12 research outputs found

    Unpleasant Souvenir: Imported Plasmodium falciparum Malaria in Türkiye

    Get PDF
    Objective: Each year, approximately 125 million people visit malaria-endemic countries. This study aimed to investigate the clinical characteristics of imported Plasmodium falciparum malaria infections in Türkiye. Methods: The study included patients diagnosed with P. falciparum malaria between 1996 and 2022. A retrospective evaluation was conducted on whole blood samples and/or blood smears, as well as detailed medical histories, clinical manifestations, and laboratory findings. A total of 131 imported cases of P. falciparum were included in the study. Results: Among the patients, 121 were male. Of these, 101 had traveled to Africa, while 30 had visited Asia. Among the patients, 109 were returned travelers, and 22 were refugees/migrants. Early trophozoites were observed in all patients, while gametocytes were detected in 30 patients. Cerebral malaria developed in 15 patients, resulting in the death of two individuals. Additionally, 10 patients received preventive chemoprophylaxis. Conclusion: Turkey is situated on migration routes that connect two continents to Europe, where more than 95% of the global malaria burden exists. The importation of malaria through returned travelers poses a risk of malaria reintroduction in our country, given the presence of suitable vectors, climate conditions, and environmental factors. Importantly, 30 patients (22.9%) exhibited gametocyte forms of P. falciparum, which have the potential to infect Anopheles species, thus establishing a basis for local malaria transmission

    Antifungal Kullanımının Değerlendirilmesi: Türkiyenin Batısına Ait Çok Merkezli Nokta Prevelans Çalışması

    No full text
    Giriş ve Amaç: Son yıllarda yeni ajanların da kullanıma girmesiyle birlikte antifungal tüketimi giderek artmıştır. Bu durum, direnç gelişimi konusunda endişelere neden olmaktadır. Ülkemizde antifungal tüketimine ait veriler oldukça sınırlıdır. Bu çalışmada, Türkiye’nin batısındaki yedi üniversite hastanesinde yatan hastalarda antifungal kullanımının değerlendirilmesi amaçlanmıştır. Gereç ve Yöntemler: Çalışma ekibi tarafından hazırlanan antifungal kullanım formu, tüm merkezler tarafından, aynı gün içinde, antifungal kullanan tüm hastalar için, nokta prevalans yöntemi ile dolduruldu, elde edilen verilerSPSS programı ile değerlendirildi. Bulgular: Toplam hasta sayısı 4969 idi. Hastaların 112(%2.2) ’si antifungal tedavi almaktaydı. Bu 112 hastanın verileri değerlendirildiğinde; antifungal kullanan hastaların 56 (%50)’sı hematoloji-onkoloji, 20 (%17,8)’si yoğun bakım (YB), 23 (%20,5)’ü dahili bilimler ve 13 (%11,6)’ü cerrahi bilimlerde izlenmekteydi. En sık kullanılan antifungal flukonazol [44(%39,3)] olup %34.1’i profilaksi amacı ile kullanılmaktaydı. Tedavilerin %38’i hedefe yönelik, %26.8’i ampirik ve %18,8’i preemptif olarak tanımlanmıştı. Yattığı kliniğe göre tedavi endikasyonları değerlendirildiğinde en çok pre-emptif antifungal kullanımı hemato-onkoloji kliniğinde %71.4 (15/21) görülürken ampirik tedavi en çok yoğun bakımlarda %50 olmuştur. Sonuç: Çalışmamızda antifungal tüketim oranı %2.2 olup, antifungal ajanlar daha çok hematoloji ve dahili birimlerde kullanılmıştır. Antifungal tedaviye başlama nedeni en fazla 'kanıtlanmış mantar infeksiyonu' olarak gözlenmiştir. En sık izole edilen patojenler Candida türleri olmasına rağmen, antifungal ajan seçimi hastanın yattığı kliniğe bağlıdır. Antifungal tüketim açısından yedi merkez arasında anlamlı fark gözlenmemiştir. Bu durum ülkemizdeki antifungal kullanımı politikası ile açıklanabilir. Bu sonuçlara bağlı olarak her hastane kendi verilerini izlemelidir ve izole edilen fungal patojenlere göre antifungal tedavi politikası geliştirilmelidir
    corecore