49 research outputs found
Non-Penetrating Wounds of the Chest
The heart may be seriously injured by compression of the chest by a steering wheel in automobile accidents or in other injuries by non-penetrating blows to the chest. These injuries vary from a simple bruise of the heart to actual laceration of heart muscle and heart valves. The changes may be identified by electrocardiograph and changes in heart rhythm. Attorneys should make certain that any injury by a blow to the chest is studied by a cardiologist, using not one but a series of electrocardiographs, as even seemingly harmless blows to the chest may result in injuries equivalent to heart attacks
Oküler toxoplasmosis tanısında nested polimeraz zincir reaksiyonunun teri
Out of the patients who presented at the ophthalmology departments of the medical faculties, of the Ege and Dokuz Eyl;uuml;l Universities, 35 patients were selected randomly. An expert ophthalmologist obtained aqueous humor samples from one eye only of 35 patients with cataracts before surgery and from both eyes of a patient who was given the presumptive diagnosis of acute ocular toxoplasmosis. These samples were examined at the Public Health Laboratory Service (PHLS) Toxoplasma Reference Unit in Swansea-Wales. The nested polymerase chain reaction (PCR) was used to detect Toxoplasma DNA and the ELISA for detection of anti-Toxoplasma IgG antibodies. The serum samples of these 36 patients were examined for the presence of Toxoplasma specific IgG and IgM antibodies using the dye test, IFAT IgG, ELISA IgG, ELISA IgM, immune capture ELISA (Toxonostika;reg;), and ISAGA IgM (Bio-Merieux;reg;). No anti-Toxoplasma IgM antibodies were detected in any of the samples. Of the 36 sera, 25 (69.4%) were positive for anti-Toxoplasma IgG antibodies, and this was considered to be evidence of chronic latent toxoplasmosis. One patient with a cataract showed a retinal lesion resembling a congenital toxoplasmic scar during surgery, but he was found to be serologically negative, and the presumptive diagnosis was excluded. The patient who showed signs of acute ocular toxoplasmosis in his right eye, and a congenital toxoplasmic scar on the left, was seronegative for IgM but seropositive for IgG and was considered to have chronic latent toxoplasmosis. Humor aqueous samples obtained from both eyes of this patient were found to be negative for antibodies by ELISA IgG, but positive for Toxoplasma DNA by nested PCR. Resolution of signs and symptoms were observed after specific anti-toxoplasmic therapy. All 35 samples of humor aqueous were negative both by nested PCR and ELISA, and no signs of toxoplasmosis were noted. As a result, nested PCR seems to be beneficial in the diagnosis of atypical cases of toxoplasmic chorioretinitis, but more cases should be examined.Ege ve Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültelerinin Göz Hastalıkları Anabilim Dallarına başvuran hastalardan rasgele seçilen 35 kataraktlı olgudan operasyon sırasında alınan birer ve akut oküler toxoplasmosis ön tanılı bir hastanın her iki gözünden lokal anestezi sonrası yapılan ön kamara parasentezi ile elde edilen iki, toplam 37 akköz hümör örneği Swansea-Galler, İngiltere'deki Public Health Laboratory Service (PHLS) Toxoplasma Referans Ünitesinde Nested PZR (Polimeraz Zincir Reaksiyonu) uygulanarak Toxoplasma DNA'sı, ELISA IgG testi ile de anti-Toxoplasma IgG antikorları açısından araştırılmıştır. Aynı 36 hastanın serum örnekleri Dye test (DT), IFAT IgG, ELISA IgG, ELISA IgM, immune capture ELISA (Toxonostika®), ISAGA IgM (Bio-Merieux®) testleri ile anti-Toxoplasma antikorları açısından değerlendirilmiştir. Hiçbir serum örneğinde anti-Toxoplasma IgM antikorlarının varlığı saptanamamış, 36 hastanın 25'inde (%69.4) anti-Toxoplasma IgG antikorları görülmüştür. Elde edilen veriler ışığında tüm seropozitif olgular kronik inaktif toxoplasmosis olarak yorumlanmıştır. Katarakt operasyonu sırasında bir olgunun retinasında konjenital Toxoplasma skarı ile uyumlu olduğu düşünülen lezyon görülmüş, serolojik testlerde anti-Toxoplasma antikorlarına rastlanılmayınca konjenital Toxoplasma skarı ön tanısından uzaklaşılmıştır. Araştırmaya alınan 36 hastadan sadece birinde, oftalmoskopik muayene sonucu sağ gözde akut toxoplasmosis, sol gözde ise konjenital toxoplasmosis skan olduğu düşünülmüştür. Bu hastanın serolojik olarak araştırılmasında anti-Toxoplasma IgM antikorları negatif, anti-Toxoplasma IgG antikorlan ise pozitif olarak saptanmış ve olgu kronik inaktif toxoplasmosis olarak değerlendirilmiştir. Her iki gözden alınan akköz hümör örneğinde ELISA IgG testi ile anti-Toxoplasma IgG antikorlarının varlığı saptanamamıştır. Aynı örneklerin nested PZR ile incelenmesinde ise her iki örnekte Toxoplasma DNA'sının varlığı gösterilmiş, özgül anti-Toxoplasma tedavisi sonrasında klinik ve semptomatik iyileşme görülmüştür. Katarakt operasyonu sırasında 35 hastadan alınan akköz hümör örneklerinin hiçbirinde nested PZR ile Toxoplasma DNA'sına ve serolojik yöntemlerle intraoküler anti-Toxoplasma antikorlarına rastlanılmamıştır. Sonuçta atipik lezyonları olan hastalarda Toxoplasmik retinokoroidit tanısının PZR ile konabileceği düşünülmüş, daha fazla olgu ile yapılacak çalışmaların daha yararlı olacağı kanaatine varılmıştır
Toxoplasmosis tanısında "Yakalama" ELISA IgM yönteminin geliştirilmesi ve ticari kit ile karşılaştırılması
False positive and false negative results are very common with the indirect ELISA IgM test used routinely in the diagnosis of acute toxoplasmosis. Capture ELISA IgM is known to have higher specificity and sensitivity. We compared indirect ELISA IgM and capture T46 ELISA IgM tests with a commercial kit Toxonostica IgM II;reg; (Organon) in the diagnosis of acute toxoplasmosis. For this purpose, the 268 serum samples were first examined with indirect ELISA IgM prepared in our laboratory. Then, these sera were evaluated by capture T46 ELISA IgM and the commercial kit Toxonostica IgM II;reg;. of these samples, 44 had been found to be positive and 124, negative previously. When the results obtained by Toxonostica IgM II are regarded as standard, the specificities and sensitivities were 50% and 73% with our indirect ELISA IgM, and 95% and 78% with the capture T46 IgM, respectively. in Turkey, it is not possible to test all samples routinely with commercial kits due to their high cost and unavailability. Therefore, the development of tests with high sensitivity and specificity can be used widely and will be valuable for primary diagnosis. Our capture T46 ELISA IgM test, gave significantly better results in comparison to indirect ELISA IgM, and showed no significant difference from the commercial test Toxonostika IgM II;reg;. These data suggest that our capture T46 ELISA IgM test can be used routinely in the diagnosis of acute toxoplasmosis.Akut toxoplasmosis tanısında Toxoplasma gondii'ye karşı IgM antikorlarının saptanabilmesi için rutinde sıklıkla uygulanan "dolaylı" ELISA yöntemlerinde yanlış pozitif ve negatif sonuçlar alınabilmektedir. Yakalama (capture) ilkesine dayanan ELISA IgM yöntemleri ile daha yüksek duyarlılık ve özgüllük sağlanabileceği belirtilmektedir. Bu çalışmada akut toxoplasmosisin tanısında "dolaylı" Toxoplasma ELISA IgM ve "yakalama" T46 ELISA IgM yöntemi, ticari bir kit olan Toxonostika IgM II (Organon) yöntemi ile karşılaştırılmıştır. Bu amaçla, laboratuvarımızda hazırlanan "dolaylı" ELISA-IgM yöntemi ile önceden saptanan 144 pozitif ve 124 negatif olmak üzere, toplam 268 serum örneği, diğer iki yöntem ile de değerlendirilmiştir. Toxonostika IgM II kitine göre "dolaylı" ELISA IgM yönteminin duyarlılığı %73, özgüllüğü %50, laboratuvarımızda hazırlanan "yakalama" T46 ELISA IgM yönteminin ise duyarlılığı %78, özgüllüğü %95 olarak saptanmıştır. Ülkemizde ticari kitlerin sağlanmasındaki güçlükler ve maliyetin yüksek olması, özgül ve duyarlı yöntemlerin rutinde kullanımını sınırlamaktadır. Bu nedenle akut toxoplasmosis tanısında duyarlılığı ve özgüllüğü yüksek tanı testlerinin geliştirilmesi, yöntemlerin yaygınlaşmasını ve tanıda ilk basamakta kullanılmalarını sağlayabilir. Çalışmamızda yakalama yöntemleri ile dolaylı yöntem arasında anlamlı fark saptanırken, T46 ELISA IgM ile Toxonostika IgM II kiti arasında anlamlı bir fark saptanmaması bu düşünceyi desteklemektedir
Investigation of Anti-Toxoplasma gondii Antibodies in Cats Using Sabin- Feldman Dye Test in Ankara in 2016
Amaç: Toksoplasmozis, zorunlu hücre içi protozoon olan Toxoplasma gondii’nin (T.gondii) etken olduğu, tüm dünyada yaygın görülebilen ve tüm vertebralıları tutabilen multisistemik bir hastalıktır. T. gondii için bilinen tek kesin konak Felidae ailesinin üyeleridir. Çalışmamızda Ankara’da kedilerde Sabin-Feldman Dye Testi (SFDT) ile anti-Toxoplasma gondii antikorlarının tespiti amaçlanmıştır. Aynı bölgede daha önceden yapılan çalışmalar ile karşılaştırmalar yapılarak Toxoplasmozun yayılımı açısından günümüzdeki durumun değerlendirilmesi hedeflenmiştir. Yöntemler: Çalışmamızda kullanılan Toxoplasma Rh suşunun idamesi laboratuvarımızda sağlanmaktadır. T.gondii tanımlanmasında kullanılan SFDT serolojik bir testtir ve altın standart olarak kabul edilmektedir. Çalışmanın materyali Mart 2016 - Ekim 2016 tarihleri arasında Ankara’da kliniklere müracaat eden kedilerden kan örnekleri alınarak sağlanmıştır. Kedilerden alınan kan örnekleri inaktive edilerek SFDT 1/4, 1/16, 1/64, 1/256, 1/1024 titrelerde çalışılmıştır. Bulgular: Toxoplasma gondii araştırması yapılan kedilerin 56’sında (%43,4) SFDT 1/16 titrede, 7’sinde (%5,4) 1/64 titrede, 23’ünde (%17,8) 1/256 titrede pozitif saptanırken, 43’ünde (%33,3) negatif çıkmıştır. Demografik bilgiler ile SFDT sonuçlarının karşılaştırılmasında; pozitif test sonuçlarının cinsiyet ve yaş ile ilişki göstermediği bulunmuştur (Sırasıyla P=0,803 ve P=0,991). Sokak kedilerinde ev kedilerine göre seropozitiflik fazladır (P<0,001). Sadece ticari kuru mama ile beslenen kedilerde test sonuçları negatiftir (P<0,001). Avlanan kedilerde pozitiflik avlanmayanlara göre fazladır (P<0,001). Sonuç: Bu çalışma ile kedilerin %66,6’sında seropozitiflik tespit edilmiştir ki halen oldukça yüksek bir orandır. Sonuçta, avlanan ve doğal beslenen sokak kedilerinde Toxoplasma açısından önlemlerin alınması halk sağlığı için bir zorunluluktur.Objective: Toxoplasmosis, in which obligate intracellular protozoa Toxoplasma gondii (T.gondii) is the causative organism, is a multisystemic disease that can be seen all over the world and can impair all vertebrates. the only hosts known for T.gondii are members of Felidae family. Our study aimed to determine anti-Toxoplasma gondii antibodies with Sabin-Feldman Dye Test (SFDT) in cats in Ankara. It’s aimed to evaluate the current situation in terms of Toxoplasmosis spread by comparing our findings with previous studies in the same region. Methods: Rh strain of Toxoplasma used in our study is maintained in our laboratory. SFDT is still accepted as the gold standard. Material of the study was obtained by taking blood samples from cats who were admitted to the clinics between March 2016 and October 2016 in Ankara. Blood samples were inactivated and measurements were done with SFDT 1/4, 1/16, 1/64, 1/256, 1/1024 titers. Results: SFDT resulted positive in 56 (43.4%) cats at a dilution of 1/16, in 7 (5.4%) cats at a dilution of 1/64, in 23 (17.8%) cats at a dilution of 1/256 and negative in 43 (33.3%) cats. Comparison of demographic data with SFDT results showed that positive test results did not differ according to gender and age (P=0.803 and P=0.991, respectively). Seropositivity was higher in stray cats than house cats (P<0.001). Test results were negative in the cats that fed only by commercial dry food (P<0.001). Positivity in hunter cats was more than in non-hunters (P<0.001). Conclusion: Seropositivity was detected in 66.6% of the cats, which was quite a high rate. As a result, taking precautions in terms of Toxoplasma for stray cats that are hunting and feeding naturally is a necessity for public health
Toxoplasma gondii Takizoit ve Doku Kistlerinin Kriyoprezervasyonu
Toxoplasma gondii tachyzoites and tissue cysts are largely used for developing diagnostic assays, vaccines and in drug research as well as biochemical and molecular structure studies. Continuous passaging of tachyzoites or tissue cysts in animal models encounter ethical and economical problems and it is a time consuming procedure. Cryopreservation of tachyzoites and tissue cysts and revitalization of cryopreserved samples whenever needed, can decrease the economical loss, ethical problems and labour. In the present Article, production of tachyzoites and tissue cysts in mice, preparation of samples for cryopreservation, cryopreservation of tachyzoites and tissue cysts, defrosting of cryopreserved samples and reinoculation to mice have been described in detail. (Turkiye Parazitol Derg 2013; 37: 44-6)Toxoplasma gondii takizoit ve doku kistleri çalışmaları aşı, tanı testleri ve ilaç araştırmaları, biyokimyasal ve moleküler yapı çalışmaları gibi birçok bilimsel çalışmada kullanılmaktadır. Doku kisti ve takizoitlerin sürekli in vivo pasajlanması zahmetli bir işlem olduğu kadar diğer yandan sürekli hayvan kullanılmasından kaynaklanılan yüksek maliyetli ve etik sorunlar çıkaran bir işlemdir. Takizoitlerin ve doku kistlerinin kriyoprezervasyonunun gerektiğinde in vivo canlandırılması ekonomik kayıpları, iş gücü ve hayvan etik sorunlarını azaltılabilecektir. Bu makalede takizoit ve doku kistlerinin farelerde, intraperitoneal üretimi, kriyoprezervasyon için hazırlanması ve kriyolanmış örneklerin çözdürülerek farelere tekrar uygulanması detaylı olarak tarif edilmiştir. (Turkiye Parazitol Derg 2013; 37: 44-6
İmmun sistemi baskılanmış sıçanlarda Cryptosporidium parvum’un nested PZR yöntemi ile gösterilmesi
Objective: In the present study, the aim is to demonstrate Cryptosporidium parvum 18S small-subunit rRNA gene, in lung and stool samples of immune suppressed rats. This gene region is specific for Cryptosporidium spp. and thus can be used in humans for routine diagnostic procedures. Methods: Three groups (n=4) of Rattus norvegicus rats were used. The first and second groups were administered dexamethasone, subcutaneously and orally, respectively, for 12 weeks. Rats in the control group were not immune suppressed. Lung and stool specimens were obtained from rats at the end of 12th week and examined for the presence of C. parvum DNA using Nested PCR. Results: C. parvum DNA was demonstrated in lung and stool samples of rats which were immune suppressed by oral dexamethasone. On the other hand, C. parvum DNA was demonstrated only in stool specimens of the rats which were immune suppressed by subcutaneous dexamethasone. No band pattern was observed in the specimens of the control group. Conclusion: The results of the study showed that oral dexamethasone administration was more efficient in generating disseminated cryptosporidiosis in rats compared to subcutaneous dexamethasone administration. In addition, Nested PCR targeting 18S small-subunit rRNA gene can be used to detect Cryptosporidium spp. in respiratory and stool specimens of animals and humans. (Turkiye Parazitol Derg 2013; 37: 165-8)Amaç: Bu çalışmada immun sistemi baskılanmış sıçanların dışkı ve akciğer örneklerinde Nested PZR ile Cryptosporidium parvum 18S small- subunit rRNA geninin gösterilmesi amaçlanmıştır. Bu gen bölgesi Cryptosporidium spp. için özgün olup, insanlardaki rutin enfeksiyonun tanısında kullanılabilmektedir. Yöntemler: Bu çalışmada üç grup (n=4) Rattus norvegicus türü sıçan kullanılmıştır. Birinci ve ikinci grup sıçanların immun sistemlerinin baskılanması için sırasıyla deri altından ve ağızdan 12 hafta boyunca deksametazon uygulanmıştır. Kontrol grubuna herhangi bir ilaç uygulanmamıştır. İmmun sistemi baskılanmış ve kontrol grubu sıçanlardan 12. hafta sonunda alınan akciğer ve dışkı örneklerinde Nested PZR ile C. parvum varlığı araştırılmıştır. Bulgular: Ağızdan deksametazon uygulanan grubun dışkı ve akciğer örneklerinde C. parvum DNA’sı saptanmıştır. Buna karşın deri altından deksametazon uygulanan sıçan grubunun yalnızca dışkı örneklerinde C. parvum DNA’sı saptanmıştır. Kontrol grubu sıçanlarda herhangi bir bant paterni saptanmamıştır. Sonuç: Bu çalışma sıçanlarda ağızdan deksametazon uygulamasının, deri altından uygulamaya göre daha yaygın cryptosporidiosis oluşumuna sebep olduğunu göstermiştir. Ayrıca immun sistemi baskılanmış hayvan veya insanlara ait dışkı ve solunum örneklerinde 18S small-subunit rRNA genine özgü Nested PZR testinin Cryptosporidium spp. tanısındaki etkinliği gösterilmiştir. (Turkiye Parazitol Derg 2013; 37: 165-8