5 research outputs found

    SOSYAL MEDYADA SİYASAL REKLAMCILIK: 14 MAYIS 2023 SEÇİMLERİ ÜZERİNE FACEBOOK İÇERİK ÇÖZÜMLEMESİ

    Get PDF
    Siyasal reklamcılık, sosyal medyayla birlikte seçmen odaklı bir yapıya dönüşmüştür. Özellikle seçim dönemlerinde sosyal paylaşım platformlarının ücretli siyasi reklam uygulamaları yaygınlaşmaya başlamıştır. Facebook’ta yer alan Reklam Kütüphanesi uygulaması bunlardan biridir. Bu uygulamaya göre siyasal adaylar, siyasal reklam içeriklerini doğrudan hedeflenen seçmen kitlesine sunma olanağı bulmuştur. Aynı şekilde bu reklamların maliyeti, ulaşılan seçmen kitlesi ve reklamların gösterim içerikleriyle ilgili meta verilerinin araştırmacılarla paylaşılmasını da kolaylaştırmıştır. Türkiye, 2023’te Mayıs ayında iki turlu bir cumhurbaşkanlığı seçimi yaşamıştır. Bu seçimlerde Cumhur İttifakı, Millet İttifakı, Ata İttifakı ve Emek ve Özgürlük İttifakı olmak üzere çeşitli siyasi partiler, cumhurbaşkanı adaylarını desteklemişlerdir. Bu süreçte, hem adaylar hem de partiler ve diğer siyasi gruplar Facebook’ta çeşitli siyasal reklamlarla seçmenleri etkilemeye çalışmışlardır. Bu araştırma, Mayıs 2023 tarihinde gerçekleşen seçimler sırasında dört cumhurbaşkanı adayının, bu adaylara destek veren siyasal partilerin ve grupların Facebook reklam içeriklerini incelemektedir. Dolayısıyla çalışmada; seçimlerin kazanılmasında veya kaybedilmesinde siyasi adayların/partilerin/grupların etkisini ortaya koymak, hangi seçmen kitlesine ulaştıklarını tespit etmek ve nasıl bir strateji izlediklerinin tartışmasını yapmak amaçlanmaktadır. Araştırma sonunda Cumhur İttifakı’nda yer alan adayın/partilerin/grupların Facebook’ta doğru seçmen kitlesine ulaştıkları, reklamlar için önemli bütçeler ayırdıkları, yüksek reklam sayılarına ulaştıkları ve demografik analizleri doğru yaptıkları tespit edilmiştir. Buna karşın diğer ittifaklarda yer alan adayların/partilerin/grupların doğru seçmen analizi yapmadıkları, reklamlar için yeterli bütçe ayırmadıkları, reklam sayılarını düşük ve çok kısıtlı tuttukları bulgularına ulaşılmıştır

    SOSYAL MEDYADA SİYASAL REKLAMCILIK: 14 MAYIS 2023 SEÇİMLERİ ÜZERİNE FACEBOOK İÇERİK ÇÖZÜMLEMESİ

    Get PDF
    Siyasal reklamcılık, sosyal medyayla birlikte seçmen odaklı bir yapıya dönüşmüştür. Özellikle seçim dönemlerinde sosyal paylaşım platformlarının ücretli siyasi reklam uygulamaları yaygınlaşmaya başlamıştır. Facebook’ta yer alan Reklam Kütüphanesi uygulaması bunlardan biridir. Bu uygulamaya göre siyasal adaylar, siyasal reklam içeriklerini doğrudan hedeflenen seçmen kitlesine sunma olanağı bulmuştur. Aynı şekilde bu reklamların maliyeti, ulaşılan seçmen kitlesi ve reklamların gösterim içerikleriyle ilgili meta verilerinin araştırmacılarla paylaşılmasını da kolaylaştırmıştır. Türkiye, 2023’te Mayıs ayında iki turlu bir cumhurbaşkanlığı seçimi yaşamıştır. Bu seçimlerde Cumhur İttifakı, Millet İttifakı, Ata İttifakı ve Emek ve Özgürlük İttifakı olmak üzere çeşitli siyasi partiler, cumhurbaşkanı adaylarını desteklemişlerdir. Bu süreçte, hem adaylar hem de partiler ve diğer siyasi gruplar Facebook’ta çeşitli siyasal reklamlarla seçmenleri etkilemeye çalışmışlardır. Bu araştırma, Mayıs 2023 tarihinde gerçekleşen seçimler sırasında dört cumhurbaşkanı adayının, bu adaylara destek veren siyasal partilerin ve grupların Facebook reklam içeriklerini incelemektedir. Dolayısıyla çalışmada; seçimlerin kazanılmasında veya kaybedilmesinde siyasi adayların/partilerin/grupların etkisini ortaya koymak, hangi seçmen kitlesine ulaştıklarını tespit etmek ve nasıl bir strateji izlediklerinin tartışmasını yapmak amaçlanmaktadır. Araştırma sonunda Cumhur İttifakı’nda yer alan adayın/partilerin/grupların Facebook’ta doğru seçmen kitlesine ulaştıkları, reklamlar için önemli bütçeler ayırdıkları, yüksek reklam sayılarına ulaştıkları ve demografik analizleri doğru yaptıkları tespit edilmiştir. Buna karşın diğer ittifaklarda yer alan adayların/partilerin/grupların doğru seçmen analizi yapmadıkları, reklamlar için yeterli bütçe ayırmadıkları, reklam sayılarını düşük ve çok kısıtlı tuttukları bulgularına ulaşılmıştır

    Türkiye'de 1980 sonrası medyanın dönüşümü ve haber dergiciliği olgusu

    No full text
    Türkiye'nin çok partili hayata geçtiği 1950'li yıllarda tanıştığı haber dergileri hem üstlendikleri misyon hem de gazeteler ile girdiği rekabet ile Türk Basın Tarihi'nin önemli yapı taşlarından birisidir. Gazetecilik alanının şekillenmesinde önemli katkısı olan haber dergileri içinde bulunduğumuz dijital ortama adapte olamamış ve varlıklarını sürdürememişlerdir. Yapılan çalışma da bu noktadan hareketle yola çıkmış ve haber dergilerinin gazetecilik alanındaki konumunu ortaya koyarak neden kaybolduklarını irdelemiştir. Pierre Bourdieu, özerk olarak tanımladığı gazetecilik alanını aynı zamanda diğer alanlara da en bağımlı alan olarak tanımlamıştır. Ayrıca alan, sermaye ve habitus kavramlarını kullanarak yapı ve failin bir arada incelenmesi gerekliliğinin altını çizer ve alanların değerlendirilmesinde faillerin (gazetecilerin) eylemlerinin de araştırılmasının önemine vurgu yapar. Bu bağlamda yapılan çalışmada da haber dergileri gazetecilik alanının bir alt alanı olarak inşa edilmiş ve alanın tarihsel sürecinde yaşanılan dönüşümler alanda çalışmış gazeteciler ile görüşülerek ortaya konmuştur. Çalışma dört bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde çalışmanın kuramsal zeminini oluşturan Bourdieu'nun alan, habitus ve sermaye kavramları incelenmiştir. İkinci bölümde hem dünya hem de Türkiye'de haber dergilerinin tarihsel süreci irdelenmiştir. Üçüncü bölümde ise önemli kırılma noktalarından birisi olan 1980'li yıllar sonrası yaşanan değişim ve dönüşümler haber dergiciliği özelinde detaylandırılmıştır. Son bölümde ise haber dergiciliği alanının failleri olan gazetecilerin konumlarını, habituslarını ve alana kattığı değerleri ortaya koymak adına bu alanda çalışmış 11 gazeteciyle görüşmeler yapılmıştır. Gazetecilerin dağılımında haber dergilerinin tüm bileşenlerinin çalışmaya dahil edilmesini sağlamak amacıyla genel yayın yönetmeni, yazı işleri müdürü, haber müdürü, muhabir ve tasarımcılar olmasına dikkat edilmiştir. Ayrıca çalışmaya derinlik katması amacıyla dergicilik alanında akademik çalışmaları bulunan 3 uzman kişiden görüşler alınmıştır. Elde edilen bulgular; haber dergilerinin dijitalleşememesinin önündeki en büyük engelin haber dergilerinin yapısal özellikleri olduğunu göstermiştir. Ayrıca medya patronlarının dijitalleşmenin etkisini ve geleceğini çok iyi anlayamadığı ortaya çıkmıştır. Nitekim kâr odaklı bakış açısının bu dönüşüme zaman tanımak yerine sabırsız olması haber dergileri için dijitalleşme sürecini başlamadan bitirmiştir

    A Controversial Concept Of Journalism In Internet Age: ‘Slowness’

    No full text
    Yeni medya çağında dijital ortamda üretimi ve paylaşımı hızlanan habercilik anlayışıgeleneksel haber içeriği ve pratiklerinin de değişimini zorunlu kılmıştır. Haberciliktehep tartışılan gazetecilik için harcanan zaman üretilen haberin kalitesini etkiler misorusu düşünüldüğünde, hızın her şeyden önemli kılındığı, 7/24 haberciliğin tümmedya atmosferine hâkim olduğu bir çağda haber için biraz daha fazla zaman ayırmak,araştırma yapmak ve farklı görüş almak ne kadar anlamlı olabilir sorusu önemlidir.Bu sorunun yanıtını “slowjournalism” kavramı ile tartışmak bu çalışmanın anakonusudur. Çalışmada da bu bağlamda gazetecilikte yapay zekâyla haber yazımındanveri gazeteciliğine, sosyal medyadaki içerik sağlayıcılarından yurttaş gazeteciliğinekadar uzanan tartışma platformunda “yavaş gazetecilik” kavramının nerede ve nasılkonumlandırılabileceği ve uygulanabilirliği ele alınacaktır. Susan Greenberg’in haberüretiminde harcanan zamanın daha kaliteli, daha iyi araştırılmış ve etik standartlarıihlal etmeyen işlere olanak tanıdığını savunduğu ‘yavaşlık’ düşüncesinin, olayların çokhızlı, üstü kapalı, detaylandırılmadan, çok az sayıda kaynağa dayandırılarak yayıldığıgünümüzde ne kadar uygulanabilir olduğutartışmalıdır. Ayrıca yavaş gazeteciliğinİnternet ortamındaki hızlı gazeteciliğe bir alternatif olup olamayacağı ve dijital habercilikile sosyal medyanın kısa-öz anlatımına dayalı medya atmosferinde, edebi, uzun haberanlatılarının okunup okunmayacağı da diğer soru işaretleridir. Bu nedenle yapılacakçalışmada öncelikle ‘yavaşlık’ düşüncesinin kavramsal ve ideolojik artalanını ortayakoyarak bu habercilik bağlamında incelenecek daha sonra da geleneksel platformlardave İnternet ortamında habercilik yapan gazetecilerle görüşülerek uygulanabilirliğikonusunda görüşler alınacaktır. Çalışmanın asıl amacı, Türkiye gibi doğrulanmayanbilgilerin her dakika farklı medya kanallarından kamusal alana yayıldığı bir ülkedehabercilikte harcanan zamanı tartışmaya açmaktır.In the new media age, journalism within the production and sharing in the digitalplatforms forces the traditional news content and practices to change.Instead ofthinking the everlasting question of whether does the time spent on newsproductionaffect the quality of the news, in a period where speed is the most important thing,7/24 reporting dominates the entire media atmosphere, the real question shouldbe how meaningful it can be to allow more time for the news, research and gettingdifferent opinions. Discussing this question with the concept of “slow journalism”is the main focus of this paper. Within this context where and how the concept of“slow journalism” can be positioned and its applicability will be discussed in a widerange of platform where journalism with using artificial intelligence for news writingto data journalism, from content providers on social media to citizen journalism aredebated.Susan Greenberg’s argumentation of ‘slowness’, claiming that the time spentin news production results in more qualified, more researched and ethical works iscontroversial, because in today’s media environment events are spread out so fast,covered, without any detail and very few references. Also there are other questionslike, whether that slow journalism will be an alternative to fast journalism in Internetand whether literary long news narration will be read or not in a social media whereshort and quick narration is the essence. For this reason, firstly the conceptual andideological background of the idea of ‘slowness’ will be examined within the contextof journalism and then interviews will be held with professional journalists working intraditional media platforms/ industry and on the Internet to discuss its applicability. Themain purpose of this study is to discuss the time spent in newsmaking in Turkey, as acountry where almost in every minute unconfirmed information spread over the publicthrough different media channels

    Journalism In The Age Of New Media From The Perspective of Journalism Sudents

    No full text
    Bu çalışmanın amacı, gazetecilik alanında lisans eğitimi alan geleceğin habercilerininyeni medya çağında medya profesyonelliği bağlamında özellikle dijitalleşme ile birlikteortaya çıkan görünümleri nasıl anlamlandırdıklarını ve gelecekten beklentilerini ortayakoyabilmektir.Bunun için Giresun Üniversitesi Tirebolu İletişim Fakültesi bünyesinde etkinlik gösterenGazetecilik Atölyesi’nde katılımcı olan gazetecilik bölümü lisans öğrencileriyle 2018akademik yılının bahar döneminde odak grup görüşmeleri yapılmıştır. Bu öğrencilerinseçilme nedeni ileriki yaşamlarında profesyonel olarak habercilik alanında çalışmayaniyetlenmiş bireylerden oluşmalarıdır. Söz konusu atölye için niyet mektubu yazarak vebir mülakat sonucu seçilmişlerdir. Bu nedenle alana ilişkin kavrayışları ve beklentileribağlamında hem entelektüel düzey hem de pratik anlamda diğer öğrencilerden dahadonanımlı oldukları varsayılmaktadır.Odak grup görüşmeleri aracılığıyla öğrencilerin gazetecilik mesleği bağlamındagelecekten beklentileri, geleceği nasıl çerçeveledikleri, mesleği nasıl anlamlandırdıkları,dijital çağda gazetecilik tartışmalarına egemen kavramları ve süreçleri nasıldeğerlendirdikleri (örn. veri gazeteciliği, kitle fonlu gazetecilik, kullanıcı türevli içerikvb.) ve etik tartışmasını yeni medya dolayımlı nasıl kavradıklarına ilişkin düşünce veyaklaşımları öğrenilmeye çalışılmıştır.Çalışmanın yan hedeflerinden birisi de geleceğe dönük gazetecilik eğitiminin gözdengeçirilmesi sürecine dijital yerli diye tanımlayabileceğimiz bir kuşağın geribildirimlerinide dâhil edebilmektir.The aim of this study is to be able to present how journalists of the future who arecurrently undergraduates in journalism see implications of media professionalism,especially those come along with digitalization within the context of new media, andtheir future expectations about the issue. For this purpose, focus group interviews wereheld during the spring semester of 2018 academic year with undergraduate studentsof journalism department participating in the Journalism Atelier organized in GiresunUniversity Tirebolu Faculty of Communication. The main reason why these studentswere decided on is that they plan to work professionally in field of journalism in theirfuture lives. They were selected on the basis of their letter of intent and interviews forthe atelier. For this reason, it is assumed that they are intellectually and practicallymuch more equipped than other students within the context of comprehension andexpectation regarding the field.The focus group discussions are based on the topics like their future expectations onthe basis of journalism, how they frame the future, how they perceive the profession,how they perceive concepts and processes that dominate debates on journalism inthe digital age (e.g. data journalism, crowd sourcing in journalism, user generatedcontent)- and how they perceive ethics regarding new media. The study also aims tobe able to include feedbacks from a generation that we can define as digital natives tothe process of reviewing the future of journalism education
    corecore