44 research outputs found

    Effects of spacing and post-planting treatments on survival and growth of Fraxinus angustifolia seedlings

    Get PDF
    This study was conducted at a bottomland hardwood site with heavy textured soil in Akyazi, Turkey to determine the effect of initial spacing (3.0 x 3.0, 3.0 x 2.0, 2.5 x 1.6 and 2.5 x 1.2 m) and post-planting treatments (untreated check, moving, hoeing, disking, and hoeing plus disking) on early survival and growth,of Fraxinus angustifolia Vahl. One-year old bare-root seedlings (70 +/- 5 cm in height) were hand-planted in December 2004. Through three years survival was perfect with a rate of 98% in all treatments. Spacing and the interaction between spacing and post-planting treatment did not significantly affect seedling growth through three years. However, height and diameter growth increased overtime and differed significantly among post-planting treatments. The hoeing and hoeing plus disking treatments gave the highest growth, and resulted in about 31% increase in diameter and height increment, and in total diameter and height about 20%. These results suggest that post-planting treatments on bottomland sites with heavy textured soil give promising results

    Pokusi s početnom gustoćom sadnje poljskog jasena u Turskoj: desetogodišnji rezultati

    Get PDF
    Narrow-leaved ash (Fraxinus angustifolia subsp. oxycarpa Vahl.) is a source of valuable wood in Europe and plantations produce high yields in Turkey. Initial planting density plays an important role in plantation silviculture and affects the growth and quality of trees as well as establishment costs. This study aimed to determine the ten-year effects of initial planting density on tree growth and quality of narrow-leaved ash. In 2004, three replications of four initial planting densities (1111, 1667, 2500 and 3333 stem ha–1) were established in a randomized block design in Adapazarı, Turkey. After ten growing seasons, no mortality was seen in all of four planting densities. The initial planting density had no effect on mean stem diameter; however, with the initial planting density increase from 1111 to 3333 stem ha–1, mean tree height was significantly increased and live crown ratio decreased. The H/D ratios at planting densities of 2500 and 3333 stem ha–1 were 21% higher than at lower planting densities. Aboveground dry biomass increased with increasing initial planting density at the stand level, although individual tree sizes were similar. In general, tree form and branch characteristics were improved when initial planting density was increased. Results suggest that on lowland sites where intensive weed competition occurs, higher initial planting density at 2500‒3333 stems ha–1 is recommended for narrow-leaved ash plantations.Poljski jasen (Fraxinus angustifolia Vahl.) je izvor vrijednog drva u Europi, a plantaže poljskog jasena u Turskoj daju visoke prinose. Gotovo sve prirodne nizinske šume u kojima dominira poljski jasen pretvorene su u posljednjih 60 godina u čiste plantaže poljskog jasena u regiji Adaparazi, u kojoj se nalaze najveće šume ove vrste drveća. Potražnja za pilanskim trupcima velikih promjera je u stalnom porastu pa je stoga važno osigurati optimalnu gustoću sadnje. İz razloga što je početna gustoća sadnje najvažniji čimbenik koji određuje gustoću, rast i kvalitetu stabala, ophodnju i troškove gospodarenja na plantažama. Godine 2004. postavljen je dugotrajni pokus gustoće sadnje s četiri različite početne gustoće sadnje, koja je uključivala 1111, 1667, 2500 i 3333 stabala ha-1 u Akyazi-Adapazan, regiji Turske u kojoj su plantaže poljskog jasena česte. Sadnice poljskog jasena s golim korijenom starosti 1+0 (visine od 65 do 75 cm) proizvedene su u rasadniku Hendek i posađene u prosincu 2004. godine. Cilj ovog rada je utvrditi desetogodišnji utjecaj početne gustoće sadnje na rast i kvalitetu stabala (oblik stabla i karakteristike grana) poljskog jasena. Godine 2015., deset godina nakon sadnje, izmjerene su prsne visine, visine stabla, visine do najniže mrtve grane i najniže žive grane te maksimalni promjer živih i mrtvih grana, a nakon toga su izračunati omjer između visine i prsnog promjera, (H/D), omjer živih grana, volumen debla, kvocijenti oblika i nadzemne suhe biomase. Nakon deset godina rasta, nije primijećen mortalitet ni u jednoj od četiriju početnih gustoća sadnje. Početna gustoća sadnje nije imala nikakav učinak na srednji promjer debla; međutim, s porastom početne gustoće sadnje od 1111 na 3333 debla ha-1, srednji visina stabla je značajno porastao a omjer živih krošnji se smanjio. Omjeri H/D pri početnim gustoćama sadnje od 2500 i 3333 stabala ha-1 bili su 21% viši nego oni pri manjim gustoćama sadnje. Na nivou sastojine, nadzemna suha biomasa porasla je s porastom početne gustoće sadnje, premda su veličine pojedinih stabala bile slične. Općenito, oblik stabala i karakteristike grana su se poboljšale s porastom početne gustoće sadnje. Uz to, pošto je sklop krošanja kod početne gustoće sadnje od 2500 i 3333 stabala po hektaru bio potpuno sklopljen, rast korova bio je slab i rijedak. Međutim, gusti rast visokog korova pri početnim gustoćama sadnje od 2500 i 3333 stabla po hektaru mogu izrazito otežati njegu sastojine. Dosadašnji rezultati sugeriraju da početna gustoća sadnje bude od 2500 i 3333 stabla po hektaru na plantažama poljskog jasena, jer su prsni promjer, visina, volumen sastojine, visina do najniže mrtve grane i omjer H/D slični pri ove dvije sadnje. Međutim, troškovi gustoće sadnje od 3333 stabala po hektaru (sadnice, sadnja, njega nakon sadnje) bit će viši; prema tome, uzgajivači bi se umjesto veće početne gustoće sadnje mogli odlučiti za manju s 2500 stabala po hektaru

    DAR YAPRAKLI DİŞBUDAK’TA (Fraxinus angustifolia Vahl.) BAZI TOHUM ve FİDECİK ÖZELLİKLERİ

    Get PDF
    Bu araştırmada, dar yapraklı dişbudak (Fraxinus angustifolia Vahl.) orijinlerinde, tohum ve fidecik özelliklerinden, tohum bin tane ağırlığı, çimlenme süresi, çimlenme yüzdesi; epikotil boyu, hipokotil boyu, kotiledon boyu ve kotiledon eni çalışılmıştır. Çalışma sonucunda dar yapraklı dişbudakta ortalama, bin tane ağırlığı 85,8 gr, çimlenme süresi 25 gün, çimlenme yüzdesi 48,2; kotiledon boyu 31 mm, kotiledon eni 10 mm, epikotil boyu 27 mm ve hipokotil boyu 16 mm olarak bulunmuştur. Uygulanan varyans analizi sonucunda, orijinler arasında çimlenme yüzdesi, kotiledon eni, hipokotil boyu ve epikotil boyu bakımdan anlamlı fark olduğu belirlenmiştir. Çalışma sonuçları, türün fidanlık tekniği ve ıslah çalışmaları bakımından önemlidir. Anahtar kelimeler: Dişbudak, Tohum, Epikotil, Hipokotil, Kotiledo

    Bıomass energy and energy forestry

    Get PDF
    Biyokütle dünyada temin edilen enerjinin yaklaşık %14’ünü karşılamaktadır. Biyokütle üretimi amacıyla enerji ormancılığı çalışmaları 1960’lı yılların ortalarından itibaren başlamış ve özellikle 1970’li yıllarda ortaya çıkan petrol krizinden sonra hızlanmıştır. Bu sistemde, kavak, okaliptüs ve söğüt gibi hızlı büyüyen türler sık dikim aralıkları ile tarım uygulamasına benzer yoğun bir işletim sistemiyle biyokütle üretimi amacıyla kullanılmaktadır. Ülkemizde, baltalık alanlarında yapılan iyileştirme çalışmaları enerji ormancılığına yönelik olarak değerlendirilmekle birlikte, bu alanlar ve kullanılan türlerin modern anlamda uygulanan enerji ormancılığına uygun olmadığı görülmektedir.Biomass fuels account for nearly 14% of the world’s energy. Energy forestry has been investigated since the mid-1960s to produce fiber for the paper and pulp industry. In the 1970s, following the oil crises, the emphasis switched to producing woody biomass for energy using fast-growing trees. Fastgrowing broadleaved trees, such as poplars and willows are grown at close spacing and under intensive management systems more akin to agriculture practice than forestry. In Turkey, rehabilitation studies in especially oak coppice stands are thought to be a part of the energy forestry, but the areas coppice stands grow on and species common in those areas are not suitable for modern energy forestry used in developed countries

    ADAPAZARI-SÜLEYMANİYE DİŞBUDAK PLANTASYONLARINDA (Fraxinus angustifolia Vahl.) TEK AĞAÇLAR İÇİN BİR ÇAP ARTIM MODELİ

    Get PDF
    Bu çalışmanın amacı, dikim yoluyla kurulmuş, dar yapraklı dişbudak (DYD, Fraxinus angustifolia Vahl.) meşcerelerinde, tek ağaçlarda çap artımını tahmin için bir çap artım modeli geliştirmektir. Bu amaçla, normal kapalı, saf, aynı yaşlı ve müdahale görmemiş DYD meşcereleri incelenmiştir. 2001 yılında, Adapazarı yöresi Süleymaniye DYD plantasyonlarında 27 örnek alan alınmıştır. Örnek alanlar içerisinde de sayıları 1 ile 6 arasında değişen örnek konu ağaç seçilmiştir. Her bir örnek ağaç (konu) ve onun komşusu olan 6 ağacın x ve y koordinatları göğüs çapı, boy, tepe boyu, tepe çapı, yaş ve 10 yıllık çap artımı kayıt edilmiştir. Modele, ağacın çap, yarışma endeksi ve yaşı değişken olarak sokulmuştur. Model, tek ağaçta çap artımındaki değişimin %75’ini açıklamaktadır. Anahtar Kelimeler: Göğüs yüzeyi, Bonitet, Çap, Çap artımı, Yarışma endeksi, Yaş

    Orman genetiği ve biyoteknolojisi

    Get PDF
    Son yıllarda orman ağaçlarında yürütülen biyoteknoloji ve genomik çalışmalarının sayısı hızlı bir şekilde artmaktadır. Biyoteknolojik uygulamalardan doku kültürü ve klonal çoğaltım, genetik markörler, gen transfer teknolojileri ile genomik teknolojileri yaygın olarak kullanılmaktadır. Biyoteknoloji alanında etkili ve pratik tekniklerin gelişimi ile bazı orman ağaç türlerinin genom dizilerinin tamamlanması, bu hızlı gelişim sürecinde önemli faktörlerdir. Bu teknikler ve çalışmalar, orman ağaçları ıslahı projelerine büyük katkılar sağlamıştır. Bu çalışmalar sonucunda, orman ağaçlarında yeni gen bölgelerinin bulunması, gen transferleri, genetik haritaların oluşturulması, klonal çoğaltım ve odun kalitesinin artırılması gibi gelişmeler gerçekleştirilmiştir. Özellikle orman ağaçlarında büyüme ve odun özellikleri ile ilgili genler daha ilgi çekmektedir. Kavak ağacının (Populus trichocarpa) genom dizilenmesiyle elde edilen yaklaşık 45.000 genden oluşan kaynak, genomik araştırmalara büyük katkı sağlamıştır. Böylece yeni gen keşifleri, QTL analizleri, genetik modifikasyonlar ve EST dizilemeleri kolaylaşmıştır. Ayrıca bu çalışmalar, özel çevresel koşullara dayanıklı ağaç türleri geliştirmeye de yardımcı olmaktadır. Bu derlemede, orman ağaçlarında biyoteknolojik ve genetik temelli teknuolojilerin uygulama alanları ile bu teknolojilerin hedefleri ve sürdürülebilir ormancılık uygulamalarına katkıları değerlendirilmiştir. Anahtar kelimler: Orman genetiği, Orman biyoteknolojisi, Ağaç ıslahı, Doku kültür

    Farklı dikim aralıklarında yetişen dar yapraklı dişbudak (Fraxinus angustifolia) odunlarının bazı anatomik ve morfolojik özellikleri

    Get PDF
    Bu çalışma ile Adapazarı-Süleymaniye subasar ormanlarında dört farklı dikim aralığında (3x2, 3x2.5, 3.75x3.75, 4x4 m) yetişen Dar Yapraklı Dişbudak odunlarının bazı anatomik ve morfolojik özelliklerinin belirlenmesi amaçlanmıştır. Bu amaç doğrultusunda lif uzunluğu, lif genişliği, çeper kalınlığı, lümen genişliği, trahe hücre uzunluğu tespit edilmiştir. Bu değerler kullanılarak, lif-boyut ilişkileri (Elastikiyet katsayısı, Keçeleşme oranı, Rijidite Katsayısı, Runkel sınıflaması, F faktörü, Mühlstep sınıflaması) belirlenmiştir. Elde edilen verilerle bu türün selüloz ve kâğıt endüstrisi açısından uygunluğu araştırılmış ve tüm plantasyonlara ait sonuçlar, Dar Yapraklı Dişbudak’ın kâğıt hamuru üretimine uygun bir hammadde olduğunu göstermiştir. Diğer bölgelerle karşılaştırıldığında en uygun dikim aralığının II. bölge (3x2,5 m) olduğu tespit edilmiştir

    The effect of thinning intensity on impregnability (retention) and density of narrow leaved ash wood

    Get PDF
    Bu çalışmanın amacı, dişbudak (Fraxinus angustifolia Vahl) plantasyonunda uygulanan farklı şiddetteki aralamaların kesit yüksekliğine ve gövde yönüne göre emprenye maddesinin retensiyon miktarı ve yoğunluk değişimine etkilerinin araştırılmasıdır. Bu amaçla dişbudak odunlarından aralamanın yapıldığı son yedi yıllık bölümden, yedi kesiş yüksekliğinden ve kuzey ve güney olmak üzere iki farklı gövde yönünden örnekleme yapılmıştır. Elde edilen sonuçlara göre, odunun yoğunluğu ile emprenye maddesinin retensiyon miktarı arasında zıt yönlü bir ilişki olduğu tespit edilmiştir. Yoğunluk ve retensiyon miktarı bakımından doğal ve şiddetli aralama yapılan örnekler arasında farklılık olduğu, şiddetli aralama yapılan örneklerde yoğunluk azalmakta iken retensiyon miktarında artış olduğu görülmektedir. Ayrıca, gövdenin alt kısmından tepe kısmına doğru ilerledikçe odun yoğunluğunda %25’e varan artış meydana gelirken, retensiyon miktarında %30’lara varan azalma tespit edilmiştir. Gövde yönünün etkisi irdelendiğinde ise, gövdenin kuzeye bakan kısmının güneye bakan kısmına göre daha yoğun olup, retensiyon miktarı bakımından daha az kuru emprenye maddesi absorpladığı tespit edilmiştirThe aim of this study was to investigate the effects of different intensities thinning in the ash (Fraxinus angustifolia Vahl) plantation on the retention amount of impregnation material and density variation according to section height and stem direction. For this purpose, samplings were made from the last seven years thinning section, seven section height and two different stem direction (north and south). According to results, a negative correlation was detected between wood density and retention amount of treatment solution. In terms of density and retention amount, there were differences between natural and intensity thinning samples and it was seen that the density was decreased while retention amount was increased in intensity thinning samples. In addition, wood density was increased up to 25% while retention amount was decreased up to 30% as it progressed from bottom of wood to top. When the effect of stem direction was considered, it was found that south section of wood was more dense than north side and retention values has lower

    Effect of thinning ıntensity and crown class on narrow-leaved ash (fraxinus angustifolia vahl.) epicormic branching

    Get PDF
    Kalın çaplı ve kaliteli gövde üretimi bakımından aralama müdahaleleri silvikültür pratiğinde önemli bir yere sahiptir. Ancak, özellikle yapraklı türlerde, aralama müdahaleleri sonucunda gövdeler üzerinde oluşan su sürgünleri tomruk ve kerestenin değerini oldukça düşürmektedir. Bu çalışmada, aralama şiddeti ve gövde sınıfının dar yapraklı dişbudakta (Fraxinus angustifolia) su sürgünü oluşumuna etkisi araştırıldı. Çalışma, Adapazarı yöresinde bulunan ve başlangıç dikim aralığı 3x2 m (1666 fidan/ha) olan 36 yaşındaki plantasyonda gerçekleştirildi. Aralama öncesi meşcerede orta çap 31 cm, üst boy 34 m, göğüs yüzeyi 32 m2 /ha ve gövde sayısı 416 adet/ha kadardı. Çalışmada göğüs yüzeyinin %0 (kontrol), %22 (mutedil) ve %38’i (kuvvetli) çıkacak şekilde üç farklı şiddette aralama uygulandı. Müdahaleden dört yıl sonra yapılan değerlendirmede; aralama şiddeti ve gövde sınıfı (galip ve müşterek galip gövdeler) ile arama şiddeti x gövde sınıfı etkileşiminin dört yıllık su sürgünü farkına etkisi önemsiz bulundu. Son hâsılatı oluşturacak galip ve müşterek galip gövdelerde çok az sayıda (<1 adet/gövde) yeni su sürgünü oluştu. Buna göre, dar yapraklı dişbudağın aralama müdahalelerine tepki olarak su sürgünü oluşturma riskinin oldukça düşük olduğu söylenebilir. Bu özellik türde kalın çaplı ve kıymetli gövde üretimi için önemli avantaj sağlayabilir.Thinning has an important role in silviculture practice for quality and thick stem production. But, epicormic branches decrease the value of the trunk or timber as a result of thinning, especially in broadleaved species. In this study, the effect of thinning intensity and crown class on epicormic branching were investigated in narrow-leaved ash (Fraxinus angustifolia) plantation, Adapazarı- Turkey. The plantation was 36 years old established at 3x2 m initial spacing (1666 trees/ha). Prior the thinning mean stand diameter, top height, basal area and stem number were 31 cm, 34 m and 32 m2 /ha and 416 stem/ha, respectively. Thinning intensities were removal of basal area 0% (control), 22% (moderate) and 38% (heavy). Results showed that; thinning intensity, crown class (dominant and co-dominant trees) and thinning intensity x crown class interaction had no significant effect on epicormic branching after four years of growth. Very few (<1 number per stem) new epicormic branch were formed on stems of dominant and co-dominant trees represent final crop. Consequently, narrow leaved ash has very low epicormic branching risk in reaction to thinning and this can be an advantage for species in producing thick and valuable stems

    An Edible Supercapacitor Based on Zwitterionic Soy Sauce-Based Gel Electrolyte

    Get PDF
    With rapid technological developments, the use and reliance on small and miniaturized electronics have increased significantly. Prevalent power sources used in wearable and implantable devices are based on potentially toxic materials. This creates massive environmental problems and generates waste that requires novel and sustainable solutions in the Internet of Things era. Alongside newly developed biodegradable and implantable devices, edible and ingestible electronic devices have emerged to create a niche and sustainable solution. To realize these devices, energy sources must also be edible and ingestible. Here, zwitterionic and edible gel electrolytes are produced using hydroxyethyl cellulose and commercial soy sauce (shoyu) for superior ionic conductivity, providing a favorable environment for L929 proliferation. These edible gels are combined with carbon electrodes to fabricate edible supercapacitor devices, resulting in an ideal double-layer capacitance. These gels have been discovered to operate at sub-zero temperatures and possess anti-drying properties. Introducing an edible soy sauce-based gel with impressive ionic performance provides a promising alternative to conventional energy storage devices, enabling the advancement of cutting-edge ingestible healthcare devices and environmentally friendly electronics
    corecore