30 research outputs found

    Pooled analysis of 163 published tuberculous peritonitis cases from Turkey

    No full text
    Background/aim: Tuberculous peritonitis may be difficult to diagnose due to its insidious and variable clinical manifestations as well as characteristics similar to malignancy. In this study, case reports from Turkey over the last 10 years were reviewed systematically using pooled analysis. Materials and methods: Thirty-four suitable articles were found and 163 tuberculous peritonitis cases were included in the study. Results: The mean age was 34.1 years (17–79 years), and 146 (98.6%) of the patients were female and 17 (10.4%) were male. The most common complaints of these patients were abdominal pain (77.4%) and abdominal distention (73.5%). Ascites in the abdomen (75%), fever (42%), abdominal tenderness (33%), and abdominal distention (30.7%) were the most common physical examination findings. The mean adenosine deaminase level was 120.3 IU/L. In the subsets of patients with relevant data, acid-fast bacilli were found in 23.3%, culture was positive in 22.2%, and Mycobacterium tuberculosis polymerase chain reaction was positive in 20%. In abdominal imaging, ascites was reported in 92%. Elevated serum CA-125 was reported in 96.7% of the patients. Of 105 patients with data available following the antituberculous therapy prognosis, four (3.8%) died and the other 101 (96.2%) showed good treatment response. Conclusion: Tuberculous peritonitis should be kept in mind during the differential diagnosis of patients admitted with the triad of ascites, fever, and abdominal distention

    Varicella Pneumonia in an Immunocompetent Patient

    No full text

    Experience of a seasonal influenza epidemic

    No full text
    Amaç: Grip, dünyanın bütün bölgelerinde görülebilen, influenza virüsünün neden olduğu bir akut solunum yolu enfeksiyonudur. İnfluenza ile enfekte olan hastalarda, hastaneye yatışı gerektiren ve ölüme yol açabilen komplikasyonlar gelişebilmektedir. Bu çalışmada 2015-2016 sezonundaki influenza epidemisi sırasında hastaların klinik ve virolojik bulgularının ve ağır hastalık açısından risk faktörlerinin değerlendirilmesi amaçlanmıştır. Gereç ve Yöntem: İnfluenza benzeri hastalık tanısıyla, 2015-2016 influenza sezonunda hastanemizde yatırılarak takip edilen 284 hasta retrospektif olarak değerlendirildi. Nazofarengeal sürüntü örnekleri, Halk Sağlığı Laboratuvarında 21 farklı virüs açısından PCR ile test edildi. Bulgular: İnfluenza benzeri hastalık tanısı ile yatırılarak takip edilen 284 hastanın 134'ü (%47.2) erkek, 150'si (%52.8) kadın ve yaş ortalaması 31.4 yıl idi. İnfluenza tanısı 175 (%62) hastada virolojik olarak doğrulandı. İnfluenza virüslerinin 136'sı (%78) H1N1; 30'u (%17) H3N2; dokuzu (%5) ise influenza B virüsü idi. H1N1 saptanan olguların 97'sinde (%71.3); H3N2 saptanan olguların 15'inde (%50); İnfluenza B saptananların dördünde (%44.4) pnömoni ile uyumlu klinik ve/veya radyolojik bulgular mevcuttu. İleri yaştaki (>=65 yaş) hastalarda mortalite istatistiksel olarak anlamlı derecede yüksekti (p=0.007). Sonuç: Birinci basamak sağlık kurumları ile yürütülen sentinel sürveyansın yanında ulusal hastane bazlı sürveyansın yapılıyor olması hem influenza aktivitesinin izlenmesine hem de gerçek hastalık yükünün belirlenmesine katkı sağlayacaktır. Toplanan veriler hastalık kontrol önlemlerinin ve ulusal aşı politikalarının şekillenmesinde önemli rol oynayacaktır.Aim: Influenza is an acute respiratory infection caused by influenza viruses which circulate in all parts of the world. Patients infected with influenza can develop complications that result in hospitalization and death. In this study, it has been aimed to interpret the clinical, virologic findings and risk factors for severe illness of the patients during 20152016 influenza epidemic. Materials and Methods: The hospitalised 284 patients diagnosed with Influenza like illness during 2015-2016 influenza season, were evaluated retrospectively. Nasopharynegeal swab samples were tested for 21 different virus by PCR in Public Health Laboratory. Results: Of the 284 patients hospitalized with the diagnose of Influenza like-illness, 134 (47.2%) were male; 150 (52.8%) were female and the median age was 31.4 years. Clinical influenza diagnose was confirmed virologically in 175 patients. Influenza virus distribution was H1N1 in 136 (78%) patients, H3N2 in 30 patients and Influenza B in 9 (5%) patients. Clinical and/or radiological findings consistent with pneumonia were present in 97 (71.3%) of H1N1 cases, 15 (50%) of H3N2 cases and 4 (44.4%) of Influenza B cases. Mortality was statistically significantly higher in elderly (>=65 years) patients (p=0.007). Conclusion: Beside the sentinel surveillance which is conducted in the first-level health facilities, national hospital based surveillance practices will contribute both to follow-up the influenza activity and to determine the real disease burden. Collected data will play an important role in developing both disease control measures and national vaccination policies

    The Epidemiology of Malaria in Adana between 2002 and 2012

    No full text
    Amaç: Adana ilinde, 2002-2012 yılları arasındaki sıtmalı hastaların epidemiyolojik verilerinin değerlendirilmesi amaçlanmıştır.Yöntemler: Adana İl Sağlık Müdürlüğü, Sıtma ve Tropikal Hastalıklar Eğitim ve Araştırma Merkezi tarafından gerçekleştirilen aktif ve pasif sürveyans sonuçları retrospektif olarak araştırıldı. Hastalar; cinsiyet, yaş grupları, aylara, sıtma türüne ve importe vaka olup olmamalarına göre değerlendirildi.Bulgular: On bir yıllık dönemde 252 kişiye sıtma tanısı konulmuştur. Hastaların 148'i (%58,7) erkek, 104'ü (%41,3) ise kadındı. Plasmodium vivax, 229 (%90,9), P. falciparum ise 23 (%8,1) kişide tespit edilmiştir. P. falciparum olgularının hepsi; P. vivax olgularından ise altısı yurtdışı kaynaklıydı. Hastalar yaş gruplarına göre değerlendirildiğinde, hastaların 203'ü (%80,5) 15 yaşından büyüktü ve istatistiksel olarak anlamlıydı (p<0,05). Sonuç: Çukurova bölgesi sıtma için endemik bir bölgedir ve Adana bu bölgenin en büyük şehridir. Sürveyans çalışmalarının kesintiye uğramadan, bu bölgede yürütülmeye devam edilmesinin hastalığın yeniden bir sorun haline gelmesini önleyeceğini düşünmekteyiz.Objective: We aimed to evaluate the epidemiological data of malaria cases in Adana province of Turkey, between 2002 and 2012.Methods: Active and passive surveillance results collected by the Malaria and Tropical Diseases Education and Research Center of the Adana Public Health Directorship were evaluated retrospectively. The patients were evaluated according to age group, gender, months, malaria species, and whether imported cases or not. Results: Two hundred fifty-two patients were diagnosed with malaria during a period of 11 years. Among these patients, 148 (58.7%) were male and 104 (41.3%) were female. Plasmodium vivax was detected in 229 (90.9%) patients, and P. falciparum was detected in 23 (8.1%) patients. All P. falciparum cases and six of the P. vivax cases were of foreign origin. When the patients were evaluated according to age group, 203 (80.5%) were over 15 years of age, and it was statistically significant (p&lt;0.05).Conclusion: &Ccedil;ukurova is an endemic region for malaria, and Adana is the largest city in the region. We believe that surveillance studies conducted without any interruption may prevent malaria from becoming a reemerging problem in this region

    The Epidemiology of Malaria in Adana between 2002 and 2012

    No full text
    Amaç: Adana ilinde, 2002-2012 yılları arasındaki sıtmalı hastaların epidemiyolojik verilerinin değerlendirilmesi amaçlanmıştır.Yöntemler: Adana İl Sağlık Müdürlüğü, Sıtma ve Tropikal Hastalıklar Eğitim ve Araştırma Merkezi tarafından gerçekleştirilen aktif ve pasif sürveyans sonuçları retrospektif olarak araştırıldı. Hastalar; cinsiyet, yaş grupları, aylara, sıtma türüne ve importe vaka olup olmamalarına göre değerlendirildi.Bulgular: On bir yıllık dönemde 252 kişiye sıtma tanısı konulmuştur. Hastaların 148'i (%58,7) erkek, 104'ü (%41,3) ise kadındı. Plasmodium vivax, 229 (%90,9), P. falciparum ise 23 (%8,1) kişide tespit edilmiştir. P. falciparum olgularının hepsi; P. vivax olgularından ise altısı yurtdışı kaynaklıydı. Hastalar yaş gruplarına göre değerlendirildiğinde, hastaların 203'ü (%80,5) 15 yaşından büyüktü ve istatistiksel olarak anlamlıydı (p<0,05). Sonuç: Çukurova bölgesi sıtma için endemik bir bölgedir ve Adana bu bölgenin en büyük şehridir. Sürveyans çalışmalarının kesintiye uğramadan, bu bölgede yürütülmeye devam edilmesinin hastalığın yeniden bir sorun haline gelmesini önleyeceğini düşünmekteyiz.Objective: We aimed to evaluate the epidemiological data of malaria cases in Adana province of Turkey, between 2002 and 2012.Methods: Active and passive surveillance results collected by the Malaria and Tropical Diseases Education and Research Center of the Adana Public Health Directorship were evaluated retrospectively. The patients were evaluated according to age group, gender, months, malaria species, and whether imported cases or not. Results: Two hundred fifty-two patients were diagnosed with malaria during a period of 11 years. Among these patients, 148 (58.7%) were male and 104 (41.3%) were female. Plasmodium vivax was detected in 229 (90.9%) patients, and P. falciparum was detected in 23 (8.1%) patients. All P. falciparum cases and six of the P. vivax cases were of foreign origin. When the patients were evaluated according to age group, 203 (80.5%) were over 15 years of age, and it was statistically significant (p&lt;0.05).Conclusion: &Ccedil;ukurova is an endemic region for malaria, and Adana is the largest city in the region. We believe that surveillance studies conducted without any interruption may prevent malaria from becoming a reemerging problem in this region

    Gözden Kaçan Bir Komplikasyon, Ampiyema Nesessitatis: 766 Ampiyemli Olgunun Değerlendirilmesi

    No full text
    Giriş: Plevral ampiyem (PA), plevra yaprakları arasında infekte mayi bulunmasıdır. Ampiyema nesessitatis (AN) ise PA’nın pariyetal plevra ve endotorasik fasiayı geçerek çevre yumuşak dokular içinde yayılması ve cilt altı yayılımı ile bazen cilde fistülize olmasıyla karakterize, nadir bir komplikasyonudur. Ayırıcı tanıda karmaşıklığa neden olur. Bu çalışmada, AN risk faktörlerinin tespit edilmesi, tanı ve tedavisinde tecrübelerimizin paylaşımı amaçlanmıştır. Materyal ve Metod: Yatarak takip ve tedavi edilen 766 PA hastası retrospektif olarak değerlendirildi. Hastaların demografik özellikleri (yaş, cinsiyet), yandaş hastalık, PA lokasyonu, lokülasyon varlığı, uygulanan medikal ve cerrahi tedaviler, ampiyemin nüksü, postoperatif veya posttravmatik olma durumu, kültür sonuçları, AN varlığı, morbidite ve mortalite oranları not edildi. İstatistiksel analiz için SPSS v20.0 programı kullanıldı. Bulgular: Ampiyema nesessitatis 11 (%1.4) hastada görüldü. İleri yaş ve Mycobacterium tuberculosis PA, AN gelişmesi için risk faktörleri olarak saptandı. Ampiyema nesessitatis grubunda etken mikroorganizmalar anlamlı olarak daha fazla tespit edildi ve majör cerrahi operasyon daha geç yapıldı. Bununla beraber cinsiyet, mevcut sağlık sorunları, PA tarafı, lokülasyon varlığı, göğüs tüpü uygulanması, M. tuberculosis dışı etken mikroorganizma, ampiyemin etyolojik sebebi ve majör cerrahi uygulanmış olması risk faktörü olarak saptanmadı. Sonuç: Ampiyema nesessitatis PA’nın nadir bir komplikasyonudur ve en önemli nokta gelişmesinin önlenmesidir. İleri yaşlarda daha sık görülür ve M. tuberculosis en sık etkendir. Medikal ve cerrahi tedavi prensipleri PA ile aynıdır. Hastalığın göğüs duvarı yumuşak doku infeksiyonu veya apsesi olarak tanı alması tedavide gecikmeye neden olur

    Differential Diagnosis of Crimean-Congo Hemorrhagic Fever: Six Cases

    No full text
    Crimean-Congo hemorrhagic fever (CCHF) is a viral hemorrhagic disease that has been reported in Turkey since 2002. Although pathogenesis of the disease has not yet been clearly explained, it has been found that CCHF disease damages the reticuloendothelial system. Many diseases, such as brucella, leptospira, B12 deficiency, and malignancies that damage the reticuloendothelial system, have similar clinical features with CCHF. In the current study, 6 cases that were dispatched with CCHF pre-diagnosis to the Infectious Diseases and Clinical Microbiology Clinic of Diskapi Yildirim Beyazit Training and Research Hospital between 2008 and 2009 are discussed herein. Afterwards, patients were hospitalized with different diagnoses. This study is presented to highlight the differential diagnoses of CCHF

    Hydatid Cyst Disease of the Spine: Evaluation of Seven Cases

    No full text
    Introduction: Hydatid cyst is a zoonotic infectious disease, and generally affects the liver and lungs. Spinal involvement is a very rare condition. In this study, we aimed to evaluate patients with spinal hydatid disease. Materials and Methods: Seven patients with spinal hydatid disease treated between 2009 and 2012 were evaluated retrospectively. Demographic characteristics, symptoms and findings, spinal involvement levels, and treatment modalities of the patients were recorded. Results: Four (57%) of the patients were male and 3 (43%) were female. The mean age of the patients was 43 ± 18.2 years. Four (57%) cysts were in the thoracic region, 2 (29%) in the sacral region and 1 (14%) in the lumbar region. Cysts were secondary to spread from other organ systems in four patients due, and were primary in three patients. Conclusion: Hydatid cyst is an infectious disease that may affect various organs. Patients with hydatid cyst in the liver or lung should be checked carefully regarding other system involvement, including the spinal region
    corecore