46 research outputs found

    ACETABULUM'UN MORFOLOJİSİ VE MORFOMETRİSİ

    Get PDF
    Acetabulum is a hemispherical cavity on the medial part of the hip joint. Anterior acetabular ridge's morphology is clinically important during total hip arthroplasty. Additionally the depth and diameter of the acetabulum are important during surgical treatment of acetabular fractures. Objective of this study is to determine the relationship between the acetabular depth and diameter. Additionally to describe the anterior acetabular ridge's morphology that can be useful for diagnosing congenital acetabular dysplasia and during acetabular surgery. Material and method: This study was conducted on 154 os coxae. Two morphometrical and one morphological parameters were evaluated. The distance between the acetabular ridge nearest to body of ischium and anterior iliac margin intersecting the acetabular ridge was named as acetabular diameter. The distance between the deepest point of acetabular cavity and the horizontal plane touching the acetabular edges was named as acetabular depth. We evaluated the anterior acetabular ridge's shape morphologically and classified them as follows (irregular, curved, straight and angular). Correlation between morphometrical parameters were investigated using Pearson's test. p<0.05 was the significant level. Results: Regarding to anterior acetabular ridge shape morphology; the majority was curved 71 (46,1 %), 36 (23,3 %) were straight, 26 (16,8 %) were angular and 21 (13,6 %) were irregular. The mean values for the acetabular depth and diameter were 29.49 ± 4.2 mm and 54.29 ± 3.8 mm respectively. Positive and significant correlation was found between the depth and the diameter of the acetabulum (r = 0.498 p < 0.001). Conclusion: Depth of acetabulum correlates with acetabular diameter. Most common acetabular shape is curved (46.1 %). These information may be helpful during hip arthroplasty, treatment of hip joint fractures and in diagnosing congenital hip dysplasia. Acetabulum kalça ekleminin medial bölümünde yer alan hemisferik şekilli bir çukurdur. Acetabulum ön kenarı'nın morfolojisi total kalça artroplastisi için önemlidir. Acetabulum çapının ve derinliğinin bilinmesi acetabulum kırıklarının cerrahi tedavisi için değerlidir. Amaç: Bu çalışmanın amacı acetabulum cerrahisinde ve doğumsal acetabulum displazisi tanısında değer taşıyan acetabulum derinliğini, çapını, aralarındaki ilişkiyi ve acetabulum ön kenarının morfolojisini tanımlamaktır. Gereç ve yöntem: Bu çalışma 154 kalça kemiğinde yapıldı. İki morfometrik ve bir morfolojik parametre değerlendirildi. Corpus ischii'ye en yakın acetabulum kenarı ve iliak kemik ön kenarının acetabulum kenarını kestiği nokta arasındaki uzaklık acetabulum çapı olarak adlandırıldı. Acetabulum'daki en derin nokta ile acetabulum kenarlarına teğet geçen yatay plan arasındaki dikey uzaklık acetabulum derinliği olarak adlandırıldı. Acetabulum ön kenarı morfolojik olarak değerlendirildi ve dört farklı grup halinde (kavisli, açılı, düz ve irregü- ler) sınıflandırıldı. Bulgular: Acetabulum ön kenarı 154 kemiğin 71'inde kavisli (%46,1), 36'sında düz (% 23,3), 26'sında köşeli (%16,8), 21'inde irregüler (%13,6) olarak bulundu. Morfometrik ölçümler olan acetabulum derinliği ve çapı ortalama 29,49 ± 4,2 mm ve 54,29 ± 3,8 mm olarak bulundu ve iki parametre arasındaki korelasyon Pearson testi ile sınandı. Acetabulum derinliği ve çapı arasında pozitif ve anlamlı korelasyon saptandı (r = 0,498, p < 0,001). Sonuç: Acetabulum derinliği, acetabulum çapı ile ilişkilidir. En fazla görülen acetabulum kenarı şekli kavisli'dir (%46,1). Bu bilgi kalça artroplastisi sırasında, kalça eklemi kırıklarının tedavisinde ve konjenital kalça eklemi displazisi tanısında yararlı olabilir

    NERVUS FACIALIS'IN TEMPORAL DALI İLE NERVUS AURICULOTEMPORALIS ARASINDAKİ ANASTOMOZ

    Get PDF
    We observed an anastomosis between the temporal branch of facial nerve and auriculotemporal nerve during the routine dissection in the Laboratory of the Anatomy Department. Facial mimic muscles receive the proprioceptive nerve fibers by the skin branches of trigeminal nerve which are connecting with facial nerve branches. In our case, facial nerve and auriculotemporal nerve connection was so close to orbicularis oculi muscle and it is thought to serve for the same purpose. The knowledge of anastomosis of facial nerve between auriculotemporal nerve has significant importance during ophtalmic and plastic surgery at temporal region. Sympathetic and parasympathetic nerve fibers of auriculotemporal nerve can be injured by surgery procedures at temporal region. In this study, we discussed anatomic significance of this anastomosis and measured the distances of anastomotic branch between anatomic landmarks. Anatomi bölümü laboratuarımızda yapılan rutin diseksiyon sırasında, nervus fasialis'in temporal dalı ile nervus aurikulotemporalis arasında oluşmuş bir anastomoz gözlemledik. Yüzdeki mimik kasları, proprioseptif duyuya ait sinir liflerini, nervus fasialis dalları ile bağlantıları olan nervus trigeminalis'in deri dalları yoluyla alırlar. Örneğimizde, nervus fasialis ile nervus aurikulotemporalis arasındaki bağlantı, muskulus orbikularis okuli'nin çok yakınındaydı ve bu da bize bu bağlantının aynı amaca hizmet ettiğini düşündürdü. Nervus fasyal ve nervus aurikulotemporal sinir arasındaki anastomozların iyi bilinmesi, temporal bölgedeki oftalmik ve plastik cerrahi girişimleri sırasında önemlidir. Nervus aurikulotemporalis'in sempatik ve parasempatik sinir dalları, temporal bölgedeki cerrahi girişimler sonucu hasar görebilir. Bu çalışmada, sözü edilen anastomozun önemini tartıştık ve anastomoz dalı ile anatomik noktalar arasındaki uzaklıkları ölçtük

    PSYCHOLOGICAL EVALUATION OF PARAMEDICS AND RELATIONSHIP

    Get PDF
    Amaç: Bu çalışmanın amacı, ülkemizde acil yardımın ilk aşamalarında çok önemli rol oynayan paramediklerin bu mesleğe seçimlerinde, antropometrik ölçümlerin ve psikolojik testlerin uygulanabilirliğini araştırmak ve seçim için yeni ve yararlı kriterler oluşturabilmektir. Gereç ve yöntem: Bu çalışma Dokuz Eylül Üniversitesi ve Ege Üniversitesi Paramedik Programı öğrencileri olan 48 kız ve 15 erkek olmak üzere toplam 63 kişi üzerinde yapılmıştır. Öğrencilerin önce her iki el için ayrı ayrı olarak, işaret ve yüzük parmak uzunlukları dijital bir kumpas yardımıyla ölçülmüş, daha sonra parmakların birbirine oranları belirlenmiştir. Eldeki parmak oranlarının kişilik yapısıyla ilişkili olduğu saptanan çalışmalara dayanılarak, işaret parmağı yüzük parmağından uzun olanlar, östrojenin baskın olduğu grup; işaret parmağı yüzük parmağından kısa olanlar, testosteronun baskın olduğu grup olarak tanımlanmış ve bu şekilde her iki el için ayrı ayrı olmak üzere iki grup oluşturulmuştur. Daha sonra da her öğrenciye Melbourne Karar Verme Ölçeği, Schutte Duygusal Zeka Ölçeği, İş Ortamı Stres Ölçeği, Empati Ölçeği ve Beş Faktör Kişilik Envanteri testleri uygulanmıştır. Veriler istatistiksel olarak SPSS 15.0 programında değerlendirilmiştir. Bulgular: Yaş ortalamaları, kızlarda 19,67 ± 0,93 yıl ve erkeklerde 20,40 ± 1,60 yıl olarak saptanmıştır. Sağ, sol el ayrı ayrı ve her iki el birlikte alındığında, kız ve erkek öğrencilerin yaklaşık %80 düzeyinde parmak oranlarında testosteronlu grubun baskın olduğu görülmüştür. Testosteronu baskın olan grubun, östrojeni baskın olan gruptan; Dikkatli karar verme ile, yeniliğe açıklık puanın daha yüksek olduğu belirlenmiştir. Sağ elde olduğu gibi sol elde de, testosteronu baskın olan grubun, östrojeni baskın olan gruptan, duyguların değerlendirilmesi puanı ile sorumluluk ve kararlılık puanın, daha yüksek olduğu görülmüştür. Her iki ele göre de testosteronu baskın olan grubun, östrojeni baskın olan gruptan dikkatli karar verme, düzenlilik, sorumluluk / kararlılık, analitik düşünme ve duyarlılık puanının daha yüksek olduğu belirlenmiştir.Sonuç: Bu çalışmanın, ileriye dönük olarak, paramedik seçiminde var olan kriterlere kişilik testlerini ve kolay bir ölçüm yöntemi olan parmak oranını katabileceği ve nitelikli sağlık elemanlarının yetiştirilmesi için yararlı olabileceği düşünülmektedir. Objective of this study is to investigate the practicability of physicological tests and antropological measurements on the paramedics in which are choosed for his career had important role of first steps of medicine in our country and to develop new and useful criterias. Material and method: This study was conducted on 63 students (48 female, 15 male) in Dokuz Eylul University and Ege University Paramedic Program. Separately for both hands of the students, the lenghts of index and ring finger were measured by a digital caliper before, then determined the ratio of the fingers. The digit ratio is associated with personality which identified the studies based on, when the ring finger is longer than ring finger, those are named estrogen dominant group, when the index finger is shorter than the ring finger, those are named testosterone dominant group as defined in this way in both hands separately for the two groups were formed. Melbourne Decision Making Scale, Schutte Emotional Intelligence Scale, Work Environment Stress Scale, the Empathy Scale and the Five Factor Personality Inventory test was administered each student. The data were analyzed statistically by using SPSS 15.0 program. Results: The mean ages were 19.67 ± 0.93 and 20.40 ± 1.60 years for girls and for men, respectively. Digit ratios of both male and female students at a rate of about eighty per cent level of testosterone were found to be dominant, obtained from both the left and right hands, when taken together with both hands. Careful decision, innovation and openness scores were found to be higher in testosterone dominant group than estrogen dominance group. As well as the right hand, in the left hand, both assessment points to a sense of responsibility and commitment scores were higher in testosterone dominant group than estrogen dominant group. Addressed by both hands digit ratio, decision making careful, orderly, responsible / stability, analytical thinking and sensibility score was found to be higher in testosterone dominant group than estrogen dominant group. Conclusion: It's considered that this study may include the paramedical existing criteria in the selection of personality tests and an easy method of measurement the fingers and is expected to be useful for breeding the qualified health staff

    THE VALVE CHARACTERISTICS OF THE INTERNAL JUGULAR VEIN AND SUBCLAVIAN VEIN

    Get PDF
    Amaç: Vena jugularis interna ve vena subclavia, baş-boyun ve üst ekstremitelerden venöz kanın kalbe dönüşünü sağlayan major vasküler yapılardır. Genellikle kardiyak venöz kateterizasyon uygulamalarında kullanılırlar. Bu venlerin vena brachiocephalica ile birleşme yerlerinin yakınlarında kapakları bulunmaktadır. Venöz kanın perifere geri dönüşüne engel olan bu kapakların yapılacak cerrahi girişimlerde hasarlanma riskinin azaltılmasına katkıda bulunabilmek amacıyla, her iki vene ait kapakların topografik ve morfometrik özelliklerini araştırmayı planladık. Gereç ve yöntem: Bu çalışmada formalinle fikse edilmiş, belirgin vasküler patolojisi bulunmayan 8 adet erişkin erkek kadavrasında boyun disseksiyonları yapılarak vena jugularis interna ve vena subclavia'lar tamamıyla görünür hale getirildi. Damar lümenleri longitudinal olarak açıldı. Kapaklar, morfolojik ve morfometrik olarak değerlendirildi; angulus venosus, 1.kosta, articulatio sternoclavicularis ve incisura jugularis gibi referans yapılara uzaklıkları ölçülerek yerleşimleri tanımlandı. Bulgular: Vena jugularis interna'ya ait kapaklarin %75'i bicuspit, %18,75'inin unicuspit iken olguların %6,25'inde kapak bulunmadığı, vena subclavia'ya ait kapakların %93,7 bicuspit, %6,2 tricuspit olduğu görüldü. Kapak derinliği vena subclavia'larda ortalama 8,9 mm (4,4-17,8 mm), vena jugularis interna'larda ortalama 6,7 mm (3,0-12,5 mm); kapağın articulatio sternoclavicularis'in alt köşesine uzaklığı, vena subclavia için ortalama 43,3 mm (20,6-54,3 mm), vena jugularis interna için ortalama 36,6 mm (28,9 mm-55,5 mm); kapağın incisura jugularis'in orta noktasına uzaklığı, vena subclavia için ortalama 73,0 mm (62,3-82,0 mm), vena jugularis interna için ortalama 51,1 mm (40,8-59,8 mm) olarak ölçüldü. Sonuç: Venöz kateterizasyonda vena jugularis interna ve vena subclavia'ya yapılacak diğer girişimlerde ven kapaklarının yaralanma riskinin en aza indirilmesi, kapakların yerleşim ve anatomik özelliklerinin bilinmesi ile mümkün olacaktır. Objective: Intenal jugular vein and subclavian vein are the major vessels, returning the venous blood to heart from head-neck and upper extremities. Generally, they are used in cardiac venous catheterization procedures. The valves of these veins are close to the brachiocephalic vein comissure. To decrease injury risk of the valves during the surgery, that was performed to prevent the returning of venous blood to periphery, we aimed to investigate the topographic and morphometric features of valves of the both veins. Material and method: The internal jugular vein and subclavian vein were examined in eigth formalin fixed adult cadavers without significant vascular pathology for these study. Vascular lumens were dissected longitudinally. Valves were evaluated morphologically and morphometrically; their locations were defined according to their distance with reference structures such as angulus venosus, first rib, sternoclavicular joint and jugular notch. Results: The valve type of the internal jugular vein was bicuspid in 75% of the specimens, unicuspid in 18.75%, without valve in 6.25% and in subclavian vein were found bicuspid 93.7%, tricuspid 6.2% in the specimens . The mean (average) of valve depth was 8.9 mm (4.4 mm to 17.8 mm) in subclavian vein and 6.7 mm(3.0 mm to 12.5 mm) in internal jugular vein the distance between the valve and inferior corner of the sternoclavicular joint was 43.3 mm (20.6 mm to 54.3 mm) for subclavian vein, 39.6 mm (28.9 mm to 55.5 mm) for internal jugular vein and the distance between the valve and midpoint of jugular notch was 73.0 mm ( 62.3 mm to 82.0 mm) for subclavian vein and 51.1 mm ( 40.8 mm to 59.8 mm) for internal jugular vein. Conclusion: Knowledge of the location and anatomic features of the valves, will minimize the risk of vein valve injury during the venous catheterization and other internal jugular vein and subclavian vein procedures

    Surgical anatomy of the presacral area

    Get PDF
    Abstract Objective L5-S1 instabilities can be Wxated using minimally invasive presacral approach. The close relationship between the sacrum and neurovascular as well as intestinal structures may complicate the procedure during this approach. This requires knowledge regarding the normal anatomy of the presacral area to avoid the iatrogenic injuries. The aim of this study was to measure the distance between the sacrum and the structures anterior to it. Materials and methods The measurements were performed on ten cadavers Wxed with formaldehyde and ten MR imaging studies on individuals without any pathology in the presacral area. The distances between the sacrum and the presacral structures (i.e., middle and lateral sacral arteries, sympathetic trunks, internal iliac arteries and veins, and colon/rectum) were measured. Results Cadaver study showed that the middle sacral artery was located on the right side in 55.0%, on the left side in 31.7%, and on the midline in the 13.3% of cases. The distance between the sacral midline and middle sacral artery was found to be 8.0 § 5.4, 9.0 § 4.9, 8.7 § 6.0, 8.6 § 6.4, and 4.7 § 5.0 mm at the levels of S1-2, S2-3, S3-4, S4-5, and S5-coccyx, respectively. The distance between the sacral midline and the sympathetic trunk ranged between 22.4 § 5.8 and 9.5 § 3.2 mm in diVerent levels between S1 and coccygeal level. The study also showed that the distance between the posterior wall of the intestine (colon/rectum) and the ventral surface of the sacrum can be as close as 11.44 § 7.69 mm on MR images. Conclusion This study showed that there was close distance between the sacral midline and the structures anterior to it. The close relationships, as well as the potential for anatomical variations, require the use of sacral and presacral imaging before presacral approach

    ARTERİA VERTEBRALİS V1 SEGMENTİNİN ANATOMİK ÖZELLİKLERİ VE CERRAHİ ÖNEMİ

    Full text link
    Ektrakranial arteria, vertebralis' i etkileyen en sık patoloji aterosklerozdur

    AKTİF EĞİTİMDE ENTEGRE UYGULAMALAR, ÖĞRENCİ BAŞARI DEĞERLENDİRME ÖRNEĞİ VE YILLARA GÖRE SONUÇLARI

    Full text link
    Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesinde 1997 yılından bu yana uygulanan probleme dayalı öğrenim programında integre uygulamalar önem taşımaktadır
    corecore