90 research outputs found

    Laboratuvardan Kliniğe Transplantasyon Pratiği

    Get PDF
    Transplantasyon; Temel Tıbbi Bilimler, Moleküler Tıp, Genetik ve İmmünolojiden klinik uygulamalardan destek alan multidisipliner bir tıp dalıdır. Temel bilimlerdeki başarılı çalışmaların kliniğe uygulanması, klinikte karşılaşılan sorunların da, oluşturulan deneysel hayvan modellerinde irdelenmesi, elde edilen bilgilerin klinik uygulamalara aktarılması; diğer deyişle tecrübelerin “Translational” özellikli olması günümüz transplantasyon çalışmalarında bir gerekliliktir. İmmün sistemin bileşenlerinin ve reaksiyonlarının iyi bilinmesi, hücreler arası ilişkilerde greftin reddi ya da kabul edilmesinin şartlarını doğru anlamak ve uygun laboratuvar yöntemleri ile klinik durumun aydınlatılması transplantasyonda stratejik önemdedir. Bu nedenle, klinik transplantasyon çalışmaları yapanlar temel bilimler bilgileri ile de donanımlı olmalıdırlar. Multidisipliner bir dal olma bilinci ile yapılan klinik transplantasyon çalışmalarında başarı yakalanmaktadır. Laboratuvardan Kliniğe Transplantasyon kitabımızda tüm yönleri ile transplantasyonun organizmaya etkileri ve bunların klinik sonuçlarını, çalışmalarımızın ışığında sunmayı ve tartışmayı hedefledik. Editör: Prof.Dr. Mesut İzzet TİTİZ Yardımcı Editör: Doç.Dr. Pınar AT

    Pb, Zn, Fe, Mg and Cu elements are assigned with the flame atomic absorption spectrophotometer in the urinary tract stones and in the blood serum and urine examples of this patients

    No full text
    Üriner sistem taşların oluşumuyla ilgili olarak birçok teori ortaya atılmıştır. Bu teorilerden biri de inhibitor eksikliği teorisidir. Bu bağlamda eser elementlerin taş oluşumunda inhibitor etkileri olabileceği varsayımı gündeme gelmiştir. Çalışmamızdaki amaç, belirtilen elementlerin üriner sistem taşlarında inhibitor etkilerini araştırmaktır. Bu çalışmada kurşun (Pb), çinko (Zn), demir (Fe), magnezyum (Mg) ve bakır (Cu) elementleri, üriner sistem taş hastalarının serum, idrar örneklerinde ve taşlarında alevli atomik absorpsiyon spektrofotometrisi (FAAS) ile tayin edilmiştir. Çalışılan örneklerde organik maddeler nedeniyle girişimlerin söz konusu olması (FAAS'de) nedeniyle 'Standart îlave Metodu' uygulandı. FAAS yöntemiyle patolojik olarak böbrek taşı hastası ve geçmişinde böbrek problemi olmamış (kontrol grubu) sağlıklı kişilerde (34 + 26); idrar, kan serumu ve hastaların taş örneklerinde eser elementlerin (Pb, Zn, Fe, Mg ve Cu) analitiksel değerlendirmesini bu çalışmamızda gerçekleştirdik. Çalışmamızda kan serumu için hasta grubunda konsantrasyonları Pb 1.17 ± 0.39 ug/L, Zn 0.86 ± 0.64 ug/L, Fe 5.31 ± 4.21 ug/L, Mg 16.7 ± 5.78 ug/L ve Cu 0.49 ± 0.18 ug/L'dir. Kontrol grubunda ise konsantrasyonlar Pb 0 ug/L, Zn 2.18 ± 1.39 ug/L, Fe 6.32 ± 3.30 ug/L, Mg 15.1 ± 3.00 ug/L, Cu 0.36 ±0.15 ug/L'dir. Hasta grubunun İdrarmdaki konsantrasyonlar Pb 0.12 ± 0.09 ug/L, Zn, 0.016 ± 0.021 ug/L, Fe 0.07 ± 0.12 ug/L, Mg 2.32 ± 0.52 ug/L ve Cu 0.03 ± 0.02 ug/L, kontrol grubu için ise Pb 0.06 ± 0.06 ug/L, Zn 0.05 ± 0.04 ug/L, Fe 0.09 ±0.10 ug/L, Mg 4.79 ± 2.98 ug/L, Cu 0.04 ± 0.01 ug/L'dir. Ayrıca hasta grubunun taş analizlerindeki konsantrasyonlarda Pb 2.41 ± 2.80 ug/L, Zn 253.08 ± 265.9 ug/L, Fe 2.78 ± 2.27 ug/L, Mg 25.97 ± 22.4 ug/L ve Cu 0.25 ± 0.36 ug/L olarak bulunmuştur. Sonuçlan değerlendirirken Excel istatistik programı kullanılmıştır, p değerlerine göre iki veri dizisi arasında p < 0.05 ise aralarında anlamlı bir fark var demektir. Çalışmamızda serum demir ve magnezyum düzeylerinin hasta ve kontrol grubu için önemli derecede bir anlam içerecek kadar farklı olmadığım gördük. Serum Zn(p< 0.05), Cu (p < 0.05) ve Pb (p < 0.05) düzeyleri hasta ve kontrol gurubuna göre anlamlı farklıdır. Aynı şekilde idrar demir ve kurşun düzeyleri için anlamlı bir fark olmadığı buna karşın idrar Mg (p < 0.05), Zn (p < 0.05) ve Cu (p < 0.05) düzeylerinin anlamlı derece farklı olduğu saptandı. buna karşın idrar Mg (p < 0.05), Zn (p < 0.05) ve Cu (p < 0.05) düzeylerinin anlamlı derece farklı olduğu saptandı. Bizce daha fazla sayıda hasta üzerinde, yaş grupları göz önüne alınarak ve taş cinsleri ayrı ayrı gruplar halinde ve farklı bölgeler de ele alınarak yapılan çalışmalar daha gerçek sonuçlara götürecektir.There are lots of theories about stone formations. One of them is inhibitor deficiency theory. In this context, an hypothesis occurred that trace elements may have inhibitor effects in the stone formation. The intention in this study is, researching inhibitor effects of the indicated elements in the urinary tract stones. In this study, lead (Pb), zinc (Zn), iron (Fe), magnesium (Mg) and copper (Cu) elements are assigned with the flame atomic absorption spectrophotometer in the urinary tract stones and in the blood serum and urine examples of this patients. In the Pb, Zn, Fe, Mg and Cu determinations by Flame Atomic Absorption Spectrophotometer (FAAS), a standard addition technique was used because of the influence of possible interference present in the sample. With the FASS method, kidney stone patients as pathologic and people in good health (34 + 26) and never been sick kidney in his past (control group); analitycal practice of trace elements in the urine, blood serum and patients stone examples in this study. In the blood serum; concentrations are in order Pb 1.17 ± 0.39 ug/L, Zn 0.86 ± 0.64 ug/L, Fe 5.31 ± 4.21 ug/L, Mg 16.7 ± 5.78 ug/L, Cu 0.49 ± 0.18 ug/L for patient group and are in turn in order Pb 0 ug/L, Zn 2.18 ± 1.39 ug/L, Fe 6.32 ±3.30 ug/L, Mg 15.1 ± 3.00 ug/L, Cu 0.36 ± 0.15 ug/L for control group, in our study. In the urine; concentrations are in order Pb 0.12 ± 0.09 ug/L, Zn 0.016 ± 0.021 ug/L, Fe 0.07 ± 0.12 ug/L, Mg 2.32 ± 0.52 ug/L, Cu 0.03 ± 0.02 ug/L for patient group and are in turn in order Pb 0.06 ± 0.06 ug/L, Zn 0.05 ± 0.04 ug/L, Fe 0.09 ±0.10 ug/L, Mg 4.79 ± 2.98 ug/L, Cu 0.04 ± 0.01 ug/L for control group. Besides, in the stone analyses of the patient group, concentrations are found in order Pb 2.41 ± 2.80 ug/L, Zn 253.08 ± 265.9 ug/L, Fe 2.78 ± 2.27 ug/L, Mg 25.97 ± 22.4 ug/L, Cu 0.25 ± 0.36 ug/L. Excel statistics program is used while comparing results, according to 'p' if p < 0.05 it means that there is a meaningful difference between two lines. In our study we see that there is no significant difference in the serum iron and magnesium levels between patient and control group. Serum levels Zn (p < 0.05), Cu (p < 0.05) and Pb (p < 0.05) are meaningful different. In the same way, there is no meaningful difference between urine iron and lead levels and although, urine levels Mg (p < 0.05), Zn (p < 0.05) and Cu (p < 0.05) are meaningful different. In our opinion, more patient, different age groups, different stone type groups and different regions must be taken into consideration for the realistic consequences

    Bir kedide yumuşak dokuda osteosarkoma

    No full text
    Bu poster sunumunda bir kedide yumuşak doku i&ccedil;inde k&ouml;t&uuml; huylu kemik t&uuml;m&ouml;r&uuml; bilgileri verilmiştir

    Bir kedide Yumuşak Dokuda Osteosarkoma(extraskeletal Osteosarcoma)

    No full text
    Bu posterde yuuşsk dokusunda kemik t&uuml;m&ouml;r&uuml; teşhis edilen bir kedinin patolojik bulguları sunulmuştur

    An Angioleiomyom case detectec in urogenital tract of a chicken

    No full text
    Bu poster sunumunda bir tavuğun &uuml;rogenital sisteminde teşhis edilen anjioleiomyom vakası sunulmuştur

    Immunohistochemical examination of light-chain expression (lambda/kappa ratio) in canine, feline, equine, bovine and porcine plasma cells

    No full text
    Five species of domestic animals were examined immunohistochemically and the light-chain ratios of the immunoglobulins produced by plasma cells analysed. Forty dogs, 11 cats, 10 horses, 11 cattle and 14 pigs were tested using the sequential indirect immunoperoxidase and immunophosphatase methods. Tissues from the tonsils, spleen and cen icai lymph nodes were analysed. It could be seen that the lambda/kappa ratio in dogs, cats, horses and cattle is largely dominated by the lambda chains (lambda/kappa ratio in dogs: 91/9 %, in cats: 92/8 %; in horses: 94/4 %; in cattle: 91/9 %). A more or less balanced ratio was observed only in the case of the pigs (52/48 %)
    corecore