20 research outputs found

    Incidence of fascioliasis ınvasion and the effect of the disease on some hematological and blood biochemical parameters in sheep breeding in Afyonkarahisar province

    Get PDF
    Bu çalışma Afyonkarahisar İli'nde yetiştirilen, yaşları 1-4 arasında değişen, 127 baş koyunda yapılmıştır. Yapılan dışkı muayenelerinde fascioliasis etkeni barındırdıkları tespit edilen 23 hayvan çalışma grubunu oluştururken, klinik olarak sağlıklı oldukları tespit edilen aynı yaşlardaki 23 koyun ise kontrol grubunu oluşturmuştur. Hayvanların tümünde bazı klinik, hematolojik ve biyokimyasal parametrelerin ölçümleri yapılmıştır. Yapılan ölçümler sonucunda; vücut sıcaklığı açısından gruplar arasında istatistiki açıdan önemli bir fark gözlenmezken, kalp ve solunum frekansları ortalamaları, eozinofil sayısı, aspartat aminotransferaz, gamma-glutamil transferaz, total ve direk bilirubin düzeylerinin fascioliasisli hayvanlarda yüksek, buna karşılık glukoz, albümin ve total protein düzeylerinin ise azalmış olduğu tespit edilmiştir. Çalışmanın sonunda; fascioliasisin tüm tedavi imkanlarına rağmen hala yüksek sayılabilecek bir insidansa sahip olduğu, hematolojik ve biyokimyasal parametrelerin hastalığın erken tanı ve tedavisi açısından önemli katkılar sağlayabileceği sonucuna varılmıştır.This study was carried out in forty-six sheep aged between 1 and 4 years old breeding in Afyonkarahisar Province. Totally 23 animals that were found to have fascioliasis as a result of the stool examinations of 127 animals assigned as the study group, while clinically healthy 23 animals at the same age served as control group. All the clinical, hematological and biochemical parameters were measured in all the animals. As a result of the measurements showed that there was no statistically significant difference between the groups in terms of body temperature, whereas, mean heart and respiratory frequencies, eosinophil count, aspartate aminotransferase, gamma-glutamyl transferase, total and direct bilirubin levels were higher in animals with fascioliasis, while glucose, albumin and total protein levels were decreased. At the end of the study, it was concluded that despite all treatment options, fascioliasis still had a high incidence, and hematological and biochemical parameters could make important contributions to the early diagnosis and treatment of the disease

    Investigation of the effects of Afyonkarahisar Region hot springs water on blood calcium and some hormon levels in experimentally-created osteoporosis in rats

    Get PDF
    Today, one of the most common non-communicable diseases, which, according the World Health Organization experts, dominates the structure of human morbidity and mortality is osteoporosis. The aim of this study was to determine the effect of water from the hot springs of the Afyonkarahisar region on the calcium content and the levels of certain hormones in the blood of rats with experimentally induced osteoporosis. 25 female albino rats of the same age were used in the experiment. Ovaries were removed from all animals under anesthesia with ketamine (200 mg/kg) and xylazine (10 mg/kg), after which they were divided into two groups: control (10 animals) and experimental (15 animals). The animals of the control group were given tap water twice a day through an orogastric tube and they were bathed in it for 15 minutes at the same time, the water temperature was (35 ± 2) °C. The animals of the experimental group were given fresh water from the Süreyya I hot spring using the same method. Blood clinical, hematological and biochemical parameters were measured prior to the study, as well as on day 1, 7, 14, and 21 after the ovariectomy operation. The ovariectomy demonstrated inconsistence of the tested blood parameters with the standard ones. In the course of the treatment, by day 21 of the experiment, the parameters normalized, and the most noticeable changes were observed in the rats of the experimental group (p < 0.05). The results of the work performed showed that Süreyya I hot spring water contributed to a significant improvement in the clinical, hematological and biochemical blood parameters in rats with osteoporosis, therefore, it can be used for prevention and treatment of this disease in combination with other types of treatment

    İnsan ve Hayvanlarda Nonalkolik Yağlı Karaciğer Hastalığı/Hepatik Steatozisin Tedavisinde Bitkisel İlaçların Etkinliği

    Get PDF
    Nonalcoholic fatty liver disease (NAFLD) is a condition in which excess fat accumulates in the liver of a patient without a history of alcohol abuse. Nonalcoholic fatty liver disease (NAFLD) is characterized by a wide range of liver damage spanning steatosis, nonalcoholic steatohepatitis (NASH), cryptogenic liver cirrhosis, and even to hepatocellular carcinoma. The pathogenesis of NASH is multifactorial, with insulin resistance and increased fatty acid are possibly important factors in the accumulation of hepatocellular fat, and oxidative stress, lipid peroxidation, mitochondrial dysfunction, and dysregulation of various cytokines are important causes of hepatocellular injury in steatotic liver. Herbal remedies have long been used in treating liver inflammation and other symptoms associated with fatty liver disease, although more clinical research evidence may be necessary to determine these supplements' true effectiveness and mechanisms of action. In this review, we tried to describe the characteristics and current treatments of NAFLD and provide opportunities for developing new therapeutic management approaches, with particular emphasis on development of animal studies.Alkol alımı ile ilgili olmayan yağlı karaciğer hastalıkları (NAFLD) geçmişte alkol kullanmamış hastaların karaciğerlerinde aşırı yağ birikmesi durumunu ifade eder. NAFLD, alkol alımı ile ilgili olmayan steatohepatit (NASH), kriptojenik karaciğer sirozu ve hepatoselüler karsinoma varan yaygın karaciğer hücre yıkımı hasarını ifade eder. NASH’ın patogenezi multifaktöriyel olup, muhtemel en önemli faktörler; insülin rezistansı ve artan yağ asidi nedeniyle karaciğer hücrelerinde yağ birikimi, oksidanlara bağlı stres, lipid peroksidasyon, mitokondrial fonksiyon bozukluğu ve değişen oranlardaki sitokinlerin regülasyon bozuklukları steatotik karaciğerde hepatoselüler hasarın en önemli sebepleridir. Etki mekanizmalarının ve gerçek etkilerinin daha çok bilimsel araştırmalarla kanıtlanmasına gerek duyulmasına rağmen, bitkisel ilaçlar karaciğer yangıları ve karaciğer yağlanması ile ilişkili diğer semptomların tedavilerinde uzun süreden beri kullanılmaktadırlar. Bu derlemede, hayvan çalışmalarının geliştirilmesinin gerekliliği üzerine kısmen vurgu yapmakla birlikte, NAFLD’nin bitkisel ilaçlarla tedavisindeki özellikleri mevcut durumu ve yeni terapötik yaklaşımların geliştirilmesi için fırsatlar sağlamaya çalıştık

    İnsan ve Hayvanlarda Kalp Hastalıklarının Tedavisinde Bitkisel İlaçların Etkinliği

    Get PDF
    Cardiovascular diseases are the most important causes of death and organ failure in industrialized countries. There is widespread use of herbal treatments in patients suffering from cardiovascular diseases all over the world. The discussion about the benefit of these drugs is still controversial because of lack of scientific evidence. Lifestyle interventions, including dietary supplement with natural compounds possessing known lipid-lowering effects, are strongly supported by the international guidelines for cardiovascular disease prevention. This review provides important knowledge both insights on issues concerning the safety of the most commonly used dietary supplements and nutraceuticals with demonstrated lipid-lowering actions and their applicability in the field of veterinary medicine.Kardiyovazküler hastalıklar sanayileşmiş ülkelerde ölüm ve organ yetersizliklerinin en önemli nedenidir. Dünya çapında kardiyovazküler hastalıklardan müzdarip hastalarda bitkisel tedaviler yaygın olarak kullanılmaktadır. Bu ilaçların faydaları hakkındaki tartışmalar, bilimsel verilerin yetersizliği nedeniyle hala tartışma konusudur. Lipid düşürücü etkileri nedeniyle diyetlere bileşiklerin eklenmesini içeren yaşam tarzı, kardiyovazküler hastalıklardan korunmak için uluslar arası otoriteler tarafından şiddetle önerilmektedir. Bu derleme, en yaygın kullanılan lipid düşürücü etkili nütrasötikler ve diyet ilave ürünleri ve veteriner hekimlik alanında uygulanabilirliği hakkında önemli bilgiler sağlamaktadır

    Selection of the propriate animals and optimal conditions for experimental studies: Overview

    No full text
    The reliability of biomedical experiment Is no doubt that depending on the laboratory animals used In these experiments. Inevitably width of standard deviations In biological experiments could be minimized with laboratory animals produced and feeding under standard conditions. It Is a fact that the results can be trusted when training and maintenance requirements are kept at an optimal level degree. It Is essential that maintenance and training of laboratory animals must be under optimal and uniform sizes In point of It's biological, environmental, metabolic and psychological care.Biyomedikal deneylerin güvenilirliğinin bu deneylerde kullanılacak olan laboratuvar hayvanlarına bağlı olduğu kuşkusuzdur. Biyolojik deneylerdeki kaçınılmaz standart sapmaların genişliği, o deneyde kullanılan laboratuvar hayvanlarının standart şartlarda üretilip, bakılması İle minimum düzeye İndirilebilir. Yetiştirme ve bakım şartları optimal düzeyde tutulduğu ölçüde sonuçlara güvenilebileceği bir gerçektir. Laboratuvar hayvanlarının biyolojik, çevresel, metabollk ve psikolojik yönden optimal ve uniform ölçülerde bakımı ve yetiştirilmesi şarttır

    Selection of the Propriate Animals and Optimal Conditions for Experimental Studies: Overview

    No full text
    The reliability of biomedical experiment Is no doubt that depending on the laboratory animals used In these experiments. Inevitably width of standard deviations In biological experiments could be minimized with laboratory animals produced and feeding under standard conditions. It Is a fact that the results can be trusted when training and maintenance requirements are kept at an optimal level degree. It Is essential that maintenance and training of laboratory animals must be under optimal and uniform sizes In point of It's biological, environmental, metabolic and psychological care.Biyomedikal deneylerin güvenilirliğinin bu deneylerde kullanılacak olan laboratuvar hayvanlarına bağlı olduğu kuşkusuzdur. Biyolojik deneylerdeki kaçınılmaz standart sapmaların genişliği, o deneyde kullanılan laboratuvar hayvanlarının standart şartlarda üretilip, bakılması İle minimum düzeye İndirilebilir. Yetiştirme ve bakım şartları optimal düzeyde tutulduğu ölçüde sonuçlara güvenilebileceği bir gerçektir. Laboratuvar hayvanlarının biyolojik, çevresel, metabollk ve psikolojik yönden optimal ve uniform ölçülerde bakımı ve yetiştirilmesi şarttır

    Uşak Bölgesinde Halk Elinde Bulunan Sığırlarda Infectious Bovine Rhinotracheitis Hastalığının Görülme Sıklığı, Klinik, Hematolojik ve Biyokimyasal Kan Değerlerinin Ölçülmesi

    Get PDF
    The aim of this study was to determinate incidence along with possible changes in clinical, heamtological and blood biochemical parameters in cattle naturally infected with infectious bovine rhinotracheitis (IBR). A total of 296 cattle obtained from 21 different farms, vaccinated and unvaccinated against BVDV, aged from 1 months to 8 age, were evaluated. After virological determinations, animals divided into three groups created as: while 38 animals of 296 vaccinated against IBR was composed to the first group and named Vaccinated and shown antibody (+), the second group was included 25 animals which no vaccinated against IBR, but shown antibody (+) and remaining 232 animals appointed as unvaccinated and shown no-antibody (-) against IBR. Hematological findings included neutrophil and monocyte percentage were the highest (P<.05) along with lymphopenia in non vaccinated and antibody (+) group cattle. Blood AST, GGT enzyme activities and TP, CREA concentrations of the same group were determined higher (P<0.05) in non vaccinated and antibody (+) group cattle while mean ALB concentration was lower (P<0.05). In conclusion, evaluation of IBR infection along with heamtological and biochemical measurements would be more useful for veterinarians with regard to animal health in practice in cattle.Bu çalışmanın amacı Infectious Bovine Rhinotracheitis (IBR) ile doğal enfekte sığırlarda insidensle birlikte klinik, hematolojik ve serum biyokimyasal parametrelerinin birlikte değerlendirilmesiydi. Çalışma 21 adet çiftlikte, yaşları 1 ay ile 8 yaş arasında değişen aşılı veya aşısız toplam 296 sığırda değerlendirildi. Virolojik tetkiklerden sonra hayvanlar 3 gruba ayrıldı: Ġlk grup IBR aşılı ve IBR Antikor (+) (n=38), 2. grup; aşısız ve IBR Antikor (+) (n=25), 3. grup IBR aşısız ve IBR antikor (-) ve (n=232) olarak belirlendi. Jinekolojik muayene ile solunum ve gastrointestinal sistemin muayeneleri yapıldı. Serum biyokimyal ve hematolojik bulgular belirlendi. Grup 2’de lenfopeni ile birlikte nötrofil ve monosit sayılarının diğer gruplara göre yüksek olduğu görüldü (P<0.05). Aynı grubun biyokimyasal analizlerinde; AST, GGT enzim aktiviteleri ile TP ve CREA konsantrasyonlarının da aşısısz ve antikor (+) grupta yüksek, ALB konsantrasyonunun ise düşük olduğu saptandı (P<0.05).Sonuç olarak, IBR enfeksiyonunun hematolojik ve biyokimyasal parametrelerle birlikte değerlendirilmesinin hayvan sağlığı ile pratikte ilgilenen veterinerler için oldukça faydalı olacağı görüldü

    İnsan ve Hayvanlarda Kalp Hastalıklarının Tedavisinde Bitkisel İlaçların Etkinliği

    No full text
    Cardiovascular diseases are the most important causes of death and organ failure in industrialized countries. There is widespread use of herbal treatments in patients suffering from cardiovascular diseases all over the world. The discussion about the benefit of these drugs is still controversial because of lack of scientific evidence. Lifestyle interventions, including dietary supplement with natural compounds possessing known lipid-lowering effects, are strongly supported by the international guidelines for cardiovascular disease prevention. This review provides important knowledge both insights on issues concerning the safety of the most commonly used dietary supplements and nutraceuticals with demonstrated lipid-lowering actions and their applicability in the field of veterinary medicine.Kardiyovazküler hastalıklar sanayileşmiş ülkelerde ölüm ve organ yetersizliklerinin en önemli nedenidir. Dünya çapında kardiyovazküler hastalıklardan müzdarip hastalarda bitkisel tedaviler yaygın olarak kullanılmaktadır. Bu ilaçların faydaları hakkındaki tartışmalar, bilimsel verilerin yetersizliği nedeniyle hala tartışma konusudur. Lipid düşürücü etkileri nedeniyle diyetlere bileşiklerin eklenmesini içeren yaşam tarzı, kardiyovazküler hastalıklardan korunmak için uluslar arası otoriteler tarafından şiddetle önerilmektedir. Bu derleme, en yaygın kullanılan lipid düşürücü etkili nütrasötikler ve diyet ilave ürünleri ve veteriner hekimlik alanında uygulanabilirliği hakkında önemli bilgiler sağlamaktadır

    İnsan ve Hayvanlarda Nonalkolik Yağlı Karaciğer Hastalığı/Hepatik Steatozisin Tedavisinde Bitkisel İlaçların Etkinliği

    No full text
    Nonalcoholic fatty liver disease (NAFLD) is a condition in which excess fat accumulates in the liver of a patient without a history of alcohol abuse. Nonalcoholic fatty liver disease (NAFLD) is characterized by a wide range of liver damage spanning steatosis, nonalcoholic steatohepatitis (NASH), cryptogenic liver cirrhosis, and even to hepatocellular carcinoma. The pathogenesis of NASH is multifactorial, with insulin resistance and increased fatty acid are possibly important factors in the accumulation of hepatocellular fat, and oxidative stress, lipid peroxidation, mitochondrial dysfunction, and dysregulation of various cytokines are important causes of hepatocellular injury in steatotic liver. Herbal remedies have long been used in treating liver inflammation and other symptoms associated with fatty liver disease, although more clinical research evidence may be necessary to determine these supplements' true effectiveness and mechanisms of action. In this review, we tried to describe the characteristics and current treatments of NAFLD and provide opportunities for developing new therapeutic management approaches, with particular emphasis on development of animal studies.Alkol alımı ile ilgili olmayan yağlı karaciğer hastalıkları (NAFLD) geçmişte alkol kullanmamış hastaların karaciğerlerinde aşırı yağ birikmesi durumunu ifade eder. NAFLD, alkol alımı ile ilgili olmayan steatohepatit (NASH), kriptojenik karaciğer sirozu ve hepatoselüler karsinoma varan yaygın karaciğer hücre yıkımı hasarını ifade eder. NASH’ın patogenezi multifaktöriyel olup, muhtemel en önemli faktörler; insülin rezistansı ve artan yağ asidi nedeniyle karaciğer hücrelerinde yağ birikimi, oksidanlara bağlı stres, lipid peroksidasyon, mitokondrial fonksiyon bozukluğu ve değişen oranlardaki sitokinlerin regülasyon bozuklukları steatotik karaciğerde hepatoselüler hasarın en önemli sebepleridir. Etki mekanizmalarının ve gerçek etkilerinin daha çok bilimsel araştırmalarla kanıtlanmasına gerek duyulmasına rağmen, bitkisel ilaçlar karaciğer yangıları ve karaciğer yağlanması ile ilişkili diğer semptomların tedavilerinde uzun süreden beri kullanılmaktadırlar. Bu derlemede, hayvan çalışmalarının geliştirilmesinin gerekliliği üzerine kısmen vurgu yapmakla birlikte, NAFLD’nin bitkisel ilaçlarla tedavisindeki özellikleri mevcut durumu ve yeni terapötik yaklaşımların geliştirilmesi için fırsatlar sağlamaya çalıştık
    corecore