25 research outputs found

    21. YÜZYILDA DÜNYADA KURUMLARIN YÖNETİM KADEMELERİNDEKİ SORUNSAL: CİNSİYET AYRIMCILIĞI

    Get PDF
    ÖZ: Yapılan bu çalışmada, temel olarak 21. yüzyılda ABD, Avrupa, Asya ülkeleri ile Türkiye’de yönetim kademelerinde yer alan kadınların karşılaştıkları cinsiyet ayrımcılığı sorunlarının incelenmesi amaçlanmıştır. Birinci kısımda, cinsiyet ayrımcılığının ülkelerdeki mevcut durumuna yönelik literatür bulguları özetlenmiştir. İkinci kısımda, Türkiye’de kamu yönetimi ve özel sektörde kadın yöneticilerin karşılaştıkları sorunlar ve çözüm önerilerine yönelik bilgiler verilmiştir. Cinsiyet ayrımcılığı araştırmalarının çoğu, cinsiyet ayrımcılığının tek yönüne odaklanmasına rağmen çalışmada değişik ülkelere ait mobbing, fiziksel taciz, kariyer gelişimi olumsuzlukları ve ücret farklılıkları gibi çeşitli temel konulara değinilmiştir. Konu, hem kadın çalışanlar hem de kadın yöneticiler açısından ele alınmıştır. Diğer yandan farklı ülkelerde, içinde bulunduğumuz yüzyılda cinsiyet ayrımcılığına nasıl bakıldığı, bunlara ait çalışmaların bulgularının neler olabileceği, konunun evrensel bir bütünlük içinde dikkate alınmasının neden önemli olduğu sorularına da cevap aranmıştır. Çünkü farklı ülkeler ve kültürlerde çalışan ve yöneticilik yapan kadınların sorunlarının aynı olduğuna yönelik tespitler ve bunların toplumlarda çözüme yönelik karşılığının neler olduğu da inceleme konuları arasındadır. ABSTRACT: The main purpose of this study is to examine the gender discrimination problems faced by women at management levels in the US, Europe, Asia and Turkey in the 21st century. In the first part, the literature findings on the current situation of gender discrimination in countries were summarized. In the second part, data related to the problems faced by women managers in the public administration and private sector in Turkey and relevant solution suggestions were given. Although most of the gender discrimination studies focus on a single aspect of gender discrimination, various fundamental issues such as mobbing, physical harassment, career development constraints and wage differences in different countries were mentioned in the study. The topic has been discussed in terms of both female employees and managers. On the other hand, answers were sought to the questions of how gender discrimination is viewed in different countries in 21st century, what the findings of the studies related to these might be, and why it is important to consider these issues in a universal integrity. Because in different countries and cultures, the fact that the problems faced by women employees and managers are similar and what their solution-oriented counterparts are in the societies were also among the topics of analysis

    Testing robustness of relative complexity measure method constructing robust phylogenetic trees for Galanthus L. Using the relative complexity measure

    Get PDF
    Background: Most phylogeny analysis methods based on molecular sequences use multiple alignment where the quality of the alignment, which is dependent on the alignment parameters, determines the accuracy of the resulting trees. Different parameter combinations chosen for the multiple alignment may result in different phylogenies. A new non-alignment based approach, Relative Complexity Measure (RCM), has been introduced to tackle this problem and proven to work in fungi and mitochondrial DNA. Result: In this work, we present an application of the RCM method to reconstruct robust phylogenetic trees using sequence data for genus Galanthus obtained from different regions in Turkey. Phylogenies have been analyzed using nuclear and chloroplast DNA sequences. Results showed that, the tree obtained from nuclear ribosomal RNA gene sequences was more robust, while the tree obtained from the chloroplast DNA showed a higher degree of variation. Conclusions: Phylogenies generated by Relative Complexity Measure were found to be robust and results of RCM were more reliable than the compared techniques. Particularly, to overcome MSA-based problems, RCM seems to be a reasonable way and a good alternative to MSA-based phylogenetic analysis. We believe our method will become a mainstream phylogeny construction method especially for the highly variable sequence families where the accuracy of the MSA heavily depends on the alignment parameters

    Türk sinemasında göç temalı filmler ve kadın olgusu

    No full text
    Tarihsel süreç göz önünde bulundurulduğunda göç olgusunun bireyden bireye ve dahi toplumdan topluma farklı anlamlar çağrıştırdığı gerçeği görülür. Bu durum, göç olgusunu içinde barındırdığı çeşitlilikle, karmaşık bir yapıya dönüştürerek uluslararası bir sorun haline getirmiştir ki böylece, dünyada birçok ülke göç hareketlerinden eş zamanlı ve gözle görülür bir şekilde etkilenir olmuştur. Göç eden kişilerin sosyal ve fiziki çevrelerinde meydana gelen değişmeler şüphesiz ki beraberinde yeni adaptasyon sorunlarını da getirmektedir. Zaman ve mekân değişiminin zorunlu kıldığı "biraradalık" önceleri bir "filtration" tesiri yaratsa da bir müddet sonra göç eden kişileri var olma adına yaşayacağı topluluğa yeniden uyum süreciyle birleştirmektedir. Bu süreç pek tabi birçok sorunun da habercisi sayılmaktadır. Öyle ki insanların hali hazırda konakladıkları yerden bir başka yere gitmeleri durumu, sosyolojik ve psikolojik nedenleriyle derin travma süreçlerini mümkün kılmaktadır. Bu travma, olumsuz ortamı sonrasında yeni değişimleri de beraberinde getirip insanın benliğini bulmasını sağlayabilir. Şüphesiz ataerkil normların etkisi altında yetişmiş birey ve bu normların çevrelediği toplum yapısı içinde kadın olmak farklı anlamlar çağrıştırmaktadır. Dolayısıyla kadının yaşadığı çetrefilli göç süreci ve sonrasında yaşayacağı durumlar da göçün niteliğine göre farklılık arz etmektedir. Çalışmamızın da tam bu noktada şekillendiğini söyleyebiliriz. Çalışma kavramsal boyut itibariyle göç olgusunun sebebi üzerine konuşlandırılmıştır. Ardından göçün nedenlerini, geçmişten bugüne Türkiye'nin göç hareketliliğini ve kadının toplumdaki yeri, bağlam bütünselliğinde anlamlandırılmaya çalışılmıştır. Bu yapılırken özellikle toplumsal konjonktürden beslenebilen sinema, dönemsel zihniyetin barındırdığı kökleri görebilmek adına yansıtıcı bir unsur olmuştur. Sinema, kadın ve göç ekseninde seyreden çalışmamız özellikle anlatısal ve görsel olarak kadın algısını irdeleyen film analizleriyle şekillenmiştir. Görülen o ki, kimileri için yeni bir hayatın habercisi olan göç, kimileri için ise zulmün ve acının ta kendisiydi…When considering the historical process, we are confronted with the fact that the phenomenon of immigration is evoking different meanings for individual and society. This situation has made the phenomenon of migration with the variety it contains an international problem by transforming it into a personal structure. So that, many countries in the world have been affected simultaneously and visibly from the migration movements. Undoubtedly, changes in the social and physical environments of migrants also brings with it new adaptation problems. The "coexistence" that time and space change requires, creates a "filtration" effect at first. After a while, this "coexistence" unites the immigrant community with the integration process again for existence again. This process is, of course, considered to be a sign of many problems. Such that, the situation of people go to another place from where they are already stay causes deep trauma and its processes in terms of sociological and psychological origins. The intent of the trauma process here should not only be negatively understood. The trauma, which is described as a shocking condition, can bring new changes with it and help people find their self. Undoubtedly, being an individual trained under the influence of patriarchal norms and being a woman in the society structure that these norms surround are evoking different meanings. Therefore, the situation in which the woman lives, and the situations that she will live after, are different according to the immigration nature. We can say that our work is also shaped at this point. The study is based on the notion of migration in conceptual dimension. Then, reasons for migration, Turkey's immigration mobility from past to present and the place of woman in society as a gender formation have been tried to be understood in context integrity. While this is done, especially cinema, which can be fed from the social conjuncture, has become a reflective element in order to be able to see the roots of the periodical mentality. Our study which is continued on the axis of cinema, women and migration has been shaped by film analyzes that examine narrative and visual sense of female perception. It is apparent that for some people the immigration was a reporter of a new life, for others it was the persecution and suffering itself ..

    Validity and realiability of turkish versions of the recreational exercise motivation measure (remm) for children athletes: Short form

    Get PDF
    Araştırmanın amacı; Rekreasyonel Egzersize Motivasyon Ölçeği‟nin (REMM) 7-17 yaş arasındaki çocuk ve ergenler için revize ederek kısa formunun geçerlik ve güvenirliğini test etmektir. Araştırma grubunu, küme örnekleme yöntemiyle randomize edilmiş çeşitli kategorilerde (cimnastik, yüzme, yelken, buz pateni, eskrim, futbol, voleybol, basketbol) 188 kadın ( = 12,00 sd=2,96 yaş) 192 erkek ( = 12,93 sd= 2,53 yaş) toplam 380, ölçüm ve test-tekrar test güvenirliği için ise 55 (kadın 29 = 12,7 sd=2,90 yaş; erkek 26 = 13,0 sd= 2,42 yaş) katılımcı oluşturmaktadır. Rogers ve Morris (2003) tarafından geliştirilen ve Gürbüz, Aşçı ve Çelebi (2006) tarafından Türk kültüründe geçerlik ve güvenirlik çalışmasının gerçekleştirildiği REMM‟in kısa formunun oluşturulma sürecinde öncelikle ölçeğin alt boyutlarını en iyi temsil eden maddeler belirlenmiştir. Daha sonra seçilen 10 madde ile tek faktörlü bir model oluşturulmuştur. Oluşturulan modelin yapı geçerliğini test etmek için Açımlayıcı ve Doğrulayıcı faktör analizi yapılmıştır. Analiz sonucunda, REMM‟in 7-17 yaş arasındaki çocuklar için tek faktörlü yapısı doğrulanmış ve on madde olarak geçerliliği ispatlanmıştır. Güvenirlik analizi sonucunda, ölçeğin iç tutarlılık katsayıları (α) .83, ölçüm güvenirliği (t=-1,47; p=0,147, p>,05) ve test tekrar test güvenirliği (0,74 ile 0,95, p<,01) olarak bulunmuştur. Araştırmadan elde edilen bulgulara dayanarak, REMM‟in 7-17 yaş katılımcıların rekreasyonel egzersize katılım motivlerini belirlemek için kullanılabilecek yeterli psikometrik özelliklere sahip bir ölçme aracı olduğu söylenebilir.The aim of this study was to test the validity and reliability of the short form to revise for children and adolescent aged among 7-17 of the Recreational Exercise Motivation Measure (REMM). The research group was consisting of 188 female (Mage= 12,00 sd = 2,96 years) 192 male (Mage= 12,93 sd= 2,53) totally of 380 participants from different branch (gymnastics, swimming, sailing, ice skating, fencing, football, volleyball, basketball) randomized by cluster sampling method for construct validity, and 55 (female 29 Mage = 12,7, sd = 2,90; male 26 Mage = 13,0, sd = 2,42 years) for test-retest reliability. In the process of forming the short form of REMM, which was developed by Rogers and Morris (2003) and conducted the validity and reliability study of Gürbüz, Aşçı and Çelebi (2006) in Turkish culture, the items that represent the sub-dimensions of the scale were determined first. Then, a single factor model was formed with 10 selected items. EFA and CFA were used to test the construct validity of the model. As a result of the analysis, the single factor structure verified of the REMM for participants between 7-17 aged and has proven validity as ten items. As a result of the reliability analysis, the internal consistency coefficient of the REMM was (α) 0,83, the measurement reliability was (t=-1,47; p=0,147, p>,05) and the test-retest reliability was (0,74 and 0,95, p<,01). Based on these results, it can be said that REMM is an instrument that has sufficient psychometric properties can be used determine motivation to participate in recreational exercise of participants aged between 7-17

    Doğa ve macera rekreasyonunun olgusal incelemesi

    No full text
    Tüm dünyadaki rekreasyon eğilimlerine paralel olarak ülkemizde de giderek artan bir katılım artışı gözlenen doğa ve macera etkinlikleri, bir yandan sürdürülebilir doğal alan turizmini desteklerken, bir diğer yandan doğal alanların gelecek nesillere korunarak aktarılabilecek fırsatlar sunmaktadır. Dolayısıyla kitabın bu bölümünde okuyucuya doğa ve macera rekreasyonunun olgusal incelemesi, bir yandan doğa sporları gibi risk almayı merkeze aldığı düşünülen sıra dışı ve ilgi çekici etkinlikleri kavramsal bir temele oturtmaya gayret edilmiş, bir diğer yandan ise macera rekreasyonu katılımcılarının veya macera turistlerinin birey veya grup olarak bu etkinliklere katılım motivasyon ve beklentilerinin neler olduğu üzerinde durulmuştur

    Macera rekreasyonu

    No full text
    Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi Yayınları kapsamında ders kitabıdır.Macera rekreasyonu bölümünün amacı, geçmişten günümüze, yüksek riskli etkinlik katılımının arardında yatan nedenleri öğrenebilmek için macera deneyiminin bağlamını ve fenomenolojisini incelemekti

    Doğa sporları etkinliklerine ilişkin liderlik ölçeğinin geliştirilmesi

    No full text
    Doğal alanlar, bir ülkenin rekreasyonel amaçlar çerçevesinde doğa sporları açısından en önemli kaynağıdır. Ülkenin bozulmadan devamlılığı sağlanmış olan doğal alanlarında insan varlığının daimi kılınmasının belki de en önemli kriteri, sürdürülebilir doğa rekreasyonudur. El değmemiş yani yabanıl kalmış doğal alanların güzelliği, bir cazibe alanı olarak insanları kendine çekmekte olduğu için bozulma tehlikesiyle karşı karşıya kalmaktadır. Sürdürülebilir doğa rekreasyonu ise ziyaret edilen doğal alanların, sonradan oraya gelebileceklerin hissedemeyeceği düzeyde asgari etki bırakarak, istendik biçimde kullanma süreci olarak tanımlanabilir. İnsanın alana bırakacağı asgari kullanım etkisi, bir süre sonra insanın “doğasız” kalması riskini ortadan kaldırarak insan ve doğa etkileşimin kusursuz kurgulanabileceğini kanıtlayan önemli bir yatırım olacaktır. Doğa sporları ve macera rekreasyonuna yönelik ilgi özellikle dağlık coğrafyası yoğun olan bölgelerde giderek artış göstermektedir. Dolayısıyla doğa sporları ve macera turizmi, başta ABD olmak üzere Avrupa, Güney Amerika, Avrupa ve Avustralya kıtasında en hızlı büyüyen turizm sektörleri arasında gösterilmektedir. Doğa sporları ve macera rekreasyonu doğal alanda gerçekleştirilen, katılımcılar tarafından etkilenen sonuçların kesin olmadığı, algılanan veya gerçekte olan riskleri içerisinde barındıran aktiviteler olarak tanılanmıştır. Belirsiz sonuçlar üretmek için bireysel özellikler, yetenekler, tercihler, geçmiş deneyimler, beklentiler, program hedefleri, faaliyetler, gerçek ya da algılanan tehlike ve sosyal ve çevresel faktörler bir araya getirilmelidir. Başarılı rekreasyonel deneyimler bu nedenle, programa katılan bireylerin niteliklerini doğru bir şekilde değerlendirip uygun eğlence fırsatlarıyla eşleştirme yeteneğine bağlıdır. Bunun da en önemli anahtarı etkinliklerin planlanmasından sonuçlandırılmasına kadar duruma nezaret eden liderlerdir. Bu kitapta, doğa sporları etkinliklerine aktif olarak katılan bireylerin gözünden ve deneyimlerinden yola çıkarak elde edilen davranış örüntülerinin literatür eşliğinde yordanarak istatistiki tekniklerle geçerlik ve güvenirliği ortaya konulmaya çalışılmış Doğa Sporları Liderlik Ölçeği’nin geliştirilme sürecini bulacaksınız. Keyifli okumalar dilerim

    Macera rekreasyonu

    No full text
    Macera rekreasyonu bölümünün amacı, geçmişten günümüze, yüksek riskli etkinlik katılımının arardında yatan nedenleri öğrenebilmek için macera deneyiminin bağlamını ve fenomenolojisini incelemektir

    Açık (Doğal) alan rekreasyonu

    No full text
    Günümüzde toplumlarında hissedilen özgürlük, zorunluluklardan kaçış, içsel motivasyon, risk alma, heyecan arayışı, iyi olma hali, akış deneyimi ve çevresel tutumlardaki artış gibi kazanımlar peşinde koşan insanın ruh halini yansıtan etkinlikleri gerçekleştirmek için doğal alanları kullanma bilinci 18yy. sonları ve 19 yy. başlarındaki romantik hareketle beraber artmıştır. Etkinliklerin tümüyle doğal ve yabanıl alanlarda gerçekleşmesi doğanın insandan önce var olan bir gerçekliği temsil etmesi ve insanın özüne dönme çabasının sonucudur. Bu etkinlikler temelinde yaşamı sürdürme (idame) etkinliklerinden başlayarak doğada farklı zorlu şartlara karşı meydan okuma ve mücadele becerilerine kadar geniş bir yelpazeye sahiptir ve "ekstrem", "yüksek riskli", "macera" ve "alternatif" gibi farklı terminolojilerle ele alınmaktadır
    corecore