14 research outputs found
Abdominal ultrasonografi uygulanan köpeklerde EKG ve EMG bulgularının değerlendirilmesi
In this study, it was investigated that how the abdominal ultrasonography (USG) affect the ECG (for heart rate)
and EMG data and whether it would be possible to apply both ECG and EMG simultaneously while applying
USG. ECG and EMG data were recorded at least 15 seconds before and after 10 seconds during the USG
procedure in 12 dogs. The biosignal recording system was set for 1 channel EMG and 1 channel ECG. The
common mode rejection ratio of the amplifiers was over 85 dB. The transmission band of the EMG amplifier
was set to 5-450 Hz according to the amplitude analysis, and the transmission band of the ECG amplifier was set
to 0.5-40 Hz for heart rate detection. The system's 12-bit Analog digital converters were averaged 128 consecutive
sampling data and transferred to the Android 7.0-based recording system. Then datas were processed with Matlab
2018 analysis program. As a result, when the EMG and ECG datas of the dogs included in the study were
evaluated, a significant contraction was detected in the affected muscle groups, also heart rates increased
statistically. However, it was observed that such applications did not cause any complications that would affect
the patient's health.Bu çalışmada, köpeklerde uygulanan abdominal ultrasonografinin, eş zamanlı uygulanan EKG (kalp hızı için) ve
EMG (kas kasılması için) verilerini ne şekilde etkilediği araştırılmış, ayrıca USG uygulanırken aynı anda hem EKG
hem de EMG uygulanmasının her hangi bir komplikasyon oluşturup oluşturmayacağının ortaya konulması da
amaçlanmıştır. Esaote My Lab Five VET marka renkli Doppler Ultrasonografi cihazı ve bu cihaza ait 5.0/8.0
MHz multi frekanslarında tarama yapabilen mikrokonveksprob kullanılarak yapılan 12 köpekteki USG işlemi
esnasında en az 15 saniye öncesi ve 10 saniyesi sonrası EKG ve EMG verileri kayıt altına alınarak değerlendirildi.
Biyosinyal kayıt sistemi, 1 kanal EMG ve 1 kanal EKG verisi için ayarlandı. Amplifikatörlerin ortak gürültüden
kurtulma oranı 85 dB’in üzeri idi. EMG amplifikatörünün geçirme bandı amplitüd analizine uygun şekilde 5-450
Hz, EKG amplifikatörünün geçirme bandı ise 0.5-40 Hz olarak ayarlandı. Sistemin 12-bit Analog dijital çeviricileri
128 kez ardışık örneklemenin ortalamasını alarak veriyi, Android 7.0 temelli kayıt sistemine aktardı. Veriler daha
sonra Windows temelli bir bilgisayarda Matlab 2018 bilimsel analiz programı ile işlendi. Sonuç olarak çalışmaya
alınan köpeklerde EKG verileri değerlendirildiğinde kalp hızının istatistiksel olarak arttığı ayrıca EMG sonuçlarına
göre de etkilenen kas gruplarında anlamlı derecede kasılma saptandı. Ancak bu tür uygulamaların hastanın sağlığını
etkileyecek herhangi bir komplikasyona yol açmadığı görüldü
Efficiency of eprinomectin for the treatment of naturally infested with sarcoptes scabiei in rabbits (oryctolagus cuniculus)
Bu çalışma, Afyon Kocatepe Üniversitesi Veteriner Fakültesi Hayvan Hastanesine göz, burun, ağız etrafında ve ayaklarda kaşıntılı yara şikâyetleri ile getirilen on iki beyaz Yeni Zelanda tavşanı (Oryctolagus cuniculus) üzerinde yürütüldü. Tavşanların lezyonlu bölgelerinden bisturi yardımıyla alınan deri kazıntıları %10’luk KOH ile ezildikten sonra ışık mikroskobunda incelendi ve tavşanların Sarcoptes scabiei ile infeste oldukları belirlendi. Tedavide eprinomektin 0.2 mg/kg ve deri altı yolla 14 gün arayla iki kez uygulandı. Eprinomektinin etkinliği; deri kazıntısının parazitolojik muayenesinde Sarcoptes scabiei akarlarının varlığı ve/veya klinik belirtilerin devam edip etmediği durumuna göre değerlendirildi. Sonuçta eprinomektinin tavşanlarda S. scabiei'nin doğal enfestasyonlarına karşı etkili olduğu belirlenmiştir.This study was carried out on twelve white New Zealand rabbits (Oryctolagus cuniculus) which brought with itchy wounds symptoms around eye, nose, mouth and feet to Afyon Kocatepe University, Veterinary Faculty, Animal Hospital. The skin scrapings that taken from the lesion areas of rabbits with a scalpel, were examined in the light microscope then crushed with 10% KOH and it was determined the rabbits infested with Sarcoptes scabiei. At treatment, Eprinomectin was administered 0.2 mg/kg subcutaneously twice with 14 days interval. The efficacy of eprinomectin was assessed either clinically or parasitologically examination by the absence of Sarcoptes scabiei mites due to skin scraping. The results of the present study determine that eprinomectin is effective against naturally infestations of S. scabiei in rabbits
Bir köpekte kistik müsinöz safra kesesinin klinik, ultrasonografik ve patolojik değerlendirilmesi
An 11 years old male Spaniel Cocker was handled to Animal Hospital with lethargy, polypnea and abdominal distension. At physical examination; abdominal sensitivity was detected. The body temperature and heart rate were measured in physiological levels. On ultrasonographic examination; hepatomegaly, thickened and enlarged gallbladder were detected. Hyperechoic content in the lumen was observed also mild free liquid was seen in the abdomen. Gall bladder wall thickness was measured as 3,5 mm. At biochemical examination; AST, ALP, GGT and total cholesterol levels were significantly increased and AST, glucose and phosphorus levels were slightly increased when compared with the reference values. Due to treatment, the patient died after a week and necropsy was performed. At the pathologic examination; cystic mucinous gallbladder was detected. In this case presentation, clinical, ultrasonographic and pathologic evaluation of cystic mucinous gallbladder in a dog was described.Bu olgunun materyalini, uyuşukluk, polipne ve abdominal distensiyon şikayetiyle hayvan hastanesine getirilen 11 yaşlı erkek bir Spaniel Cocker oluşturdu. Fiziksel muayenede; karında hassasiyet tespit edildi. Vücut ısısı ve nabız sayısı fizyolojik seviyelerde ölçüldü. Ultrasonografik muayenede; hepatomegali, kalınlaşmış ve genişlemiş safra kesesi tespit edildi. Safra kesesi lümeninde hiperekoik içerik, ayrıca batında az miktarda serbest sıvı görüldü. Safra kesesi duvar kalınlığı 3,5 mm olarak ölçüldü. Biyokimyasal incelemede; AST, ALP, GGT ve toplam kolesterol seviyeleri önemli ölçüde artmış olarak tespit edildi. AST, glikoz ve fosfor seviyeleri referans değerlerin biraz üzerindeydi. Yapılan sağaltıma karşın hasta bir hafta sonra öldü ve nekropsi uygulandı. Bu olgu sunumunda bir köpekte rastlanılan kistik müsinöz safra kesesinin klinik, ultrasonografik ve patolojik değerlendirilmesi amaçlanmıştır
Fatty Liver Syndrome and Prevention in Dairy Cows
Karaciğer yağlanması süt ineklerinin önemli metabolizma hastalıklarından
birisidir. Bu derlemede karaciğer yağlanmasının etiyolojisi, sınıflandırılması
ve korunma prensipleri hakkında literatür bilgiler sunulmuştur.Fatty liver syndrome is one of the most common metabolic disorder in
dairy cows. In this review, etiology, classification, and prevention of Fatty
liver syndrome was defined according to current literature
Fatty Liver Syndrome and Prevention in Dairy Cows
Karaciğer yağlanması süt ineklerinin önemli metabolizma hastalıklarından
birisidir. Bu derlemede karaciğer yağlanmasının etiyolojisi, sınıflandırılması
ve korunma prensipleri hakkında literatür bilgiler sunulmuştur.Fatty liver syndrome is one of the most common metabolic disorder in
dairy cows. In this review, etiology, classification, and prevention of Fatty
liver syndrome was defined according to current literature
Renal failure in a dog with chronic ehrlichiosis
Bu olgunun materyalini anoreksi, halsizlik, kusma, polidipsi, poliüri, karın altı ve ekstremitelerde peteşi ve melana bulguları olan 4 yaşında, erkek Golden Retriver bir köpek oluşturdu. Anemnezde hastanın kene enfeksiyonuna maruz /çaldıktan sonra, halsizlik, ateş, kilo kaybı, çabuk yorulma, epistakzis şikayetleri ile bir veteriner polikliniğine götürüldüğü, burada E. canis test kiti ile erlikiozis tanısı konulduğu ve hastaya altı hafta süreyle 5mg/kg/gün dozda doksisiklin verildiği, sağaltım durdurulduktan dört hafta sonra yeniden epistakzis, letarji, kusma, aşın kilo kaybı ve genel durumda bozulma olduğu ve üç hafta süreyle sıvı sağaltımı uygulandığı öğrenildi. Hastaya A. Ü. Veteriner Fakültesi İç Hastalıkları Anabilim Dalı Kliniğine getirildiğinde klinik, laboratuar ve ultrasonografik bulgulara dayanılarak kronik erlikiozis 'e bağlı kronik renal yetmezlik tanısı konuldu.A 4 year-old male Golden Retriever with a history of anorexia, weakness, vomiting, weight loss, polydipsia, polyuria, melena and petechies on the ventral abdomen and extremities was included in the present case. At the anamnesis, as being informed after being exposed to tick infection the present case was referred to a veterinary polyclinic with weakness, fever, weight loss, exercise intolerance, epistaxis, and a diagnosis of ehrlichiosis with E.canis test kit was made and had received doxycycline at a dosage of 5 mg/kg/day, therapy was continued six week. After 4 weeks of therapy epistaxis, lethargy and vomiting severe weight lose and disorder in general condition, was reoccurred and again received during 3 weeks fluid therapy. A diagnosis of chronic renal failure associated with chronic ehrlichiosis was made according to the clinical, laboratory and ultrasonographic signs when referred to the University of Ankara, Faculty of Veterinary, and department of internal medicine
Bilious Vomiting Syndrome in a Hunter (Pointer) Dog
Sunulan çalışmada 3.5 yaşlı, erkek Pointer av köpeğinde karşılaşılan “Biliöz Kusma
Sendromu” olgusu tartışıldı. Hasta; başlıca efor (av) sonrası gözlenen aralıklı biliöz
kusma, diyare, kondüsyon kaybı, titreme ve zayıflama şikayetleri ile Afyon Kocatepe
Üniversitesi Veteriner Fakültesi Hayvan Hastanesi’ne başvurmuştur. Hastanın 12
saat açlık sonrası yapılan özafagogastroduedonoskopik muayenesinde midenin boş
olduğu gözlendi. Endoskopik muayene sonucu hastada hafif/orta derecede
duedonal-gastrik safra refluksu tanımlandı. Uygulanan tedavi prosedürü sonrası
şikayetlerin ortadan kalktığı belirlenmiştir.In this study “Bilious Vomiting Syndrome” in a 3.5 year old male Pointher hunting
dog was discussed. The patient was referred to the Animal Hospital of Afyon
Kocatepe University for the complaints of intermittant bilious vomiting after effort
(hunting), diarrhoe, condition lost, tremor and waning. After 12 hours fasting the
stomach was determined to be empty by oesophagogastroduedonoscopic
examination. According to the endoscopic examination a slight/mild duedonalgastric
biliary reflux was observed. It was determined that complaints were
disappeared after treatment procedure
Radiographic Findings and Treatment in a Budgerigar With Atypic Crop Candidiasis
Bu makalede tipik klinik belirti göstermeyen kursak kandidiyazisi olgusunun
tanısında radyografinin öneminin ve nystatin, enrofloxacin ile A ve B vitamini ilaç
kombinasyonunu içeren sağaltımın etkinliğinin araştırılması amaçlandı. Bu olgunun
materyalini Ankara Üniversitesi Veteriner Fakültesi İç Hastalıkları Anabilim Dalı’na
getirilen 4 yaşlı bir dişi muhabbet kuşu oluşturdu. Anamnezde kuşun bir haftadır
normal ötüşünün dışında ses çıkardığı, iştahının azaldığı, aynı evde baktıkları diğer
kuşların da 4-6 ay içinde giderek zayıfladıkları ve öldükleri bilgisi alındı. Fiziksel
muayenede herhangi bir patolojik değişiklik belirlenmedi. Kuşun latero-lateral
pozisyonda çekilen direkt radyografisinde kursakta genişleme ve deformasyon
belirlendi. Ürografin içirilerek yapılan indirekt radyografide kursağın bal peteği
görünümünde olduğu, boşalmasının geciktiği, kursak duvarının kalınlaştığı ve
deforme olduğu saptandı. Kursak aspiratı Giemsa ile boyandı, ışık mikroskobunda
psödohifalar görüldü. Kursak içeriğinin Sabourand’s glucose agarda yapılan
kültüründe Candida spp. üretildi. Sağaltımda nystatin (14 gün süreyle 0.15 ml/45g
canlı ağırlık dozunda PO), enrofloxacin (5 gün süreyle 10 mg/kg canlı ağırlığı
dozunda PO)’in ve A (20000 IU/kg, CA PO) ve B (Becozyme şurup®, Roche,
günlük 2 damla PO) vitaminleri uygulandı. Sağaltımın başlamasından 10 gün sonra
ses çıkarma şikayetinin ortadan kalktığı ve iştahın arttığı saptandı.In the present paper, the aim was to emphasize the importance of
radiography in the diagnosis of crop candidiasis without typical clinical signs and
efficacy of treatment including the combination of nystatin, enrofloxacin and vitamin
A and B. The present case, a 4 year old female budgerigar, was referred to University
of Ankara, Faculty of Veterinary Department of Internal Medicine. As being
informed the present budgerigar had abnormally voicing and anorexia and the
history of the other birds in the same household revealed that they have gradually
weakened and died within 4-6 months. No pathological findings were detected at
physical examination. Dilatation and deformation were estimated in the latero-lateral
radiography in the crop. Honeycomb appearance and delayed emptying of the crop
and thickening and deformation of the crop wall were the findings in the indirect
radiography with urographin. The aspirate from the crop was dyed with Giemsa
stain and pseudohyphae were observed with light microscopy. Candida spp. was
cultured in Sabourand’s glucose agar. Treatment included nystatin (0,15 ml/45g
body weight for 14 days, PO), enrofloxacin (10 mg/kg body weight for five days,
PO) and vitamin A (20000 IU/kg bodyweight, PO) and vitamin B (Becozyme
syrup®, Roche, daily 2 gouts, PO). Ten days later abnormal voicing was dissappeared
and appetite was improved
Radiographic Findings and Treatment in a Budgerigar With Atypic Crop Candidiasis
Bu makalede tipik klinik belirti göstermeyen kursak kandidiyazisi olgusunun
tanısında radyografinin öneminin ve nystatin, enrofloxacin ile A ve B vitamini ilaç
kombinasyonunu içeren sağaltımın etkinliğinin araştırılması amaçlandı. Bu olgunun
materyalini Ankara Üniversitesi Veteriner Fakültesi İç Hastalıkları Anabilim Dalı’na
getirilen 4 yaşlı bir dişi muhabbet kuşu oluşturdu. Anamnezde kuşun bir haftadır
normal ötüşünün dışında ses çıkardığı, iştahının azaldığı, aynı evde baktıkları diğer
kuşların da 4-6 ay içinde giderek zayıfladıkları ve öldükleri bilgisi alındı. Fiziksel
muayenede herhangi bir patolojik değişiklik belirlenmedi. Kuşun latero-lateral
pozisyonda çekilen direkt radyografisinde kursakta genişleme ve deformasyon
belirlendi. Ürografin içirilerek yapılan indirekt radyografide kursağın bal peteği
görünümünde olduğu, boşalmasının geciktiği, kursak duvarının kalınlaştığı ve
deforme olduğu saptandı. Kursak aspiratı Giemsa ile boyandı, ışık mikroskobunda
psödohifalar görüldü. Kursak içeriğinin Sabourand’s glucose agarda yapılan
kültüründe Candida spp. üretildi. Sağaltımda nystatin (14 gün süreyle 0.15 ml/45g
canlı ağırlık dozunda PO), enrofloxacin (5 gün süreyle 10 mg/kg canlı ağırlığı
dozunda PO)’in ve A (20000 IU/kg, CA PO) ve B (Becozyme şurup®, Roche,
günlük 2 damla PO) vitaminleri uygulandı. Sağaltımın başlamasından 10 gün sonra
ses çıkarma şikayetinin ortadan kalktığı ve iştahın arttığı saptandı.In the present paper, the aim was to emphasize the importance of
radiography in the diagnosis of crop candidiasis without typical clinical signs and
efficacy of treatment including the combination of nystatin, enrofloxacin and vitamin
A and B. The present case, a 4 year old female budgerigar, was referred to University
of Ankara, Faculty of Veterinary Department of Internal Medicine. As being
informed the present budgerigar had abnormally voicing and anorexia and the
history of the other birds in the same household revealed that they have gradually
weakened and died within 4-6 months. No pathological findings were detected at
physical examination. Dilatation and deformation were estimated in the latero-lateral
radiography in the crop. Honeycomb appearance and delayed emptying of the crop
and thickening and deformation of the crop wall were the findings in the indirect
radiography with urographin. The aspirate from the crop was dyed with Giemsa
stain and pseudohyphae were observed with light microscopy. Candida spp. was
cultured in Sabourand’s glucose agar. Treatment included nystatin (0,15 ml/45g
body weight for 14 days, PO), enrofloxacin (10 mg/kg body weight for five days,
PO) and vitamin A (20000 IU/kg bodyweight, PO) and vitamin B (Becozyme
syrup®, Roche, daily 2 gouts, PO). Ten days later abnormal voicing was dissappeared
and appetite was improved
Bir kedide özefagal divertikül
A 7-year-old spayed female domestic shorthair cat was presented because of post-prandial regurgitation, gasping shortly after eating, weight loss, dyspnea, and tachypnea. Six months prior to the onset of these signs the cat had received nutritional support via gastrostomy and then nasogastric tubes. A diagnosis of esophageal diverticulum was made on the basis of clinical features, contrast esophagram, and endoscopy, and was considered a complication of tube feeding. Medical therapy, including parenteral fluids, ranitidine, metoclopramide, and cisapride, and a soft, bland low-fat diet resulted in improvement in the clinical signs within 1 week. The cat was discharged and recovery was confirmed by phone call follow-up with the owner.Yedi yaşlı kısırlaştırılmış evcil kısa tüylü kedi yemek sonrası şekillenen regürgitasyon, ağzı açık solunum, kilo kaybı, dispne ve taşipne nedeniyle incelendi. Klinik şikayetler başlamadan 6 ay önce kedide gastrostomi ve sonradan nazogastrik tüple beslenme sağlandığı öğrenildi. Klinik bulgular, kontrast radyografi ve endoskopi temel alınarak özafagal divertikül tanısı konuldu. Bu olguda özafagal divertikül’ün tüple beslenmenin bir komplikasyonu olduğu düşünüldü. Parenteral sıvı, ranitidin, metoklopramid ve sisaprid ile yumuşak, düşük yağlı diyet uygulamaları ile yapılan medikal sağaltım klinik bulgularda 1 haftada düzelme sağladı. Kedi taburcu edildikten sonra hasta sahibi ile yapılan telefon görüşmesiyle takipte iyileşme doğrulandı