12 research outputs found
Küresel Hollywood: Ekonomi-Politik
Magni passus extra viam - yaşadığımız her geçen gün- içler acısı bir ilerleme halinde karşımıza çıkan film sanatı ve endüstrisinin günahı ve ahlak bozukluğunu gösteren sahneler içermesi nedeniyle derinden öfkeliyiz... Her gün milyonlarca insanın bu filmleri seyretmeye gittiğini söylememize bile gerek yok; bu sinema salonları uygar ve yarı-uygar ülkelerde her geçen gün daha da çoğalıyor; bu filmler yalnızca zenginlerin değil fakat toplumun bütün sınıflarının boş zamanlarına sunulmaktadır ve sapkınlığın en popüler biçimini oluşturuyorlar." -Papa XI. Pius, 1936- "Hollywood, dünyadaki ABD'nin en güçlü silahı ile 400 milyonluk halkın böylesine kültürel olarak döllenmesi işini üstlendi.
Film üstüne filmler, iki savaş boyunca Hindistan'a gönderildi - filmler bize rumba ve samba yapmayı öğretti. Filmler bize kumrular gibi sevişmeyi ve kur yapmayı öğretti. Filmler bize öldürmeyi ve çalmayı öğretti; filmler bize 'Hi' ve 'Gee' (merhaba ve hay Allah anlamlarına gelir) demeyi, onlar gibi çığlık atmayı öğretti. Filmler bize şeytanlığı ve boşanmayı öğretti ve filmler bizi neşelik/canlılık kokan yerlere ve içki âlemlerine götürdü... Hollywood bizim yiyeceklerimizin, suyumuzun, havamızın, sanatımızın, kültürümüzün, geleneklerimizin, felsefemizin, hayat ve insan ilişkilerimizin etkisini bozdu. Hollywood'un dokunduğu ne varsa o kirlenmiştir. Amerikalıların bin bir günahı pek çok Hintli modaya dönüştü. İşte eğlence yoluyla, bize öğrettikleri 'Amerikan yaşam tarzı'. Sayısı sınırlı birkaç tane iyi filmle, bize bin bir tane çürümüş kokmuş filmleri gösterdiler." -Baburo Patel- Hintli yazar "Bizim Mirasımıza Yapılan Tecavüz
Global Hollywood 2
Why is Hollywood so successful? Overwhelming almost every other national cinema and virtually extinguishing foreign cinema in the multicultural United States, Hollywood seems powerful around the globe. This book draws from political economy, cultural studies, and cultural policy analysis to highlight the material factors underlining this apparent artistic success. This new edition brings the arguments completely up-to-date by taking into consideration important developments such as 9/11, shifts in the exchange rate, transformations in U.S. foreign policy, and significant developments in trade agreements, consumer technology, and ownership regimes. Each chapter has been substantially revised, and major new sections on India and China have been added
It’s a small world after all: New media constellations and Disney’s rising star – the global success of High School Musical
The pan-platform distribution of children’s television has exacerbated the traditional ‘obligation or asset?’ dichotomy that has characterized the child audience in America, Australia and the UK. Current industrial constellations mean that a media conglomerate like the Disney Corporation can take advantage of a propitious ‘alignment of the planets’ of production, distribution and regulation to monetize programs through multiple windows. Disney can thus ensure cultural visibility and program profitability in a television landscape where fragmented audiences of all ages must be encouraged and enabled to consume the same product indefinitely. The made-for-TV movie High School Musical epitomizes Disney’s capacity to exploit the programs it both produces and distributes. Thus High School Musical’s global success can tell us a great deal about new settlements in children’s television
Cultivating global celebrity: Bindi Irwin, FremantleMedia and the commodification of grief
Bindi Irwin, daughter of the late Steve Irwin, the Australian conservationist and star of The Crocodile Hunter series, has been celebretised since birth. Now age 17, Irwin’s winning performance in the 2015 US Dancing With the Stars extended her public profile from children’s TV into a prime-time talent show with a global reach. This article considers the role played by mega-indie production company FremantleMedia in the globalisation of Irwin’s celebrity and her seamless transition from child to adult star. Analysis of Dancing With the Stars, however, reveals that Irwin’s role in constructing a narrative of grief is integral to the effective exploitation of the Irwin family brands, including Australia Zoo. It demonstrates also how the emotional labour performed by Irwin in Dancing With the Stars, alongside the physical labour required for competition-level dancing, was key to her success and, in turn, the amplification of her celebrity in global media markets