4 research outputs found

    Çoklu yetersizliğe sahip çocuğu olan annelerin yaşadığı güçlüklerin belirlenmesi

    Get PDF
    Toplumun özel gereksinimli bireylere bakış açısı, ebeveynlerin yetersizlik algısı, yetersizlik durumundan kaynaklanan problemler vb nedenler ebeveynlerin günlük yaşamlarını sürdürmede ve sosyal hayata uyumlarında bazı güçlüklerle karşı karşıya kalmalarına neden olmaktadır. Ebeveynler içerisinde geleneksel anlayışa göre en çok çocukların bakımından anne ya da annelik rolünü üstlenen kişi sorumlu olmakta ve bu güçlüklerle en çok anneler yüzleşmektedir. Yetersizliğin derecesi ve türü arttıkça yaşanan güçlüklerin artacağı düşünülmektedir. Bu Araştırmanın amacı çoklu yetersizliğe sahip çocukları olan ebeveynlerin ev ortamında, okul ortamında, sosyal hayatlarında, sağlık alanlarında ve problem davranışlardan kaynaklı yaşadıkları güçlükleri ortaya koymaktır. Araştırmaya Bolu ilinde ikamet eden 6-12 yaş arasında çoklu yetersizlik tanısı olan çocuğa sahip 10 anne katılmıştır. Veriler, görüşme yöntemleri içerisinden yarı yapılandırılmış görüşme tekniği kullanılarak toplanmıştır. Araştırmada elde edilen veriler betimsel analiz tekniği ile analiz edilmiştir. Araştırma sonunda çoklu yetersizliğe sahip çocuğu olan annelerin ev ortamında, okul ortamında, arkadaşları ile derslerinde ve ev ödevleri ile ilgili güçlükler yaşadıklarını ifade etmişlerdir. Çoklu yetersizliğe sahip çocuğu olan annelerin sosyal hayatta çevredeki bireylerin davranışları ve konuşmalarından, çocuklarının davranışlarından kaynaklı (problem davranışlarından), akrabalarının davranışlarından ve arkadaş-çevrenin olmamasından kaynaklı güçlükler yaşadıklarını ifade etmişlerdir. Çoklu yetersizliğe sahip çocuğu olan annelerin ayrıca çocuklarının sağlık problemleri ile ilgili olarak güçlükler yaşadıkları ve sürekli hastaneye gitmek durumunda kaldıkları tespit edilmiştir. 

    Gender in the traditional Turkish theater

    No full text
    Geleneksel Türk tiyatrosunda toplumsal cinsiyet konusu, Türk toplumunda kadının tanımlanış ve algılanış biçimine ışık tutması amacıyla ele alınmış bir konudur. Türk toplumu içerisinde kadının yeri, önemi, aile ve sosyal hayata katkısı bağlamında çeşitli görüşlerin olduğu görülmektedir. Ortaya atılan bu görüşlerin doğduğu noktalara değinmenin, gelecekte konu bağlamında gerçekleştirilecek olan çalışmalara katkı sağlayacağı düşünülmektedir. Türklerin geleneksel görüşünde kutsal ve kıymetli olan kadınların, tarihi süreç içerisinde tanımlanış biçiminde değişiklik olduğu görülmektedir. Tanımlamalardaki bu değişimlerin kültür ve inanç yapısından kaynaklı değişimler olduğu açıktır. Çalışmanın ana temasını toplumsal cinsiyet kavramı oluşturmaktadır. Biyolojik cinsiyetten farklı olarak toplumsal cinsiyet kavramı, kişilerin toplum içerisinde üstlenmiş oldukları rol ve sorumluluklar olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu anlamda ele alınan çalışma metin merkezli bir çalışma olarak devam edecektir. Çalışmanın metin merkezli olmasının nedeni geleneğin günümüzde icra ortamının sınırlı olması ve icrasının tam anlamıyla gerçekleştirilememesidir. Bu nedenle çalışma elde edilen metinler üzerinden literatür taraması ışığında sürdürülecektir. Tez dört bölümden oluşmaktadır. Belirlenen bölümler; "Türk Kültüründe Kadın Konusunun Halk Bilimi Bağlamında Değerlendirilmesi", "Sözlü Anlatılarda Kadın", "Geleneksel Türk Tiyatrosunda Kadın Tipleri", "Geleneksel Türk Tiyatrosunda Toplumsal Cinsiyet" şeklinde konu bağlamında yer alan alt başlıklarıyla ilerlemektedir. Sonuç kısmında geleneksel Türk tiyatrosunda yer alan kadın tiplerinin ele alınış biçimi kültürel bağlamda değerlendirilerek oyunlardaki mizahi yönü destekleyen unsurlar olması açısından da ele alınmıştır. Geleneksel Türk tiyatrosu bağlamında kadınların en çok zenne tipi olarak gözler önüne serildiği görülmektedir. Bu anlamda hafifmeşrep, vurdumduymaz ve şirret gibi çeşitli yakıştırmalar atfedilen kadınlara, geleneksel Türk tiyatrosunun seyirlik türlerinin hemen hemen hepsinde rastlandığı görülmektedir. Konuyla ilgili 30 hikâyeye ulaşılarak bahsi geçen hikâyelerin bazılarının metnine bazılarının olay örgüsüne değinilerek konu bağlamında değerlendirilmiştir.The issue of gender in traditional Turkish Theatre is an issue that has been discussed in order to shed light on the way women are defined and perceived in Turkish society. It is seen that there are various opinions within Turkish society in the context of the place, importance and contribution of women to family and social life. It is thought that addressing the birthplaces of these opinions will contribute to the studies to be carried out in the context of the subject in the future. It is seen that there has been a change in the way women, who are sacred and precious in the traditional view of Turks, are defined in the historical process. It is clear that these changes in definitions are due to changes in culture and belief structure. The main theme of the study is the concept of gender. Unlike biological sex, the concept of gender comes across as the roles and responsibilities that people take on in society. In this sense, the study discussed will continue as a text-centered study. The reason why the work is textcentric is that the current performance environment of the tradition is limited and its execution cannot be fully realized. Therefore, studies will be carried out in the light of literature review through the obtained texts. The thesis consists of four parts. Designated sections; It proceeds with subtitles in the context of " Evaluation of Women's Subject in Turkish Culture in the Context of Folk Science ", "Women in Oral Narratives", "Women's Genres in Traditional Turkish Theatre", "Gender in Traditional Turkish Theatre". In the conclusion section, it is also discussed in terms of the way women's types are handled in a cultural context in traditional Turkish theatre and the elements that support the humorous aspect of the plays. In the context of traditional Turkish theatre, it is seen that women are most commonly exposed as zenne types. In this sense; It is seen that women attributed to various descriptions such as shameless, reckless and bitchy are found in almost all forms of traditional Turkish theatre. 30 stories on the subject were reached and some of these stories were evaluated in the context of the subject by mentioning the text of some of them and the events of some of them

    Characteristics of pediatric multiple sclerosis: The Turkish pediatric multiple sclerosis database

    No full text
    Objective To document the clinical and paraclinical features of pediatric multiple sclerosis (MS) in Turkey. Methods Data of MS patients with onset before age 18 years (n = 193) were collected from 27 pediatric neurology centers throughout Turkey. Earlier-onset (<12 years) and later-onset (?12 years) groups were compared. Results There were 123 (63.7%) girls and 70 (36.3%) boys aged 4–17 years, median 14 years at disease onset. Family history of MS was 6.5%. The first presentation was polysymptomatic in 55.4% of patients, with brainstem syndromes (50.3%), sensory disturbances (44%), motor symptoms (33.2%), and optic neuritis (26.4%) as common initial manifestations. Nineteen children had facial paralysis and 10 had epileptic seizures at first attack; 21 (11%) were initially diagnosed with acute disseminated encephalomyelitis (ADEM). Oligoclonal bands were identified in 68% of patients. Magnetic resonance imaging revealed periventricular (96%), cortical/juxtacortical (64.2%), brainstem (63%), cerebellum (51.4%), and spinal cord (67%) involvement. Visual evoked potentials (VEP) were abnormal in 52%; serum 25-hydroxyvitamin D levels were low in 68.5% of patients. The earlier-onset group had a higher rate of infection/vaccination preceding initial attack, initial diagnosis of ADEM, longer interval between first 2 attacks, and more disability accumulating in the first 3 years of the disease. Conclusion Brainstem and cerebellum are common sites of clinical and radiological involvement in pediatric-onset MS. VEP abnormalities are frequent even in patients without history of optic neuropathy. Vitamin D status does not appear to affect the course in early disease. MS beginning before 12 years of age has certain characteristics in history and course

    ULUSAL MİKROBİYOLOJİ STANDARTLARI BULAŞICI HASTALIKLAR LABORATUVAR TANI REHBERİ

    No full text
    corecore