6 research outputs found

    Is neurogenous hyperplasia a cause of appendiceal obliteration ? (a retrospective study of 1397 cases)

    Get PDF
    Amaç: Bu çalışmada çoğu akut appendisit ön tanısıyla çıkartılan appendektomi örneklerinde saptanan oblitere appendikslerdeki nöral doku komponentinin varlığı araştırılmış ve akut appendisit, karsinoid tümör gibi diğer appendiks lezyonlarıyla ilişkisi irdelenmiştir. Gereç ve yöntem: Retrospektif olarak taranan 1397 rutin appendektomi materyalinde " " tanısı almış 66 olgu bulundu. Ancak bunlardan uygun nitelikli 38 tanesi çalışma kapsamına alındı. Bu olguların hematoksilen-eosin ve Masson trikrom boyalı preparatları incelendi.Ayrıca materyallerde immünhistokimyasal olarak S-100 protein reaktivitesi araştırıldı. Bulgular: Işık mikroskopik düzeyde appendiks lümenlerinde nodül yapmaksızın gevşek dizilimli iğsi hücrelerin proliferasyonuyla oluşmuş obstrüksiyon izlendi. Miksoid zemin ve arada kısılı yağ dokusu da sıklıkla mevcuttu. 38 olgunun 18'inde(%47,3 ) iğsi hücrelerde S-100 protein immün reaktivitesi gözlendi. Sonuç: Bu çalışmada oblitere appendikslerde nöral hiperplazinin oldukça sık görülen bir antite olduğu ve çoğu kez fibröz obliterasyon olarak nitelenen lezyonun gerçekte nörojenik kökenli bir gelişim olabileceği vurgulanmaya çalışıldı.Aim: In this study the presence of neural tissue components was investigated in appendectomy specimens with an obliterated appendix. Relationship of the neural tissue presence with other appendical lesions such as carcinoid tumors and acute appendicitis was also evaluated. Material and method: Retrospective analysis of 1379 consecutive routine appendectomy specimens revealed 66 cases as "obliterated appendix" (an incidence of 4,2%). Only 38 appropriate cases have been included in this study. Results: By light microscopy, obliteration was located centrally in the appendix without nodule formation. Loose proliferation of spindle cells, usually in a myxoid background, and with entrapped fat tissue was frequently observed. The spindle cells were positive for S-100 protein in 18 of 38 cases (47,3 %). Conclusion: We emphasise that neurogenous hyperplasia in obliterated appendices is a rather common entity, andthatmost cases ofso-calledfibrous obliteration actuallyrepresentneurogenicappendicopathy

    İzmir İlinde 2004 Yılında Adli Otopsisi Yapılan Olguların Değerlendirilmesi

    No full text
    Adli yönden araştırma konusu olan ölümlerde, ölümün mekanizmasına, ölüm nedenine, ölümde rolü olabilecek etkenlere ışık tutabilecek bulguları araştırmak amacıyla çeşitli incelemeler yapılmaktadır. Bu amaçla bölgemizde yapılan sınırlı sayıdaki çalışmada otopsisi yapılan olguların genelde ölüm nedenleri ve orijinleri yönünden incelendiği gözlenmektedir. Çalışmamızda, otopsileri yapılan adli olguların; yaş, cinsiyet, olayın gerçekleştiği yer, ölüm nedenleri, ölüm orijinleri ve toksikolo-jik araştırma sonuçlan yönünden incelenmesi amaçlanmıştır. Adli Tıp Kurumu İzmir Grup Başkanlığı Morg ihtisas Dairesinde 2004 yılında adli otopsisi yapılan ve karara bağlanan 1051 otopsi raporu retrospektif olarak taranarak belirlenen parametreler kapsamında incelendi. Bu olguların yaş ortalaması 40,12 + 19.55 olup, %79.5'i erkektir. Olguların büyük bölümünde ölüm orijini doğaldı. Ölüm nedenleri sıralandığında, %35,1'inin kardiovasküler sistem hastalıkları, kanserler ve in-feksiyöz nedenler, %18,5'inin mekanik asfiksi, %17,2'sinin ateşli silah yaralanmaları ve %9,8'inin kesici delici alet yaralanmalarına bağlı olduğu belirlenmiştir. Doğal nedenlere bağlı ölümlerin çocuklarda erişkinlere göre, kadınlarda erkeklere göre ve asfiksilere bağlı ölümlerin de, çocuk ve kadınlarda anlamlı olarak daha fazla olduğu görülmüştür. Çalışmamızda elde ettiğimiz bulgular; yaş grupları, cinsiyet, bölge ve mevsim gibi değişkenlerin olguların ölüm orijinleri, ölüm nedenleri ve intoksikasyon durumunu etkilediğini ortaya koymuştur? Anahtar kelimeler: Adli otopsi, ölüm nedeni, ölüm orijin

    The Role of Forensic Autopsies in Diagnosis of Cancer

    No full text
    Background: Death from cancer is mostly considered as natural deaths. The role of cancer on the cause of death in forensic cases like sudden deaths, negligence or malpractice claims are being investigated. In a small amount of forensic cases, cancer is found incidentally at the autopsy. The aim of this study was to reveal characteristics of the cases in which cancer was diagnosed and types of malignancies in medicolegal autopsies. In addition, the role of forensic autopsies in determining oncological diseases was discussed. Methods: Forensic autopsies were performed in the Morgue Department of Forensic Medicine Council in İzmir for eight years were retrospectively reviewed. Cases that postmortem histopathological examination performed and malignant tumors diagnosed were included in the study. Data about age, sex, location of tumors, immediate causes of death and the potential relation between tumors and the primary cause of death were investigated. Results: In eight year period (between 2001 and 2009), 3722 medicolegal autopsies were done by postmortem histopathological examination. In 86 cases such kind of tumors were observed. In seven of 86 cases the tumors were determined as benign and excluded from the study. The remaining 79 cases with malignant tumors included in the study, 63 (79.7%) were male and 16 (20.3%) were female, mean age 54.96±20.35 (range: 7-88 years). The tumors were most frequently located in respiratory system (35.4%), gastrointestinal system (19%), genitourinary system (10.1%) and central nervous system (8.9%). The males most frequently had tumors in the respiratory system (42.9%) and the females in the endocrine system (25%). According to histopathological classification of the tumors, the most frequent tumors were epithelial tumors (65.8%), followed by hemopoetic (12.7%), mesenchymal (7.6%), glial (5.1%) and neuroendocrine tumors (2.5%) and timoma (1.3%). The tumors could not be histopathologically differentiated in 5.1% of the deaths. Cause of death was considered as cancer related complications in 58 cases (73.4%), other natural causes in 6 cases (7.6%) and external factors such as traumas and intoxications in 10 cases (12.7%). The cause of could not determined following complete autopsy and postmortem investigation in 5 cases (6.3%). Conclusion: Providing accurate cancer statistics by only clinical trials or medical autopsies that are diminished nowadays and clinical cancer outputs seems to be inadequate. We participated that investigating malignancies in large series of forensic autopsies would be contributed to data about public health. Keywords: cancer, medicolegal autopsy, cause of deat

    Adli Otopsilerde Rastlantısal Tiroit Patolojileri

    No full text
    Amaç: Otopsilerde en sık karşılaşılan rastlantısal lezyonların arasında tiroit hiperplazilerinin olduğu ve gizli tiroit mikrokarsinomaları ile de karşılaşıldığı bilinmektedir. Çalışmamızda, bölgemizde otopsileri yapılarak ölümün medikolegal yönden değerlendirildiği olgularda, tiroit örneklemesi yapılabilen çocuk ve erişkin yaş grubundaki tiroit lezyonlarının ortaya konulması amaçlandı. Yöntem: Bu çalışmada, Nisan 2009- Nisan 2010 tarihleri arasında İzmir Adli Tıp Kurumu Morg İhtisas Dairesi’nde adli otopsileri yapılan olgulardan prospektif olarak tiroit bezinden doku örneği alınması planlanmıştır. Çalışma süresince kokuşma bulguları gözlenmeyen 210 olgunun tiroit örneği alınmıştır. Çalışmamızda, otopsileri yapılan adli olguların; yaş, cinsiyet, ölüm nedenleri, ölüm orijinleri,  tiroit bezi ağırlıkları ve morfolojisi, tiroit patolojileri ve tanımlanan lezyonun primer ölüm nedeni ya da ölümle potansiyel ilişkisi olup olmadığı araştırılmıştır. Veriler Windows SPSS 11.0 bilgisayar programında değerlendirilmişir.   Bulgular: 210 olgunun yaş ortalaması 49,44±18,25 olup, olguların %76,7’si (n=161) erkek idi. İncelenen doku örneklerinde; tiroit organ ağırlığı ortalaması 40,71±27,95 gr. olarak ölçüldü ve 96 olguda histopatolojik inceleme sonucu bir lezyona rastlandı. İyot alımının yetersiz olmadığı kabul edilen bölgemizde, adli otopsilerde örnek alınan olgularda tiroit bezi patolojilerinin prevalansının % 45 olduğu gözlendi. Tiroit bezi ağırlıklarının yaş ile hafif düzeyde korelasyon gösterdiği belirlendi (P=0.002 ve r=0.219) ve cinsiyet ile ilişkisinin olmadığı görüldü. En sık rastlanan lezyonlar sırasıyla; noduler hiperplazi (%29,5), lenfositik tiroidit (%5,7) ve Hashimoto tiroiditi (%5,7) olup bir olguda akciğer küçük hücreli kanser metastazı ve bir olguda da konjenital boyun kitlesi (brankial kist) belirlendi. Sonuç: Adli otopsilerde tiroit bezinin rutin olarak incelenmesi, ölüm sebeplerini belirlemede faydalı olabileceği gibi gizli kalan tiroit hastalıklarının ve özellikle tiroit malignitelerinin profilinin belirlenmesi ile toplumsal sağlık verilerine de önemli katkı sağlayacaktır. Anahtar kelimeler: Tiroit, adli otopsi, histopatoloji, rastlantısal lezyonlar

    Eozinofilik Arterite Bağlı Spontan Koroner Arter Diseksiyonu Bir Olgu Sunumu

    No full text
    Koroner arterin spontan diseksiyonu ani ölüm ve myokard enfarktüsünün nadir nedenlerinden biri olarak kabul edilmektedir. Spontan travmatik olmayan koroner arter diseksiyonu seyrek olarak meydana gelir. Koroner arterin eozinofilden zengin periarteriti (eozinofilik periarterit) koroner arter diseksiyonuna yol açabilmektedir. Koroner eozinofilik periarteritin intimai bozulmada ve diseksiyonda predispozan bir faktör olduğu ileri sürülmektedir. Literatürdeki eozinofilik periarteritli kadın olguların 1/3’ü gebe ya da péripartum dönemdedir. Olgumuzda, 35 yaşında, evinde fenalaşan, postpartum dönemdeki kadın olgu hastaneye ölü olarak getirilmiştir. Adli Tıp Kurumu’nda yapılan otopsisinde alman kalbe ait doku örneklerinin histopatolojik incelenmesinde koroner arterin sol ön inen dalında eozinofilik periarterite bağlı diseksiyon; tiroide ait doku örneklerinde ise tiroidit saptanmıştır. Literatürde otoimmun tiroidit ile birlikte eozinofilik periarterite bağlı koroner arter diseksiyonu sonucu ölüm olgusu sayısı oldukça azdır. Genç postpartum dönemdeki kadınların ani ölümlerinde akla getirilmesi gereken bir patoloji olması nedeniyle önemli bulunmuştur. Anahtar kelimeler: Postpartum, Arterit, Eozinofilik, Koroner, Diseksiyon
    corecore