25 research outputs found

    Genotype phenotype relationship of alpha-galactosidase A deficiency

    No full text
    Fabry hastalığı (OMIM 301500) α-galaktosidaz (α-Gal A) enzim eksikliğinden kaynaklanan ve globotriosilseramidin (GL-3) vücutta hücrelerin içinde ilerleyici olarak depolanmasıyla karakterize bir lizozomal depo hastalığıdır. Klasik hastalık α-Gal A enzim aktivitesinin % 1’den az olduğu erkek hastalarda görülür. Random X inaktivasyonuna bağlı olarak heterozigot dişilerde de değişik derecelerde hastalık bulguları gözlenebilir. Eksikliği Fabry hastalığı ile sonuçlanan α-Gal A, GLA geni (EC 3.2.1.22) tarafından kodlanır. GLA geninde hastalığa yol açan bazı mutasyonlar hastalık fenotipi arasında ilişki bildirilmiştir. Yine hastalığa yol açan mutasyonlara bağlı olarak hastalıkta değişik tedavi yöntemleri denenmekte ve uygulanmaktadır. Yapılan çalışma ile ülkemizde bulunan Fabry hastalarındaki mutasyonlar saptanmış ve sahip oldukları klinikle ilişkilendirilmiştir. Yeni saptanan hastalar tedavi altına alınmıştır. Hastaların öyküleri alınıp fizik muayeneleri yapıldıktan sonra, aile ağacı çizilmiştir. Taşıyıcı olabilecekler belirlendikten sonra olgulara moleküler analiz yapılmıştır. GLA gen mutasyonu taşıyan olgulara hastalığın yaygınlığının değerlendirilmesi için bir takım laboratuar ve görüntüleme tetkikleri yapılmıştır. Birbiriyle akraba olmayan 10 aileden 38 olguda; 4 anlamsız (p.R220X, p.R227X, p.D255MfsX14, p.K240EfsX9), 4 yanlış anlamlı (p.L36W, p.G258R, p.M42V, p.D266N), 1 delesyon (delE358) olmak üzere 9 GLA mutasyonu saptanmıştır. Erkek Fabry hastalarının enzim aktivite düzeyleri kadın hastalara göre daha düşük saptanmıştır. Buna bağlı olarak erkek Fabry hastaları daha erken yaşta ve daha ağır klinik tablo ile karşımıza çıkmaktadır. Kadın olgulardaki değişken klinik tablo ise liyonizasyon hipotezi ile açıklanır. Anjiyokeratom ve göz bulguları çoğu semptomatik ya da asemptomatik Fabry hastasında saptanmıştır. Anjiyokeratom hastalığın ortaya çıkmasından yıllar önce mevcut olabilir. En sık tutulan organ göz (%62,5) olmuştur. Olguların % 54’ ünde (21) anlamsız, % 5’ inde (2) delesyon, % 39’ unda (15) yanlış anlamlı mutasyon saptanmıştır. Fabry hastalarında aile taraması asemptomatik olguların saptanması ve erken teşhis-tedavi için önemlidir. Kadın taşıyıcılarda enzim aktivitesi normal olsa da genetik analiz ile hastalık dışlanmalıdır

    ALFA GALAKTOSİDAZ A EKSİKLİĞİNDE GENOTİP FENOTİP İLİŞKİSİ

    No full text
    Fabry hastalığı (OMIM 301500) α-galaktosidaz (α-Gal A) enzim eksikliğinden kaynaklanan ve globotriosilseramidin (GL-3) vücutta hücrelerin içinde ilerleyici olarak depolanmasıyla karakterize bir lizozomal depo hastalığıdır. Klasik hastalık α-Gal A enzim aktivitesinin % 1’den az olduğu erkek hastalarda görülür. Random X inaktivasyonuna bağlı olarak heterozigot dişilerde de değişik derecelerde hastalık bulguları gözlenebilir. Eksikliği Fabry hastalığı ile sonuçlanan α-Gal A, GLA geni (EC 3.2.1.22) tarafından kodlanır. GLA geninde hastalığa yol açan bazı mutasyonlar hastalık fenotipi arasında ilişki bildirilmiştir. Yine hastalığa yol açan mutasyonlara bağlı olarak hastalıkta değişik tedavi yöntemleri denenmekte ve uygulanmaktadır. Yapılan çalışma ile ülkemizde bulunan Fabry hastalarındaki mutasyonlar saptanmış ve sahip oldukları klinikle ilişkilendirilmiştir. Yeni saptanan hastalar tedavi altına alınmıştır. Hastaların öyküleri alınıp fizik muayeneleri yapıldıktan sonra, aile ağacı çizilmiştir. Taşıyıcı olabilecekler belirlendikten sonra olgulara moleküler analiz yapılmıştır. GLA gen mutasyonu taşıyan olgulara hastalığın yaygınlığının değerlendirilmesi için bir takım laboratuar ve görüntüleme tetkikleri yapılmıştır. Birbiriyle akraba olmayan 10 aileden 38 olguda; 4 anlamsız (p.R220X, p.R227X, p.D255MfsX14, p.K240EfsX9), 4 yanlış anlamlı (p.L36W, p.G258R, p.M42V, p.D266N), 1 delesyon (delE358) olmak üzere 9 GLA mutasyonu saptanmıştır. Erkek Fabry hastalarının enzim aktivite düzeyleri kadın hastalara göre daha düşük saptanmıştır. Buna bağlı olarak erkek Fabry hastaları daha erken yaşta ve daha ağır klinik tablo ile karşımıza çıkmaktadır. Kadın olgulardaki değişken klinik tablo ise liyonizasyon hipotezi ile açıklanır. Anjiyokeratom ve göz bulguları çoğu semptomatik ya da asemptomatik Fabry hastasında saptanmıştır. Anjiyokeratom hastalığın ortaya çıkmasından yıllar önce mevcut olabilir. En sık tutulan organ göz (%62,5) olmuştur. Olguların % 54’ ünde (21) anlamsız, % 5’ inde (2) delesyon, % 39’ unda (15) yanlış anlamlı mutasyon saptanmıştır. Fabry hastalarında aile taraması asemptomatik olguların saptanması ve erken teşhis-tedavi için önemlidir. Kadın taşıyıcılarda enzim aktivitesi normal olsa da genetik analiz ile hastalık dışlanmalıdır

    Electrophysioloaical properties of asymptomatic children and adolescents with the Wolff-Parkinson-White electrocardiographic pattern

    Get PDF
    Amaç: Wolff–Parkinson–White (WPW) elektrokardiyografik paterni olan asemptomatik çocuk ve ergenlerde uygun yaklaşım konusunda halen çelişkiler bulunmaktadır. Bu çalışmada tamamen asemptomatik olan çocuk ve ergen WPW olgularının elektrofizyolojik özelliklerinin değerlendirilmesi amaçlandı. Yöntemler: Nisan 2012 ile Nisan 2018 süresince, invaziv elektrofizyolojik çalışma (EFÇ) ve kateter ablasyon uygulanmış, WPW paterni olan asemptomatik çocuk ve ergenlerin, tıbbi kayıtları ve işlem verileri değerlendirildi. Bulgular: Toplamda 149 EFÇ uygulanmış WPW paterni olan asemptomatik çocuk ve ergenin verileri geriye dönük olarak değerlendirildi. Hastaların 39’unda (%26.2) atriyal fibrilasyon esnasında en kısa pre-eksite geçen iki RR dalgası arasındaki mesafenin (SPERRI) ≤250 ms ya da aksesuvar yol efektif refrakter periyodunun (APERP) ≤270 ms olduğu saptandı. Riskli antegrad iletim saptanan 39 hastaya ve ortodromik atiyoventriküler taşikardi indüklenen 45 hastaya ablasyon uygulandı. Ek olarak aile isteği nedeniyle 14 hastaya da ablasyon uygulandı. Sonuç: Asemptomatik olan çocuk ve ergen WPW olgularının dörtte birinden fazlası, yüksek riskli antegrad iletim özellikleri sergilemektedir. Asemptomatik yüksek riskli çocuk ve ergen WPW olgularında ablasyon ilk sıra tedavi yöntemi olarak düşünülmelidir.Objective: Optimal management in asymptomatic children and adolescents with the Wolff-Parkinson-White (WPW) electrocardiographic pattern is still debatable. The aim of this retrospective study was to evaluate the electrophysiological properties of asymptomatic children and adolescents with WPW. Methods: The medical records and procedural data of asymptomatic children and adolescents with the WPW electrocardiographic pattern who underwent invasive electrophysiological study (EPS) and catheter ablation between April 2012 and April 2018 were evaluated. Results: In all, 149 consecutive, asymptomatic children and adolescents with WPW who underwent EPS were retrospectively investigated. In 39 (26.2%) of the patients, a shortest pre-excited R–R interval of ≤250 ms during atrial fibrillation or an accessory pathway effective refractory period of ≤270 ms was found. A total of 39 patients with high- -risk antegrade conduction and 45 patients with inducible orthodromic atrioventricular re-entrant tachycardia underwent catheter ablation. In addition, 14 patients underwent catheter ablation due to family preference. Conclusion: High-risk antegrade conduction properties are exhibited by more than one-quarter of asymptomatic children and adolescents with WPW. Ablation should be considered as a first-line therapy in asymptomatic children and adolescents with high-risk WPW

    A survey of dialysis patients attitudes on organ donation and kidney transplantation in a Turkish community

    No full text
    Bu çalışma, 18-21 Mayıs 2013 tarihleri arasında İstanbul[Türkiye]’da düzenlenen 50. European-Renal-Association - European-Dialysis-and-Transplant-Association Congress’da bildiri olarak sunulmuştur.European Renal Assoc (ERA)European Dialysis & Transplant Assoc (EDTA

    The effect of dialysis duration on marginal donor transplantation decision in dialysis patients

    No full text
    Bu çalışma, 18-21 Mayıs 2013 tarihlerinde İstanbul[Türkiye]'da düzenlenen 50. European Renal Association European Dialysis and Transplant Association Congress'de bildiri olarak sunulmuştur.European Renal Association (ERA)European Dialysis & Transplant Association (EDTA

    Catheter ablation for supraventricular tachycardia in children 20kg using an electroanatomical system

    No full text
    WOS: 000471631500014PubMed ID: 30603855PurposeCatheter ablation is the only choice of treatment in some small children with medically refractory supraventricular tachycardia (SVT). Electroanatomical mapping systems (EMS) are more commonly utilized in electrophysiological procedures in recent years, which resulted in a significant decrease in fluoroscopy exposure. The potential benefit of EMS in small children has not been studied. Therefore, we investigated the outcomes of children undergoing catheter ablation weighing 20kg using an electroanatomical mapping system.MethodsThis study evaluated the outcomes, characteristics, and follow-ups of children 20kg who underwent SVT ablations between April 2012 and April 2018 in a pediatric electrophysiology center where EMS were routinely used.ResultsIn a 6-year period, 1129 children underwent SVT catheter ablation under EMS guidance at our institution. A total of 84 of them were weighing 20kg. The acute success rate was 97.6% in 85 tachycardia substrates. No fluoroscopy was used in 58 of the patients, while a median of 5 (4-14)min of fluoroscopy was used in the remaining 26 patients. Recurrences were seen in 4 patients (4.8%) at a mean follow-up of 3.892.08years. Five patients developed non-vital complications (2 right bundle block and 3 temporary complete block that spontaneously resolved during the procedure). Conclusions The outcome of catheter ablation with the guidance of EMS for the treatment of SVT in small children is favorable. Fluoroscopy exposure can be decreased and even eliminated in most patients

    Transseptal puncture for catheter ablation in children

    No full text
    WOS: 000463707500017PubMed ID: 30729261Transseptal puncture (TP) is used in pediatric patients to access the left atrium in left-sided arrhythmia catheter ablation. Performing this procedure can be difficult and risky, especially in small children. In this study, we aimed to evaluate the safety and feasibility of TPs in children 20kg and <= 30kg (Group 2). The TP success rate was 97.8%. The median procedure and fluoroscopy times were 120min and 5.43min, respectively. One patient developed self-limited pericardial effusion during the procedure; however, there were no incidences of cardiac tamponade. There was no significant difference between the two groups in terms of the procedure time and fluoroscopy time, and pericardial effusion was only observed in Group 2. TPs are safe and feasible in small children. These procedures can be performed with low complication rates in children weighing <= 30kg

    Gastrointestinal involvement in Kawasaki disease: a case report

    No full text
    WOS: 000439937200018PubMed: 29962358Kawasaki disease is an acute febrile multisystem vasculitis. the term Incomplete Kawasaki disease is used in the presence of a minimum of two diagnostic criteria of clinical Kawasaki syndrome accompanied by at least 5 days of fever, the absence of any other reasons characterising the disease, and the presence of severe systemic inflammation findings. Gastrointestinal symptoms, notably diarrhoea, abdominal pain, and vomiting, frequently occur, and elevated serum aminotransferases, gallbladder hydrops, and rarely other forms of gastrointestinal involvement such as ischaemic colitis, intussusception, hepatic necrosis, splenic infarct, intestinal pseudo-obstruction, colitis, and colon oedema are also reported. in this paper, we present an incomplete and atypical Kawasaki case that explicitly shows gastrointestinal involvement. Progressive bowel oedema was detected in the patient presenting with severe abdominal pain and distension. We determined an aneurysm in the right coronary artery and diffuse dilatation in the left main coronary artery despite administration of early intravenous immunoglobulin. in addition to the cardiac problem, hypoalbuminaemia, electrolyte imbalance, sterile pyuria, hepatosplenomegaly, and hydrops of the gallbladder were observed in the case. All findings, including progressive bowel oedema accompanying abdominal distension, improved markedly after the second dose of intravenous immunoglobulin

    Catheter ablation of left posterior fascicular ventricular tachycardia in children with limited fluoroscopy exposure

    No full text
    Introduction:Catheter ablation of left posterior fascicular ventricular tachycardia in the pediatric population remains challenging, and most studies about this topic have been conducted on adult patients. This study aimed to assess the clinical presentation features and outcomes of catheter ablations performed using limited fluoroscopy with three-dimensional electroanatomic mapping system guidance in a pediatric left posterior fascicular ventricular tachycardia patient group.Methods:A total of 20 consecutive patients undergoing left posterior fascicular ventricular tachycardia ablation at a single tertiary centre were enrolled. All children with left posterior fascicular ventricular tachycardia underwent electrophysiological studies using the EnSite NavX system guidance. Ablations were performed during the sinus rhythm based on the Purkinje potentials in all patients.Results:The mean patient age was 12.7 years (range 2-16), and the mean patient weight was 51 kg (range 11-84). The mean procedure and median fluoroscopy times were 143.1 minutes and 3.4 minutes, respectively. No fluoroscopy was used in three patients. Acute success was achieved in 19 patients (95%). During a mean follow-up of 38.6 ± 19.35 months, left posterior fascicular ventricular tachycardia recurred in four patients (20%). Repeat ablations were performed successfully in those patients who developed recurrences. No complications were seen.Conclusions:Catheter ablation of left posterior fascicular ventricular tachycardia in children can be performed safely and effectively with low fluoroscopy exposure using a three-dimensional electroanatomic mapping system
    corecore