74 research outputs found

    Biochemical development of insulin resistance due to excess nutrition and the function of AMP-activated protein kinase (AMPK)

    Get PDF
    Aşırı beslenme ve obezitenin, insülin direnci, diyabet, hipertansiyon, kardiyovasküler hastalıklar ve kanser gibi birçok kronik hastalığa neden olduğu bilinmektedir. İnsülin direnci, glikozun kas ve diğer dokulara taşınmasında hücrelerin insülininin etkisine yanıt verme yeteneğinin azalması olarak tanımlanır. Obezitenin gelişmesiyle birlikte yağ dokusundan salınan esterlenmemiş yağ asitleri, gliserol ve proinflamatuar sitokinler insülin direncine neden olur. Özellikle MCP-1 ve TNF-α gibi sitokin ve kemokinler adipositlerde trigliseridlerin hidrolizine neden olur. Ortaya çıkan serbest yağ asitleri dolaşım yoluyla kas, karaciğer ve beta hücrelerine taşınır ve DAG, TAG ve seramid olarak depolanır. Bu yağ asitleri türevlerinin birikimi hem IRS’yi bloke ederek insülin direncine, hemde hücre içi enerji sensörü olan AMPK’nin aktivasyonunun azalmasına neden olur. AMPK’nin aktivasyonunun azalması sonucu glukoz taşıyıcı proteininin translokasyonu azalır ve insülin direnci gelişir. Bunun yanında, AMPK’nin aktivasyonunun azalması dokularda lipit birikimine, hücresel işlev bozukluklarına ve birçok kronik hastalığın gelişmesine neden olur. Egzersizin yanında metformin, AICAR ve TZDs gibi bazı farmasötik ilaçların hem lipit birikimini azalttığı hem de AMPK’nin aktivasyonunu artırarak insülin direncini engellediği bildirilmiştir.Overnutrition and obesity are known to cause many chronic diseases such as insulin resistance, diabetes, and cancer. Insulin resistance is defined as a decrease in the ability of cells to respond to the effect of insulin in the transport of glucose to muscle and other tissues. With the development of obesity, nonesterified fatty acids, glycerol, hormones, pro-inflammatory cytokines released from adipose tissue are known to play a role in the development of insulin resistance. Especially cytokines and chemokines such as MCP-1 and TNFα cause hydrolysis of triglycerides in adipocytes, causing high levels of free fatty acids in circulation. These free fatty acids are then stored by the muscle and liver and beta cells again as DAG, TAG, and ceramide, blocking the IRS receptor causing its resistance. In addition, as a result of excessive fat nutrition, the accumulation of toxic lipid derivatives causes the inactivation of the intracellular energy sensor AMPK. Depending on the inactivation of AMPK, the glucose carrier protein (GLUT4) translocation decreases, and insulin resistance improves. Also, reduced activation of AMPK causes lipid accumulation in tissues, cellular dysfunctions, and, consequently, many chronic diseases. In addition to exercise, it is seen that some pharmaceutical drugs such as metformin, AICAR, and TZDs both reduce lipid accumulation and increase the activation of AMPK and prevent insulin resistance

    Formaldehit İçermeyen Yeni Nesil Ahşap Kompozit Yalıtım Malzemesi

    Get PDF
    TÜBİTAK TOVAG Proje01.01.2017Bu projenin amacı; ahşap levha ürünlerinin üretiminde formaldehit içerikli tutkallaryerine, bağlayıcı olarak izolasyon malzemesi olarak bilinen polistren (strafor) kullanımı ile formaldehit içermeyen, dayanıklılığı yüksek ve iyi bir yalıtım özelliğine sahip yeni bir ahşap kompozit malzeme üretmektir. Çalışmada ağaç türleri olarak, kontrplak ve yongalevha endüstrisinde yaygın olarak kullanılan Doğu Kayını (Fagus orientalis Lipsky), Melez Kavak (Populus deltoides I-77/51 klonu), Sakallı Kızılağaç (Alnus glutinosa subsp. barbata), Sarıçam (Pinus slyvestris) ve Doğu Ladini (Picea orientalis L.) seçilmiştir. Projede farklı yoğunluk değerlerine sahip 6 polistren türü kullanılmıştır. Polistrenlerin karşılaştırılması amacıyla üretilecek geleneksel levhaların üretiminde ÜF (Üre formaldehit) tutkalı kullanılmıştır. Levhaların üretiminde kurutma işleminin etkisini belirleyebilmek için grupların yarısına teknik kurutma işlemi uygulanmış diğer yarısı ise doğal olarak oda koşullarında (20°C ve %65 bağıl nem) %12 rutubete ulaştıklarında üretime alınmıştır. Presleme işlemlerinde levha türlerine göre farklı sıcaklık ve süre parametreleri uygulanarak elde edilen sonuçlara göre optimum üretim koşulları ortaya koyulmuştur. Ahşap kompozit levha üretiminde bağlayıcı olarak kullanılacak polistrenin yapışma performansını ölçebilmek amacıyla kontrplak grupları için TS EN 314-1 standardına göre çekme-makaslama direnci, yongalevha grupları için ise TS EN 319 standardına göre yüzeye dik çekme direnci testleri yapılmıştır. Ayrıca üretilen levhaların TS EN 310 standardına göre eğilme ve eğilmede elastikiyet modülü değerleri ile TS EN 317, 322 ve 323 standartlarına göre kalınlık artışı ve su alma, denge rutubeti miktarı ve yoğunluk değerleri belirlenmiştir. Üretilen yeni kompozit levhaların yalıtım malzemesi olarak tavsiye edilecek bir ürün olup olmadığını tespit etmek için ise ASTM C 518 & ISO 8301 standardına göre test örneklerinin ısıl iletkenlik katsayıları belirlenmiştir. Proje kapsamında yapılan maliyet analizi ile önerilen yeni levha ürünü ekonomik yönden de incelenmiştir. Çalışma kapsamında, 2 mm kalınlıktaki kaplamalardan için 6 farklı polistren ve ÜF kullanılarak 3 tabakalı kontrplaklar ve 18 mm kalınlığında 3 tabakalı yongalevhalar üretilmiştir. Üretilen kontrplak ve yongalevhalar üzerine ısıl iletkenlik ölçümü, çekme maksalama direnci, eğilme direnci ve eğilmede elastikiyet modülü, yoğunluk, denge rutubet miktarı, kalınlık artışı ve su alma testleri ilgili standartlara göre uygulanmıştır. Ayrıca üretilen kontrplak levhalarına uygulanan test metodları neticesinde elde edilen sonuçlara, istatistik analiz yapılarak her ağaç türü için optimum kontrplak özelliklerini ortaya koyacak polistren türü, kurutma tipi ve pres parametreleri ve her bağlayıcı türü için de ağaç türü, kurutma tipi ve pres parametreleri tayin edilmiştir. Yongalevhalarda ise ağaç türüne göre optimum polistren türü ve kurutma tipi, bağlayıcı türüne göre optimum ağaç türü ve kurutma tipi belirlenmişti

    Prediction of NOx Emissions with A Novel ANN Model in Adana

    Get PDF
    NOx exmissions are one of the typical air pollutants that has drawn worldwide attention. NO emissions from air cause detrimental effects on the environment and human health such as lung cancer, asthma, allergic rhinitis, and mental diseases. Therefore, real-time NOx monitoring has been very popular research topics in atmospheric and environmental science. However, the spatial coverage of monitoring stations within Adana is limited and thus often insufficient for exposure. Moreover, NOx monitoring stations are also lacking to reveal the influences of meteorological and air pollutant effects. In this study, artificial neural network (ANN), which is a biological mimicked computer algorithm that simulates the functions of neurons using artificial neurons, has been used to present a quantitative determination of the NOx emission in Adana through the influences of temperature (°C), wind rate (km/h), and SO2 (µg/m³) on NOx emissions. The high R2 values in testing dataset lead to the conclusion that the artificial neural network model provides predictions. The developed model in study is a useful tool for the design and planning of air pollution control policies as well as reducing economic cost. The developed model in study is a useful tool for the design and planning of air pollution control policies as well as reducing economic cost

    Comparison of serum vitamin d levels and nutrition status of elderly people with and without dementia

    No full text
    Bu araştırmada demans tanısı alan ve almayan yaşlı bireylerin serum vitamin D düzeyleri ve beslenme durumlarını karşılaştırmak amaçlandı. Vitamin D beyinde birçok mekanizmada rol oynamakta ve seviyesinin demans gibi nörolojik hastalıkların gelişimiyle yakından ilişkili olduğu düşünülmektedir. Yetersiz ve dengesiz beslenme vücutta birçok sistemi olumsuz etkilediğinden demans için önemli bir risk faktörü olarak görülmektedir. Bu kapsamda yapılan bu araştırma Ağustos-Eylül 2017 tarihleri arasında İstanbul Darülaceze Müdürlüğü Kayışdağı Tesislerinde yaşayan 60 yaş ve üzeri, demans tanısı almış ve almamış her iki gruptan da 49 kadın ve 26 erkek olmak üzere toplam 150 yaşlı birey üzerinde yürütüldü. Yaşlı bireylerin genel bilgileri, sağlık durumları, antropometrik ve biyokimyasal ölçümleri kurumun doktoru ve hemşireleri tarafından tutulan dosyalardan kaydedildi. Beş günlük besin tüketim kayıtları ile enteral ürün ve toz protein alım miktarları hastabakıcılar veya hemşireler gözetiminde alındı. İstatistiksel değerlendirmede Student's-t independent ve Ki-kare Testi kullanıldı. Veriler SPSS 18.0 istatistik paket programında değerlendirildi. Demans olan yaşlı bireylerin biyokimyasal ölçümlerinden serum glukoz, ALT, albümin, potasyum (p0,05) değerleri demans olmayanlara göre daha düşük bulundu. Günlük ortalama protein, yağ, kolesterol, vitamin A, D, B1, B2, B6, B12 ve kalsiyum alımları demans olan grupta daha yüksek bulunurken; karbonhidrat, diyet lifi, folik asit, demir, sodyum ve magnezyum alımları daha düşük bulundu (p0,05) levels of the elderly people with dementia were found lower than those without dementia. Daily average intake of protein, fat, cholesterol, vitamins A, D, B1, B2, B6, B12 and calcium were higher in the group with dementia; carbohydrate, dietary fiber, folic acid, iron, sodium and magnesium were lower (p<0,05). As a result, serum vitamin D levels of those with dementia were found lower than those without dementia. Therefore these individuals should be supplemented. Feeding of the elderly individuals with dementia was supported by enteral products, so nutritional status was similar to those without dementia

    Comments on "Reduction of conducted electromagnetic interference by using filters"

    No full text
    This paper presents comments on "Reduction of conducted electromagnetic interference by using filters" [Computers ans Electrical Engineering, 2018.09.002]. (C) 2019 Elsevier Ltd. All rights reserved
    corecore