279 research outputs found
Soykan'la Mimarlığa Felsefi Bir Bakış
Bu yazıda Ömer Naci Soykan'ın mimarlık konusundaki görüşlerini sırasıyla “mimarlıkta temel nitelikler”, “mimarlık etkinliği”, “mimarlık dili” ve “mimarlık estetiği” başlıkları altında ele alacağız
Wittgenstein'da Etik ve Estetiğin Bakış Açısı Etkisi Üzerine
Wittgenstein Tractatus'ta anlamlı bir tümcenin işlevinin bir şey durumunu öne sürmek olduğunu belirtir ve böyle yapmayan bütün tümceleri anlam alanının dışına bırakır. Buna karşılık anlam alanının dışında kalan tümceler işlevsiz değildirler; onlar bir şeyleri gösterebilirler. Bu söylemek/göstermek ayrımı Tractatus için temel önemde olsa da ayrımın göstermek ile ilgili kısmını Wittgenstein yeterince açıklamaz. Bu yazıda bu kavramın özellikle de etik ve estetik söz konusu olduğunda bir bakış açısını göstermek olarak anlaşılabileceğini öne süreceğim. Algı çalışmalarında yaygın bir kavram olan bakış açısı, dilbilim alanına özellikle metafor konusundaki çalışmalarla taşınmıştır. Bir metaforun belirli bir bakış açısı etkisi yaptığı sıklıkla söylenir. Wittgenstein'ın "göstermek" derken anlatmak istediği bir bakış açısı kazandırmak olarak yorumlanabilir.
In Tractatus, Wittgenstein states that the function of a meaningful sentence is to assert a state of affairs and excludes all sentences that do not do so from the realm of meaning. Sentences outside the realm of meaning, however, are not useless; they can show something. Although this saying/showing distinction is of fundamental importance for Tractatus, Wittgenstein does not clearly explain the part of the distinction related to showing. In this paper I will argue that this notion can be understood, especially in the case of ethics and aesthetics, as showing an aspect. Aspect, which is a widely used notion in perception studies, has been carried to the field of linguistics, especially with studies on metaphor. It is often said that a metaphor makes an aspectual effect. What Wittgenstein meant by "showing" can be interpreted as making someone recognise an aspect
Bilgi Kirliliği ve Bireysel Sorumluluk: Salgın Deneyimimiz
Özet: Bilgi kirliliği eski bir sorun olsa da sosyal medya ve Internet tabanlı mesajlaşma uygulamalarının yaygınlaşmasıyla daha sık gündeme gelmeye başladı. Salgın hastalık gibi kriz dönemlerinde kirli bilginin etkinliğinin tehlikeli olabilecek boyutta arttığı görüldü. Bu yazıda bilgi kirliliği sorununu felsefi açıdan inceleyeceğim. Bilgi kirliliğinin ne olduğu sorusunu tartıştıktan sonra bilgi kirliliğinin üç türü arasındaki ayrımları ele alacağım. Son olarak bilgi kaynağı ve bilgi aktarıcısı olarak bir öznenin sorumluluklarının neler olduğu konusunu inceleyeceğim. Tartışmanın pratik sonuçlarını salgın hastalık konusuyla bağlantılı örnekler seçerek canlandırmaya çalışacağım.
Abstract: Although disinformation is an old problem, it has become more common with the rise of social media and Internet-based messaging applications. In times of crisis such as pandemics, it has been observed that the effectiveness of disinformation has increased to a dangerous extent. In this work, I will examine the problem of disinformation from a philosophical point of view. After discussing the question of what disinformation is, I will distinguish between the three types of disinformation. Finally, I will explore an agent's responsibilities as an information source and sharer. I will try to illustrate the practical implications of the discussion by giving examples related to the pandemic
Etkileşimci Metafor Kuramının Eleştirisi
Öz: Bu yazıda Elisabeth Camp'in metafor kuramını eleştireceğim. Bu kurama göre metaforik anlam metaforik olarak kullanılan terimin işaret ettiği şeyin karakterizasyonunun bir başka şeyin karakterizasyonu ile etkileşimi yoluyla ortaya çıkar. Bu etkileşim beraberinde metaforun önemli bilişsel özelliklerinden biri olan olarak-görme etkisini zorunlu olarak getirir. Ben bu kuramın açıklamaya çalıştığı dilsel olguyu gereksiz yere karmaşıklaştırdığını savunacağım. Söz konusu olgu etkileşime gerek olmadan da açıklanabilir. Camp'in tersine, olarak-görme etkisinin metafor için özsel olmadığını savunacağım. Bunların yanı sıra Camp'in metafor kuramının kimi değillenmiş metafor kullanımlarını açıklayamadığını göstermeye çalışacağım.
Abstract: In this paper, I will criticise Elisabeth Camp's theory of metaphor. According tothis theory, the metaphorical meaning arises from the interaction of the characterization of the thing which the metaphorically used term indicates with the characterization of another thing. The interaction forces outone of the most important cognitive features of metaphor, the seeing-as effect. I will argue that this theory unnecessarily complicates the linguistic phenomenon it tries to explain, and that the phenomenon in question couldbe explained without the need for interaction. Contrary toCamp, I will try to show that the seeing-as effect is not essential for metaphor. I will also try to demonstratethat Camp's theory of metaphor fails to explain some uses of negated metaphors
Frege’nin Özel Ad Kuramındaki Sonsuz Gerileme Sorunu
Öz: Frege özel adların (ve diğer dilsel simgelerin) anlamları ve gönderimleri arasında ünlü ayrımını yaptığı “Anlam ve Gönderim Üzerine” (1948) adlı makalesinde, bu ayrımın önemi, gerekliliği ve sonuçları üzerine uzun değerlendirmeler yapar ancak özel adın anlamından tam olarak ne anlaşılması gerektiğinden yalnızca bir dipnotta kısaca söz eder. Örneğin “Aristoteles” özel adının anlamının Platon’un öğrencisi ve Büyük İskender’in öğretmeni ya da Stagira’da doğan Büyük İskender’in öğretmeni olarak alınabileceğini söyler. Burada dikkat çeken nokta örnekteki özel adın olası anlamları olarak gösterilen belirli betimlemelerin de özel ad içeriyor olması. Anlamın Frege için bileşimsel olduğu, bir başka deyişle bir dilsel simgenin anlamının (varsa) parçalarının anlamlarınca belirlendiği düşünülürse, örnekteki belirli betimlemelerin anlamlarının saptanabilmesi için içerdikleri özel adların da anlamları saptanıp betimleme içinde geçtikleri yere konmalıdır. Bu işlem hiçbir özel ad kalmayana kadar sürdürülmelidir. Ancak biraz düşünülünce bir özel adın nesnesini tekil olarak betimleyecek ve içinde özel ad geçmeyecek bir betimleme bulmanın kolay olmadığı görülür. Örneğin yukarıdaki betimlemelerde geçen “Platon”, “Büyük İskender” ve “Stagira” gibi özel adların anlamları olabilecek ancak özel ad içermeyen betimlemeler bulmak pek kolay görünmüyor. Ortaya bir sonsuz gerileme sorunu çıkmış gibi duruyor. Frege’nin anlam-gönderim ayrımını için ciddi sonuçları olabilecek bu sorunu Frege çözebilir mi? Bu yazıda bu sorunun yanıtını arayacağım. Sorunu betimledikten sonra Frege’nin önündeki seçenekleri (örneğin bağlama duyarlı terimlerden (gösterme adılları veya belirteçler) yararlanma veya bağlamı sınırlama gibi) değerlendireceğim.
Abstract: In his “Sense and Reference” (1948), Frege makes his famous distinction between the sense and the reference of a proper name (and other signs) and discusses at length the significance, necessity and consequences of the distinction, but he explains how the sense of a proper name should be understood very briefly in a footnote. According to him, for example, the sense of the proper name “Aristotle” can be taken as the pupil of Plato and teacher of Alexander the Great or the teacher of Alexander the Great who was born in Stagira. What is interesting here is that the definite descriptions given as the possible senses of this proper name do themselves contain proper names too. Since the sense is something compositional for Frege, which means the sense of a linguistic sign is determined by its constituents (if there are any), in order to determine the sense of definite descriptions in question, we should first determine the senses of proper names they contain and substitute these senses with the proper names themselves. This process should continue until no proper name remains. However, it does not seem easy to find a definite description which describes the object of a proper name uniquely but contains no proper name itself. For instance, could we find appropriate senses that contain no proper name for “Plato”, “Alexander the Great” and “Stagira”? It does not seem likely. A problem of infinite regress appears to arise. Can Frege solve this problem, which poses a serious threat for his sensereference distinction? I will explore this problem in this paper. After explaining the problem, I will discuss the options (e.g. turning to indexicals or context restriction) Frege can take to deal with it
The phrasal implicature theory of metaphors and slurs
This thesis develops a pragmatic theory of metaphors and slurs. In the pragmatic
literature, theorists mostly hold the view that the framework developed by Grice is
only applicable to the sentence-level pragmatic phenomena, whereas the subsentential
pragmatic phenomena require a different approach. In this thesis, I argue against
this view and claim that the Gricean framework, after some plausible revisions, can
explain subsentential pragmatic phenomena, such as metaphors and slurs.
In the first chapter, I introduce three basic theses I will defend and give an
outline of the argument I will develop. The second chapter discusses three claims
on metaphor that are widely discussed in the literature. There I state my aim to
present a theory of metaphor which can accommodate these three claims. Chapter 3
introduces the notion of "phrasal implicature", which will be used to explain phrase-level
pragmatic phenomena with a Gricean approach. In Chapter 4, I present my
theory of metaphor, which I call "phrasal implicature theory of metaphor" and
discuss certain aspects of the theory. The notion of phrasal implicature enables a
new conception of what-is-said and a different approach to the semantics-pragmatics
distinction. Chapter 5 looks into these issues. In Chapter 6, I compare my theory
of metaphor with three other theories. Finally, in Chapter 7, I develop a phrasal
implicature theory of slurs, which I argue outperforms its rivals in explaining various
uses of slurs
Robespierre ve Erdemli Terör
Bu yazıda Fransız Devrimi'nin Eylül 1793’ten Temmuz 1794’e kadar süren Terör Dönemi ve devrimin önderlerinden Robespierre’in bu dönemdeki rolü incelenmektedir. Bu amaçla öncelikle Terör Dönemi’nde neler yaşandığından kısaca
söz edilecek, sonrasında ise Robespierre kendini nasıl bu dönemin merkezinde bulduğu araştırılacaktır. Son olarak Robepierre’in terör tartışmalarında gündeme getirdiği “erdemli terör” kavramının ne anlama geldiği tartışılacaktır
Eski Dil - Yeni Dil Tartışması Üzerine
Bu yazıda Türkçenin yabancı kökenli sözcüklerden arındırılması çabalarına yönelik eleştiriler değerlendiriyor
- …