Yüksek Sıcaklık, Betonarme Çelikleri, Mekanik Özellikler

Betonarme yapı elemanlarını oluşturan beton ve çelik, yanmaz malzemeler grubuna girmesine karşılık, yüksek sıcaklık sonrasında fiziksel, kimyasal ve mekanik özelliklerinde önemli değişiklikler meydana gelmektedir. Yangın gibi yüksek sıcaklığa maruz kalmış betonarme yapı elemanlarının değerlendirilmesinde, mevcut malzeme özelliklerindeki değişimlerin bilinmesi gereklidir. Yüksek sıcaklıkta, çelik donatıların akma, çekme dayanımları ile elastisite modülü gibi mekanik özelliklerinde önemli kayıplar meydana gelmektedir. Bu çalışmada, yüksek sıcaklığa maruz kalmış farklı sınıf ve çaptaki betonarme çelik donatıların soğutulduktan sonra mekanik özelliklerinde oluşan değişimler incelenmiştir. Deneysel çalışmada, TS 708’e uygun boylarda hazırlanmış S 220a, S 420a ve S 500a sınıflarında, 12 mm, 16 mm ve 20 mm çaplarında inşaat çelikleri kullanılmıştır. Bu numuneler, fırınlarda 200, 400, 600, 800 ve 1000 oC gibi yüksek sıcaklığa maruz bırakılmış ve daha sonra oda sıcaklığına kadar yavaşça soğutulmuştur. Soğutulan numuneler üzerinde çekme deneyleri yapılmıştır. Deney sonuçlarından akma dayanımı, kopma dayanımı, çekme/akma dayanım oranı ve kopma uzaması değerleri alınmıştır. Bu değerler, yüksek sıcaklığa maruz kalmayan 20 oC kontrol numunelerin mekanik dayanım değerleri ile karşılaştırılmıştır. Deneylerden elde edilen sonuçlara göre; yüksek sıcaklık sonrasında donatı çeliklerinin mekanik özellikleri, yüksek sıcaklık anındaki durumundan farklı olduğu görülmüştür. Donatı çeliklerinin mekanik özelliklerinde belirgin kalıcı azalmalar, 800 oC ve daha yüksek sıcaklık sonrası ortaya çıkmıştır

The relationship between psychopathology and cognitive functions with cytokines in clinically stable patients with schizophrenia

OBJECTIVES: Inflammation and the cytokine hypotheses have been proposed for schizophrenia. Several proinflammatory and anti-inflammatory cytokines have been studied in drug-naive, first-episode, and/or chronic schizophrenia patients. However, there were limited data on clinical stable outpatients reflecting daily routine. The aim of this study was to compare the serum levels of cytokines, including transforming growth factor-beta (TGF-beta), interleukin-6 (IL-6), and tumour necrosis factor-alpha (TNF-alpha), between clinically stable patients with schizophrenia and healthy controls, as well as to examine the relationship between these inflammation parameters and clinical variables (positive and negative symptom severity and cognitive functions). METHODS: Thirty clinically stable outpatients with schizophrenia and 30 healthy controls with similar sex and age were included in this study. Serum IL-6, TGF-beta, and TNF-alpha levels were assessed by enzyme-linked immunosorbent assay (ELISA) and immunoenzyme microplate measurement, respectively. Illness severity was evaluated using the Positive and Negative Syndrome Scale (PANSS), and the cognitive functions of the participants were assessed using a broad neuropsychological test battery. RESULTS: The serum levels of IL-6 and TGF-beta were significantly higher in patients with schizophrenia compared to healthy controls (p = .048, p = .012). There was no significant difference between groups in terms of TNF-alpha levels (p = .726). Global impairment of cognitive functions was observed in the patient group compared to healthy controls, and PANSS scores and cognitive functions showed no correlation with cytokine levels (IL-6, TNF-alpha, and TGF-beta). CONCLUSIONS: The present study demonstrated an increased inflammatory response in clinically stable patients with schizophrenia compared to healthy controls. However, symptom severity and cognitive functions showed no correlation with cytokine levels. Further research studies are needed to clarify the effects of cytokine levels on schizophrenia symptomatology and etiopathogenesis

Severity of Depression and Anxiety Symptoms is Associated with Increased Arterial Stiffness in Depressive Disorder Patients Undergoing Psychiatric Treatment

Objective: Depression and anxiety are associated with both subdinical and clinical cardiovascular disease. Endothelial dysfunction, atherosclerosis, and inflammation are some of the underlying mechanisms. Pulse wave velocity (PWV) and augmentation index (Alx) are noninvasive markers for evaluation of arterial stiffness. The aim of this study was to examine the association between arterial stiffness parameters and depression/anxiety scores in depressive patients undergoing psychiatric treatment. Methods: The study population consisted of 30 patients with depression undergoing psychiatric treatment at least 4 weeks, and 25 age and gender matched healthy controls. Depression and anxiety were assessed by self-reported scales, including the Beck Depression Inventory (BDI) and Beck Anxiety Inventory (BAI). Measurements of arterial stiffness parameters were performed by using a Mobil-O-Graph arteriograph system, which detects signals from the brachial artery. Results: Baseline characteristics and clinical data were similar between the two groups. BDI and BAI scores were statistically significantly higher in patients with depression (p<0.001, p<0.01). PWV and Alx were statistically significantly higher in patients with depression compared to controls (6.40 +/- 1.31 m/s vs 5.51 +/- 0.41 m/s and 26.9 +/- 12.1 % vs 17.4 +/- 11.3 %, p=0.001, p=0.004, respectively). PWV and Alx positively, mildly and statistically significantly correlated with BDI and BAI scores. Conclusion: Arterial stiffness parameters were statistically significantly higher in depressive patients receiving antidepressant treatment. Moreover, arterial stiffness parameters statistically significantly correlated with BDI and BAI. Assessment of arterial stiffness parameters may be useful for early detection of cardiovascular deterioration in depressive patients undergoing antidepressant treatment

Yüksek Sıcaklık, Betonarme Çelikleri, Mekanik Özellikler

Betonarme yapı elemanlarını oluşturan beton ve çelik, yanmaz malzemeler grubuna girmesine karşılık, yüksek sıcaklık sonrasında fiziksel, kimyasal ve mekanik özelliklerinde önemli değişiklikler meydana gelmektedir. Yangın gibi yüksek sıcaklığa maruz kalmış betonarme yapı elemanlarının değerlendirilmesinde, mevcut malzeme özelliklerindeki değişimlerin bilinmesi gereklidir. Yüksek sıcaklıkta, çelik donatıların akma, çekme dayanımları ile elastisite modülü gibi mekanik özelliklerinde önemli kayıplar meydana gelmektedir. Bu çalışmada, yüksek sıcaklığa maruz kalmış farklı sınıf ve çaptaki betonarme çelik donatıların soğutulduktan sonra mekanik özelliklerinde oluşan değişimler incelenmiştir. Deneysel çalışmada, TS 708’e uygun boylarda hazırlanmış S 220a, S 420a ve S 500a sınıflarında, 12 mm, 16 mm ve 20 mm çaplarında inşaat çelikleri kullanılmıştır. Bu numuneler, fırınlarda 200, 400, 600, 800 ve 1000 oC gibi yüksek sıcaklığa maruz bırakılmış ve daha sonra oda sıcaklığına kadar yavaşça soğutulmuştur. Soğutulan numuneler üzerinde çekme deneyleri yapılmıştır. Deney sonuçlarından akma dayanımı, kopma dayanımı, çekme/akma dayanım oranı ve kopma uzaması değerleri alınmıştır. Bu değerler, yüksek sıcaklığa maruz kalmayan 20 oC kontrol numunelerin mekanik dayanım değerleri ile karşılaştırılmıştır. Deneylerden elde edilen sonuçlara göre; yüksek sıcaklık sonrasında donatı çeliklerinin mekanik özellikleri, yüksek sıcaklık anındaki durumundan farklı olduğu görülmüştür. Donatı çeliklerinin mekanik özelliklerinde belirgin kalıcı azalmalar, 800 oC ve daha yüksek sıcaklık sonrası ortaya çıkmıştır

Increased arterial stiffness parameters in panic disorder patients in long term treatment period

Background: The relationship between mental stress and cardiovascular disease has been shown in several studies. Panic disorder (PD) is also associated with cardiovascular disease due to increased risk of myocardial infarction. The aim of this study is to evaluate the association between arterial stiffness parameters and depression/anxiety scores in patients with PD. Methods: The study population consisted of 25 patients with PD and 25 age-sex-matched healthy controls. Depression and anxiety levels were evaluated by Beck Depression Inventory (BDI) and Beck Anxiety Inventory (BAI), respectively. Determination of arterial stiffness parameters was conducted using a Mobil-O-Graph arteriograph system that detected signals from the brachial artery. Results: While baseline characteristics were similar between two groups, BDI and BAI scores were significantly higher in patients with PD (p < 0.005). The pulse wave velocity (PWV) and Augmentation Index (AIx) were also significantly higher in patients with PD (p = 0.001, p = 0.006). There was a moderate correlation between PWV and AIx with BAI scores (r = 0.442, p = 0.001, r = 0.441, p = 0.001). AIx was also positively correlated with BDI scores (r = 0.415, p = 0.03). Conclusion: We demonstrated a significant relationship between arterial stiffness parameters and anxiety/depression scores in patients with PD who receive antidepressant treatment

Psychiatric morbidity of patients with keratoconus: A cross-sectional study

Background: This study aimed to determine the prevalence of psychiatric disorders in patients with keratoconus and the effect of clinical parameters and psychiatric morbidity on quality of life in this patient group. Materials and methods: This cross-sectional study enrolled 94 patients with keratoconus. All patients underwent a complete ophthalmic and psychiatric examination and completed the The National Eye Institute Refractive Error Quality of Life Instrument-42 (NEI-RQL-42), Beck Depression Inventory (BDI) and Beck Anxiety Inventory (BAI) questionnaires. The current diagnosis of psychiatric disorders was determined using the Structured Clinical Interview for DSM-IV (SCID). The impact of disease severity (binocular BCVA >0.4 logMAR, steep K reading >52, and Amsler-Krumeich grades) on vision-related quality of life was also analyzed. Results: The patients? mean age was 23.9 ? 4.8 (range, 18?40) years. Of the 94 participants 35 (37.2%) had a psychiatric diagnosis, 13 (13.8%) had moderate-severe depression and 20 (21.2%) had moderate-severe anxiety according to the BDI and BAI, respectively. The probability of having a psychiatric disorder was higher if the keratoconus was more severe. Patients with a psychiatric diagnosis scored lower on physical functioning, role limitations due to emotional problems, energy/fatigue; emotional well-being, social functioning and pain subscales of the Short Form-36 (SF-36). Having a SCID-1 psychiatric diagnosis and the presence of a psychiatric disorder did not significantly affect NEI-RQL-42 questionnaire scores. Conclusions: There was high psychiatric morbidity among patients with keratoconus. Having a psychiatric disorder was associated with lower QoL as measured using the SF-36

Sol-Gel Derived Hydroxyapatite Coatings On Titanium Surface

Titanyum ve alaşımları yüksek mekanik özellikleri, düşük elastiklik modülü, yüksek korozyon direnci ve mükemmel vücut uyumluluğundan dolayı biomedikal ortopetik implant uygulamaları için en iyi malzemelerden biridir. Sert doku implantları olarak kullanılan diğer bir malzeme grubuda kalsiyum fosfat malzemeler ve özellikle hidroksiapatit (HA: Ca10(PO4)6 (OH)2) dır. HA, doğal kemik dokusuna yakın olan yüksek bio-uyumluluğundan dolayı diş ve medikal uygulamalarda yaygın bir şekilde kullanılmaktadır. Bu çalışmada, Ca ve P kaynakları olan kalsiyum nitrat (Ca(NO3)2.4H2O) ve amonyum di hidrojen orta fosfat (NH4H2PO4) kullanılarak sol-jel hazırlanmıştır. Kaplama öncesi saf titanyum yüzeyine aşındırıcı zımpara uygulanmış ve nitrik asit ve distile su ile pasivizasyon işlemi yapılmıştır. Titanyum altlık üzerine daldırma yöntemi ile üniform kalınlıkta tabaka kaplanmıştır. Kaplamalar atmosfer ortamında 750, 800, 850 ve 900 oC farklı sıcaklıklarda sinterlenmiştir. Titanyum üzerinde biriktirilen HA, taramalı elektron mikroskobu, enerji dağılımlı X-ışını spektroskopisi ve X-ışınları ile incelenmiştir. Sonuçlar, kristalin hidroksiapatitin tane boyutunun ve kompakt görünüşünün sinterleme sıcaklığının artmasıyla artığını göstermiştir.Titanium and its alloys are the best metallic materials for biomedical orthopedic implants applications. This is due to high mechanical resistance, low modulus of elasticity, high corrosion resistance and excellent general biocompatibility. Another materials used as hard tissue (bone) implants consists of calcium phosphate materials, in particular hydroxyapatite (HA). HA, Ca10(PO4)6(OH)2, has been widely used in medical and dental applications due to its close similarity in chemical composition and high biocompatibility with natural bone tissue. In this study, HA sol-gel was prepared using Ca and P routes such as calcium nitrate and (NH4H2PO4). Before deposition, titanium substrates were grinding and passivated in nitric acide then washed in distilled water. Deposition process on pure titanium was carried out by dipping method uniformly. Deposited metals were sintered at different temperatures (750, 800, 850 and 900 oC) in atmosphere medium. The HA deposits were investigated by means of scanning electron microscopy (SEM), energy dispersive X-ray spectroscopy (EDX) and X-ray diffraction (XRD). The results obtained indicate that compact appearance and grain size of crystalline hydroxyapatite layer on titanium substrates increase with the increase in sintering temperatures