58 research outputs found
Dokaz imunoreaktivnosti oreksina A u bubregu noja (Struthio camelus camelus).
Orexin-A (hypocretin-1), a neuropeptide, was originally shown to be specifically expressed in the hypothalamus. We studied the presence of orexin-A immunoreactivity in ostrich kidneys. Immunocytochemistry showed that orexin-A immunoreactivity was localized in the tubules of the ostrich kidneys. Immunoreactivity was found both in the renal cortex and the medulla. Immunostaining was mainly localized in the apical border and lumen of tubules.Neuropeptid oreksin-A (hypokretin-1) izvorno je bio dokazan u hipotalamusu. U ovom je radu njegova imunoreaktivnost istražena u bubregu noja. Imunohistokemijski je dokazana njegova imunoreaktivnost u bubrežnim tubulima. Dokazana je također u kori i srži bubrega. Aktivnost je pretežito bila lokalizirana u apikalnom području i lumenu bubrega
Bilişsel Radyo Kullanıcıları için Bulanık Mantık Yardımıyla Kanal Kullanım Olasılığı Hesabında Farklı Bir Yaklaşım
Bu çalışmada, Bilişsel Radyo (BR) kullanıcıları için bulanık mantık yardımıyla kanal seçim yöntemi tasarımı ve benzetimi yapılmıştır. Tasarlanan kanal seçim yönteminin benzetimi MATLAB FIS yazılımı kullanılarak yapılmıştır. Bu çalışmada, 10 tane birincil kullanıcı ve 1 tane de BR kullanıcının aynı iletişim ortamında yer aldığı bir benzetim senaryosu düşünülmüştür. Birincil kullanıcılar, lisanslı kullanıcılardır ve kanala doğrudan erişim hakkına sahip oldukları için istedikleri zaman kanala erişirler. BR kullanıcılar ise, lisanslı olmayan kullanıcılardır ve kanala sadece birincil kullanıcılar olmadığında ya da birincil kullanıcılara herhangi bir girişim oluşturmamak şartıyla erişebilirler. Geliştirilen ağ modelinde, birincil kullanıcılar Ortam Erişim Kontrol (OEK) protokolü olarak Zaman Bölmeli Çoklu Erişim (Time Division Multiple Access - TDMA) tekniğini kullanarak kanala erişirler. BR kullanıcılar ise, Slotted Aloha rasgele erişim tekniğini kullanarak, kanal boşta iken kanala erişebilirler. Yapılan çalışmada Toplanır Beyaz Gauss Gürültüsü (Additive White Gaussian Noise - AWGN) kanal modeli kullanılmıştır
Nasopharynx evaluation in children of unilateral cleft palate patients and normal with cone beam computed tomography
OBJECTIVE: This study aimed to examine the morphological characteristics of the nasopharynx in unilateral Cleft lip/palate (CL/P) children and non-cleft children using cone beam computed tomography (CBCT). METHODS: A retrospective study consisted of 54 patients, of which 27 patients were unilateral CL/P, remaining 27 patients have no CL/P. Eustachian tubes orifice (ET), Rosenmuller fossa (RF) depth, presence of pharyngeal bursa (PB), the distance of posterior nasal spine (PNS)-pharynx posterior wall were quantitatively evaluated. RESULTS: The main effect of the CL/P groups was found to be effective on RF depth-right (p < 0.001) and RF depth-left (p < 0.001). The interaction effect of gender and CL/P groups was not influential on measurements. The cleft-side main effect was found to be effective on RF depth-left (p < 0.001) and RF depth-right (p = 0002). There was no statistically significant relationship between CL/P groups and the presence of bursa pharyngea. CONCLUSIONS: Because it is the most common site of nasopharyngeal carcinoma (NPC), the anatomy of the nasopharynx should be well known in the early diagnosis of NPC
Morphometric and morphological evaluation of mastoid emissary canal using cone-beam computed tomography
Objectives: This study aimed to determine mastoid emissary canal’s (MEC) and mastoid foramen (MF) prevalence and morphometric characteristics on cone-beam computed tomography (CBCT) images to underline its clinical significance and discuss its surgical consequences. Methods: In the retrospective analysis, two oral and maxillofacial radiologists analyzed the CBCT images of 135 patients (270 sides). The biggest MF and MEC were measured in the images evaluated in MultiPlanar Reconstruction (MPR) views. The MF and MEC mean diameters were calculated. The mastoid foramina number was recorded. The prevalence of MF was studied according to gender and side of the patient. Results: The overall prevalence of MEC and MF was 119 (88.1%). The prevalence of MEC and MF is 55.5% in females and 44.5% in males. MEC and MF were identified as bilateral in 80 patients (67.20%) and unilateral in 39 patients (32.80%). The mean diameter of MF was 2.4 ± 0.9 mm. The mean height of MF was 2.3 ± 0.9. The mean diameter of the MEC was 2.1 ± 0.8, and the mean height of the MEC was 2.1 ± 0.8. There is a statistical difference between the genders (p = 0.043) in foramen diameter. Males had a significantly larger mean diameter of MF in comparison to females. Conclusion: MEC and MF must be evaluated thoroughly if the surgery is contemplated. Radiologists and surgeons should be aware of mastoid emissary canal morphology, variations, clinical relevance, and surgical consequences while operating in the suboccipital and mastoid areas to avoid unexpected and catastrophic complications. CBCT may be a reliable imaging diagnostic technique
Bilişsel Radyo Kullanıcıları için Bulanık Mantık Yardımıyla Kanal Kullanım Olasılığı Hesabında Farklı Bir Yaklaşım
Bu çalışmada, Bilişsel Radyo (BR) kullanıcıları için bulanık mantık yardımıyla kanal seçim yöntemi tasarımı ve benzetimi yapılmıştır. Tasarlanan kanal seçim yönteminin benzetimi MATLAB FIS yazılımı kullanılarak yapılmıştır. Bu çalışmada, 10 tane birincil kullanıcı ve 1 tane de BR kullanıcının aynı iletişim ortamında yer aldığı bir benzetim senaryosu düşünülmüştür. Birincil kullanıcılar, lisanslı kullanıcılardır ve kanala doğrudan erişim hakkına sahip oldukları için istedikleri zaman kanala erişirler. BR kullanıcılar ise, lisanslı olmayan kullanıcılardır ve kanala sadece birincil kullanıcılar olmadığında ya da birincil kullanıcılara herhangi bir girişim oluşturmamak şartıyla erişebilirler. Geliştirilen ağ modelinde, birincil kullanıcılar Ortam Erişim Kontrol (OEK) protokolü olarak Zaman Bölmeli Çoklu Erişim (Time Division Multiple Access - TDMA) tekniğini kullanarak kanala erişirler. BR kullanıcılar ise, Slotted Aloha rasgele erişim tekniğini kullanarak, kanal boşta iken kanala erişebilirler. Yapılan çalışmada Toplanır Beyaz Gauss Gürültüsü (Additive White Gaussian Noise - AWGN) kanal modeli kullanılmıştır.Anahtar Kelimeler: Bilişsel radyo, Bulanık mantık, Spektrum sezm
Bilişsel Radyo Kullanıcıları için Bulanık Mantık Yardımıyla Kanal Kullanım Olasılığı Hesabında Farklı Bir Yaklaşım
Bu çalışmada, Bilişsel Radyo (BR) kullanıcıları için bulanık mantık yardımıyla kanal seçim yöntemi tasarımı ve benzetimi yapılmıştır. Tasarlanan kanal seçim yönteminin benzetimi MATLAB FIS yazılımı kullanılarak yapılmıştır. Bu çalışmada, 10 tane birincil kullanıcı ve 1 tane de BR kullanıcının aynı iletişim ortamında yer aldığı bir benzetim senaryosu düşünülmüştür. Birincil kullanıcılar, lisanslı kullanıcılardır ve kanala doğrudan erişim hakkına sahip oldukları için istedikleri zaman kanala erişirler. BR kullanıcılar ise, lisanslı olmayan kullanıcılardır ve kanala sadece birincil kullanıcılar olmadığında ya da birincil kullanıcılara herhangi bir girişim oluşturmamak şartıyla erişebilirler. Geliştirilen ağ modelinde, birincil kullanıcılar Ortam Erişim Kontrol (OEK) protokolü olarak Zaman Bölmeli Çoklu Erişim (Time Division Multiple Access - TDMA) tekniğini kullanarak kanala erişirler. BR kullanıcılar ise, Slotted Aloha rasgele erişim tekniğini kullanarak, kanal boşta iken kanala erişebilirler. Yapılan çalışmada Toplanır Beyaz Gauss Gürültüsü (Additive White Gaussian Noise - AWGN) kanal modeli kullanılmıştır.Anahtar Kelimeler: Bilişsel radyo, Bulanık mantık, Spektrum sezm
Spectrum handoff in cognitive radio networks
Bilişsel radyo, frekans spektrumundaki kullanılmayan boşlukların fırsatçı bir şekilde kullanılmasını sağlayan yeni bir teknoloji olarak geliştirilmiştir. Sabit spektrum tahsisleri, radyo frekans spektrumunda kullanılmayan frekans kanallarının ortaya çıkmasına neden olmaktadır. Bilişsel radyo teknolojisi, ikincil kullanıcıların ortamı sezerek spektrumun boş ya da kullanılmayan kısımlarından verimli bir şekilde faydalanmasını amaçlamaktadır. Spektrum yönetimi, birincil (lisanslı) ve ikincil (lisanssız) kullanıcılar arasındaki etkileşimi kontrol eden bir tekniktir. İkincil kullanıcıların birincil kullanıcılara girişim oluşturmaması, bilişsel radyo ağlarının başarımı açısından oldukça önemlidir. İkincil kullanıcılara tahsis edilen frekans kanallarının tekrar birincil kullanıcılara tahsisi durumunda ikincil kullanıcıların yeni bir frekans kanalına geçmeleri gerekmektedir. Bu işlem spektrum el değiştirme olarak ifade edilmektedir. Bu çalışmada, bilişsel radyo ağlarında spektrum el değiştirme olarak bilinen ikincil kullanıcıların kanal değiştirmesi ile ilgili çalışmalar incelenmiştir.Cognitive radio has been developed as a new technology that uses unutilized spectrum holes in an opportunistic manner. Fixed spectrum allocations have caused to reveal unused portions of radio frequencies in spectrum channels. Cognitive radio technology aims to take advantage of unutilized or vacant portions of the spectrum by allowing secondary users to sense the spectrum. Spectrum management is a technique that controls interaction between primary (licensed) and secondary (unlicensed) users. It is very important for performance of cognitive radio networks that secondary users must not cause any interference to the primary users. In case of reallocating the frequency channels that has reallocated to secondary users before, it is required for secondary users to access a new frequency channel. This process is described as spectrum handoff. In this study, the process of channel handoff event for secondary users, known as spectrum handoff, in cognitive radio networks were investigated
- …