12 research outputs found
Democracy related units in Social Studies Curriculums Based on Self-regulation Strategies: A Comparison of Turkey and Germany
This study aimed to compare the units related to democracy concept of Social Studies Curriculums applied in Federal Republic of Germany and Republic of Turkey. The goals of the study indicated in Democracy related unit in Social Studies Curriculum in Turkey is examined comparatively with North Rhine-Westphalia State of Germany based on the learning strategies depending on Zimmerman (1998) and Pintrich (2000)’s learning model built on self-regulation. Firstly, literature review of the descriptive research method was used and then, documents were categorized, classified and sorted out using document analysis technique. The derived data of the both countries were compared by the appropriateness to self-regulation strategies. As a result of the study, the democracy related units applied by the curriculums of both countries are found appropriate to students’ gaining self-regulation strategies and also at the end of the study; some suggestions are stated to be able to use the educational environment more effectively in terms of self-regulation strategies
The Effects of Teaching Supported by Self-Regulated Learning on Students’ Learning and Studying Responsibility
The purpose of this study is to determine the effects of teaching supported by self-regulated learning on students’ learning and studying responsibility. This research was carried out through “pre-test-post-test control group model”. The sample of the study consisted a total of 52 fifth grade students studying in two different classrooms of an urban primary school located in the West Black Sea Region in Turkey in the 2018-2019 academic year. This study was conducted for 4 weeks and the unit of “Culture and Heritage” in social studies lesson was covered. The learning and studying responsibility scale was used to collect the data. In the analysis of data, pre-test – post-test scores were compared by using t-test for dependent groups. In addition, in order to explain the power of relation, effect size (Cohens' d) values were calculated. The result of the study shows that teaching supported by self-regulated learning is effective and beneficial in students' learning and studying responsibility levels in favour of experimental group. This result demonstrated that teaching supported by self-regulated learning had positive effects on students' learning and studying responsibility
Psikolojik Danışman Adaylarının Bilinçli Farkındalık Düzeylerinin Çeşitli Değişkenlere Göre İncelenmesi
Bu araştırmanın amacı, psikolojik danışman adaylarının bilinçli farkındalık düzeylerini çeşitli değişkenlere göre incelenmektir. Araştırma 171 psikolojik danışman adayı üzerinde yürütülmüştür. Adayların 117sini (%2568,4) kız öğrenciler, 54ünü (31.6) ise erkek öğrenciler oluşturmaktadır. Araştırmada veri toplamak amacıyla amacıyla Kişisel Bilgiler Formu ve Beş Boyutlu Bilinçli Farkındalık Ölçeği kullanılmıştır. Ölçek, gözlemleme, tanımlama, farkındalıkla davranma, içsel deneyimleri yargılamama ve içsel deneyimlere tepkisizlik alt boyutlarından oluşmaktadır. Araştırmada öğrencilerin bilinçli farkındalık düzeylerinin belirlenmesi için frekans (f), yüzde (%25), aritmetik ortalama (X) ve standart sapma (SS) kullanılmıştır. Nedensel karşılaştırma deseni için gruplar arası ortalamaların karşılaştırılmasında hangi istatistiklerin kullanacağını belirlemek amacıyla puan dağılımları incelenmiştir. Kolmogrow-Smirnov testi, çarpıklık ve basıklık katsayıları incelendiğinde puan dağılımların normal dağılım sergilediği görülmektedir. Bundan dolayı psikolojik danışman adaylarının bilinçli farkındalık özelliklerinin belirlenen demografik özelliklere (cinsiyet, sınıf, mezun olunan lise türü, tercih sırası, tercih nedeni) göre farklılaşıp farklılaşmadığını belirlemek için iki grup ortalamalarının karşılaştırılmasında bağımsız gruplar için t testi, ikiden fazla grup ortalamaların karşılaştırılmasında ise tek yönlü varyans analizi (One way ANOVA) kullanılmıştır. Anovada farkın kaynağının belirlenmesi için Tukey testi kullanılmıştır.
Araştırmadan elde edilen veriler sonucunda psikolojik danışman adaylarının bilinçli farkındalık özelliklerinin orta düzeyde olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Psikolojik danışman adaylarının gözlemleme özelliklerinin, tanımlama özelliklerinin, farkındalıkla davranma özelliklerinin ve tepkisizlik özelliklerinin görece orta düzeyde olduğu, aynı zamanda yargısızlık özelliklerinin ise düşük olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Psikolojik danışman adaylarının genel olarak bilinçli farkındalık özelliklerinin cinsiyete, sınıf düzeyine, mezun olunan lise türüne, öğrenim gördükleri lisans programını tercih nedenine ve tercih sırasına göre farklılaşmadığı sonucuna ulaşılmıştır. Elde edilen sonuçlar alan yazın kapsamında tartışılmış ve önerilerde bulunulmuştur
A COMPARATIVE APPROACH TO SELF-REGULATED LEARNING MODELS
Öğrencilerin öğrenme sürecinde, dikkatini toplama, zamanı etkili ve verimli kullanma, kendine güven duyma, bilgi birimleri arasında ilişki kurma, kendi öğrenme hedefleri ile stratejilerini belirleme, kendi öğrenme hedeflerine ulaşma ve öğrenmelerini organize etme yeteneği kazanma becerileri öz-düzenleme ile yakından ilgilidir. Başarının ve akademik performansın en önemli belirleyici olduğu düşünülen kavramlardan biri olan öz-düzenleme kavramı, pek çok kuramsal bakış açısıyla tanımlanmış ve modellendirilmiştir. Bu çalışma ile bireylerin yaşam boyu öğrenmeleri açısından son derece önemli olan özdüzenleme kavramının tanımları, modellerin özellikleri, modellerin temel aldığı teoriler karşılaştırmalı bir bakış açısı ile ele alınarak, benzerlik ve farklılıklarının belirlenmesi amaçlanmıştır. Literatürde farklı öz-düzenleme Geliştirilen Bu modellerden, Zimmerman'ın öz-düzenlemeye dayalı öğrenme modeli, Pintrich'in öz-düzenlemeye dayalı öğrenme modeli, Winne' nın öz-düzenleme modeli, Borkowski'nin süreç odaklı bilişsel modeli, Boekearts'in uyarlanabilir öğrenme modeli ve Kanfer'ın üç aşamalı öz-düzenleme modeli, temel alınarak incelenmiş, benzerlik ve farklılıkları belirlenmiştir. Sonuç olarak, Zimmerman, Pintrich, Kanfer ve Boekaerts modelleri öz-düzenlemeyi amaç odaklı döngüsel bir süreç olarak tanımlarken, Borkowski ve Winne'nin modellerinde ise öz-düzenleme, öğrenme için gerekli olan bilişsel taktikler ve stratejilerin seçimini ve kullanımını ifade eden üstbilişsel süreç olarak tanımlanmaktadır. Ayrıca modellerin, öz-düzenlemeli öğrenme aşamalarında farklılıkların olduğu, ancak bireyin aktif katılımı, kendi öğrenmelerini gözleme ve değerlendirme aşamalarının benzer olduğu görülmüştürStudents’ abilities to concentrate, to use the time efficiently, to believe in themselves, to correlate between information units, to formulate self-learning objectives and strategies, to reach self-learning objectives and organizational ability are closely related to selfregulation. Self-regulation which is thought as the most important determiner for success and academic achievement is defined and modelled with a lot of theoretical perspective. The purpose of this study is to determine similarities and differences of the definitions on selfregulation, which is extremely important for people in lifelong learning, the theories that models are based on, and the qualities of the models by examining all of them with a comparative approach. Different self-regulation models have been developed in literature. Of all these developed models, Zimmerman’s self-regulated learning theory, Pintrich’s self-regulated learning strategies, Winne’s selfregulation model, Borkowski’s process oriented model of metacognition, Boekearts’s model of adaptable learning and Kanfer’s three-stage model of self-regulation were investigated and identified the similarities and the differences. As a result, while Zimmerman, Pintrich, Kanfer and Boekaerts identify self-regulation as metacognitive process which implies the choice and usage of cognitive tactics and strategies which are necessary for learning. Moreover, it was concluded that models have differences in self-regulated learning stages; however, the stages of active participation, and observing and evaluating self-learning have similaritie
Video ve gösteri ile öğretim yöntemlerinin öğrenci başarısına etkileri
Yapılan çalışmada yaş ortalaması 22.73 ±3.418 yıl olan deney gurubuna makro dönem dayanıklılık antrenman programı uygulanarak, bu antrenman programının amatör futbolcular üzerindeki fiziksel ve fizyolojik etkileri tespit edilmeye çalışılmıştır. Uygulanan dört haftalık dayanıklılık antrenman programının, aerobik kapasiteyi geliştirdiği, anaerobik kapasiteye ise etkisinin olmadığı tespit edilmiştir. Yapılan çalışmada elde edilen nabız değerlerinin normal sınırlar içerisinde olduğu tespit edilirken son testlerde deney gurubu lehine çıkan farkın antrenmanın kalp üzerine yaptığı etkiden kaynaklandığı düşünülmektedir. Antrenman programının sistolik ve diastolik kan basınçları üzerine sayısal bir etkisi olmasına rağmen bu etkinin istatistiksel açıdan anlamlı olmadığı tespit edilmiştir. Bunun sebebi, antrenman programının süresinin kısa oluşuna bağlanabilir. Uygulanan antrenman programının sporcuların eksprasyon ve insprasyon kuvveti üzerine olumlu etki yaptığı tespit edilmiştir. Uygulanan antrenman programının akciğer kapasitesi üzerine etkisinin olmasına rağmen FVC, FEV1% ve MW değerlerindeki artışın istatistiksel olarak anlamlı olmadığı, FEVİ değerinde ise anlamlı bir artış olduğu tespit edilmiştir. Dayanıklılık antrenmanının vital kapasitesini geliştirici etkisinin olduğu bir çok araştırmacı tarafından bulunmuştur. (AKGÜN, 1989:49; TAMER, 1995:147) Ancak uygulanan antrenman programının süresinin kısa oluşunun vital kapasitesindeki gelişmenin istatistiksel olarak anlamsız çıkmasına sebep olduğu düşünülmektedir.In the recent study, a macro period endurance training program was performed on an experimental group which had a mean age of 22.73-3,418, to identify the physical and physiological effects of this program on the ametour football players. It is stated that an endurance training program which continued for a month had no effect on the development of aerobic capacity and anaerobic capacity. While the heart rates which were estimated in this study were in normal levels, the positive difference identified in the last tests is thought to be occured because of the effect of training on the heart. Although the training program has quantitative effect on the sistolic and diastolic blood pressures, the effect was not statistically significant. This maybe resulted because of the shortness of the training program. It is stated that the performed training has an positive effect on athletes expiration and inspiration force. While the performed training program has an effect on lung capacity, the increase in the FVC, FEV1% and MW values was not statistically significant, but there was significant increase in FEV1 value. The developing effect of endurance training on lung capacity was emphasized by several researchers (AKGÜN, 1989: 49; TAMER, 1995:147). But it is thought that the shortness of performed training program resulted in statistically insignificant development in lung capacity
Sınıf Öğretmenlerinin Öz-Yeterlilik İnanç Düzeyleri Üzerine Bir Araştırma
Bu araştırmanın amacı, ilkokullarda görev yapan sınıf öğretmenlerinin öz-yeterlik inanç düzeylerini belirlemektir. Tarama modeline göre düzenlenen bu araştırma Sakarya İli’nde ilkokullarda görev yapan 278 sınıf öğretmeni ile gerçekleştirilmiştir. Öğretmenlerin öz-yeterlik inançlarını belirlemek için Tschannen-Moran ve Woolfolk Hoy (2001) tarafından geliştirilen, Çapa, Çakıroğlu ve Sarıkaya (2005) tarafından Türkçeye çevrilen “Teachers’ Sense of Efficacy Scale” (TSES-Öğretmen Öz-Yeterlik Ölçeği)’nin uzun formu kullanılmıştır. Türkçeye uyarlanan ölçeğin bütününe ilişkin olarak hesaplanan Cronbach’s Alpha katsayısı 0,93 alt boyutların alpha değerleri; Öğrenci katılımına yönelik öz-yeterlik: 0,82 Öğretim stratejilerine yönelik öz yeterlik: 0,86 Sınıf yönetimine yönelik öz-yeterlik: 0,84 olarak bulunmuştur. Verilerin analizinde frekans, yüzde, aritmetik ortalama ve standart sapma gibi istatistikî teknikler kullanılmıştır. Araştırmadan elde edilen bulgulara göre, ilkokullarda görev yapan sınıf öğretmenlerinin genel öz-yeterlik inanç düzeylerinin “yeterli" olduğu bulunmuştur. Ölçeğin alt boyutlarından öğretmenlerin öğrencileri derslere aktif katılımını sağlamaları öz-yeterlik inanç düzeyi “orta düzeyde yeterli”, öğretim stratejilerini kullanma öz-yeterlik inanç düzeyleri ve sınıf yönetiminde öz-yeterlik inanç düzeyleri boyutlarında ise kendilerini “yeterli” gördükleri bulunmuştur
İlkokul Öğrencilerinin Öğrenme Stilleri ile Akademik Başarıları Arasındaki İlişki
Bu araştırma, ilkokul 4. Sınıf öğrencilerinin öğrenme stillerini belirlemek ve öğrenme stilleri ile akademik başarıları arasındaki ilişkiyi ortaya koymak amacıyla yapılmıştır. Araştırma, ilişkisel tarama modelinde yapılmış betimsel bir çalışmadır. Çalışma grubunu 2013-2014 eğitim- öğretim yılı içinde öğrenim görmekte olan 176 kız, 164 erkek toplam 340 ilkokul 4. Sınıf öğrencileri oluşturmaktadır. Araştırmada öğrencilerin öğrenme stillerini belirlemek için Kolb (1985) tarafından geliştirilen, Aşkar ve Akkoyunlu (1993) tarafından Türkçeye uyarlama çalışması yapılan “Kolb’ un Öğrenme Stili Envanteri” ile “Kişisel Bilgi Formu” kullanılmıştır. Akademik başarı notları olarak, yılsonu karne notları kullanılmıştır. Verilerin analizinde; frekans, yüzde, Kaykare (χ2) ve tek yönlü varyans analizi (F testi) kullanılmış ve korelasyon katsayıları hesaplanmıştır.
Araştırmada sonucunda öğrencilerin; % 42.6’sı özümseyen, % 27.9’u değiştiren, % 18.2’si ayrıştıran, %11.3’ü yerleştiren öğrenme stiline sahip oldukları bulunmuştur. Öğrenme stilleri arasında belirlenen bu farklılığın anlamlı olduğu, öğrencilerin en çok özümseyen öğrenme stiline sahip olduğu bulunmuştur. Cinsiyet değişkenine göre kız öğrencilerin % 52.3 değiştiren, erkek öğrencilerin % 50.0 özümseyen öğrenme stiline sahip olduğu bulunmuştur. Öğrencilerin cinsiyet değişkenine göre öğrenme stillerinde görülen farklılığın istatistiksel olarak anlamlı olduğu, öğrenme stilleri ile sosyal bilgiler dersi akademik başarıları arasında anlamlı bir ilişkinin olmadığı bulunmuştur
Hayat Bilgisi Öğretim Programı Kazanımlarının Öz Düzenleme Becerileri Açısından İncelenmesi
Öz düzenleme stratejileri, Bandura’nın sosyal öğrenme kuramına dayalı olarak oluşturulan ve öğrencilerin öğrenmeleri için hedefler belirledikleri, kendi biliş yapısını ve davranışını biçimlendirdikleri, kontrol ettikleri yapılandırmacı bir süreç olarak tanımlanmaktadır. Öğrencilerin kendi öğrenme etkinliklerini düzenleme gereksinimleri ve öğretmenlerin öğrenme için gerekli becerileri kazandırma düşüncesi öz düzenleme kavramının önem kazanmasını sağlamıştır. Öz düzenleme becerisi, öğrencinin bir hedefe ulaşmak için, kendi duygu, düşünce ve davranışlarını yönlendirmesi süreci olarak tanımlanmaktadır. Bu çalışma ile Hayat Bilgisi Öğretim Programı kazanımlarının öz düzenleme becerileri açısından incelenmesi amaçlanmıştır. Araştırmada Hayat Bilgisi Öğretim Programı kazanımları, Zimmerman ve Pintrich’in öz düzenlemeye dayalı öğrenme modeli kapsamında ortaya koydukları öz düzenlemeye dayalı öğrenme stratejileri birleştirilerek incelenmiştir. Çalışma doküman incelemesine dayalı olarak yapılmıştır. Araştırmada incelenen doküman, Hayat Bilgisi 1.,2., ve 3. sınıf Hayat Bilgisi Öğretim Programıdır. Araştırmadan elde edilen bulgulara göre kazanımların kaynakları yönetme stratejileri, zaman ve çalışma ortamının düzenlenmesi stratejileri, yardım arama stratejilerinde yoğunlaştığı bulunmuştur. Üst biliş stratejilerini kazandırmaya yönelik kazanımların sayısının az olduğu bulunmuştur. Araştırmanın bulguları doğrultusunda üst bilişsel ve bilişsel stratejilerin kazandırılmasına yönelik kazanımların programlarda daha fazla yer almasına yönelik öneriler getirilmiştir
The Mind Image (Metaphors) Of Classroom Teacher Candidate Related to Multigrade
Bu çalışmanın amacı, sınıf öğretmeni adaylarının birleştirilmiş sınıf ve birleştirilmiş sınıfta görev yapan öğretmen kavramına ilişkin zihin imgelerini belirlemektir. Araştırmanın çalışma grubunu 105 sınıf öğretmeni adayı oluşturmaktadır. Araştırma nitel araştırma kapsamında tasarlanmıştır. Amaçlı örnekleme yöntemi kullanılmıştır. Araştırmada sınıf öğretmeni adaylarının belirlenen kavramlara ilişkin algılarını belirlemek amacıyla "birleştirilmiş sınıf... gibidir. Çünkü..." ve "birleştirilmiş sınıflı ilkokul öğretmeni.... gibidir. Çünkü..." sorularını cevaplandırmaları istenmiştir. Verilerin analizinde içerik analizi yapılmıştır. Öğretmen adaylarının birleştirilmiş sınıf kavramına ilişkin oluşturdukları metaforlar "heterojen yapı olarak birleştirilmiş sınıf", "rahatsız edici ve sıkıntı verici yapı olarak birleştirilmiş sınıf", "saf, temiz, değerli yapı olarak birleştirilmiş sınıf", "yardımlaşma ve dayanışma ortamı olarak birleştirilmiş sınıf" olmak üzere 4 kategoride toplandığı, birleştirilmiş sınıfta görev yapan öğretmen kavramına ilişkin oluşturdukları metaforların ise, "yetiştiren, yönlendiren ve şekillendiren öğretmen", "çok yönlü öğretmen", "kısıtlı imkânlarla ve zorlukla mücadele eden öğretmen" ve "enerji ve bilgi kaynağı olan öğretmen" olmak üzere dört kategoride toplandığı sonuçlarına ulaşılmıştır.The purpose of this study was to determine the mind image of classroom teacher candidate about the concept of multigrade primary and the concept of the person who taught in the multigrade clasroom. The working group of the research consisted teacher candidate who studied in the fourth class in an educational faculty in the West Black Sea, 105 candidate teachers who participated in the experience of the application in elementary schools with multigrade classrom. The research was designed within the scope of qualitative research. The content analysis was carried out to analyze the data. The metaphor produced at the end of the study the metaphor seemed to be generally positive. It was concluded that the mind image of classroom teacher candidate about the concept of multigrade primary consisted four categories named "multigraded classroom as the heterogeneous structure"; ' multigraded classroom as a disturbing and distressing structure "; multigraded classroom as a pure, clean, valuable structure''; 'the multigraded classroom as the structure based on cooperation and solidarity'' and the images about the concept of the person who taught in the multigrade clasroom consisted three categories named '' educating, guiding and shaping the teacher", "versatile teacher"; ''struggling teachers with limited possibilities and challenges
The Investigation of Objectives of Life Science Curriculum in Terms of Self Regulated Skills
Öz düzenleme stratejileri, Bandura'nın sosyal öğrenme kuramına dayalı olarak oluşturulan ve öğrencilerin öğrenmeleri için hedefler belirledikleri, kendi biliş yapısını ve davranışını biçimlendirdikleri, kontrol ettikleri yapılandırmacı bir süreç olarak tanımlanmaktadır. Öğrencilerin kendi öğrenme etkinliklerini düzenleme gereksinimleri ve öğretmenlerin öğrenme için gerekli becerileri kazandırma düşüncesi öz düzenleme kavramının önem kazanmasını sağlamıştır. Öz düzenleme becerisi, öğrencinin bir hedefe ulaşmak için, kendi duygu, düşünce ve davranışlarını yönlendirmesi süreci olarak tanımlanmaktadır. Bu çalışma ile Hayat Bilgisi Öğretim Programı kazanımlarının öz düzenleme becerileri açısından incelenmesi amaçlanmıştır. Araştırmada Hayat Bilgisi Öğretim Programı kazanımları, Zimmerman ve Pintrich'in öz düzenlemeye dayalı öğrenme modeli kapsamında ortaya koydukları öz düzenlemeye dayalı öğrenme stratejileri birleştirilerek incelenmiştir. Çalışma doküman incelemesine dayalı olarak yapılmıştır. Araştırmada incelenen doküman, Hayat Bilgisi 1.,2., ve 3. sınıf Hayat Bilgisi Öğretim Programıdır. Araştırmadan elde edilen bulgulara göre kazanımların kaynakları yönetme stratejileri, zaman ve çalışma ortamının düzenlenmesi stratejileri, yardım arama stratejilerinde yoğunlaştığı bulunmuştur. Üst biliş stratejilerini kazandırmaya yönelik kazanımların sayısının az olduğu bulunmuştur. Araştırmanın bulguları doğrultusunda üst bilişsel ve bilişsel stratejilerin kazandırılmasına yönelik kazanımların programlarda daha fazla yer almasına yönelik öneriler getirilmiştir.Based on Bandura's social learning theory, self-regulation strategies are defined as constructivist processes to set goals for student learning, to shape student behavior, and to control student cognition. The concept of self-regulation is crucial as it leads students to have a control mechanism in their learning and leads teachers to obtain necessary skills for an effective teaching. Self-regulation skills are defined as ways how students may direct their own thoughts, feelings, and behaviors to achieve a goal. The purpose of this study was to investigate the benefits of teaching Life Science course in terms of self-regulation skills. Student gains revealed in Life Sciences course were examined by combining the conceptual frameworks of Zimmerman and Pintrich based on learning model created through selfregulation. The study was conducted based on a document review. The documents examined in the study included the curriculum of 1st grade, 2nd grade, and 3rd grade Life Science courses. The findings of the study suggested that student gains were evident based on resource management strategies, time and work environment management strategies, and help seeking strategies. The findings also showed that student gains based on metacognitive strategies were at minimum levels. The suggestions for the study included that more emphasis may be put on cognitive and metacognitive strategies in teaching programs