Evulation of nursing care quality in a palliative care clinicBir palyatif bakım kliniğinde hemşirelik bakım kalitesinin değerlendirilmesi

Objective: The study is a descriptive and cross-sectional study designed to determine the quality of nursing care and the factors affecting quality of nursing care in a palliative care clinic.Material and method: The population and the sample of the study consisted of nurses (n=16) who were working in a palliative care clinic at a state hospital in the west of the Turkey and patients (n=102) who take care in this clinic between the date between January 2015 and October 2016. The sample size was not calculated and all the nurses and patients who met the study criteria and agreed to participate in the study were reached during the data collection period. Data collection was collected with a questionnaire consisted from Nurse Presentation Form, Patient Presentation Form and Care Behaviors-24 Scale (BDI-24). Student t, Kruskal-Wallis, Mann-Whitney U test and One Way ANOVA test were used in the analysis of the data.Results: The average score of BDI-24 was found as 5.59 ± 0.15 for nurses and 5.10 ± 0.15 for patients. There was no statistically significant difference between the average of BDI-24 total points and subscale scores of nurses according to their gender, education status, working duration in palliative care clinic and weekly working hours. Similarly, there was no statistically significant difference between the BDI-24 total point average and subscale scores of the patients according to the diagnosis, gender, marital status, educational status, occupation, income level and place of residence. Conclusion: The level of perception of nursing care behaviors of palliative care nurses and patients was found to be fairly high. It is proposed to identify and improve institutional deficiencies such as number of nurses, number of patients, workload, working hours, which affect the quality of nursing care.Extended English abstract is in the end of PDF (TURKISH) file. ÖzetAmaç: Araştırma, bir palyatif bakım kliniğinde hemşirelik bakım kalitesini ve bakım kalitesini faktörleri belirlemek amacıyla yapılmış tanımlayıcı ve kesitsel bir çalışmadır.Materyal ve Method: Araştırma Türkiye’nin batısında bir devlet hastanesinin palyatif bakım kliniğinde çalışan hemşireler (n=16) ile Ocak-Ekim 2015 tarihleri arasında palyatif bakım kliniğinde yatan hastalar (n=102) oluşturmuştur. Araştırmada örneklem hesaplamasına gidilmemiş, araştırmanın yürütüldüğü tarihler arasında kriterlere uyan ve araştırmaya katılmayı kabul eden tüm hemşire ve hastalara ulaşılmıştır. Araştırmanın verileri, Hemşire ve Hasta Tanıtım Formu ve Bakım Davranışları-24 Ölçeği (BDÖ-24) kullanılarak toplandı. Verilerin analizinde Student t, Kruskal-Wallis, Mann-Whitney U testi ve One Way ANOVA testi kullanıldı.Bulgular: Hemşirelerinin BDÖ-24 toplam puan ortalaması 5.59±0.15, hastaların 5.10±0.15 olarak bulunmuştur. Hemşirelerin cinsiyet, eğitim durumu, mesleki çalışma süresi, palyatif bakım kliniğinde çalışma süresi ve haftalık çalışma saatlerine göre;  hastaların tanısı, cinsiyeti, medeni durumu, eğitim durumu, mesleği, gelir düzeyi ve yaşadığı yere göre BDÖ-24 toplam puan ortalamaları ve alt boyut puan ortalamaları arasında istatistiksel olarak anlamı bir fark saptanmamıştır. Sonuç: Hemşirelerin ve hastaların hemşirelik bakım davranışlarını algılama düzeyleri oldukça yüksek bulunmuştur. Hemşirelik bakım kalitesini etkileyen hemşire sayısı, hasta sayısı, iş yükü, çalışma saati gibi kurumsal yetersizliklerin belirlenmesi ve iyileştirilmesi önerilmektedir

Vacutainer ve Enjektör ile Kan Alma Tekniğinin Hemoliz Oranına Etkisinin İncelenmesi

Objective: This study was conducted to determine hemolysis rates for venous blood samples drawn by injector and vacutainer holder and to assess the effect of the venipuncture technique on the process of hemolysis. Material and Method: This cross-sectional and analytical study was conducted with 128 patients who were admitted to the Cardiology and Angio clinics of a university hospital and met the inclusion criteria. One group of patients who were to have routine biochemical tests underwent venipuncture with an injector, and another group with a vacutainer. Results: The serum hemolysis level is not significantly different by gender. No significant correlation was found between blood serum hemolysis levels and age or Body Mass Index with blood drawn with an injector or with a vacutainer. While the serum hemolysis level was on average 0.11 g/dl in blood drawn with an injector, the level in blood drawn with a vacutainer was 0.06 g/dl; the difference was not statistically significant. Conclusion: This study revealed that there was no statistically significant difference between hemolysis rates in blood drawn with an injector or with a vacutainer. However, the hemolysis rates in blood drawn with an injector were almost twice the rates noted in blood drawn with a vacutainer, and this difference may be clinically significant. Amaç: Bu araştırma enjektör ve vacutainer kullanılarak alınan venöz kanlarda hemoliz oranını belirlemek ve kan alma tekniğinin hemoliz gelişimi üzerindeki etkisini değerlendirmek amacıyla yapılmıştır. Gereç ve Yöntem: Kesitsel ve analitik tipte olan bu araştırma, bir üniversite hastanesinin Kardiyoloji ve Anjiyo kliniklerine yatışı yapılan ve araştırmaya dahil edilme kriterlerine uyan 128 hasta ile yürütülmüştür. Rutin biyokimyasal tetkikleri istenilen bir grup hastadan enjektörle, diğer gruptaki hastalardan vacutainer ile kan alınmıştır. Bulgular: Serum hemoliz düzeyi cinsiyetler arasında anlamlı olarak farklı değildir. Enjektör ve vacutainer ile alınan kan örneklerindeki serum hemoliz düzeyleri ile yaş ve Beden Kütle İndeksi arasında anlamlı korelasyon saptanmamıştır. Serum hemoliz düzeyi enjektör ile alınan kanlarda ortalama 0.11 g/dl iken vacutainer ile alınan kanlarda ortalama 0.06 g/dl olup bu fark istatistiksel olarak anlamlı bulunmamıştır. Sonuç: Bu araştırmada enjektör ve vacutainer ile alınan kan örneklerindeki hemoliz oranları istatistiksel olarak anlamlı farklılık göstermemiştir. Ancak enjektörle alınan kanlarda ortalama hemoliz oranı vacutainer ile alınan kanlardan neredeyse iki kat fazladır, bu fark klinik açıdan anlamlı olabilmektedir

Care Priorities and Critical Nursing Interventions in Patients with COVID-19: Four Different Case Reports

2019 koronavirüs hastalığı (COVID-19) yeni bir solunum yolu hastalığıdır ve salgın süreci dünyada yüz binlerce insanı etkilemiştir. Pandemik hale gelen bu süreçte tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de hemşireler topluma nitelikli ve güvenli sağlık hizmeti sunmak için ön saflarda görev almaktadır. Bu olağanüstü koşullarda büyük çaba ile COVID-19 tanılı hastalara bakım veren hemşirelerin, hastayı bütüncül olarak değerlendirebilmeleri gerekmektedir. Ayrıca hemşirelik girişimlerini planlayabilmeleri için de etkili hemşirelik bakımına yönelik yol haritaları sunmanın önemli olduğu bir gerçektir. Bu bağlamda bu çalışmada COVID-19 tanısı almış dört ayrı olgu, her bir vakaya özgü hemşirelik tanıları doğrultusunda bakım öncelikleri ve kritik hemşirelik girişimleri ile sunulmuşturThe coronavirus disease 2019 (COVID-19) is a new respiratory disease, and as a pandemic has affected hundreds of thousands of people all around the world. In Turkey, as well as all over the world, nurses are on the front lines to provide qualified and safe healthcare services to the society. In these extraordinary conditions, nurses who care for patients diagnosed with COVID-19 should be able to evaluate the patient as a whole. It is also a fact that it is important to provide road maps for effective nursing care so that they can plan nursing interventions. In this context, four different cases diagnosed with COVID-19, their care priorities, and critical nursing interventions are presented in line with the nursing diagnoses specific to each case

Efeito da técnica de tosse durante injeção subcutânea de heparina na intensidade da dor e satisfação individual

Objective: to examine the effect of the medium intensity coughing technique during subcutaneous low molecular weight heparin injection on pain severity and individual satisfaction in general surgery patients. Method: the prospective, quasi-experimental study included 100 patients who had been prescribed a subcutaneous low molecular weight heparin injection once in 24 hours. Each patient received two injections by the same researcher, one using the standard injection technique with medium intensity coughing technique and the other only the standard injection technique. Results: there was a statistically significant difference between patients’ mean scores on pain severity and satisfaction levels after injections administered by the two techniques (p= 0.000). Also, it was found that gender affected pain severity relating to the injection but did not affect the level of individual satisfaction. Conclusion: the medium intensity coughing technique was found to reduce pain severity and increase patient satisfaction in general surgery patients receiving subcutaneous low molecular weight heparin injections. Trial registration: NCT05681338.Objetivo: examinar el efecto de la técnica de tos de mediana intensidad durante la inyección subcutánea de heparina de bajo peso molecular sobre la severidad del dolor y la satisfacción individual en pacientes de cirugía general. Método: estudio prospectivo, cuasi experimental, que incluyó a 100 pacientes a los que se les prescribió una inyección subcutánea de heparina de bajo peso molecular una vez cada 24 horas. Cada paciente recibió dos inyecciones por el mismo investigador utilizando técnica de inyección estándar con técnica de tos de intensidad media y solo técnica de inyección estándar. Resultados: hubo una diferencia estadísticamente significativa entre las puntuaciones medias de los pacientes sobre la intensidad del dolor y los niveles de satisfacción después de las inyecciones administradas por las dos técnicas (p= 0,000). Además, se encontró que el género afectó la severidad del dolor relacionado con la inyección, pero no afectó el nivel de satisfacción individual. Conclusión: se encontró que la técnica de tos de intensidad media reduce la severidad del dolor y aumenta la satisfacción del paciente de cirugía general que reciben inyecciones subcutáneas de heparina de bajo peso molecular. Registro del ensayo: NCT05681338.Objetivo: examinar o efeito da técnica de tosse de média intensidade durante injeção subcutânea de heparina de baixo peso molecular na intensidade da dor e satisfação individual em pacientes submetidos à cirurgia geral. Método: estudo prospetivo, quasi experimental que incluiu 100 pacientes que haviam recebido uma injeção subcutânea de heparina de baixo peso molecular em 24 horas. Cada paciente recebeu duas injeções pelo mesmo pesquisador usando a técnica de injeção padrão com técnica de tosse de média intensidade e apenas técnica de injeção padrão. Resultados: houve diferença estatisticamente significativa entre as pontuações médias dos pacientes quanto à gravidade da dor e níveis de satisfação após as injeções administradas pelas duas técnicas (p = 0,000). Além disso, verificou-se que o sexo do paciente afetou a intensidade da dor relacionada à injeção, mas não afetou o nível de satisfação individual. Conclusão: a técnica de tosse de média intensidade reduz a intensidade da dor e aumenta a satisfação de pacientes submetidos à cirurgia geral recebendo injeções subcutâneas de heparina de baixo peso molecular. Registro do ensaio clínico: NCT05681338

Efeito da técnica de tosse durante injeção subcutânea de heparina na intensidade da dor e satisfação individual

En el artículo “Efecto de la técnica de la tos durante la inyección subcutánea de heparina sobre la severidad del dolor y la satisfacción individual”, con número DOI: 10.1590/1518-8345.6504.3923, publicado en la Rev. Latino-Am. Enfermagem, 2023;31:e3923, en la página 1: Donde se leía: Derya Uzelli Yılmaz2 Fatma Düzgün3 2 Bursa Uludağ University, Health Application and Research Center, Bursa, Turquía. 3 İzmir Katip Çelebi University, Faculty of Health Sciences, Department of Nursing, İzmir, Turquía. Leer: Derya Uzelli Yılmaz3 Fatma Düzgün2 2 Bursa Uludağ University, Health Application and Research Center, Bursa, Turquía. 3 İzmir Katip Çelebi University, Faculty of Health Sciences, Department of Nursing, İzmir, Turquía.No artigo “Efeito da técnica de tosse durante injeção subcutânea de heparina na intensidade da dor e satisfação individual”, com número DOI: 10.1590/1518-8345.6504.3925, publicado no periódico Rev. Latino-Am. Enfermagem, 2023;31:e3925, na página 1: Onde se lia: Derya Uzelli Yılmaz2 Fatma Düzgün3 2 Bursa Uludağ University, Health Application and Research Center, Bursa, Turquia. 3 İzmir Katip Çelebi University, Faculty of Health Sciences, Department of Nursing, İzmir, Turquia. Leia-se: Derya Uzelli Yılmaz3 Fatma Düzgün2 2 Bursa Uludağ University, Health Application and Research Center, Bursa, Turquia. 3 İzmir Katip Çelebi University, Faculty of Health Sciences, Department of Nursing, İzmir, Turquia.Regarding the article “Effect of the coughing technique during subcutaneous heparin injection on pain severity and individual satisfaction”, with DOI number: 10.1590/1518-8345.6504.3924, published in the Rev. Latino-Am. Enfermagem, 2023;31:e3924, page 1: Where was written: Derya Uzelli Yılmaz2 Fatma Düzgün3 2 Bursa Uludağ University, Health Application and Research Center, Bursa, Turkey. 3 İzmir Katip Çelebi University, Faculty of Health Sciences, Department of Nursing, İzmir, Turkey. Now read: Derya Uzelli Yılmaz3 Fatma Düzgün2 2 Bursa Uludağ University, Health Application and Research Center, Bursa, Turkey.   3 İzmir Katip Çelebi University, Faculty of Health Sciences, Department of Nursing, İzmir, Turkey

Yenidoğana uygulanan intramüsküler enjeksiyonda sukroz solüsyonunun ağrı üzerine etkisinin incelenmesi

Bu araştırma, 0-4 haftalık term ve preterm yenidoğanlara intramüsküler enjeksiyon öncesinde uygulanan sukroz solüsyonunun ağrı üzerine etkisini incelemek amacıyla deneysel olarak yapılmıştır. Araştırmanın evrenini, İzmir Tepecik Eğitim Araştırma Hastanesi Çocuk Acil Servise Palivizumab (Synagis®) enjeksiyonu için başvuran 0-4 haftalık term ve preterm yeni doğanlar oluşturmuştur. Araştırmanın örneklemini ise; açlık süresi en az bir saat olan, ağrı algılamasını etkileyebilecek bir hastalığı olmayan, intramüsküler enjeksiyon bölgesinde herhangi bir komplikasyon olmayan, ekstremitelerde istenilen pozisyonu almasına engel olacak bir rahatsızlığı bulunmayan, enjeksiyon öncesinde ağlamayan ve annelerinden yazılı onay alınan 80 bebek oluşturmuştur. Araştırma verilerinin toplanmasında “Yenidoğan Tanıtım Formu” ve “Yenidoğan Ağrı Tanılama Ölçeği-YATÖ (Neonatal Infant Pain Scale -NIPS)” kullanılmıştır. İntramüsküler enjeksiyonda sağ laterofemoral (vastus lateralis) bölge kullanılmıştır. Synagis istemi yapılmış bebekler her grupta 40 bebek olacak şekilde iki gruba ayrılmıştır. Bebekler cinsiyete göre tabakalandırılarak her iki yöntemden birine randomize edilmiştir. Bebekler uygulama ve kontrol grubu olarak ikiye ayrılmış, uygulama grubuna gestasyonel haftalarına göre işlemden iki dakika önce ve işlemden hemen önce enjektörle oral %5’lik dekstroz solüsyonu verilmiş, kontrol grubundaki bebeklere herhangi bir şey uygulanmamıştır. Her iki gruptaki bebekler tedavi masasında iken intramüsküler enjeksiyon uygulanmıştır. İşlem sırasında annenin bebeğin yanında olması sağlanıp, işlem sonrasında bebek anne kucağına verilmiştir. Uygulama grubundaki bebeklerin yaş ortalamasının 32,8± 3 hafta olduğu, kontrol grubundaki bebeklerin ise 32,3± 2,6 hafta olduğu belirlenmiştir. Uygulama ve kontrol grubundaki bebeklerin %50’sini kız, %50’sini erkek bebekler oluşturmuştur. Uygulama grubundaki bebeklerin ağırlık ortalamaları 2170±0,5 gram , kontrol grubundaki bebeklerin ise 2270± 0,5 gramdır. İntramüsküler enjeksiyonda yenidoğana işlem öncesinde uygulanan sukroz solüsyonunun ağrıyı gidermede etkili bir yöntem olduğu saptanmıştır. Araştırma sonucunda; klinik uygulamalarda yenidoğanlarda intramüsküler enjeksiyon uygulamaları sırasında oral sukroz solüsyonunun bebeğin gestasyonel haftasına göre belirlenen dozlarla rutin olarak yapılması önerilmiştir

Relationship Between Ethical Leadership Behavior and Work Motivation in Intensive Care Nurses: A Cross-sectional Study

Aim: Affecting the attitudes and the behaviors of the employees, leaders’ ethical focused behavior is one of the most important factors affecting employee work motivation. The study was conducted with the aim of examining the relationship between ethical leadership behavior and the work motivation of Intensive Care Nurses (ICNs). Material and Methods: The study adopted a cross-sectional and descriptive design and was performed between August and October 2018 with 98 ICNs at a university hospital in Turkey. A Nurses’ Description Form, the Ethical Leadership Scale, and the Nurses’ Work Motivation Scale were used to collect data. Since the data were found to be normally distributed, to compare the total scores of ethical leadership scale and nurses’ work motivation scale for demographic information of the nurses independent t-test and analysis of variance (ANOVA) test were used. Pearson correlation analysis was used to determine the relationship between ethical leadership and work satisfaction. Results: A statistically significant positive correlation was found between the mean total score of the Ethical Leadership Scale and the mean total score of the Nurses’ Work Motivation Scale (p < 0.001). A statistically significant difference was found between the mean total score of the ELS and the number of patients for whom daily nursing care was provided (p < 0.05). Conclusions: It was concluded from this study that the perceptions of ICNs concerning ethical leadership behavior and their work motivation were at a medium level. In addition, it was found that the nurses’ ethical leadership behavior had a positive effect on their work motivation. Nursing leaders should therefore endeavor to maintain their ethical behavioral integrity in order to promote nurses’ work motivation

Oral glucose solution to alleviate pain induced by intramuscular injections in preterm infants

WOS: 000347951100004PubMed ID: 25378034PurposeThe purpose was to assess the effectiveness of 5% oral glucose solution in reducing pain in preterm infants during intramuscular injection. Design and MethodsWe conducted a prospective, randomized, controlled, unblinded trial to investigate the effect of glucose solution on the pain of intramuscular injection in preterm infants (N = 80). ResultsInfants who received oral glucose had significantly lower pain scores (p < .001), less crying time (p < .001), higher oxygen saturation (p < .001), and lower heart rate after compared with during the procedure (p = .02). Practice ImplicationsOur results suggest that oral glucose, even if used in the lowest dose, may have a pain-relieving effect in preterm infants if administered pre-procedure