32 research outputs found
Evaluating the relationships among the sociodemographic variables and gender perceptions of undergraduate students in Turkey: A meta-analysis study
This study seeks to examine gender perceptions in Turkey. After completing a literature review, the
research compiles and analyzes academic studies on Turkish undergraduate students and their gender perceptions.
Of the 763 studies included in the literature review, 15 were included in the meta-analysis. The study uses
Comprehensive Meta-Analysis (CMA) Software (Biostat Inc, 2021) for the analysis and has concluded four different
sociodemographic variables to be suitable for the meta-analysis. The variables used are undergraduates’ (1) gender,
(2) school year, (3) mother’s education, and (4) father’s education. The paper presents the findings for each variable
separately. The results show gender assigned at birth to have the biggest effect on undergraduate students’ gender
perceptions, mother’s education to have a small effect, and father’s education to have no effect. The most striking
and notable result from the meta-analysis is the lack of difference between the gender perceptions of freshman
and senior undergraduate students.Bu çalışmanın temel amacı Türkiye’deki lisans öğrencilerinin toplumsal cinsiyet algısını belirlemek üzere
gerçekleştirilen çalışmaların bir araya toplanarak incelenmesidir. Bu çalışmada meta analiz yöntemi kullanılmıştır.
Literatür taramasında toplam 763 çalışmaya ulaşılmış olup sadece 15 çalışma meta analize dâhil edilmiştir. Çalışmanın
analizleri Comprehensive Meta Analysis (CMA) yazılımı ile gerçekleştirilmiştir. Verilerin analizinde sadece dört
farklı sosyodemografik değişkenin meta analize tabi tutulabileceği anlaşılmıştır. Buna göre lisans öğrencilerine
ait (1) cinsiyet, (2) sınıf, (3) anne eğitim düzey ve (4) baba eğitim düzeyi değişkenleri arasında bir meta analiz
yapılabilmiştir. Bulgular her bir değişken özelinde paylaşılmıştır. Meta analiz sonuçlarına göre cinsiyetin toplumsal
cinsiyet algısı üzerinde geniş düzeyde bir etkiye sahip olduğu anlaşılmaktadır. Buna karşın annenin eğitim düzeyi
küçük düzeyde bir etkiye sahipken, babanın eğitim düzeyi ise herhangi bir etkiye sahip değildir. Bu araştırmanın en
dikkat çekici ve üzerinde durulması gereken sonucu birinci sınıfta bulunan lisans öğrencileri ile son sınıfta bulunan
lisans öğrencilerinin toplumsal cinsiyet algıları arasında herhangi bir farkın bulunmuyor olmasıdır
Sosyal hizmette füturizm: Transhümanizm, insan hayatının oyunlaştırılması, homo roboticus ve bakım
Bu çalışmada sanatsal bir akım olarak ortaya çıkıp toplumsal ve teknolojik bir
boyut kazanan fütürizm hareketinin temelleri üzerinden sosyal çalışma
disiplinine ve mesleğine yönelik bir değerlendirme yapılması amaçlanmaktadır.
Böylece sosyal çalışma disiplininin ve mesleğinin gelecek yıllardaki olası
ajandasına yönelik öngörülerin açıklanması planlanmaktadır. Bu çalışmada
fütürizm ile sosyal hizmet arasındaki ilişki insan hakları, sosyal adalet, eşitlik,
toplumsal refah, bireyin onuru ve saygınlığı gibi evrensel değerler üzerine
kurulmuş olan sosyal hizmet uygulamalarının nasıl bir geleceğe doğru yol
aldığını ortaya koyma çabasıyla kurulmaktadır. Bu bağlamda, yeni bir felsefi
hareket olarak ortaya çıkan transhümanizm kavramı sosyal hizmetin geleceği ile
ilgili olarak ele alınmaktadır. Daha sonra insan hayatının oyunlaştırılması,
homo roboticus ve bakım gibi konular tartışılmaktadır. Bu konular son birkaç
yıldır sosyal bilimlerin gündemindedir. Bu makalenin sosyal hizmet alanında bu
konularla ilgili olarak hazırlanan ilk çalışmalardan biri olması nedeniyle bir
başlangıç çalışması olarak kabul edilmesi ve gelecekteki çalışmalarla
desteklenmesi beklenmektedir.This study aims at making an assessment of the social work discipline and
profession on the basis of the futurism movement, which emerged as an artistic
movement and gained social and technological dimensions. Therefore,
predictions for a possible agenda of the future social work discipline and
profession are discussed. In this study, the relationship between futurism and
social work is established in an effort to reveal how social work practices, based
on universal values such as human rights, social justice, equality, social
prosperity and the dignity of the individual, are moving forward. In this context,
the future of social work is discussed under the following three topics: (1)
transhumanism, (2) gamification of human life, (3) homo roboticus and care. In
fact, all these topics have been on the agenda of social sciences for the last few
years. Despite this interest, to the best of the researcher’s knowledge, this article
is one of the first studies on these issues in the field of social work and has raised
many questions in need of further studies
Research of local people’s attitudes toward the Syrians in Turkey: A case study of Kahramanmaraş
Türkiye’ye yönelik gerçekleşen uluslararası göç hareketleri 2000’li yıllardan itibaren giderek artmaktadır.
Özellikle 2011 yılından itibaren Suriye sınırında gerçekleşen kitlesel sığınma talepleri neticesinde, bugün
yaklaşık dört milyon Suriyeli Türkiye’de yaşamaktadır. Tarama deseni kullanılarak Kahramanmaraş’ta
gerçekleştirilen bu araştırmada yerel halkın Suriyelilere yönelik tutumu incelenmiştir. Araştırmada Özüdoğru,
Kan, Uslu ve Yaman (2018) tarafından geliştirilen Yerel Halkın Suriyelilere Yönelik Tutum Ölçeği (YHSYTÖ)
kullanılmıştır. Bu araştırmada veriler kolayda örnekleme yöntemine uygun olarak toplanmış ve 405 katılımcı
ile görüşülmüştür. Veriler 20 Ağustos-30 Kasım 2020 tarihleri arasında Kahramanmaraş il merkezinde ikamet
eden ve araştırmaya katılmaya gönüllü olan yerel halktan toplanmıştır. Araştırmanın sonuçlarına göre yerel
halkın Suriyelilere yönelik tutum puanının cinsiyetine, medeni durumuna, yaş gruplarına, herhangi bir işte
çalışma durumuna, ailesindeki kişi sayısına ve memleketine göre anlamlı bir fark göstermediği (p>0,05); buna
karşın yerel halkın Suriyelilere yönelik tutum puanında öğrenim düzeyine, mesleğine ve aylık gelir durumuna
göre anlamlı bir fark bulunduğu (p<0,05) tespit edilmiştir. Araştırma sonucunda yerel halkın Suriyelilere
yönelik tutum puanının düşük düzeyde olduğu anlaşılmaktadır. Birlikte yaşam ve toplumsal uyum gibi
konular söz konusu olduğunda hem yerel halkın hem de göç ile gelen nüfusun bakış açılarının olumlu olması
oldukça önemlidir. Bunun için her iki tarafın algısını (duygu ve düşünce) ve tutumunu (davranış) olumlu
yönde geliştirecek çalışmalara ihtiyaç duyulmaktadır. Bu noktada “Uyum Mahalle Buluşmaları” gibi çeşitli
sosyal, kültürel veya dini etkinlikler (kermesler, şenlikler, kutlamalar, bayramlaşma veya kandil etkinlikleri
gibi) yaygınlaştırılabilir.Since the 2000s, international migration toward Turkey has been increasing. Particularly, because of
the mass asylum requests on the Syrian border since 2011; in the present day, nearly four million
Syrians live in Turkey. Here, a survey design was used to examine the attitudes of local people in
Kahramanmaraş toward the Syrians. The “attitude scale of local people toward Syrians” developed
by Özüdoğru, Kan, Uslu, and Yaman (2018) was used. Data collection was conducted using the
convenience sampling method, and 405 participants were interviewed between 20 August and
30 November 2020. The data were collected from local people who volunteered to participate in
the research and resided in Kahramanmaraş. As per the study results, it was determined that the
local people’s attitude score toward Syrians did not show a significant difference (p>0.05) according
to their gender, marital status, age groups, employment status, the number of members in their
family, and hometown. However, a significant difference (p<0.05) in the attitude score of local people
toward Syrians according to their education level, profession, and monthly income was revealed.
Thus, the attitude score of the local people toward Syrians is at a low level. When it comes to issues,
such as living together and social cohesion, the perspectives of both the local people and the migrant
population must be positive. Therefore, studies that will positively improve both parties’ perception
(emotion and thought) and attitude (behavior) are needed. At this point, various social, cultural,
or religious activities, such as “cohesion neighborhood meetings” (kermesses/bazaars, festivals,
celebrations, feasts, kandils, or blessed nights) can be expanded
Community Organization in higher education: The example of Recep Tayyip Erdoğan University international student club
Sosyal hizmetin makro düzeydeki uygulama alanını oluşturan toplumla sosyal
hizmet; insan hakları, sosyal adalet ve eşitlik gibi evrensel değerleri temel alan,
toplum için sosyal refah alanlarında değişiklik yapmayı amaçlayan bir çalışma
alanıdır. Toplumla sosyal hizmet uygulamalarında kullanılan toplum
örgütlenmesi, toplum kalkınması, sosyal eylem ve sosyal planlama gibi farklı
modeller bulunmaktadır. Bu modeller toplum ya da topluluk içinde hedeflenen ve
planlanan değişimin gerçekleştirilmesi için yol gösterici olmaları nedeniyle
oldukça önemlidir. Bu çalışmada toplum örgütlenmesi modeli kullanılarak
üniversitelerde faaliyet gösteren öğrenci topluluklarının kuruluş, yönetim,
organizasyon ve faaliyet süreçlerinin uygulama örneği üzerinden
değerlendirilmesi amaçlanmaktadır. Bu kapsamda örnek uygulama olarak 2016
yılında Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi bünyesinde kurulan “Uluslararası
Öğrenci Topluluğu” ele alınacaktır. Öncelikle toplumla çalışma modelleri ve
yaklaşımları incelenecektir. Ardından toplum örgütlenmesi esas alınarak
gerçekleştirilen uygulama, literatürde yer alan tekniklere uygun olarak; (1)
topluluk pratiğine odaklanma, (2) topluluk üyeleri ile ilişki kurma ve onlarla bir
araya gelme, (3) fikirleri değerlendirme ve paylaşma, (4) müdahale planı
geliştirme ve uygulama ile (5) değerlendirme süreçleri takip edilerek
aktarılacaktır. Bu süreçte Rize ilinde öğrenim gören uluslararası öğrencilerin
sırasıyla (1) beslenme, (2) ekonomik, (3) giyim ve (4) psikososyal destek
başlıkları altında toplanan çeşitli gereksinimleri bulunduğu tespit edilmiştir. Bu
gereksinimleri karşılamak üzere hazırlanan müdahale planı çalışmanın sonunda
detaylı bir şekilde sunulmaktadır.As a macro-level of social work; community social work which is a field of study based on universal values such as human rights, social justice and equality aims to make changes for social welfare of a society. There are different models used in macro social work practices such as community organization, community development, social action and social planning. These models are significant since they are guiding the realization of the targeted and planned change within a society or community. This study aims to evaluate the establishment, management, organization and activity processes of student communities at universities by using the model of community organization in practice. Within this framework, the “International Student Club” founded at Recep Tayyip Erdoğan University in 2016 is presented as a model. In this paper, firstly the models and approaches for working with the society are discussed. Then, the practice based on community organization is explained in accordance with the techniques in the literature; (1) focusing
on community practice, (2) establishing relationships with and meeting with community members, (3) evaluating and
sharing ideas, (4) developing and implementing an intervention plan, and (5) evaluation processes. In this process, it was
identified that international students studying in the city of Rize have various needs, which are categorized as (1)
nutritional, (2) financial, (3) clothing, and (4) psychosocial support. The intervention plan developed for meeting these
needs is presented in detail at the end of the study
Türk Kamu Yönetimi Sistemi İçindeki Sosyal Hizmet Kurum ve Kuruluşlarının Yönetim Anlayışının Değişimi
Dünya’da 1980’li yıllardan itibaren yaşanan gelişmelerle birlikte ekonomi başta olmak üzere pek çok alanda çeşitli değişim ve dönüşümler yaşanmıştır. Küreselleşme ve neo-liberalizm eksenli bu gelişmeler sosyal, kültürel, psikolojik, ekonomik ve idari açılardan pek çok değişime neden olmuştur. Bu süreçte insan ve yönetim düşüncelerinin evrimi “insan kaynakları yönetimi politikaları” adı altında yeni yaklaşımların ortaya çıkmasına katkı sağlamıştır. Söz konusu politikalar neticesinde yeni örgütsel bağlantıların kurulması, mevcut örgütsel bağların sağlamlaştırılması ve yönetim-profesyonel-hizmet alan ilişkisinin güçlendirilmesi gibi çalışmalar önem kazanmıştır. Özellikle idari açından “yerellik” (subsidiarity) ilkesi gereği ortaya çıkan yeni yönetim şekli tüm kamu yönetimi alanını etkilemiştir. 21. yüzyıla gelindiğinde yönetim alanında yaşanan değişimler hak temelli sosyal hizmet talepleriyle birlikte sosyal hizmet kurum ve kuruluşlarındaki yönetim anlayışının da değişmesine neden olmuştur. Bu çalışmada sosyal hizmet kurum ve kuruluşlarında değişen yönetim anlayışı bu bağlamı ile ele alınıp tartışılacaktır
COVID-19 Pandemic Experiences of international students: The case of Recep Tayyip Erdoğan University
Türkiye’de öğrenim gören uluslararası öğrencilerin sayısı her geçen yıl giderek artmaktadır. Bu durum uluslararası
öğrencilere yönelik akademik çalışmaların yapılması ihtiyacını ve gerekliliğini de gündeme getirmektedir. Bu çalışmanın
temel amacı Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi’nde (RTEÜ) öğrenim gören uluslararası öğrencilerin COVID-19 pandemisi
deneyimlerinin keşfedilmesidir. Bu çalışmada nitel araştırma yöntemleri içinde yer alan fenomenolojik araştırma deseni
kullanılmıştır. Bu araştırmanın çalışma grubunu Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi’nde öğrenim gören 587 uluslararası öğrenci
oluşturmaktadır. Araştırmada amaçlı örneklem yöntemleri arasında yer alan maksimum çeşitlilik örneklemi kullanılmıştır.
Araştırmada toplam 20 uluslararası öğrenci ile derinlemesine görüşmeler gerçekleştirilmiş ve veriler betimsel analiz yöntemi
ile analiz edilmiştir. Elde edilen bulgular (1) COVID-19 pandemisi hakkındaki düşünceler, (2) COVID-19 pandemisindeki
gündelik yaşam pratikleri/deneyimleri, (3) Pandemi sürecinde yaşadıkları zorluklar, (4) Pandemi sonrasındaki gelecek
planları ve (5) Uzaktan eğitim süreci ile ilgili düşünceler olmak üzere beş başlık altında sunulmuştur. COVID-19 pandemisinin
katılımcılar üzerindeki etkisine bakıldığında ekonomik ve psikolojik sorunlar başta olmak üzere barınma, eğitim ve sağlık gibi
temel alanlarda sorunlar yaşadıkları tespit edilmiştir. Buna rağmen katılımcıların genel olarak COVID-19 pandemisine ilişkin
orta ve uzun vadede olumlu, gelecekleri hakkında umutlu, uzaktan eğitim süreci hakkında olumsuz düşüncelere sahipken bilgi
ve iletişim teknolojilerine erişim imkânlarının yetersiz olduğu sonucuna varılmıştır.The number of international students studying in Turkey is increasing each year. This situation raises the need
and necessity of conducting academic studies on international students. The main purpose of this study is to explore the
experiences of international students studying at Recep Tayyip Erdoğan University (RTEU) during the COVID-19 pandemic
process. In this study, phenomenological research design was used in accordance with the qualitative research method. The
population of this study consists of 587 international students studying at Recep Tayyip Erdoğan University. Maximum variation
sampling, which is among the purposive sampling methods, was used in the study. In-depth interviews were conducted with
a total of 20 international students and the data were analyzed by descriptive analysis method. Descriptive analysis method
was used to analyze the data. Findings were presented under five headings: (1) Ideas on COVID-19 pandemic, (2) Daily life
practices/experiences during COVID-19 pandemic, (3) Problems encountered during the pandemic process, (4) Future
plans after the pandemic, and (5) Distance education. Considering the impact of COVID-19 pandemic on the participants,
it has been determined that they have problems in basic needs such as housing, education and health, particularly economic
and psychological problems. Despite this, it was concluded that the participants were generally positive about COVID-19
outbreak and the pandemic process in the medium and long term, hopeful about their future, negative about the distance
education process, and they had insufficient opportunities in terms of accessing information and communication technologies
Genç nüfusun yaşlı ayrımcılığı tutum düzeyinin sosyodemografik değişkenler açısından incelenmesi: Manisa örneği
Birleşmiş Milletlerin verilerine göre 2020 yılında dünya genelinde 65 yaş ve üstü 727 milyon kişi
bulunmaktadır. 2050 yılına kadar dünyadaki yaşlı sayısının iki katından daha fazla artacağı ve 1,5
milyarın üzerine çıkacağı tahmin edilmektedir. Bu tahmin yaşlılara yönelik yapılması gereken farklı
çalışmaları gündeme getirmektedir. Bu çalışmanın temel amacı Manisa ili örnekleminde genç nüfusun
yaşlı ayrımcılığına yönelik tutum düzeyinin belirlenmesidir. Tarama modeli kullanılarak gerçekleştirilen
bu araştırmada, evren içindeki hedef örnekleme ulaşılabilmek amacıyla kolayda örnekleme yönetimi
tercih edilmiş ve toplam 601 katılımcıya ulaşılmıştır. Veriler 14 Kasım 2020 - 04 Mart 2021 tarihleri arasında
toplanmıştır. Araştırmada Vefikuluçay Yılmaz ve Terzioğlu (2011) tarafından geliştirilen “Yaşlı Ayrımcılığı
Tutum Ölçeği (YATÖ)” veri toplama aracı olarak kullanılmıştır. Ölçek puanlarının cinsiyet, medeni durum
ve ailede yaşlı birey varlığı değişkenlerine göre karşılaştırılmasında bağımsız örneklem t testinden;
yaş grupları, yerleşim yeri, istihdam, aylık gelir, aile tipi, herhangi bir yaşlı ile bir araya gelme sıklığı,
yaşlı bir birey ile aynı evde yaşama tercihi değişkenlerine göre karşılaştırılmasında ise ANOVA testinden
yararlanılmıştır. Araştırma sonuçlarına göre katılımcıların YATÖ toplam puan ortalamaları 85,06±8,49
olarak tespit edilmiştir. Bu sonuç Türkiye’de özellikle üniversite öğrencileri arasında gerçekleştirilen
araştırma sonuçlarına benzerdir. Bu benzerlik Türkiye’deki geleneksel, ataerkil ve alturistik toplumsal
yapının örneklemde yer alan gençler üzerinde hâlâ etkin şekilde varlığını sürdürdüğünün bir göstergesi
olarak değerlendirilebilirAccording to United Nations data, there were 727 million people aged 65 and over worldwide in 2020. It is
estimated that by 2050, this number will more than double, reaching an excess of 1.5 billion. This figure
indicates the need for studies to be conducted with the elderly. This study follows a survey model in its
aim to gauge young people’s attitudes toward ageism in Turkey’s province of Manisa. Using convenience
sampling, we selected 601 participants to make up the study’s sample. We collected data between November
14, 2020 and March 04, 2021 using the Ageism Attitude Scale (AAS) developed by Vefikuluçay Yılmaz and
Terzioğlu (2011). We conducted an independent sample t-test to compare the scale scores by gender, marital
status, and the presence of an elderly member in the family. We then carried out an ANOVA to compare age
groups, places of residence, employment, monthly income, family type, frequency of meeting an elderly
person, and preference of living in the same house with an elderly individual. The findings revealed that
participants’ total average AAS scores were 85.06±8.49. This specific finding bore resemblance to previous
studies carried out with university students in Turkey. The results, therefore, indicate that a traditional,
patriarchal, and altruistic social structure prevails among the young people participating in our stud
Challenges social workers face and their coping strategies: Case example of Rize ProvinceSosyal çalışmacıların karşılaştıkları zorluklar ve başa çıkma yolları: Rize örneği
Emerged in nineteenth century, social work is a profession with the aim of enhancing wellbeing of individuals, families, groups and communities; helping to meet their social functioning, and to empower their bonds with other systems. Professionals are very important part of the profession to achieve its end. Social workers, as rofessionals, acquire their authorization from law and regulations, and perform their duties within official policies. Responsibilities and performances of professionals during intervention are important for the profession to achieve its aims. However, professionals experience various difficulties both individually and publicly from the clients. These difficulties affect their performances, and cause them to avoid taking responsibility. However, most professionals have developed various methods to cope with these difficulties. In this study, qualitative research method, which is widely used in social sciences was used to examine difficulties the professionals experience, and their coping strategies. In this study, twelve social workers of Rize Provincial Directorate of Family and Social Policies were interviewed. Data was collected through individual interview and focus group discussion.Collected data was analyzed through descriptive analysis. Findings related to difficulties social workers experience were discussed thorugh ready-prepared themes. In the end, it is found out that social workers have developed coping strategies against challenges they face during their professional practice. These problems are titled under three titles: individual, physical and environmental.Extended English abstract is in the end of PDF (TURKISH) file. ÖzetSosyal hizmet, 19. Yüzyılın sonlarında ortaya çıkan ve bireylerin, ailelerin, grupların ve toplulukların iyilik hallerinin geliştirilmesinde, sosyal işlevselliklerinin yerine getirilmesinde ve diğer sistemlerle olan bağlarının güçlendirilmesinde yardımcı olma amacıyla faaliyet gösteren bir meslektir. Sosyal hizmet mesleği bağlamında belirtilen bu hedeflerin gerçekleştirilmesinde meslek elemanları çok önemli bir yere sahiptir. Meslek elemanları olarak sosyal çalışmacılar uygulamalarını yasa ve mevzuatlardan yetki alarak resmi politikalar çerçevesinde gerçekleştirmektedirler. Meslek elemanlarının uygulamalar sırasında aldıkları sorumluluklar ve gösterdikleri performanslar, sosyal hizmetin hedeflerine ulaşılması açısından büyük önem taşımaktadır. Ancak, meslek elemanları uygulamaları sırasında hem bireysel hem kamusal hem de müracaatçılardan kaynaklanan çeşitli zorluklarla karşılaşmaktadırlar. Bu zorluklar da onların performanslarını etkilemekte ve sorumluluk almaktan kaçınmalarına neden olmaktadır. Diğer taraftan, meslek elemanlarının çoğu bu zorluklarla baş etmek için çeşitli yöntemler geliştirmektedir. Bu çalışmada sosyal bilimler alanında yaygın olarak kullanılan nitel araştırma yöntemlerinden durum çalışması deseni kullanılarak meslek elemanlarının karşılaştıkları zorluklar ve başa çıkma yolları araştırılmıştır. Araştırma kapsamında Rize Aile ve Sosyal Politikalar İl Müdürlüğü’nde görev yapan 12 sosyal çalışmacı ile görüşme yapılmıştır. Veriler derinlemesine bireysel görüşme ve odak grup görüşmesi teknikleriyle toplanmıştır. Elde edilen veriler betimsel analiz yapılarak yorumlanmıştır. Önceden belirlenen temalar üzerinden de sosyal çalışmacıların karşılaştıkları zorluklar ile ilgili bulgular paylaşılmıştır. Araştırmanın sonucunda sosyal çalışmacıların mesleki uygulamaları sırasında karşılaştıkları zorluklar karşısında çeşitli başa çıkma yolları geliştirdikleri tespit edilmiştir. Bu sorunların bireysel, fiziki ve çevresel sorunlar olmak üzere 3 başlık atında toplanması mümkündür
The role of active citizenship self-efficacy and various demographic variables in explaining university students' awareness of domestic violence
Bu araştırmanın amacı üniversite öğrencilerinin aile içi şiddet farkındalığının açıklanmasında aktif yurttaşlık özyeterlik algısı ve çeşitli demografik değişkenlerin rolünün incelenmesidir. Nicel araştırma yaklaşımına dayalı
olarak tasarlanan bu araştırmanın modeli ilişkisel taramadır. Araştırmanın evrenini 2020-2021 eğitim-öğretim
yılında Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi’nin farklı fakültelerinde ve yüksekokullarında öğrenim gören
öğrenciler oluşturmuştur. Araştırmanın örneklemi ise bu üniversitenin farklı fakültelerinde ve yüksekokullarında
öğrenim gören 720’si (%70,9) kadın ve 296’sı (%29,1) erkek toplam 1016 öğrenciden oluşmuştur. Araştırma
sonucunda katılımcıların aile içi şiddet farkındalığı puanlarının ortanca değerin altında, aktif yurttaşlık öz-yeterlik
algısı puanlarının ise ortanca değerin üstünde olduğu tespit edilmiştir. Araştırmanın sonuçlarına göre erkeklerin
kadınlara; birinci sınıftakilerin ikinci, üçüncü ve dördüncü sınıftakilere; kırsal alanlarda yaşayanların (kasaba/köy)
kentsel alanlarda (ilçe, il ve büyükşehir) yaşayanlara; Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde ikamet edenlerin Marmara
Bölgesi’nde ikamet edenlere; ailesinin ekonomik durumu düşük düzeyde olanların yüksek düzeyde olanlara oranla
aile içi şiddet farkındalığının daha yüksek düzeyde olduğu tespit edilmiştir. Araştırmanın sonucunda üniversite
öğrencilerinin aile içi şiddet farkındalığının aktif yurttaşlık öz-yeterlik algısı ile düşük düzeyde, olumlu yönde ve
anlamlı bir ilişkisinin olduğu; ancak Aktif Yurttaşlık Öz-Yeterlik Algısı Ölçeğinde yer alan alt boyutların (Siyasi
Okuryazarlık, Katılım, Protesto ve Sorumluluk) aile içi şiddet farkındalığının ancak %1’ini açıklayabildiği tespit
edilmiştir.The aim of this study is to examine the role of active citizenship self-efficacy perception and various demographic
variables in explaining the awareness of domestic violence among university students. This research was designed
as a quantitative study in which relational survey method was used. The universe of the research consisted of
students studying at different faculties and colleges of Recep Tayyip Erdoğan University in 2020-2021 academic
year. The sample of the study consisted of a total of 1016 students. Of the participant students 720 (70.9%) were
female and 296 were (29.1%) male. The results of the analyses showed that while the participants’ domestic
violence awareness scores were below the median value, their active citizenship self-efficacy perception scores
were above the median value. Based on the results, higher level of awareness of domestic violence was found in
comparison with male participants to females; freshmen students to the second, third and fourth grades; those
living in rural areas (town/village) to those living in urban areas; those residing in the Southeastern Anatolia region
to those residing in the Marmara region; and those with a low level of parental economic status than those with a
higher level. As a result of the research, it was revealed that the university students' awareness of domestic violence
had a low level, positive and significant relationship with their active citizenship self-efficacy perception; however,
the sub-dimensions (Political Literacy, Participation, Protest and Responsibility) in the Active Citizenship SelfEfficacy Scale could only explain 1% of the awareness of domestic violence
Barriers in achieving social cohesion: A qualitative study
ÖZ
Türkiye, çok sayıda sığınmacının uluslararası koruma başvurusu yaptığı ve
üçüncü ülkelere gitmek için beklediği bir ülke konumundadır. 2011 yılında
Suriye’den Türkiye’ye doğru gerçekleşen kitlesel göç hareketinden sonra
ülkedeki sığınmacı sayısı iyice artmıştır. Bu durum yerel toplum mensupları
ile sığınmacılar arasında birtakım çatışmaların çıkmasına sebep olmuş ve
uluslararası koruma statüsü altındaki Suriyeli olmayan sığınmacılar başta
olmak üzere tüm yabancıların yerel toplum üyeleriyle eşit düzlemde bir
sosyal uyum ilişkisi geliştirmesi gerekliliği ortaya çıkmıştır. Bu noktada
başarılı bir sosyal uyumun nasıl olabileceğini anlamak ve sosyal uyum
amacıyla yapılan mevcut çalışmalardaki eksiklikleri ortaya koymak adına,
Ankara’da sığınmacılara hizmet sunan çeşitli sivil toplum kuruluşlarında
çalışan 17 meslek elemanı ve bu kurumların ikisinden hizmet alan
15 Suriyeli olmayan sığınmacı ile yarı yapılandırılmış derinlemesine
görüşmeler gerçekleştirilmiştir. Bu görüşmeler MAXQDA 12 programı
aracılığıyla fenomonolojik yaklaşımla analiz edilmiş ve dört tema ortaya
koyulmuştur. İlk temada öznelerin sosyal uyumu nasıl tanımladığı,
ikincisinde mevcut sosyal uyum faaliyetlerinin yetersizliğinin/ eksikliğinin
sosyal uyumu nasıl etkilediği, üçüncüsünde yerel toplum üyelerinden
kaynaklanan sosyal uyumu zorlaştıran durumlara ve sonuncusunda
sığınmacılardan kaynaklanan uyumu zorlaştıran etmenlere yer verilmiştir.
Çalışma sonucunda sosyal uyum çalışmalarının başarılı olabilmesi için
kamu tarafından kapsamlı uyum politikalarının geliştirilmesi ile paydaşlar
arasında iş birliğinin arttırılmasının gerekli olduğu tespit edilmiştir. Sosyal
uyum çalışmalarının tarafların eşit katılımıyla gerçekleştirilmesinin,
benzerlikler üzerinden kurgulanmasının, ön yargıları azaltacak şekilde
planlanmasının ve bir arada yaşanılan muhitlerde gerçekleştirilmesinin
önemli olduğu görülmüştür.Turkey currently has a large number of asylum applications from asylum
seekers demanding international protection and expecting to move on to third countries. The number of asylum seekers in Turkey increased dramatically following the mass immigration
of refugees from Syria in 2011. This situation has led to some conflicts between the local community members
and asylum seekers. It has become evident that all asylum seekers under international protection status and
local community members should develop a mutual social cohesion process. To understand how to make social
cohesion more successful and to reveal the deficiencies in existing social cohesion activities, semi-structured,
in-depth interviews were conducted with 17 NGO professionals and 15 non-Syrian asylum seekers. Taking a
phenomenological approach, the resulting interview data were analyzed using the MAXQDA 12 program. Four
themes emerged: (1) how participants define social cohesion; (2) how the insufficiency/deficiency of existing
social cohesion activities affect social cohesion; (3) local community member factors that hinder social cohesion;
and (4) asylum seeker factors that hinder social cohesion. The results suggest that, in order for social cohesion
efforts to succeed, comprehensive cohesion policies must be developed and cooperation among stakeholders
must be increased. It was observed that it is important that social cohesion activities are conducted with the
equal participation of all parties, they are constructed on similarities across the groups, and planned in such a
way that prejudices are reduced and cohesive neighborhood living is realized