23 research outputs found

    A proposed "osi based" network troubles identification model

    Full text link
    The OSI model, developed by ISO in 1984, attempts to summarize complicated network cases on layers. Moreover, network troubles are expressed by taking the model into account. However, there has been no standardization for network troubles up to now. Network troubles have only been expressed by the name of the related layer. In this paper, it is pointed out that possible troubles on the related layer vary and possible troubles on each layer are categorized for functional network administration and they are standardized in an eligible way. The proposed model for network trouble shooting was developed considering the OSI model.Comment: 7 page

    An Applied Study on Educational Use of Facebook as a Web 2.0 Tool: The Sample Lesson of Computer Networks and Communication

    Full text link
    The main aim of the research was to examine educational use of Facebook. The Computer Networks and Communication lesson was taken as the sample and the attitudes of the students included in the study group towards Facebook were measured in a semi-experimental setup. The students on Facebook platform were examined for about three months and they continued their education interactively in that virtual environment. After the-three-month-education period, observations for the students were reported and the attitudes of the students towards Facebook were measured by three different measurement tools. As a result, the attitudes of the students towards educational use of Facebook and their views were heterogeneous. When the average values of the group were examined, it was reported that the attitudes towards educational use of Facebook was above a moderate level. Therefore, it might be suggested that social networks in virtual environments provide continuity in life long learning.Comment: 11 page

    Üniversite Uluslararası Yayın Performansının Bibliyometrik Analizler ile İncelenmesi: Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Örneği

    Get PDF
    Üniversitelerin performanslarını ölçmek için çeşitli metrikler kullanılmaktadır. Yayın performansının ölçülmesi bu metriklerin en yaygın olanlarından biridir. Bu çalışmanın amacı üniversitelerin akademik performanslarının bibliyometrik verilere dayalı olarak incelenmesine ilişkin örnek bir model ortaya koymaktır. Bu bağlamda Van Yüzüncü Yıl Üniversitesinin uluslararası yayın performansını bibliyometrik ve betimleyici analizler kullanarak bilimsel haritalama ve performans analizi kapsamında incelenmiştir. Veri seti Web of Science (WOS) veri tabanı üzerinden mensup olunan kurum bilgisi Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi olan tüm araştırmalar içerisinden yalnızca makaleler filtrelenerek 8734 sonuç kullanılarak oluşturulmuştur. Araştırma 2022 yılı Nisan ayına kadar olan SCI/SCI-Expanded, SSCI, ESCI ve AHCI indekslerinde taranan makalelerinin bibliyometrik verilerini kapsamaktadır. En çok yayın yapılan dergiler, WOS araştırma alanları, anahtar sözcükler ve metin verilerine dayalı bibliyometrik haritalar incelendiğinde araştırmaların çoğunlukla Sağlık ve Fen Bilimleri alanlarında gerçekleştirildiği belirlenmiştir. Ortak yazarlı çalışmalardaki ortaklıklar incelendiğinde yayınların önemli bir kısmının çok yazarlı olduğu ve ortakların YYÜ ve yakın coğrafyadaki kurumlarda görev yaptığı bulunmuştur. Özellikle gelişmiş ülkeler ile uluslararası ortaklı araştırmaların yayın atıf oranlarının diğerlerine kıyasen yüksek olduğu bulunmuştur. Buna göre uluslararası ortaklıkların nitelik açısından çalışmalara katkısının olduğu da aşikârdır. Bu araştırmada YYÜ, bibliyometrik verilere dayalı olarak performans değerlendirilmesi kapsamında örnek bir durum olarak ele alınmıştır. Gelecek araştırmalarda hedef performansı sergileyen bir üniversite ile karşılaştırmalı olarak bibliyometrik analizlerinin yapılmasının karar vericilere daha fazla bilgi sunabileceği düşünülmektedir

    Okul Öncesi Eğitim Programındaki Etkinliklere Yönelik Öz-Yeterlik İnanç Ölçeğinin Geçerlik ve Güvenirlik Analizi

    Get PDF
    The aim of this study was to develop a valid and reliable scale for preschool teachers’ selfefficacy beliefs as they were related to activities in the 2013 preschool education program. The participants in this study consisted of 425 preschool teachers selected by random sampling. The researchers created an instrument consisting of 59 items, all answered using a 5-point Likert-type scale. Expert opinions were obtained for the content validity of the scale, and exploratory factor analysis were conducted to determine its construct validity. Exploratory factor analysis revealed that the scale had 10 factors: Art, Drama, Field Trips, Mathematics, Movement, Music, Play, Preparation for Reading and Writing, Science and Turkish Language. The total reliability coefficient (Cronbach alpha) for the scale was calculated as .95. Taken as a whole, the results show that this self-efficacy scale is a valid and reliable instrument for measuring preschool teachers’ self-efficacy beliefs concerning activities in the preschool education programBu araştırmanın amacı, okul öncesi öğretmenlerinin Türk okul öncesi eğitim programındaki etkinlikleri uygulamalarına yönelik, öz-yeterlik inançlarını belirlemek için geçerli ve güvenilir bir ölçek geliştirmektir. Araştırmada, seçkisiz örneklem yöntemi kullanılmış olup, çalışmanın örneklemini 425 okul öncesi öğretmeni oluşturmuştur. Okul öncesi eğitim programındaki etkinliklere yönelik öz-yeterlik ölçeğinin kapsam geçerliliği için uzman görüşüne başvurulmuştur. Ölçeğin yapı geçerliliğini saptamak amacıyla Açımlayıcı ve Doğrulayıcı faktör analizi yapılmıştır. Beşli Likert tipi, 59 maddeden oluşan ölçeğin açımlayıcı faktör analizi sonucunda ölçeğin maddelerinin; Fen, Türkçe, Matematik, Okuma-Yazmaya Hazırlık, Müzik, Alan Gezileri, Hareket, Oyun, Drama ve Sanat olmak üzere 10 alt boyuttan oluştuğu saptanmıştır. Ölçeğin tüm maddeleri için hesaplanan toplam güvenirlik katsayısı (Cronbach alpha) .95 olarak bulunmuştur. Ayrıca ölçeğin 10 faktörlü yapısı, doğrulayıcı faktör analizi ile de doğrulanmıştır. Bu çalışmanın sonucunda; okul öncesi öğretmenlerinin Okul Öncesi Eğitim Programındaki Etkinliklere Yönelik Öz-Yeterlik Ölçeğinin; öğretmenlerin öz-yeterlik inanışlarını ölçebilecek geçerli ve güvenilir bir ölçme aracı olduğu saptanmıştır.

    PISA 2015 Matematik Okuryazarlığını Etkileyen Faktörlerin Eğitsel Veri Madenciliği ile Çözümlenmesi

    Get PDF
    The aim of this study is to determine the factors affecting PISA 2015 Mathematics literacy by using data mining methods such as Multi-layer Perceptron Artificial Neural Networks and Random Forest. Cause and effect relation within the context of the study was tried to be discovered by means of data mining methods at the level of deep learning. In terms of Prediction Ability, the findings of the method whose performance was high were accepted as the factors determining the qualifications in Mathematics literacy in Turkey. In this study, the information, which was collected from a total of 4422 students, 215 (49%) of whom were boys and 2257 (51%) of whom were girls participating in PISA 2015 test, was used. The scores, which the students, having gone in for PISA 2015 test, got from mathematics test, and dependent variables and 25 variables, which were thought to have connection with dependent variables institutionally, were included in the analysis as predictors. As a result of analysis, it was witnessed that Random Forest (RF) method made prediction with smaller errors in terms of a number of performance indicators. The factors that random forest method found important after anxiety variable are Turkish success level of students, mother education level, motivation level, the belief in epistemology, interest level of teachers and class disciplinary environment, respectively. The statistical meaning, significance and impact levels of other variables were tackled together with their details in this study. It is expected that this study will set an example for data mining use in the process of educational studies and that the factors whose affects were found out about the students’ mathematics literacy will shed light on National Education system.Bu çalışmanın amacı; veri madenciliği yöntemlerinden, Çok Katmanlı Algılayıcı Yapay Sinir Ağları ve Rastgele Orman yöntemlerini kullanarak, PISA 2015 matematik okuryazarlığını etkileyen faktörleri belirlemek ve her iki yöntemin tahminleme yeteneklerini karşılaştırmaktır. Çalışma kapsamındaki neden-sonuç ilişkisi, veri madenciliği yöntemleri ile derin öğrenme düzeyinde keşfedilmeye çalışılmıştır. Tahminleme yeteneği açısından, performansı yüksek olan yöntemin bulguları, Türkiye’deki matematik okuryazarlığındaki yeterliliği belirleyen faktörler olarak kabul edilmiştir. Bu çalışmada, PISA 2015 sınavına katılan 2165’i (%49) erkek ve 2257’si (%51) kız olmak üzere, toplam 4422 öğrenciden toplanan bilgiler kullanılmıştır. PISA 2015 sınavına giren öğrencilerin matematik testinden almış oldukları puanlar yordanan değişken; yordanan değişken ile kuramsal olarak ilişkisi olduğu düşünülen 25 adet değişken ise yordayıcı olarak analize dahil edilmiştir. Analizler sonucunda; birçok performans göstergeleri açısından, Rastgele Orman (RO) yönteminin daha düşük hatalar ile tahminleme yaptığı görülmüştür. Karar Ağaçları ailesinden Rastgele Orman yöntemine göre; Türkiye’deki matematik okuryazarlığını etkileyen başat faktörün öğrencilerin başarıya yönelik kaygı düzeyleri olduğu görülmüştür. RO yönteminin kaygı değişkeninden sonra sırayla önemli bulduğu faktörler; öğrencilerin Türkçe başarı düzeyi, anne eğitim düzeyi, motivasyon düzeyi, bilgi kuramına olan inanç (epistemolojik inanç), öğretmenlerin ilgi düzeyi, sınıfta disiplin ortamı şeklindedir. Diğer değişkenlerin istatistiksel anlam, önem ve etki düzeyleri çalışmada detayları ile birlikte ele alınmıştır. Bu çalışmanın, eğitsel araştırmalar sürecinde, veri madenciliği yöntemlerinin kullanımına örneklik teşkil etmesi ve öğrencilerin matematik okuryazarlığı üzerinde etkisi tespit edilen faktörlerin Milli Eğitim sistemine ışık tutacağı ümit edilmektedir

    Araştırmalarda Chaid Analizinin Kullanımı ve Baş Etme Stratejileri İle İlgili Bir Uygulama

    No full text
    Chaid analizi, örneklemi sınıflama yöntemiyle (cluster analysis) regresyon analizinin bir arada uygulandığı karma bir istatistiksel yaklaşımdır. Bu çalışmada chaid analizi kullanılarak üniversite öğrencilerinin stresli durumlarda kullandıkları baş etme stratejileri, demografik özellikleri ve psikolojik belirtilerin düzeyi arasındaki ilişkiler değerlendirilmiştir. Bu amaçla Yüzüncü Yıl Üniversitesi’nde lisans eğitimi almakta olan 329 öğrenciye Baş Etme Tutumlarını Değerlendirme Ölçeği (COPE), Kısa Belirti Listesi (SCL53) ve demografik özellikler soru formu uygulanmıştır. Örneklemden toplanan veriler chaid analizi kullanılarak analiz edilmiştir. Elde edilen bulgular stresli durumlarda pasif baş etme stratejilerinin kullanımının psikolojik belirtilerde artışa neden olduğunu göstermiştir. Duygulara odaklanma ve duyguların dışa vurumu, davranışsal olarak kaçınma ve diğer meşguliyetleri bastırma davranışları psikolojik belirti düzeyiyle ilişkili olan baş etme stratejileridir. Öğrencilerin yaşları, cinsiyeti, medeni durumları, ekonomik düzeyi gibi demografik özelliklerinin psikolojik belirtilerle ilişkili olmadığı gözlenmiştir

    An examination of the factors affecting prospective teachers' perceptions of faculty members using chaid analysis

    No full text
    Üniversite öğretim elemanlarının, öğretmen adayları tarafından nasıl algılandıkları ve bu algının hangi demografik değişkenlerden etkilendiğini ortaya koymak araştırmanın amacını oluşturmaktadır. Araştırmanın evreni 2009-2010 eğitim-öğretim döneminde Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Eğitim Fakültesi'nde öğrenim gören lisans öğrencilerinden oluşmaktadır. Olasılığa dayalı örnekleme yöntemlerinden tabakalı yöntem ile 1, 2, 3 ve 4. sınıf öğrencilerinden toplam 500 birey araştırmanın örneklemini oluşturmuştur. Çalışmada araştırmacılar tarafından geliştirilen Öğretim Elemanlarını Algılama Ölçeği (ÖAÖ) kullanılmıştır. Örneklemde yer alan bireylerin ölçme aracından almış oldukları puan açısından heterojen bir yapı sergileyebilecekleri ve bu anlamda örneklemdeki bireylerin ayrı evrenlerden gelebilme durumlarından hareketle, bağımlı değişken İki Aşamalı Kümeleme (Two-Step Cluster) analizine tabi tutulmuştur. Öğrencilerin algıları üzerinde etkili olabilecek yordayıcılar karar ağaçları tekniklerinden Chaid analizi ile modellenmiştir. Chaid analizi sonucunda Öğretim Elemanlarını Algılama Ölçeği'nin (ÖAÖ) tümünden elde edilen ağaç yapısında, yordanan değişken üzerinde, önem sırasına göre öğrencilerin üniversitede aldıkları eğitimi yeterli bulup bulmamaları, okudukları bölümü isteyerek seçip seçmemeleri ve cinsiyet değişkenleri anlamlı bulunmuştur.This study aims to examine prospective teachers' perceptions of faculty members and the demographic variables affecting these perceptions. The population of the study consists of undergraduate students attending the Faculty of Education of Van Yüzüncü Yıl University in the 2009-2010 academic year. A total of 500 students in their 1st, 2nd, 3rd and 4th year of university education, selected using stratified random sampling, made up the sample of the study. For data collection, the Perception of Faculty Members Scale (PFMS) developed by the researchers was used. Considering that scores received by the participants from the scale may have a heterogeneous structure, indicating that the individuals in the sample may have come from different populations, the dependent variable was subjected to a two-step cluster analysis. Predictors that may affect students' perceptions were modeled using Chaid analysis. The tree structure that emerged after the Chaid analysis of the Perception of Faculty Members Scale (PFMS) showed that the variables of whether the students perceive the university education they receive as adequate, whether they are attending the department of their choice, and gender were significant predictors of the dependent variable, in this order of significance

    The validity and reliability work of the scale that determines the level of the trauma after the earthquake

    No full text
    Deprem Sonrası Travma Düzeyini Belirleme Ölçeğinin (DSTDBÖ) geliştirilmesi amacıyla planlanan bu araştırmanın çalışma evreni, 2012 yılında Van depreminden etkilenen alanlarda yaşayan bireylerden oluşmaktadır. Amaçlı örneklem olarak belirlenen araştırma grubunda, 401i kadın, 1104ü erkek olmak üzere toplam 1505 gönüllü birey yer almıştır. Bireylerin yaş aralığı 15 ile 86 arasında değişmektedir. Verilerin analizlere uygunluğu sınandıktan sonra gerçekleştirilen açımlayıcı faktör analizi sonucunda, ölçek 20 maddeden oluşan beş boyutlu bir yapı sergilemiştir. Ölçeği oluşturan faktörler birlikte varyansın %54.29unu açıklamaktadır. Ölçeğin alt boyutları, travma sonrası ortaya çıkan davranış grubuna dayalı olarak seslendirilmiştir. Elde edilen modelin uygunluğu RMSEA için 0,000; NFI için 0,88; GFI için 0,94, RMR için 0,080 ve AGFI için ise 0,92 olarak bulunmuştur. Ölçekle ilgili olarak yapılan güvenirlik analizleri sonucunda ölçeğin iç tutarlık katsayısı (Cronbach alfa) ise 0,87 olarak belirlenmiştir. DSTDBÖinden alınan puanlar Two Step Cluster (iki aşamalı kümeleme) analizi ile ayrıntılı bir incelemeye tabi tutulmuş ve araştırma grubunda yer alan bireylerin deprem sonrasındaki travma puanları belirlenmiştir. Ölçekten alınacak 52,3855,051 puan aralığı bireylerin travmatize oldukları eşik bir değere işaret etmektedir. Bu eşik değerin üstü ve altı travmatize olmada düşük ve yüksek düzeyini göstermektedir. Geliştirilen bu ölçeğin, eğitsel amaçlı çalışmalara bir araç olarak destek sağlayacağı düşünülmekte ve depreme ilişkin travmanın eğitsel değişkenlerle olan ilişkisi üzerine farklı araştırmaların yapılması önerilmektedir.In this study, it was aimed to develop a short, comprehensible, easy, applicable, and appropriate for cultural characteristics scale that can be evaluated in mental traumas concerning earthquake. The universe of the research consisted of all individuals living under the effects of the earthquakes which occurred in Tabanlı Village on 23.10.2011 and in Van, Edremit on 09.11.2011. The intensity of these earthquakes were 7,2 and 5,6 respectively according to the Richter scale. The sample of the research was determined according to the simple random and purposeful methods in this universe. 1505 individuals (401 females, 1104 males) were determined according to this generated the sample of the research. The age range of these individuals was between 15 and 86. According to Exploratory Factor Analysis, the scale was constituted of five sub-factors. Thus, the first factor is Behavior Problems; the second factor is Emotive Limitedness; the third factor is Affective; the fourth factor is Cognitive Structures and the fifth factor is Sleep Problems. Also Confirmatory Factor Analysis confirmed the construction of the scale which was constituted by Exploratory Factor Analysis. The reliability finding showed sufficient and appropriate level that Cronbach Alfa Reliability Coefficient was used to determine it. After all, it can be said that the Scale That Determines the Level of the Trauma after the earthquake is a measurement tool which has the validity and reliability values used for the aim of screening after earthquake, of measuring the level of trauma after earthquake
    corecore