9 research outputs found

    Izofloran ve Halotan Anestezisinin Kanin Toraks Cerrahisinde Hemodinamik Dengeye Olan Etkisinin Karşılaştırılması

    Get PDF
    This study was performed to investigate the effects of isoflurane and halothane anaesthesia on haemodynamic parameters and blood gases in thorax surgery of dogs. Twenty, free-living, cross-breed dogs weighing 24.2 ± 4 kg, were equally divided into two groups as isoflurane and halothane. Atropine sulphate (0.04 mg/kg), xylazine hydrochloride (2 mg/kg) were injected for sedation. Thiopental sodium (15 mg/kg) and fentanyl citrate (5µg/kg) were injected intravenously for induction. Dogs were ventilated for 16 times/min to maintain the 15 ml/kg of tidal volume. A right side thoractomy was performed. Anaesthesia was maintained by either 1.5 % of isoflurane or halothane. Hearth rate (HR), minimal arterial pressure (MAP), cardiac output (CO), central venous pressure (CVP), right ventricular pressure (RVP) pulmonary arterial pressure (PAP), pulmonary capillary wedge pressure (PCWP) as well as blood gases were recorded at 0, 15, 30, 60 and 120 min. of the anaesthesia. Significant differences were determined between two groups at 0, 15, 30 and 60 min. in HR and at 0 and 15 min. in PCWP. Hearth rate was increased at 15 min. in halothane group, and at 30 min in isoflurane group, and thereafter it returned to the initial levels in both groups. Decreases were determined in MAP and CO levels in halothane group while MAP levels were stable in isoflurane group. In conclusion, anaesthesia with isoflurane was safer than the anaesthesia with halothane in the thoracic surgery of dogs.Bu çalışma köpeklerde toraks cerrahisinde izofloran ve halotan anestezisinin hemodinamik parametrelere ve kan gazlarına etkisini araştırmak için gerçekleştirilmiştir.Ağırlıkları 24,2 ± 4 kg olan 20 karışık ırk köpek eşit olarak izofloran ve halotan grubu olmak üzere 2 ‘ye ayrıldı. Atropin sülfat (0,04 mg/kg, subkutan) enjeksiyonunu izleyerek ksilazin hidroklorid (2 mg/kg, intramuskuler) verilmesiyle sedasyon sağlandı. İndüksiyon pentotal sodyum (15 mg/kg ) ve fentanil sitrat‘ın (5 mcg/kg) intravenöz enjeksiyonuyla sağlandı. Köpekler tidal volüm 15 ml/kg olacak şekilde dakikada 16 kez ventile edildi. Sağ torakotomi her iki grupta gerçekleştirildi. Anestezi idamesi % 1,5 izofloran ve halotan ile sürdürüldü. Kalp atım sayısı (HR), ortalama arteriyel kan basıncı (MAP), kardiak debi (CO), santral venöz basınç (CVP), sağ ventrikül basıncı (RVP), pulmoner arter basıncı (PAP), pulmoner kapillar veç basıncı (PCWP) ve kan gazları, anestezinin 0, 15, 30, 60 ve 120. dakikalarında kaydedildi. HR’de iki grup arasında 0, 15, 30 ve 60. dakikalarda, PCWP ise 0 ve 15. dakikalarda fark gözlendi. HR, halotan grubunda 15. dakikada, izofloran grubunda ise 30. dakikada arttı. Sonraki zamanlarda başlangıç seviyesine indi. MAP ve CO’da Halotan grubunda düşüş gözlenirken, İzofloran grubunda stabil kaldı. Sonuç olarak, köpeklerde toraks cerrahisinde izofloran anestezisi halotan anestezisine göre daha güvenli bulunmuştur

    Evaluation of Patients Referred to the Surgery Clinic of Afyon Kocatepe University Veterinary Faculty: 1090 Cases (2001-2008)

    Get PDF
    Bu çalışmada 2001-2008 tarihleri arasında AKÜ Veteriner Fakültesi Cerrahi Kliniğine getirilen hastaların değerlendirilmesi amaçlanmıştır. 1090 olgunun %42,38’ini sığır, %35,04’ünü köpek, %10,55’ini kedi, %4,12’sini kanatlı (%2,11 şahin, %1,46 pelikan, %0,45 baykuş, %0,09 deve kuşu), %4,03’ ünü koyun-keçi, %3,21’ini at, %0,45’ini tavşan, %0,18’ini ceylan oluşturmuştur. Tüm hastaların yıllara göre dağılımı incelendiğinde 2001 yılından 2008 yılına doğru sırasıyla %1,74, %1,74, %3,3, %9,08, %15,32, %21,46, %28,07 ve %19,17 olduğu görülmüştür. Hayvan türlerine göre sığırlarda eklem hastalıkları, köpek, kedi, ceylan ve kanatlılarda kemik doku ve iskelet sistemi lezyonları, atlarda travmatik lezyonlar, koyunlarda ayak hastalıkları, en sık karşılaşılan hastalıklar olmuştur. Buzağılarda ise yüksek oranda göbek lezyonu olduğu belirlenmiştir.This study aims at evaluating the patients referred to the surgery clinics of Afyon Kocatepe University, Veterinary Faculty between 2001-2008. Of 1090 patients, 42,38% cattle, 35,04% dogs, 10,55% cats, 4,12% avian species (2,11% falcon, 1,46% pelican, 0,45% owl and 0,09% ostrich), 4,03% sheep-goat, 3,21% horse, 0,45% rabbits and 0,18% antelope were recorded. Distribution of patients according to the year from 2001 to 2008 was %1,74, %1,74, %3,3, %9,08, %15,32, %21,46, %28,07 and %19,17. With respect to the animal species joint diseases in cattle; bone tissue and skeleton lesions in dogs, cats, antelopes and avian species; traumatic lesions in horses and foot diseases in sheep were the most commonly seen disorders. Umbilical lesions were predominantly seen in calves

    Evaluation of Patients Referred to the Surgery Clinic of Afyon Kocatepe University Veterinary Faculty: 1090 Cases (2001-2008)

    No full text
    Bu çalışmada 2001-2008 tarihleri arasında AKÜ Veteriner Fakültesi Cerrahi Kliniğine getirilen hastaların değerlendirilmesi amaçlanmıştır. 1090 olgunun %42,38’ini sığır, %35,04’ünü köpek, %10,55’ini kedi, %4,12’sini kanatlı (%2,11 şahin, %1,46 pelikan, %0,45 baykuş, %0,09 deve kuşu), %4,03’ ünü koyun-keçi, %3,21’ini at, %0,45’ini tavşan, %0,18’ini ceylan oluşturmuştur. Tüm hastaların yıllara göre dağılımı incelendiğinde 2001 yılından 2008 yılına doğru sırasıyla %1,74, %1,74, %3,3, %9,08, %15,32, %21,46, %28,07 ve %19,17 olduğu görülmüştür. Hayvan türlerine göre sığırlarda eklem hastalıkları, köpek, kedi, ceylan ve kanatlılarda kemik doku ve iskelet sistemi lezyonları, atlarda travmatik lezyonlar, koyunlarda ayak hastalıkları, en sık karşılaşılan hastalıklar olmuştur. Buzağılarda ise yüksek oranda göbek lezyonu olduğu belirlenmiştir.This study aims at evaluating the patients referred to the surgery clinics of Afyon Kocatepe University, Veterinary Faculty between 2001-2008. Of 1090 patients, 42,38% cattle, 35,04% dogs, 10,55% cats, 4,12% avian species (2,11% falcon, 1,46% pelican, 0,45% owl and 0,09% ostrich), 4,03% sheep-goat, 3,21% horse, 0,45% rabbits and 0,18% antelope were recorded. Distribution of patients according to the year from 2001 to 2008 was %1,74, %1,74, %3,3, %9,08, %15,32, %21,46, %28,07 and %19,17. With respect to the animal species joint diseases in cattle; bone tissue and skeleton lesions in dogs, cats, antelopes and avian species; traumatic lesions in horses and foot diseases in sheep were the most commonly seen disorders. Umbilical lesions were predominantly seen in calves

    Anadolu Çoban Köpeğinde Nontravmatik Bilateral Hernia Uteri İnguinalis: Olgu Sunumu

    Get PDF
    A12- year old, multiparous Anatolian Shepherd dog was referred to university hospital with vomiting and bilateral swelling which was close to the vulva and occurred 2 years after the end of the last parturition and enlarged within last 3 months. Swelling was very painfull and sensitive to touch. The left enlargement was a pear-like shape, solid and measured 13x10 cm. whereas the right one was more solid and 3x2 cm in size. When the bitch was lied down or pressure applied the swelling did not pass to the abdominal cavity and inguinal rings were not palpable. A surgical intervention was performed accordingly. To the authors’ knowledge, this is the first case of bilateral hernia uteri inguinalis in as Anatolian Shepherd Dog up to date.On iki yaşında olan bir multipar Anadolu Çoban köpeği, vulva kenarlarında bilateral şişkinlik ve kusma şikayeti ile üniversite hastanesine getirildi. Olgunun, son gebelikten 2 yıl sonra oluştuğu ve şişkinliğin son 3 ay içerisinde büyüdüğü bildirildi. Şişkinliğin dokunmaya duyarlı ve ağrılı olduğu gözlendi. Sol taraftaki şişkinliğin armut görünümünde, sert ve 13x10 cm boyutlarında, sağ taraftaki şişkinliğin ise oldukça sert ve 3x2 cm boyutlarında olduğu tespit edildi. Şişkinliğin, köpek sırtüstü yatırılıp üzerine basınç uygulandığında, abdominal boşluğa reddedilemediği ve inguinal kanalların palpe edilemediği saptandı. Bu bulgulara dayanarak cerrahi müdahale gerçekleştirildi. Sunulan olgu yazarlara göre bugüne kadar Anadolu Çoban köpeklerinde rastlanılan ilk bilateral hernia uteri inguinalis olgusudur

    Acute renal failure in a calf

    Get PDF
    Olgu, anüri şikayeti ile kliniğimize başvuran dört aylık bir simental erkek buzağıda hematolojik, biyokimyasal, kan gazı, periton sıvısı ve idrar analizi bulguları çerçevesinde değerlendirilmiştir. Buzağının kan serumu ve periton sıvısı analizlerinde kreatinin ve üre konsantrasyonlarında artış, idrar analizinde ise dansitede azalma tespit edildi. Operasyon sonucu idrar kesesinde rupturla uyumlu defekt belirlendi. Sunulan olguda, muhtemel idrar yolu taşına bağlı gelişen postrenal obstrüksiyonla ilişkili akut böbrek yetmezliği olgusu tartışılmıştır.In this case report, hemotologic, biochemical, blood gases, urinalysis and peritoneal fluid analysis were evaluated in a four months old simmental calf which was referred to the internal medicine clinic. Creatinin and urea concentrations were increased in serum and peritoneal fluid analysis, dansity was decreased in urine analysis. A defect was detected compatible with ruptur in bladder. In the present case report, acute renal failure related with postrenal obstruction due to a suspected a urolith was discussed

    Anadolu Çoban Köpeğinde Nontravmatik Bilateral Hernia Uteri İnguinalis: Olgu Sunumu

    No full text
    A12- year old, multiparous Anatolian Shepherd dog was referred to university hospital with vomiting and bilateral swelling which was close to the vulva and occurred 2 years after the end of the last parturition and enlarged within last 3 months. Swelling was very painfull and sensitive to touch. The left enlargement was a pear-like shape, solid and measured 13x10 cm. whereas the right one was more solid and 3x2 cm in size. When the bitch was lied down or pressure applied the swelling did not pass to the abdominal cavity and inguinal rings were not palpable. A surgical intervention was performed accordingly. To the authors’ knowledge, this is the first case of bilateral hernia uteri inguinalis in as Anatolian Shepherd Dog up to date.On iki yaşında olan bir multipar Anadolu Çoban köpeği, vulva kenarlarında bilateral şişkinlik ve kusma şikayeti ile üniversite hastanesine getirildi. Olgunun, son gebelikten 2 yıl sonra oluştuğu ve şişkinliğin son 3 ay içerisinde büyüdüğü bildirildi. Şişkinliğin dokunmaya duyarlı ve ağrılı olduğu gözlendi. Sol taraftaki şişkinliğin armut görünümünde, sert ve 13x10 cm boyutlarında, sağ taraftaki şişkinliğin ise oldukça sert ve 3x2 cm boyutlarında olduğu tespit edildi. Şişkinliğin, köpek sırtüstü yatırılıp üzerine basınç uygulandığında, abdominal boşluğa reddedilemediği ve inguinal kanalların palpe edilemediği saptandı. Bu bulgulara dayanarak cerrahi müdahale gerçekleştirildi. Sunulan olgu yazarlara göre bugüne kadar Anadolu Çoban köpeklerinde rastlanılan ilk bilateral hernia uteri inguinalis olgusudur

    Acute Renal Failure in a Calf

    No full text
    Olgu, anüri şikayeti ile kliniğimize başvuran dört aylık bir simental erkek buzağıda hematolojik, biyokimyasal, kan gazı, periton sıvısı ve idrar analizi bulguları çerçevesinde değerlendirilmiştir. Buzağının kan serumu ve periton sıvısı analizlerinde kreatinin ve üre konsantrasyonlarında artış, idrar analizinde ise dansitede azalma tespit edildi. Operasyon sonucu idrar kesesinde rupturla uyumlu defekt belirlendi. Sunulan olguda, muhtemel idrar yolu taşına bağlı gelişen postrenal obstrüksiyonla ilişkili akut böbrek yetmezliği olgusu tartışılmıştır.In this case report, hemotologic, biochemical, blood gases, urinalysis and peritoneal fluid analysis were evaluated in a four months old simmental calf which was referred to the internal medicine clinic. Creatinin and urea concentrations were increased in serum and peritoneal fluid analysis, dansity was decreased in urine analysis. A defect was detected compatible with ruptur in bladder. In the present case report, acute renal failure related with postrenal obstruction due to a suspected a urolith was discussed

    Izofloran ve Halotan Anestezisinin Kanin Toraks Cerrahisinde Hemodinamik Dengeye Olan Etkisinin Karşılaştırılması

    No full text
    This study was performed to investigate the effects of isoflurane and halothane anaesthesia on haemodynamic parameters and blood gases in thorax surgery of dogs. Twenty, free-living, cross-breed dogs weighing 24.2 ± 4 kg, were equally divided into two groups as isoflurane and halothane. Atropine sulphate (0.04 mg/kg), xylazine hydrochloride (2 mg/kg) were injected for sedation. Thiopental sodium (15 mg/kg) and fentanyl citrate (5µg/kg) were injected intravenously for induction. Dogs were ventilated for 16 times/min to maintain the 15 ml/kg of tidal volume. A right side thoractomy was performed. Anaesthesia was maintained by either 1.5 % of isoflurane or halothane. Hearth rate (HR), minimal arterial pressure (MAP), cardiac output (CO), central venous pressure (CVP), right ventricular pressure (RVP) pulmonary arterial pressure (PAP), pulmonary capillary wedge pressure (PCWP) as well as blood gases were recorded at 0, 15, 30, 60 and 120 min. of the anaesthesia. Significant differences were determined between two groups at 0, 15, 30 and 60 min. in HR and at 0 and 15 min. in PCWP. Hearth rate was increased at 15 min. in halothane group, and at 30 min in isoflurane group, and thereafter it returned to the initial levels in both groups. Decreases were determined in MAP and CO levels in halothane group while MAP levels were stable in isoflurane group. In conclusion, anaesthesia with isoflurane was safer than the anaesthesia with halothane in the thoracic surgery of dogs.Bu çalışma köpeklerde toraks cerrahisinde izofloran ve halotan anestezisinin hemodinamik parametrelere ve kan gazlarına etkisini araştırmak için gerçekleştirilmiştir.Ağırlıkları 24,2 ± 4 kg olan 20 karışık ırk köpek eşit olarak izofloran ve halotan grubu olmak üzere 2 ‘ye ayrıldı. Atropin sülfat (0,04 mg/kg, subkutan) enjeksiyonunu izleyerek ksilazin hidroklorid (2 mg/kg, intramuskuler) verilmesiyle sedasyon sağlandı. İndüksiyon pentotal sodyum (15 mg/kg ) ve fentanil sitrat‘ın (5 mcg/kg) intravenöz enjeksiyonuyla sağlandı. Köpekler tidal volüm 15 ml/kg olacak şekilde dakikada 16 kez ventile edildi. Sağ torakotomi her iki grupta gerçekleştirildi. Anestezi idamesi % 1,5 izofloran ve halotan ile sürdürüldü. Kalp atım sayısı (HR), ortalama arteriyel kan basıncı (MAP), kardiak debi (CO), santral venöz basınç (CVP), sağ ventrikül basıncı (RVP), pulmoner arter basıncı (PAP), pulmoner kapillar veç basıncı (PCWP) ve kan gazları, anestezinin 0, 15, 30, 60 ve 120. dakikalarında kaydedildi. HR’de iki grup arasında 0, 15, 30 ve 60. dakikalarda, PCWP ise 0 ve 15. dakikalarda fark gözlendi. HR, halotan grubunda 15. dakikada, izofloran grubunda ise 30. dakikada arttı. Sonraki zamanlarda başlangıç seviyesine indi. MAP ve CO’da Halotan grubunda düşüş gözlenirken, İzofloran grubunda stabil kaldı. Sonuç olarak, köpeklerde toraks cerrahisinde izofloran anestezisi halotan anestezisine göre daha güvenli bulunmuştur

    Healing of osteochondral defects in canine knee with avocado/soybean unsaponifiables: a morphometric comparative analysis

    Get PDF
    Amaç: Bu çalışmada avocado/soya fasülyesinin sabunlaşmayan ekstresinin (ASE) köpek osteokondral defekt modelinde iyileşmeye etkisi belirlendi. Gereç ve yöntemler: On dört köpek çalışmaya alındı ve rastgele olarak iki gruba ayrıldı. Diz ekleminin troklear oluğunun lateral yüzünde iki adet osteokondral defekt oluşturuldu. Tedavi grubuna (grup 1; n=7) her üç günde bir 300 mg’lik ASE kapsülleri, kontrol grubuna (grup 2; n=7) ise normal diyet verildi. On beş hafta sonrasında ötenazi yapılana kadar hayvanlar kafesler içinde serbest gezinmeye bırakıldı. Dizler açılarak defektli troklear oluklar patolojik inceleme için çıkarıldı. Rejenere doku miktarı görüntü analiz yöntemiyle kantitatif olarak, doku içeriği ise Safranin-O ve Masson trikrom histokimyasal boyamaları ile semikantitatif olarak değerlendirildi. Transforme edici büyüme faktörü-beta (TGF-b) artışı, immünhistokimyasal boyama yöntemiyle semikantitatif olarak değerlendirildi. Bulgular: Morfometrik analiz sonucunda grup 1’de anlamlı ölçüde daha fazla immatür iyileşme dokusu saptandı (p<0.002). Grup 1’de rejenere dokuda hem kollajen hem de kondral doku içeriği anlamlı ölçüde artmıştı (p<0.002). Grup 2’ye kıyasla grup 1’de kıkırdak dokusunda TGF-b immün boyanma reaksiyonu çok daha belirgindi. Sonuç: Avocado/soya fasülyesinin sabunlaşmayan ekstresi ile yapılan tedavi, köpek dizinde osteokondral defekt iyileşmesini uyarmakta ve muhtemelen dokuda TGF-b’yı artırarak bu etkiyi sağlamaktadır.Objectives: This study aims to determine the effects of avocado/ soybean unsaponifiables (ASU) on healing in a canine osteochondral defect model. Materials and methods: Fourteen dogs were included in the study and randomly divided into two groups. Two osteochondral defects were produced in the lateral aspect of the trochlear groove of the knee joint. The treatment group (group 1; n=7) was given 300 mg ASU capsules every three days whereas the control group (group 2; n=7) was given a normal diet. Animals were then allowed to ambulate normally until euthanasia at 15 weeks. The knees were dissected and the trochlear grooves with defects were removed for pathological examination. The amount of regenerated tissue was determined quantitatively using image analysis and the tissue content was evaluated semi-quantitatively using Safranin-O and Masson trichrome histochemical stains. Transforming growth factor beta (TGF-b) increase was evaluated semiquantitatively with immunohistochemical staining methods. Results: Morphometric analysis revealed a significantly more immature repair tissue in group 1 (p<0.002). Both collagen and chondral tissue content of the regenerated tissue were significantly increased in group 1 (p<0.002). Compared to that in group 2, cartilage tissue in group 1 showed a much more marked immunostaining reaction of TGF-b. Conclusion: Avocado/soybean unsaponifiables treatment stimulates t he healing of t he osteochondral d efects in canine knee possibly by increasing TGF-b i n t he t issues
    corecore