14 research outputs found

    Subklinik mastitisli Anadolu mandalarında epidermal büyüme faktörü değerlerinin (EGF) araştırılması

    Get PDF
    Subclinical mastitis (SCM) is a serious disease of farm animals. There are many studies on SCM that aim to make the diagnosis practical, economical and reliable. It was the aim of the present study comparison of epidermal growth factors (EGF) ratios in animals with and without subclinical mastitis as an indictor of SCM in Anatolian water buffaloes. A study was carried out in a total of on 35 milk samples from 20 healthy and 15 mastitic mammary quarters of clinical healthy and nonpregnant buffaloes. Samples were examined using California mastitis test (CMT) as cow side test to detect of SCM before being transferred to the laboratory. Microbiological culture was also performed to determine bacterial contamination. Level of EGF and somatic cell count (SCC) was determined in all samples. As a result of the comparison of the EGF concentration between the SCM (+) and SCM (-) groups, the SCM (+) group was found to be higher than the SCM (-) group. EGF tests may be a useful tool in determining subclinical mastitis.Subklinik mastitis (SKM), çiftlik hayvanlarının ciddi bir hastalığıdır. Subklinik mastitis tanısının pratik, ekonomik ve güvenilir olmasını amaçlayan birçok çalışma vardır. Bu çalışmada Anadolu mandalarında SKM'in bir göstergesi olarak subklinik mastitis olan ve olmayan hayvanlarda epidermal büyüme faktörleri (EGF) oranlarının karşılaştırılması amaçlanmıştır. Çalışma klinik olarak sağlıklı ve gebe olmayan 20 sağlıklı ve 15 mastitisli meme lobundan alınan toplam 35 süt örneğinde yürütülmüştür. Süt örnekleri alınır alınmaz, laboratuvara transferi gerçekleştirilmeden önce Kaliforniya mastitis test (CMT) ile saha koşullarında SKM tespiti yapıldı. Bakteriyel kontaminasyonu belirlemek amacıyla mikrobiyolojik kültür yapıldı. Tüm örneklerde EGF düzeyi ve somatik hücre sayısı (SCC) belirlendi. EGF konsantrasyonunun SKM (+) ve SKM (-) grupları arasındaki karşılaştırma sonucunda, SKM (+) grubunun SKM (-) grubundan daha yüksek olduğu bulundu. EGF testlerinin subklinik mastitisin belirlenmesinde yararlı bir araç olabileceği kanısına varılmıştır

    Determination of Serum Adenosine Deaminase Activity in Bitch Diagnosed as Cystic Endometrial Hyperplasia (CEH)-pyometra Complex

    No full text
    Bu çalışmanın amacı, kliniğimize getirilen ve kistik endometriyal hiperplazi (KEH)-pyometra kompleks tanısı konulan köpeklerde serum adenozin deaminaz aktivitesinin belirlenmesi ve sonuçların kan lenfosit ve monosit sayılarıyla ilişkisinin araştırılmasıdır. Çalışmada açık serviks KEH- pyometrası bulunan 18 köpek ve diöstrus döneminin ortasında olan 7 sağlıklı köpek olmak üzere toplam 25 köpek kullanıldı. KEH-pyometra tanısı klinik, ultrasonografik ve hematolojik bulgulara dayanılarak konuldu. Kontrol köpeklerinin diöstrusun ortasında olduğu sitolojik muayeneyle belirlendi. Ovaryohisterektomi yapılmadan önce kan örnekleri alındı ve operasyon sonrası histopatolojik incelemeler için doku örnekleri alındı. ADA aktivitesi spektrofotometrik olarak ölçüldü. Serum ADA aktivitesi KEH-pyometralı köpeklerde 5.99±0.31 U/l, diöstrustaki kontrol köpeklerinde ise 3.50±0.64 U/l olarak belirlendi. Ortalama serum ADA aktivitesi (KEH)-pyometra kompleks tanısı konulan köpeklerde sağlıklı köpeklere göre daha yüksek bulundu (p<0.01). Sonuç olarak, KEH-pyometra kompleksinin köpeklerde hücre aracılı bağışıklık sistemini uyararak serum ADA aktivitesinde yükselmeye neden olduğu ve serum ADA aktivitesinin değerlendirilmesinin bu hastalığın tanısında ve tedavisinin izlenmesinde yararlı bir parametre olabileceği kanısına varılmıştır.The purpose of the study was to investigate serum ADA activity and blood lymphocyte and monocyte numbers in the bitch diagnosed as cystic endometrial hyperplasia (CEH)-pyometra complex. Twenty five female dogs were involved in the study. Samples from 18 bitches with open cervix CEH- pyometra and 7 mid-diestrus bitches were used. The diagnosis of CEH- pyometra was based on clinical, ultrasonographical and haematological findings. Mid-diestrus control bitches were diagnosed by vaginal cytologic examination. Blood samples were taken before the operation and tissue samples were collected at the time of surgery from the uteri of 18 adult bitch diagnosed as cystic endometrial hyperplasia (CEH)-pyometra complex and of 7 healthy mid- diestrus dogs presented for ovariohysterectomy for histopathological investigation. Serum ADA activity was measured by spectrophotometrically and determined to be 5.99±0.31 U/l in bitches with CEH-pyometra and 3.50±0.64 U/l in mid-diestrus bitches. Mean serum ADA activity were higher in bitches with CEH-pyometra complex compared with the concentrations in healthy mid-diestrus dogs (p<0.01). It was concluded that CEH-pyometra complex results in increase in serum ADA activity by cell-mediated immune system and evaluation of serum ADA activity could be an useful parameter for diagnosis and treatment follow-up of this complex

    Determination of Serum Adenosine Deaminase Activity in Bitch Diagnosed as Cystic Endometrial Hyperplasia (CEH)-pyometra Complex

    Get PDF
    Bu çalışmanın amacı, kliniğimize getirilen ve kistik endometriyal hiperplazi (KEH)-pyometra kompleks tanısı konulan köpeklerde serum adenozin deaminaz aktivitesinin belirlenmesi ve sonuçların kan lenfosit ve monosit sayılarıyla ilişkisinin araştırılmasıdır. Çalışmada açık serviks KEH- pyometrası bulunan 18 köpek ve diöstrus döneminin ortasında olan 7 sağlıklı köpek olmak üzere toplam 25 köpek kullanıldı. KEH-pyometra tanısı klinik, ultrasonografik ve hematolojik bulgulara dayanılarak konuldu. Kontrol köpeklerinin diöstrusun ortasında olduğu sitolojik muayeneyle belirlendi. Ovaryohisterektomi yapılmadan önce kan örnekleri alındı ve operasyon sonrası histopatolojik incelemeler için doku örnekleri alındı. ADA aktivitesi spektrofotometrik olarak ölçüldü. Serum ADA aktivitesi KEH-pyometralı köpeklerde 5.99±0.31 U/l, diöstrustaki kontrol köpeklerinde ise 3.50±0.64 U/l olarak belirlendi. Ortalama serum ADA aktivitesi (KEH)-pyometra kompleks tanısı konulan köpeklerde sağlıklı köpeklere göre daha yüksek bulundu (p<0.01). Sonuç olarak, KEH-pyometra kompleksinin köpeklerde hücre aracılı bağışıklık sistemini uyararak serum ADA aktivitesinde yükselmeye neden olduğu ve serum ADA aktivitesinin değerlendirilmesinin bu hastalığın tanısında ve tedavisinin izlenmesinde yararlı bir parametre olabileceği kanısına varılmıştır.The purpose of the study was to investigate serum ADA activity and blood lymphocyte and monocyte numbers in the bitch diagnosed as cystic endometrial hyperplasia (CEH)-pyometra complex. Twenty five female dogs were involved in the study. Samples from 18 bitches with open cervix CEH- pyometra and 7 mid-diestrus bitches were used. The diagnosis of CEH- pyometra was based on clinical, ultrasonographical and haematological findings. Mid-diestrus control bitches were diagnosed by vaginal cytologic examination. Blood samples were taken before the operation and tissue samples were collected at the time of surgery from the uteri of 18 adult bitch diagnosed as cystic endometrial hyperplasia (CEH)-pyometra complex and of 7 healthy mid- diestrus dogs presented for ovariohysterectomy for histopathological investigation. Serum ADA activity was measured by spectrophotometrically and determined to be 5.99±0.31 U/l in bitches with CEH-pyometra and 3.50±0.64 U/l in mid-diestrus bitches. Mean serum ADA activity were higher in bitches with CEH-pyometra complex compared with the concentrations in healthy mid-diestrus dogs (p<0.01). It was concluded that CEH-pyometra complex results in increase in serum ADA activity by cell-mediated immune system and evaluation of serum ADA activity could be an useful parameter for diagnosis and treatment follow-up of this complex

    Glutathione peroxidase, superoxide dismutase, alkaline phosphatase and immunoglobuline G levels of blood and milk in cows administered intramammary levamisole with subclinical mastitis

    No full text
    Bu çalışma subklinik mastitisli ineklere, immıınomodulatör etkisi olduğu bilinen levamizoliin meme içi uygulanmasının, kan ve sütte gkıtatyon peroksidaz (GSH-Px), süperoksit dismutaz (SOD) aktiviteleri ve alkalen fosfataz (ALP) ve immunoglobulin G (IgG) düzeyleri üzerindeki etkisinin belirlenmesi amacı ile yapılmıştır. Araştırmanın materyalini, 4-5 yaşlı 40 Holstein ırkı inek oluşturmuştur. Deneme ve kontrol grubunun balirlenmesi, sütte Kaliforniya mastitis test (California mastitis test-CMT) ve somatik hücre sayımı (somatic cell count-SCC) sonuçlarına göre yapılmıştır. CMT (-) ve SCC 300.000 olan 20 inek ise deneme grubunu oluşturmuştur, ineklerden levamizol uygulaması öncesi kan örnekleri vena jugularis'ten 10 mi, süt örnekleri ise her bir ineğin iki meme lobundan 20 mi alınmıştır. Kanlar 3000 rpm'de 10 dakika santrifüj edilmiş ve serumları ayrılmıştır. Sütlere l mi %0,3'lük peynir mayası eklenip, 37°C'lik su banyosunda 20 dakika bekletilerek pıhtı oluşumu sağlanmış ve 80 dakika sonra pıhtı çizilerek süt serumları ayrılmıştır. Kan ve süt serumlarında GSH-Px aklivitesi fotometrik SOD ile ALP aktivitesi spektrofotometrik, IgG düzeyi radial immıınodiffüzyon yöntemiyle ölçülmüştür, ineklere 6 gün boyunca, sabah sağımdan sonra meme içi 20 mi %4'lük levamizol uygulanmıştır. Uygulama periyodu sonunda kan ve süt örnekleri toplanarak, uygulama öncesi yapılan analizler tekrarlanmıştır. Levamizol uygulaması öncesinde, subklinik ınastilisli ineklerin kanında GSH-Px, SOD, ALP aktiviteleri ile IgG düzeyleri sırası ile 0,67 nmol/NADPH+H+/dak/mg-prol, 4,85 U/g-prot, 124, l U/L ve 27g/L olarak tespit edilmiştir. Uygulamadan sonra ise sırası ile 0,60 nmol/NADPH+H+/dak/mg-prot, 3,87 U/g-prot. 124.4 U/L ve 27g/L olarak bulunmuştur. Süt serumunda ise bu parametrelere ait değerlerin, uygulama öncesinde sırasıyla 0,78 nmol/NADPH+H+/dak/mg-prot, 21,5 U/g-prot, 591 U/L, 0,38 g/L, uygulama periyodu sonrasında ise sırası ile 0,22 mnol/NADPH+H+/dak/mg-prot, 10,4 U/g-prot, 596 U/L, 0,45g/L olduğu belirlenmiştir. Subklinik mastitisli ineklerde meme içi levamizol uygulamasının süt serumunda GSH-Px, bunun yanında kan ve süt serumunda SOD aktivitesini düşürdüğü (GSH-Px için p<0.01; SOD için p<0.001) anlaşılmıştır. ALP aktivitesi ve IgG düzeyleri mastitisli grupta kontrolden yüksek bulunmuştur ve levamizol uygulaması, her iki parametrenin değer artışına neden olmuştur.This study was carried out in order to determine the activity of glutathione peroxidase (GSH-Px). superoxide dismutase (SOD), alkaline phosphatase and immunoglobuline G in blood and milk after administration of intramammary levamisole known as immunomodulatory substance. Forty Holstein cows, 4-5 years of constituted the material of study. Control and trial group were formed according to the results of California mastitis test (CMT) and somatic cell count (SCC). Twenty cows with CMT (-) and SCC &lt; 300.000 defined as control group, CMT (+) and SCC &gt; 300.000 were trial group. Ten ml of blood samples were collected from vena jugularis and 20 ml of milk samples from two mammary lobes were collected just before administration of levamisole. Blood samples were centrifuged at 3000 rpm for 10 minutes and serum were separated. One ml 0.3% were added, curt was formed by incubating in water bath for 20 minutes and after 80 minutes by scratching the curt milk serum was obtained. Analysis of GSH-Px activity is done by photometric, SOD activity, ALP levels by spectrophotometric and IgG levels radial immunodiffusion method in blood and milk. Twenty ml 4% levamisole were administered to cows for 6 days on the mornings just after milking. After administration period same analysis were made to recollected blood and milk samples. Before levamisole administration, the activity ol GSH-Px and SOD, alkaline phosphatase activities and immunoglobuline G levels of blood in cows with subclinical mastitis were 0,83 nmol/NADPH+H+/min/mg-prot, 4,85 U/g-prot, 124.1U/L ve 27 g/L, respectively. After administration period is as follows 0,60 nmol/NADPH+H+/min/mg-prot, 3,87 U/g-prot, 124.4U/L ve 27g/L. Values of these parameters in milk serum were 0.78 nmol/NADPH+H+/min/mg-prot, 21,5 U/g-prot, 591 U/L, 0,38 g/L respectively before levamisole administration, 0,22 nmol/ NADPH +H+/min/mg-prot, 10,4 U/g-prot, 596 Ug/L, 0,45 g/L, respectively after administration period. Intramammarial administration of levamisole decreases the GSH-Px activity of milk serum also SOD activity of blood and milk serum (p values for GSH-Px and SOD p&lt;0.01 and p&lt;0.001, respectively). In trial group ALP activity and IgG levels in blood and milk serum was higher than control group as p&lt;0.01 and increased after levamisole administration

    Neurotrophins

    No full text
    Nörotrofinler, nöronların sağkalımını ve fonksiyonlarını etkileyen, sinaptik fonksiyonu ve sinaptik plastisiteyi kontrol eden polipeptid yapılı büyüme faktör ailesidir. Nörotrofin ailesi üyeleri, sinir büyüme faktörü, beyin kaynaklı nörotrofik faktör, nörotrofin-3, nörotrofin-4/5, nörotrofin-6, ve nörotrofin- 7’dir. Nörotrofinler, merkezi sinir sistemi, periferal sinir sistemi nöronları ve periferal dokulardaki birçok hücre tipinden sentezlenmektedir ve hem sinir sisteminde hem de sinir sistemi dışındaki pek çok dokuda biyolojik etkiye sahip oldukları bilinmektedir. Nörotrofin sentezindeki yetersizliğin nörodejeneratif hastalıklara duyarlılığın artışı ile ilgili olduğu kabul edilmektedir. Son yıllarda, nörotrofinlerin nörodejeneratif hastalıklarda tedavi edici etkisi araştırılmaktadır. Bu derlemenin amacı nörotrofinlerin yapıları, sentezlendiği hücreler, etki mekanizmaları ve fonksiyonları hakkında bilgi sunmaktır.Neurotrophins are the family of growth factors polypeptides which regulate the survival and functions of neurons, synaptic plasticity and synaptic function. Members of the neurotrophin family are nerve growth factor, brain-derived neurotrophic factor, neurotrophin-3, and neurotrophin-4/5, neurotrophin-6 and neurotrophin-7. Neurotrophins are synthesized by neurons of central and peripheral nervous system and many cell types of peripheral tissues and are known to have biological effects on the nervous system as well as in numerous tissues apart from of the nervous system. It is postulated that lack in synthesis of neurotrophins are related to increase susceptibility of neurodegenerative diseases. The therapeutic effects of neurotrophins for neurodegenerative disorders are being explored. The aim of this review is to present information about the structures, synthesizing cells, effect mechanisms and functions of neurotrophins

    Neurotrophins

    Get PDF
    Nörotrofinler, nöronların sağkalımını ve fonksiyonlarını etkileyen, sinaptik fonksiyonu ve sinaptik plastisiteyi kontrol eden polipeptid yapılı büyüme faktör ailesidir. Nörotrofin ailesi üyeleri, sinir büyüme faktörü, beyin kaynaklı nörotrofik faktör, nörotrofin-3, nörotrofin-4/5, nörotrofin-6, ve nörotrofin- 7’dir. Nörotrofinler, merkezi sinir sistemi, periferal sinir sistemi nöronları ve periferal dokulardaki birçok hücre tipinden sentezlenmektedir ve hem sinir sisteminde hem de sinir sistemi dışındaki pek çok dokuda biyolojik etkiye sahip oldukları bilinmektedir. Nörotrofin sentezindeki yetersizliğin nörodejeneratif hastalıklara duyarlılığın artışı ile ilgili olduğu kabul edilmektedir. Son yıllarda, nörotrofinlerin nörodejeneratif hastalıklarda tedavi edici etkisi araştırılmaktadır. Bu derlemenin amacı nörotrofinlerin yapıları, sentezlendiği hücreler, etki mekanizmaları ve fonksiyonları hakkında bilgi sunmaktır.Neurotrophins are the family of growth factors polypeptides which regulate the survival and functions of neurons, synaptic plasticity and synaptic function. Members of the neurotrophin family are nerve growth factor, brain-derived neurotrophic factor, neurotrophin-3, and neurotrophin-4/5, neurotrophin-6 and neurotrophin-7. Neurotrophins are synthesized by neurons of central and peripheral nervous system and many cell types of peripheral tissues and are known to have biological effects on the nervous system as well as in numerous tissues apart from of the nervous system. It is postulated that lack in synthesis of neurotrophins are related to increase susceptibility of neurodegenerative diseases. The therapeutic effects of neurotrophins for neurodegenerative disorders are being explored. The aim of this review is to present information about the structures, synthesizing cells, effect mechanisms and functions of neurotrophins

    Neuroprotective effects of epidermal growth factor

    Get PDF
    Epidermal büyüme faktörü (EGF), hücrelerin bölünmesini, farklılaşmasını, yaşamasını, çoğalmasını, büyümesini ve göçünü uyaran, organizmadaki pek çok fizyolojik ve patolojik süreçte görev alan protein yapıda bir büyüme faktörüdür. Epidermal büyüme faktörü, biyolojik etkilerini bir transmembran protein olan EGF reseptörü (EGFR) aracılığı ile göstermektedir. Epidermal büyüme faktörü reseptörü, akciğerde, midede, duodenumda, pankreasta, böbrekte, hipofiz bezinde, tiroid bezinde, meme bezinde, yumurtalıkta, uterusta, plasentada, korneada ve gliya hücrelerinde bulunmaktadır. Epidermal büyüme faktörü, EGFR'ye bağlanarak, hücre çoğalması ve sağ kalımında rol oynayan mitojen-aktiveli protein kinaz (MAPK), hücre dışı sinyalle düzenlenen kinaz (ERK) 1/2 ve fosfotidil inozitol 3-kinaz (PI3K)-Akt sinyalizasyon yolaklarını aktive etmektedir. Epidermal büyüme faktörü reseptörü, astrositlerin çoğalmasında, farklılaşmasında ve postmitotik nöronların sağ kalımında rol oynamaktadır. Epidermal büyüme faktörü reseptörünün oligodendrosit gelişiminde de önemli bir role sahip olduğu bilinmektedir. Akut omurilik yaralanmasında EGF uygulaması kan-omurilik bariyeri geçirgenliğindeki bozulmayı fosfotidil inozitol 3-kinaz /Akt/ Ras- ilişkili C3 botulinum toksin substrat 1 (PI3K/Akt/Rac1) yolağı ile hafifletmekte ve lokomotor aktiviteyi artırmaktadır. Yeni doğan beyin hasarı modelinde burun içi heparin-bağlı EGF tedavisi, progenitör hücrelerden yeni oligodendrositlerin oluşumunu artırmakta ve fonksiyonel iyileşmeyi uyarmaktadır. Plazma EGF düzeyinin, Parkinson ve Alzheimer hastalarında bilişsel gerilemenin biyobelirteçi olduğu ileri sürülmektedir. Epidermal büyüme faktörü, multiple skleroz hastalarında remiyelinasyon için anahtar bir molekül olarak değerlendirilmektedir. Sinir sistemi hastalıklarının tedavisinde EGF uygulaması yeni bir yaklaşım olarak görülmektedir. Bu derlemede, EGF'nin nöroprotektif etkileri hakkında bilgi sunulması amaçlanmıştır.Epidermal growth factor (EGF) is a growth factor in protein structure that stimulating division, differentiation, survival, proliferation, growth and migration of the cells and is involved in many physiological and pathological processes of the organism. EGF exerts its biological effects through EGF receptor (EGFR) which is a transmembrane protein. Epidermal growth factor receptors are located on the cell surface of many tissues that include lung, stomach, duodenum, pancreas, kidney, pituitary gland, thyroid gland, mammary gland, ovary, uterus, placenta, cornea and glia. EGF activates the mitogen-activated protein kinase (MAPK), extracellular signal-regulated kinase (ERK) 1/2 and phosphatidylinositol 3 kinase (PI3K)-Akt signaling pathways stimulating cell proliferation and survival through binding to EGFR. EGFR plays a role in proliferation and differentiation of astrocytes and survival of postmitotic neurons. EGFR is also known to have an important role in oligodendrocyte development. In acute spinal cord injury, EGF treatment alleviates the deterioration in the blood-spinal cord barrier permeability via phosphatidylinositol 3 kinase/Akt/Ras-releated C3 botulinum toxin substrate 1 (PI3K/Akt/Rac1) pathway and increases locomotor activity. Intranasal heparin-bound EGF treatment increases the formation of new oligodendrocytes from progenitor cells and induces functional recovery in newborn brain injury model. Plasma EGF levels is suggested that a biological marker of cognitive decline in patients with Parkinson disease and Alzheimer disease. EGF is evaluated as a key molecule for remyelination in patient with multiple sclerosis. EGF treatment is considered as a novel approach to the treatment of nervous system diseases. In this review, it has been aimed to present a knowledge about neuroprotective effect of EGF

    Changes in plasma levels of vitamin A and beta -carotene in dogs with the nervous form of canine distemper

    No full text
    Bu çalışmada, köpek gençlik hastalığının (distemper) sinirsel formundaki köpeklerde plazma vitamin A ve beta-karotin (P-karotin) düzeylerindeki değişiklikler araştırıldı. Çalışmada toplam 20 adet köpek kullanıldı. Klinik muayene sonucunda köpek gençlik hastalığının sinirsel formu bulgularını gösteren ve histopatolojik ve immunohistokimyasal olarak sinirsel formda olduğu doğrulanan 10 adet köpek çalışmanın deneme grubunu oluşturdu. Herhangi bir klinik şikayeti olmayan sağlıklı 10 adet köpek ise kontrol grubuna alındı. Hastalıklı ve sağlıklı köpeklerde plazma vitamin A derişimleri sırası ile 1.740.45 mu g/dL ve 2.260.53 mu g/dL, P-karotin derişimleri ise 12.322.43 mu g/dL ve 15.803.66 mu g/dL bulundu. Köpek Gençlik Hastalığı virusu ile enfekte köpeklerin plazma vitamin A ve P-karotin düzeylerinin, sağlıklı köpeklere göre istatistik olarak daha düşük olduğu belirlendi (p0.05). Sonuç olarak, plazmada vitamin A ve P-karotin ölçümlerinin köpeklerde gençlik hastalığının sinirsel formunun prognozunda kullanılabileceği, distemperli köpeklere vitamin A ve p-karotin takviyelerinin hastalığın klinik belirtilerinin hafifletilmesinde yararlı olabileceği düşünülmektedir.In this study, changes in plasma vitamin A and p-carotene levels were investigated in dogs with the nervous form of canine distemper virus infection. Totally 20 dogs were used in study. Ten dogs with clinically showed the distemper disorders and this diagnosis were strengthen with immunohistochemistry were used as trial group. Ten healthy dogs with no clinical signs were used as control group. Plasma vitamin A concentrations in infected and healthy dogs 1.74±0.45 mu g/dL and 2.26±0.53 mu g/dL, respectively, P-carotene concentrations 12.32±2.43 mu g/dL and 15.80±3.66 mu g/dL were found. Plasma vitamin A and P-carotene levels in infected dogs with canine distemper virus were lower (p<0.05). In conclusion, the results suggested that measurement of plasma vitamin A and P-karotin concentrations can be used in prognosis of the nervous form of the canine distemper virus infection. Treatment with vitamin A and p-carotene supplements may ease the clinical signs of the disease

    A flavonoid has neuroprotective effect : nobiletin

    Get PDF
    Nörodejeneratif hastalıkların tedavisinde flavonoidlerin kullanımı yeni umutlar vaad etmektedir. Nobiletin, narenciye kabuklarında bulunan bir polimetoksi flavonoiddir. Nobiletinin nöroprotektif etkiye sahip olduğu pek çok in vivo ve in vitro araştırma ile ortaya konulmuştur. Nobiletin, öğrenme ve hafıza ile ilişkili sinyalizasyon kaskadlarını etkilemekte, enflamasyon mediyatörlerini modüle ederek nörodejenerasyonu hafifletmekte, dopamin salınımını artırarak motor ve bilişsel işlev bozukluğunu engellemekte, duygusal ve yenilikleri tanıma belleğini geliştirmektedir. Güncel çalışmalar, nobiletinin nörodejeneratif hastalıkların tedavisi için yeni bir ilaç olma potansiyeline sahip olduğunu desteklemektedir. Bu derlemede, nobiletinin nöroprotektif etkileri üzerinde durularak, literatürden elde edilen sonuçlar özetlenmiştirThe use of flavonoids promises new approach for the treatment of neurodegenerative diseases. Nobiletine is a polymethoxy flavonoid found in the citrus peel. The neuroprotective effect of nobiletin has been demonstrated in vivo and in vitro. Nobiletine affects the signaling cascades associated with learning and memory, alleviates neurodegeneration by modulating inflammatory mediators, inhibits motor and cognitive dysfunction by increasing dopamine release and enhances memory and recognition of emotions and innovations. Recent studies suggest that nobiletine has the potential to be a new drug for the treatment of neurodegenerative diseases. In this review, the neuroprotective effects of nobiletin was emphasized and the results obtained from the literature were summarize

    Meme içi levamizol uygulanan subklinik mastitisli ineklerin sütlerinde laktoz, sodyum, potasyum ve klor seviyeleri

    No full text
    In this study, therapeutic effect of intramammary levamisole infusion in subclinically infected cows were evaluated. Totally, 4-5 years old Holstein breed 40 cows were used. Twenty cows with CMT (-) and SCC300,0()0 as control group and 20 cows with CMT () and SCC300,000 as trial group were used. Strong immunomodulatory substance levamisole administered 20 ml as 4% solution for 6 days intramammarial to the cows with subclinical mastitis and in which manner levels of lactose, sodium, potassium and chloride levels of immunoglobulin G affected was investigated. After administration of levamisole to the cows with subclinical mastitis, there was no change in lactose, sodium and potassium levels, but the levels of chloride was raised statistically as p0.01. It was found out that subclinical mastitis criteria in milk did not change after a 6 day intramammary levamisole administration to the cows with subclinical mastitis. Levamisole showed no healing effect on the spoiled ion balance and lactose synthesis during mammary tissue infections.Bu çalışmada subklinik mastitisli memelere uygulanan levamizolün iyileştirici etkisi araştırılmıştır. çalışmada 4-5 yaşlarında, Holstein ırkı toplam 40 inek kullanılmıştır. CMT (-) ve SCC300.000 olan 20 inek ise deneme grubunu oluşturmuştur. Subklinik mastitisli ineklere, güçlü immunomodülatör etkiye sahip olan levamizolün 20 mi %4'lük solüsyonu, meme içi 6 gün boyunca uygulanmış ve sütte laktoz, sodyum, potasyum ve klor düzeylerinin ne yönde etkilendiği araştırılmıştır. Subklinik mastitisli ineklerde, levamizol uygulanmasından sonra süt laktoz, sodyum ve potasyum düzeylerinde herhangi bir değişiklik olmamıştır (p>0.05). Klor düzeyleri istatistik! olarak p<0.01 düzeyinde artmıştır. Subklinik mastitisli ineklerde, meme içi, 6 gün boyunca levamizol uygulanmasından sonra sütteki subklinik mastitis kriterlerinin değişmediği belirlenmiştir. Meme dokusu enfeksiyonlarında, bozulan iyon dengesinde ve laktoz sentezinde, levamizol kullanımının iyileştirici etkisi olmadığı anlaşılmıştır
    corecore