20 research outputs found
Seasonal and sexual variations of fatty acid composition in fillet of Capoeta erhani
The lowest lipid levels of Capoeta erhani observed in winter and vice versa in summer. The fatty acid composition of the fillets was significantly different among seasons (P0.05). The ratios of the unsaturated fatty acids (UFAs) were higher than half of the total fatty acids among all seasons. The level of PUFA was highest in autumn (25.91%), and lowest in summer (22.11%). Among seasons and sexes, the levels of total n3 PUFAs in total fatty acids changed from 15.43% to 21.89% and n6 PUFAs from 3.8% to 7.97%, respectively. The level of n3 PUFAs was present in excess that of the n6 PUFAs. The ratios of the n3 PUFAs to n6 PUFAs in the fillets of C. erhani were highest in autumn for both sexes and remarkably influenced by seasons
Yaşam Bilimleri ve Biyoteknoloji
Yoğun zirai faaliyetlerin yapıldığı Antalya’nın batı sahillerinden yakalanan ekonomik önemi olan bazı deniz balıklarının (Diplodus sargus, Siganus rivulatus, Lithognathus mormyrus, Liza aurata, Chelon labrasus) kas, deri ve solungaçlarındaki bakır, çinko, mangan, demir ve magnezyum (Genellikle zirai aktivitelerden kaynaklanırlar) biyoakümülasyon seviyeleri araştırılmıştır. Balıkların dokularında incelenen elementlerin minimum ve maksimum seviyeleri (mg kg-1 yaş ağırlık) bakır için 0.541.69; çinko için 4.14-407.23; mangan için 0.15-9.17; demir için 3.45-104.49 ve magnezyum için 204.33- 784.30 olarak tespit edilmiştir. İncelenen elementlerin en düşük biyoakümülasyon seviyeleri kas dokularda, en yüksek seviyeler (Bakır hariç) ise solungaçlarda tespit edilmiştir. İncelenen türlerin kas dokularındaki bakır ve çinko seviyeleri (Dünya Sağlık Örgütü (WHO), Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) ve Türk Gıda Kodeksi’nde belirtilen kabul edilebilir maksimum seviyelerden daha düşük, bazı türlerin (D. sargus, S. rivulatus, L. mormyrus and L. aurata) derilerinde bulunan çinko seviyeleri ise kabul edilebilir maksimum seviyelerden daha yüksek bulunmuştu
Yaşam Bilimleri ve Biyoteknoloji
Yoğun zirai faaliyetlerin yapıldığı Antalya’nın batı sahillerinden yakalanan ekonomik önemi olan bazı deniz balıklarının (Diplodus sargus, Siganus rivulatus, Lithognathus mormyrus, Liza aurata, Chelon labrasus) kas, deri ve solungaçlarındaki bakır, çinko, mangan, demir ve magnezyum (Genellikle zirai aktivitelerden kaynaklanırlar) biyoakümülasyon seviyeleri araştırılmıştır. Balıkların dokularında incelenen elementlerin minimum ve maksimum seviyeleri (mg kg-1 yaş ağırlık) bakır için 0.541.69; çinko için 4.14-407.23; mangan için 0.15-9.17; demir için 3.45-104.49 ve magnezyum için 204.33- 784.30 olarak tespit edilmiştir. İncelenen elementlerin en düşük biyoakümülasyon seviyeleri kas dokularda, en yüksek seviyeler (Bakır hariç) ise solungaçlarda tespit edilmiştir. İncelenen türlerin kas dokularındaki bakır ve çinko seviyeleri (Dünya Sağlık Örgütü (WHO), Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) ve Türk Gıda Kodeksi’nde belirtilen kabul edilebilir maksimum seviyelerden daha düşük, bazı türlerin (D. sargus, S. rivulatus, L. mormyrus and L. aurata) derilerinde bulunan çinko seviyeleri ise kabul edilebilir maksimum seviyelerden daha yüksek bulunmuştu
Su Sıcaklığının Doktor Balık (Garra rufa) Türünün Kas, Ağız ve Bağırsak Dokularındaki Katalaz Aktivitesi ve Malondialdehit Düzeyleri Üzerine Etkileri
Bu çalışmada farklı su
sıcaklıklarında (18°C ve 34°C) beslenen Garra
rufa (doktor balık) türü balıkların bazı dokularında (kas, ağız ve
bağırsak) katalaz (CAT) aktiviteleri ve malondialdehit (MDA) düzeyleri
incelenmiştir. Deney süresince hiç balık ölümü görülmemiştir. Önemlilik
dereceleri farklı olmakla birlikte, 34°C de beslenen doktor balıkların oransal
boy artışı, oransal ağırlık artışı ve yem dönüşüm etkinlikleri 18°C de beslenen
balıklardan daha düşük bulunmuştur. Bu durum, 34°C su sıcaklığında yaşayan
doktor balıkların metabolizmalarının daha yüksek, daha hareketli ve terapiye
daha istekli olmalarından kaynaklanmış olabilir. İncelenen dokuların CAT
aktiviteleri ve MDA seviyelerinin önemli derecede farklı olduğu tespit
edilmiştir. En yüksek CAT aktiviteleri ve MDA seviyelerinin bağırsak
dokularında olduğu görülmüştür. Fakat 34°C su sıcaklığında beslenen balıkların
incelenen tüm dokularındaki CAT aktiviteleri ve MDA seviyelerinin 18°C su
sıcaklıklarında beslenen balıklardan önemli derecede farklı olmadığı tespit
edilmemiştir
ÇİVRİL GÖLÜ YÜZEY SUYU KALİTESİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Bu çalışmada; Çivril Gölü’nün fizikokimyasal parametreleri 2004-2005 yılları arasında aylık olarak ölçülmüştür. Ölçümler, Çivril Gölü’nü en iyi temsil edecek şekilde seçilen dört istasyonda yapılmıştır. Elde edilen yıllık oratalama fizikokimyasal parametre verileri istasyonlar arasında istatistiksel olarak karşılaştırılmış, faktör analizi ile değişkenler sınıflandırılmıştır. Bütün istasyonlarda yıl boyu göl suyunun berrak ve kokusuz, tuzluluğun %0.0, hidroksilin ise 0 mg/L olduğu tespit edilmiştir. Faktör analizi sonucuna göre tüm istasyonlarda veri kümesinde toplam varyansın % 100’ünü açıklayan üç potansiyel faktör belirlenmiştir. İlk faktör toplam varyansın % 58.98’ini, ikinci faktör % 21.51’ini üçüncü faktör ise % 19.50’sini açıklamıştır. Bu çalışma; Çivril Gölü’nün bazı istasyonlarında özellikle yaz aylarında organik kirliliğin oldukça arttığını ve çözünmüş oksijen miktarının da özellikle 1. istasyonda sucul canlılar için kritik dereceye kadar azaldığını göstermiştir
ÇİVRİL GÖLÜ YÜZEY SUYU KALİTESİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Bu çalışmada; Çivril Gölü’nün fizikokimyasal parametreleri 2004-2005 yılları arasında aylık olarak ölçülmüştür. Ölçümler, Çivril Gölü’nü en iyi temsil edecek şekilde seçilen dört istasyonda yapılmıştır. Elde edilen yıllık oratalama fizikokimyasal parametre verileri istasyonlar arasında istatistiksel olarak karşılaştırılmış, faktör analizi ile değişkenler sınıflandırılmıştır. Bütün istasyonlarda yıl boyu göl suyunun berrak ve kokusuz, tuzluluğun %0.0, hidroksilin ise 0 mg/L olduğu tespit edilmiştir. Faktör analizi sonucuna göre tüm istasyonlarda veri kümesinde toplam varyansın % 100’ünü açıklayan üç potansiyel faktör belirlenmiştir. İlk faktör toplam varyansın % 58.98’ini, ikinci faktör % 21.51’ini üçüncü faktör ise % 19.50’sini açıklamıştır. Bu çalışma; Çivril Gölü’nün bazı istasyonlarında özellikle yaz aylarında organik kirliliğin oldukça arttığını ve çözünmüş oksijen miktarının da özellikle 1. istasyonda sucul canlılar için kritik dereceye kadar azaldığını göstermiştir
Endoskopik ultrasonografi yapılan olgularda propofole ketamin veya fentanil ilavesinin sedo-analjezi kalitesi üzerine etkileri
Amaç:Endoskopik ultrasonografi işlemleri genellikle pron
pozisyonunda ve sedo-analjezi altında yapılmaktadır. Bu prospektif çalışmada
tanısal endoskopik ultrasonografi yapılan hastalarda propofol+ketamin ve
propofol+fentanil kombinasyonları ile yapılan sedo-analjezinin etkinliği, hasta
memnuniyeti ve endoskopist memnuniyeti farklılıklarının incelenmesi
amaçlanmaktadır.Gereç-yöntem: Sedo-analjezi ile endoskopik ultrasonografi işlemi
planlanmış 111 hasta çalışmaya dâhil edildi. Tüm hastalara 1mg/kg Lidokain ve
0,01 mg/kg Atropin yapıldıktan sonra Propofol+ketamin grubuna (Grup K) 1,5
mg.kg-1 Propofol, 1 mg.kg-1 Ketamin, Propofol+fentanil
grubuna (Grup F) da 1,5 mg.kg-1 Propofol, 1 mcg. kg-1
Fentanil ile sedo-analjezi sağlandı. Hastaların intraoperatif dönemde Richmond
Ajitasyon Skoru, kalp atım hızı, sistolik-diyastolik-ortalama kan basıncı,
periferik oksijen saturasyonu total işlem süresi ve bu esnada tüketilen toplam
propofol miktarı kaydedildi. Tüm hastalarda Numerik Rank Skoru, vizüel ağrı
skoru ve Aldrete derlenme skoru kaydedildi. İşlem bittikten sonra endoskopistten
ve hastadan memnuniyetini 0-4 arsında puanlandırması istenip kaydedildi.Bulgular: Her iki grupta demografik veriler ve total operasyon
süreleri benzerdi. Toplamda tüketilen tüketilen Propofol düzeyi grup F’de daha
düşüktü (p<0.001). Grup F’de derlenme ünitesinde kalış süresi daha kısa
gözlendi (p<0.001). Endoskopist memnuniyetinde herhangi bir fark
gözlenmezken, hasta memnuniyetinde anlamlı fark tespit edildi (p:001). Grup K’da
İntraoperatif kalp atım hızı ve tansiyon arteriyalde anlamlı artışlar
gözlenirken, grup F’de bu değerler daha stabil seyr etti. Derlenme ünitesi
giriş kalp atım hızları ve tansiyon değerleri grup K’da daha yüksek gözlendi.Sonuç: Endoskopik girişim yapılan hastaların büyük
çoğunluğunun ileri yaş ve ek hastalık mevcudiyeti bulunmaktadır. Bu hastalarda
anestezi ile yapılan işlemlerde anestejik ajan seçimi önem arz etmektedir. Bu
açıdan bakıldığında endoskopik girişimlerde sedo-analjezi uygulanmalarında fentanil
propofol kombinasyonunun avantajlı olduğunu düşünmekteyiz