of a 0.25% fipronil spray once weekly for three weeks. Fipronil was also sprayed into the cage. Mites were eliminated completely from both the body of the green iguana and its cage after the second application and clinical remission was observed.Svrha je ovoga prikaza prvi put opisati pojavu grinje (Hirstiella sp.) na zelenoj iguani i liječenje invazije raspršivanjem 0,25%-tnog fipronila. Kliničkim pregledom ustanovljeno je mnoštvo crvenih grinja, eritem, zamućenje i svrbež na koži. Mikroskopskom pretragom ustanovljena je Hirstiella sp. Za liječenje je bio rabljen 0,25%-tni fipronil u obliku raspršivača jednom tjedno tijekom tri tjedna. Fipronil je bio raspršen i po kavezu. Grinje su nestale s tijela iguane i kaveza nakon druge primijene fipronila, a istodobno su nestali klinički znakovi invazije
Orta Anadolu’daki kirpiden (Erinaceus concolorMartin 1838) teşhis edilen kaplumbağa paraziti Hyalomma aegyptium Linne 1758 (Acari: Ixodidae)
Keneler birçok hayvanı ve insanı enfekte eden zorunlu kan emici eklembacaklılardır. Kaplumbağa kenesi olarak bilinen Hyalomma aegyptium, Temmuz 2008’de orta Anadolu’da bir genç bir de ergin kirpiden, Erinaceus concolor, alınmıştır. Genç olanda daha çok keneye rastlanmıştır. Bu kaplumbağa kenesinin bir kirpiye parazit olduğuna dair ikinci bir kayıttır.Ticks are obligate blood sucker arthropods that infect animals and humans. A common tortoise tick, Hyalomma aegyptium, was collected from a young and an adult male hedgehog, Erinaceus concolor, from Central Anatolia in July 2008. More ticks were determined on the young one. This is the second record of tortoise tick that parasitizes a hedgehog
Visceral Leishmaniasis in a Dog in Amasya Province
Bu çalışmanın hayvan materyalini, kliniğimize derisinde uzun süreli iyileşmeyen
yaralar ve kronik burun kanaması şikayetleri ile getirilen 8 yaşındaki erkek alman
çoban köpeği oluşturdu. Köpeğin klinik muayenesinde, beden ısısında artış,
tırnaklarda uzama ve deformasyonla birlikte burun kanaması belirlendi. Bu
bulgulara dayanarak Leishmaniasis’den şüphe edildi. Leishmania spp. yönünden
yapılan hızlı test kiti (Leish® speed) ile hastalığın pozitif, IFAT (indirekt
immunofloresan antikor testi) ile de 1/256 titre de pozitif olduğu saptandı. Bu
olgu ile Amasya ilinde ilk defa bir köpekte visseral leishmaniasis bildirilmektedir.An 8 years old German shepherd dog was referred to our clinic with chronic
wounds in the skin and chronic nasal bleeding. In clinical examinations; the dog
exhibited higher body temperature, longer nail with deformation and nasal
bleeding were determined. Such clinical findings are associated with
leishmaniasis. The case was confirmed by Leish® speed test kit. Antibody titer
against Leishmania spp. was found as 1/256 by IFAT in this dog. This report is
of importance as this is the first case of canine visceral leishmaniasis in a dog in
Amasya
Investigation of Antibodies against Listeria monocytogenes in ram and ewes in Ankara province
Bu çalışma kurbanlık için Ankara’da satılan koç ve koyunlarda Listeriosis seroprevalansını belirlemek için yapıldı. Listeria monocytogenes’e karşı oluşan antikorlar Osebold Aglütinasyon Testi (OAT) ile belirlendi. 205 serum örneğinin 112’sinde (%54.6) Listeriosis yönünden seropozitiflik tespit edildi. Bu sonuçlar ile Ankara’ da kurbanlık için satılan koyun ve keçilerde Listeria monocytogenes’in yaygın olduğu gözlendi.This study was conducted on determination seroprevalance of listeriosis in sacrifial ewes and rams in Ankara. Antibody titers were detected against Listeria monocytogenes by Osebold Agglutination Test (OAT). 112 sera of 205 were found as seropositive (%54.6) against Listeriosis. According to this study, Listeria monocytogenes was determined as a common disease in rams and ewes for sacrify in Ankara
Visceral Leishmaniasis in a Dog in Amasya Province
Bu çalışmanın hayvan materyalini, kliniğimize derisinde uzun süreli iyileşmeyen
yaralar ve kronik burun kanaması şikayetleri ile getirilen 8 yaşındaki erkek alman
çoban köpeği oluşturdu. Köpeğin klinik muayenesinde, beden ısısında artış,
tırnaklarda uzama ve deformasyonla birlikte burun kanaması belirlendi. Bu
bulgulara dayanarak Leishmaniasis’den şüphe edildi. Leishmania spp. yönünden
yapılan hızlı test kiti (Leish® speed) ile hastalığın pozitif, IFAT (indirekt
immunofloresan antikor testi) ile de 1/256 titre de pozitif olduğu saptandı. Bu
olgu ile Amasya ilinde ilk defa bir köpekte visseral leishmaniasis bildirilmektedir.An 8 years old German shepherd dog was referred to our clinic with chronic
wounds in the skin and chronic nasal bleeding. In clinical examinations; the dog
exhibited higher body temperature, longer nail with deformation and nasal
bleeding were determined. Such clinical findings are associated with
leishmaniasis. The case was confirmed by Leish® speed test kit. Antibody titer
against Leishmania spp. was found as 1/256 by IFAT in this dog. This report is
of importance as this is the first case of canine visceral leishmaniasis in a dog in
Amasya
Seroprevalance of Listeriosis and Brucellosis on sheep in Aydın
Bu Çalışma, Aydın yöresinde koyunlarda Listeriosis ve Brucellosis seroprevalansını saptamak amacıyla yapılmıştır. 100 Serum örneği, Listeria monocytogenes "O" antikorlarmının saptanması amacıyla Osebold yöntemiyle incelenmiştir. Osebold yönteminde, 1/100 ve üzerindeki titrasyon basamaklarındaki aglütinasyon varlığı pozitif olarak kabul edilmiştir. 100 örneğin 35'inde (%35) çeşitli dilusyonlarda Listeria monocytogenes antikorları saptanmıştır. Seropozitif olguların 27'sinde (%27) 1/100 titre, sekizinde (%8) 1/200 titre de aglütinasyon gözlenmiştir. Brucella antikorları, Rose Bengal lam aglütinasyonu (RBPT) ve Serum Aglütinasyon Testi (SAT) ile araştırılmıştır. İki örnekte (%2) Brucella antikorları pozitif bulunmuştur.This study was undertaken to determine the seroprevalence of listeriosis and Brucellosis in sheep in Aydın provinces . A totally 100 serum samples taken from sheep were examined for the Listeria monocytogenes "O" antibody by the Osebold Method. Brucella antibodies were investigated by Rose Bengal Plate test (RBPT) and Serum Agglutination Test (SAT). For Listeriosis, the agglutination titer 1/100 and over were accepted as a positive result. Out of 100 sera, 35 (%35) were positive for L. monocytogenes antibody at different titers as follows: 27 (27%) with a 1/100 titer; 8 (8%) 1/200 titer. 2 (%2) of 100 serum samples were found seropositive for Brucella antibodies
Investigation of toxoplasma gondii in stray dogs of Ankara province
Bu çalışma, Ankara sokak köpeklerinde toksoplazmozisin seroprevalansını saptamak amacıyla yapılmıştır. Değişik yaş gruplarında ve melez ırktan toplam 107 sokak köpeğinden kan örneği alındı. Köpeklerin genel klinik muayeneleri yapılarak veriler kaydedildi. Serum örnekleri, Anti-Toxoplasma gondii (T. gondii) antikorları yönünden Sabin Feldman Dye Testi (SFDT) ile çalışıldı. SFDT'inde 1/16 ve üzeri titreler pozitif olarak değerlendirildi. SFDT ile T. gondii antikorları araştırılan 107 köpeğin 58'si (%54) 1/16 ve üzerindeki titrelerde seropozitif bulunurken, 49'unun (%46) seronegatif olduğu tespit edildi. Seropozitif olan 58 köpeğin antikor titreleri 16'sında 1/16, 12'sinde 1/64, 15’inde 1/256, 15'inde 1/1024 olarak saptandı. Bu veriler, Ankara'dan örneklenen sokak köpeklerinde T. gondii'nin yaygın olduğunu göstermektedir.The aim of the present study was to determine the seroprevalance of toxoplasmosis in stray dogs in Ankara. The blood samples were collected from a total of 107 stray dogs in crossbred breed and different age groups. For dogs, general physical examinations and laboratory studies were made and the data were recorded. Serum samples collected were processed by the Sabin Feldman Dye Test (SFDT) for detecting the antibodies against Anti-Toxoplasma gondii. The samples were considered as positive when the titer was 1/16 and above in SFDT. The 58 out of 107 dogs (54%) with T. gondii antibodies were seropositive while the rest (49) of all (46%) were found to be seronegative. Among the seropositive dogs (n58), the antibody titers of 16 dogs were found as 1/16 while those of the 12 dogs were found as 1/64, those of 15 dogs were found as 1/256, and finally those of 15 dogs were found as 1/1024. These results indicate that T. gondii has been widespread in stray dogs sampled in Ankara Province
Field condition diagnosis and treatment of acid-base balance disorders in calves with diarrhea
Araştırma 2004-2006 yılları arasında gerçekleştirildi. Çalışmada, neonatal ishalli buzağılardaki sıvı-elektrolit ve asit-baz dengesi bozukluklarının belirlenmesinde ve tedavinin izlenmesinde, Gastat-mini kan gazı cihazının saha şartlarında kullanılabilirliğinin, elektrolitlerden özellikle de Ca'un neonatal ishalli buzağılarda nasıl etkilendiğinin, intravenöz sağaltıma ek olarak, oral rehidrasyon çözeltilerinden Lectade'm, kullanılmasının sağaltımdaki etkinliğinin belirlenmesi amaçlandı. Araştırmada ishal şikayeti olan, farklı ırk ve cinsiyette, yaşlan 1-28 gün (12.48.15 gün) arasında değişen, vücut ağırlıkları 27-44 kg (34.74.71 kg) arasında olan 20 tanesi hasta grubu (Grup I), 10 tane sağlıklı kontrol grubu (Grup II) olmak üzere toplam 30 buzağı kullanıldı. İshalli buzağıların klinik muayene değerlendirmesi deri elastikiyeti, göz küresinin durumu, emme refleksi ve vücut ısısına göre yapıldı. Laboratuar incelemelerinde hematolojik olarak %PCV ile birlikte total kan sayımı yapıldı. Venöz kan örneklerinden pH, HCOr, pCCte, pCte, sO2, baz durumu (BD) ve kan Na, K, Ca ve glikoz düzeylerine bakıldı. İshalli buzağılarda hematolojik olarak tedavi öncesi RBC (p0.05), PCV (p0.01) ve Hb (p0.05) değerlerinin yükseldiği (hemokonsantrasyon) belirlendi. Venöz kan gazı sonuçlarına göre, ishalli buzağıların tedavi öncesi ortalama pH, sCte, HCCb ve baz durumu değerlerinin kontrol grubu değerlerine göre önemli (p0.001) düzeyde düşük (metabolik asidozis) olduğu saptandı. Kan Na, K, Ca ve glikoz düzeylerinin istatistik öneme sahip bir değişiklik göstermediği, ancak tedavi öncesi düşük olan kan Ca düzeyinin, asidozis'in tamponlanmasına paralel olarak yükseliş gösterdiği belirlendi. Tedavi sonuçlan (%95 iyileşme), uygulanan tedavi protokolünün başanlı olduğunu, saha şartlannda tedavinin yönlendirilmesinde Gastat-mini kangazlan cihazının kullanılabilir olduğunu, Lectade'ın, hem parenteral sıvıya ek olarak hem de emme refleksi olan ve hafif asidozisli buzağılann sağaltımında, belirtilen dozda (40 ml/kg/12 saat) kullanılması durumunda etkili olduğunu gösterdi.This study was conducted between 2004-2006. The aim of the study was to determine the suitability of Gastat-mini blood gas measurement tool in diagnosis as well as follow-up of the treatment in fluid-electrolyte and acid-base balance disorders in calves with diarrhea at field conditions. The study also investigated especially how blood Ca levels is influenced in neonatal calves during diarrhea and the effects of Lectade, an oral rehydration solution, in addition to intravenous treatment. In the present study, a total of 20 clinically diarrheic calves of different breeds and ages (2.48.15 days) of both sexes with a mean weight of 34.74.71 kg were includes in the treatment group (Group I). Additional 10 healthy calves were included as controls (Group II). Clinical evaluation criteria were skin elasticity, depression of eye ball, suckling reflex, and body temperature. In addition, %PCV and total blood count were measured. In venous blood samples, pH, HCCb", pCCte, pCte, sCte, base excess as well as blood Na, K, Ca glucose levels were determined. Compared to values obtained from healthy calves and after treatment, calves with diarrhea prior to treatment had higher RBC (p0.05) values (hemaconcentration). pH, sO2, HCO3 and base excess condition in calves prior to treatment were significantly lower compared to healthy calves and after treatment (p 0.05) different between diseased and healthy calves as well as between pre and after treatment. However, blood Ca levels tented to increase in parallel to acidosis treatment. The results indicated that the treatment protocol for diarrheic calves is successful. In field condition, the Gastat-mini blood gas tool is useful at field conditions in monitoring and direction of treatment. Moreover, Lectade at the prescribed doses (40 ml/kg/12 hours) is effective in the treatment of diarrheic calves which are still exhibiting suckling reflex and with mild acidosis as well as iri support to parenteral fluid treatment
Babesiosis in a cattle during winter season and its treatment with imidocarb dipropionate
Bu bildirimde, kış mevsiminde bir sığırda belirlenen babesiosis olgusu ve sağaltımda İmidokarb dipropionatın etkinliğinden bahsedilmektedir. Olgunun materyalini 2005 yılı Şubat ayında hastalanan 4 yaşlı Holstein ırkı bir süt ineği oluşturdu. Anamnezde hastada yem yemede azalma, çevreye karşı ilgisizlik ve idrarında kan görüldüğü öğrenildi. Klinik muayenede 41.0C beden ısısı ve mukozalarda ikterus belirlendi. İdrar muayenesinde ise hemoglobinüri görüldü. Tanı amacıyla kuyruk ucundan tekniğine uygun olarak alınan kan örneklerinden frotiler yapılarak Giemsa ile boyandı. Mikroskobik muayenede eritrositlerin %4 oranında Babesia bigemina ile enfekte olduğu tespit edildi. Sağaltımda intramusküler 240 mg/100 kg tek doz İmidokarb dipropionat (Acaprin Bayer) kullanıldı. Sağaltımdan 24 saat sonra yapılan kontrollerde beden ısısının fizyolojik sınırlar içerisinde olduğu (38.6C) belirlendi ve kan frotisinde Babesia etkenlerine rastlanmadı. Sonuç olarak, sığırlarda babesiosis’in kış mevsiminde de görülebildiği ve tedavide İmidokarb dipropropionat’ın etkili olduğu kanısına varıldı.A case of babesiosis and the efficiency of imidocarb dipropionate administration in a cow admitted during winter season are reported herein. A 4 years-old Holstein dairy cow referred to our clinic in February, 2005 was used as material. In anamnesis, decreased appetite, apathy and bloody urine were observed. In clinical examination, elevated body temperature (41.0°C) and icteric mucosa were seen. Hemoglobinuria was detected following the urine analysis. For diagnosis, blood smears were prepared by using Giemsa-stained samples collected from the end of the tail. In microscopic examination, it was found that the 4% of erythrocytes were infected with B. bigemina. Imidocarb dipropionate (Acaprin, Bayer®) was administered at 240 mg/100 kg, i.m. At the 24 hours post-treatment, body temperature decreased to the physiological ranges (38.6°C) and no babesia agents were seen on the smears. As a result, it might be concluded that imidocarb dipropropionate may be effective in treating babesiosis caused by B. bigemina that can occur during the winter season