5 research outputs found

    A Rare Complication of Chronic Otitis Media: Cerebellar Abscess

    Get PDF
    Chronic otitis media (COM) and its associated complications are currently less common because of the popularity of imaging modalities such as computed tomography and magnetic resonance imaging and the increased use of antibiotics. Patients can be treated without any complications owing to early diagnosis. Despite all these new developments and opportunities, complications of autogenous cerebellar abscess may develop and be fatal. In this case report, we present our own clinical experience regarding a patient with cerebellar abscess as a complication of COM

    Predicting Severe Sleep Apnea in Patients with Complaints: Pulse Oximetry and Body Mass Index

    Get PDF
    Objective:An adequate evaluation combined with an easily accessible test would be a useful way to direct the appropriate patients to sleep centers in circumstances with a limited opportunity for polysomnography (PSG). For this reason, it is necessary to use a screening method prior to PSG evaluation. The aim of the present study was to investigate whether the use of body mass index (BMI) and pulse oximetry is sufficient to predict the severity of obstructive sleep apnea syndrome (OSAS) without PSG.Methods:A total of 956 patients who were admitted to a tertiary referral center with complaints of witnessed apnea, excessive daytime sleepiness, and previously performed PSG were included in the study. Data of PSG (included pulse oximetry) and BMI were investigated for the determination of cut-off points for parameters in the patients.Results:Based on the presence of severe OSAS, the cut-off points were ≥31.7 kg/m2 for BMI, <81% for minimum oxygen saturation (Min O2), and ≥14.1 min for sleep time with oxygen saturation <90% (ST90). Severe OSAS risk was found to be higher in patients with BMI ≥31.7 kg/m2, ST90 ≥14.1 min, and Min O2 ≤81% than in those without (OR: 37.173; 95% CI: 22.465–61.510, p=0.001). Specificity and accuracy were 94.85% and 72.49%, respectively, when all three cut-off scores were provided.Conclusion:The appropriate cut-off values obtained from combining BMI and pulse oximetry data can provide accurate results for predicting the severity of OSAS

    Physical activity and dietary habits in patients with asthma: How is it related to asthma control?

    No full text
    © 2022 Elsevier LtdAims: In this study, we aimed to determine the PA and dietary habits of patients with asthma and whether asthma control had a role in these habits. Methods: Adult patients with asthma were included. Three questionnaires were administered to the patients. and daily step counts were recorded for one week. Asthma control level and severe asthma attacks in the previous year were assessed. Results: A total of 277 patients were included. One hundred eighty-two (65.3%) of the patients were overweight/obese. According to FFQ, none of the food groups were comsumed in recommended levels. According to the IPAQ scores, 82.7% of the patients had mild physical activity. The daily step counts and the PA domain of the HLBS-II in obese patients were lower than the nonobese patients (p = 0.001 and p = 0.034,respectively). The rate of obese patients (n = 9; 50%) was higher in the uncontrolled patients. Conclusion: In our study, the majority of patients were physically inactive. Few patients consumed the recommended amount of foods. Being overweight seems to be a significant barrier to the healthy life behaviors. Although these behaviours do not seem to have an effect on asthma controlling this study, further prospective placebo-controlled studies are needed

    Hacettepe Dahiliye Ders Kitabı 2

    No full text
    Ondokuzuncu yüzyılın tıp literatürü, korku filmi gibidir. Hekimlerin, ellerine geçirdikleri her şeyi, akıllarına gelen her yöntemi tedavi için kullandıkları görülür. Bilgiye değil, kulaktan dolma duyumlara dayanan, “içten doğma” uydurma fikirlerle hastaların yelken kürek tedavi edilmeye çalışıldığı bir dönemdir. Litrelerce kan alınır, barsaklar yüksek basınçlı lavmanlarla delik deşik edilir, hastalar buzlu sulara yatırılıp uzuvlar gangren olana dek dondurulur, dondurmak işe yaramazsa kaynar kazanlara sokulur, deriyi kabartan bitkisel merhemlerle epidermis eritilir, terkibi ikinci kez asla tutturulamayan envai çeşit bitkisel karışımlarla organlar iflas ettirilirdi. Yirminci yüzyılın başında, modern tıbbın kurucusu sayılan Dr. William Osler öncelikle bu “palavra tıbba” rest çekmiş, yeni bir çağı aralamıştır. Çağdaşı olan bazı hünerli hekimlerle birlikte, önümüze gelen her hastayı, elimize geçirdiğimiz her şeyle, bu şekilde rastgele tedavi edemeyiz, öncelikle hastalıkları tanımamız gerekir diyerek, tıbbın önceliğini tanıya yöneltmişler, kendilerine kadar olan eski devirlerden miras iki ilaç (digoksin ve morfin) dışındaki tüm o ilkel tedavi yöntemlerini reddetmişlerdir. Akıldışı eski tedavileri reddederek, yerine henüz yeni bir tedavi seçenekleri de olmadığından; yalnızca (doğru) tanı koymaya çalışan ve hastanın prognozunu tayin etmeye odaklanmış, tepkisel ve aslında bir bakıma muhafazakar yeni bir tıbbı başlatmışlardır. Tıp eğitimini de bu doğrultuda değiştirip, çalakalem ilaç ve tedavi veren hekimler yerine; hastanın hastalığını kavramaya çalışan, doğru tanı koyan hekimler yetiştirmeye yönelmişlerdir. Tıp eğitimindeki “hasta başı vizitler” bizzat Dr. William Osler tarafından başlatılmıştır. Bu ekol, 1900’ların başında cesur bir kararla, neyi tedavi ettiğini bilmeyen eski hekimlik pratiğini kapatıp, öncelikle hastalıkları kavramaya, hastalarına titizlikle isabetli bir tanı koymaya odaklanmıştır. Bu devir, tıbbın rönesansı sayılır. Kuruluşundan itibaren çağdaşı modern tıp dünyasının bir takipçisi ve aktörü olan Hacettepe Tıp Fakültesi; hünerli hekimler, iyi klinisyenler yetiştirmeyi amaçlamıştır. Prof. Dr. Şeref Zileli’nin kurucusu olduğu İç Hastalıkları Anabilim Dalımız, mezuniyet öncesi tıp eğitiminde yatay ve dikey entegrasyon modeliyle klinik eğitim aşamasında, öğrencilerimize “dahiliye nosyonu” kazandırmayı hedeflemiştir. Dahiliye nosyonu, hastaya saçından tırnağına bir bütün olarak bakabilmeyi; hastanın sorunlarını rasyonel bir klinik denklem haline getirebilmeyi; semptomlarından başlayıp, fizik muayene ve isabetli tetkik seçimiyle en doğru tanıyı koyabilmeyi ve hastaya en az zarar verecek en uygun tedaviyi planlayabilmeyi gerektirir. Mezuniyet öncesi İç Hastalıkları Klinik Eğitim programımızın öğrenim hedefleriyle, içeriği ve ulusal çekirdek müfredatımız gözetilerek hazırlanan bu kitap; İç Hastalıkları, Kardiyoloji, Göğüs Hastalıkları, İnfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji anabilim dallarımız öğretim üyelerinin ortaklaşa titiz bir çalışmasıdır
    corecore