18 research outputs found

    ATM kartı hilelerinin rastgele orman yöntemi ile tespiti

    No full text
    Aksoy, Kasım (Dogus Author)Günlük hayatımızda en sık kullandığımız finansal araçlardan olan ATM'ler, kullanıma geçtikleri tarihten itibaren aynı sıklıkla dolandırıcıların hedefi olagelmiştir. Özellikle manyetik bant kullanılarak üretilen ATM kartlarının (debit kart) güvenlik açıkları dolandırıcılar tarafından bir fırsat olarak görülmüştür. Bu güvenlik açıkları istismar edilerek gerçekleştirilen kart kopyalama vakaları sonucu müşteri hesaplarından önemli miktarda dolandırıcılık yapılmıştır. Bu tez çalışmasında, bir bankaya ait ATM nakit çekim işlem verisi kullanılarak ATM kartı dolandırıcılıklarının tespit edilmesi için bir model ortaya konulmuştur. Öncelikle ATM nakit çekim işlem veri setinde dolandırıcılık tespiti ile ilgili olabileceği düşünülen işlem değişkenleri tespit edilmiştir. Akabinde, bu değişkenler üzerinden literatürde dolandırıcılık tespitinde kullanılabileceği belirtilen RFM (Recency-Yakınlık, Frequency-Sıklık, Monetary-Parasal büyüklük) değişkenleri hesaplanmıştır. İkinci adımda RFM değişkenleri ve nakit çekim işlem değişkenleri kullanılarak rastgele orman algoritması ile bir sınıflandırma modeli oluşturulmuştur. Üçüncü olarak oluşturulan sınıflandırma modeli algoritmanın farklı parametreleriyle test edilmiştir. Çalışmanın sonuç kısmında hazırlanan modelin sonuçları tartışılmış ve pratik uygulamalar ışığında gerçek zamanlı bir ATM kartı dolandırıcılık tespit sistemi kurulması konusunda bazı değerlendirmeler sunulmuştur.As one of the most frequently used financial tools in our life, ATMs have become a target for fraudsters in the same frequency. Particularly, security vulnerabilities of debit cards, which are generally produced by using magnetic stripes, was seen as an opportunity for fraud. As a result of exploiting those security vulnerabilities, important amounts have been fraudulently withdrawn from customer accounts. In this thesis, a data mining model was established for detection of debit card fraud through debit card transaction data of a bank. Firstly, transaction variables were defined in the ATM cash withdrawal dataset with consideration of their relevance in the debit card fraud detection. Consequently, behavioral RFM (Recency, Frequency, Monetary) variables, which are suggested as relevant in debit card fraud detection literature, were calculated based on those transaction variables. Secondly, several experiments were made through the classification model created by random forest algorithm by changing algorithm parameters. In the concluding remarks, the results of the established model were summarized and, considering practical implementations, some assessments regarding a real-time debit card fraud detection system were made.PREFACE i -- ÖZET ii -- SUMMARY iii -- CONTENTS iv -- LIST OF TABLES v -- LIST OF FIGURES vi -- INTRODUCTION 7 -- 1. UNDERSTANDING PLASTIC CARD FRAUD 9 -- 1.1. Definitions of Fraud 9 -- 1.2. Fraud Classification 10 -- 1.3. Cost of Fraud 11 -- 1.4. Plastic Card Fraud 12 -- 1.4.1. Debit Cards, Credit Cards and ATMs 12 -- 1.4.2. Realization of ATM Cash Withdrawals 13 -- 1.4.3. Fraud Schemes in ATM Transactions 14 -- 2. DETECTING FRAUD THROUGH DATA MINING 17 -- 2.1. Rule-Based (Expert-Based) Fraud Detection 17 -- 2.2. Data Mining 18 -- 2.2.1. The Process of Fraud Data Mining 20 -- 2.2.2. Preprocessing in data mining 21 -- 2.2.3. Descriptive analytics-unsupervised learning 26 -- 2.2.4. Predictive analytics-supervised learning 30 -- 2.2.5. Other techniques 37 -- 2.2.6. Challenges and Success Factors of Fraud Detection 38 -- 2.2.7. Deciding to Establish a Fraud Detection System 40 -- 2.3. Literature review 40 2.3.1. Surveys of Data-Driven Fraud Detection 41 -- 2.3.2. Important Researches in the Plastic Card Fraud Detection 44 -- 3. DEBIT CARD FRAUD DETECTION THROUGH RANDOM FOREST 51 -- 3.1. Rationale of Detection of Fraudulent Debit Card Transactions 51 -- 3.2. Dataset and Variables 52 -- 3.3. Choosing Classification Algorithm and Performance Measure 55 -- v 3.3.1. Choosing the Appropriate Classifier for Card Fraud Detection Problem 55 -- 3.3.2. Determining Performance Measures 57 -- 3.4. Experiments on Random Forest Classification Model 58 -- 3.4.1. Impact of Training Dataset Size and Subsampling 59 -- 3.4.2. Impact of Number of Trees and Number of Variables 60 -- 3.4.3. Impact of Subsampling Parameters 61 -- 3.5. Importance of Variables 62 -- 4.Conclusion 66 -- 4.1. Training Dataset Size and Formation 66 -- 4.2. Stratified Sampling 66 -- 4.3. RFM Variables and Variable Importance 67 -- 4.4. Other Random Forest Implementations and Parameters 68 -- 4.5. Robustness and Performance Metrics of Random Forest Models 68 -- 4.6. Practical Implementation of Debit Card Fraud Detection 69 -- REFERENCES 71 -- APPENDICES 75 -- Appendix-1: Manual of RandomForest Formula 75 -- Appendix-2: Importance of Variables in the Base Scenario 7

    Kompleks Koaservasyon Metoduyla Kitosan-Poli (vinil alkol) Duvarlı N-hekzadekan Çekirdekli Mikrokapsüllerin Hazırlanması ve Karakterizasyonu

    No full text
    Bu çalışmada, n-hekzadekan içeren mikrokapsüller fiziko kimyasal bir yöntem olan kompleks koaservasyon metoduyla üretilmiştir. Bu yöntemde,  polikatyon ve polianyon polimerlerinin pH değişimine bağlı olarak kompleks oluşturması neticesinde çekirdek madde etrafında polimerce zengin bir duvar oluşumu gerçekleştirilmektedir. Bu yöntemde en önemli nokta pH’ın polimerlerin pozitif veya negatif yüklü olduğu değere ayarlanmasıdır. Bu şekilde oluşturulan kompleks mikrokapsül duvar yapısı daha sonra çapraz bağlayıcı madde ilavesi ile sağlamlaştırılmaktadır. Bu çalışmada mikrokapsüllerin duvar yapısını oluşturmak için polikatyon polimer olarak kitosan(CH), polianyon polimer olarak ise polivinil alkol (PVA) polimeri kullanılmıştır. Çalışmada sırasıyla farklı HLB (Hidrofilik-Lipofilik Denge) değerlerine sahip, Span 20(8,6), Tween 20(16,7) Tween 40(15,6) ve Tween 80(15,0) yüzey aktif maddeler emülsiyonlaştırıcı olarak kullanılmıştır. Mikrokapsül üretiminde duvar/çekirdek oranı 1:1,5 olarak seçilirken duvar oranı 0.5:1 olarak belirlenmiştir. Üretimi gerçekleştirilen kapsüllerin parçacık boyutu ve boyut dağılımı parçacık büyüklüğü dağılım (PSD) analizi, morfolojileri taramalı elektron mikroskobu (SEM), kimyasal yapıları FT-IR spektroskopisi ve ısı depolama ve yayma özellikleri diferansiyel taramalı kalorimetre (DSC) ile belirlenmiştir

    Produktion von Nanofasern durch elektrostatische Verspinnung unter Verwendung von koaxialen Schärdüsen, Nutzung von Olivenöl und Gelatinepolymeren

    No full text
    Tato studie pojednává o výrobě nanovláken elektrospuningem (elektrostatickým zvlákňováním) obsahujícím olivový olej s pomocí želatinového polymeru. Olivový olej je přírodní zelený rostlinný olej, který je bohatý na vitaminy, karoten a mnoho stopových prvků. Olivový olej má mnoho funkcí ve výživě a zdravotní péči a je bohatý na esenciální mastné kyseliny, včetně vitamínu A, D, E, K a dalších antioxidačních látek, které mohou být rychle vstřebávány v těle a pomáhají udržovat pokožku pružnou a vlhkou. Z tohoto důvodu jsme se v této studii zaměřili na výrobu nanovlákenné vrstvy obsahující olivový olej, která může být využita v oblasti medicíny. Nanovlákna jsou tažena metodou dvousložkového elektrostatického zvlákňování za použití koaxiální snovací trysky.Niniejsze opracowanie poświęcone jest produkcji nanowłókien metodą elektroprzędzenia przy wykorzystaniu oliwy z oliwek i polimeru żelatynowego. Oliwa z oliwek jest naturalnym zielonym olejem roślinnym, bogatym w witaminy, karoten oraz wiele pierwiastków śladowych. Oliwa z oliwek ma wiele funkcji w żywieniu i opiece zdrowotnej oraz zawiera wiele esencjalnych kwasów tłuszczowych, w tym witaminy A, D, E, K oraz inne przeciwutleniacze, które mogą się szybko wchłaniać, pomagając w utrzymaniu elastycznej i nawilżonej skóry. Z tego powodu w prowadzonych badaniach skupiliśmy się na produkcji warstwy nanowłóknowej zawierającej oliwę z oliwek, która może być wykorzystana w dziedzinie medycyny. Nanowłókna wytwarzane są metodą dwuskładnikowego elektroprzędzenia przy wykorzystaniu dyszy (igły) koaksjalnej.In this study, production of electrospun nanofibers containing olive oil was carried out using gelatin polymer. Olive oil is a natural green vegetable oil, which is abundant in vitamin, carotene and many trace elements. Olive oil has many functions in nutrition and health care and it is rich in essential fatty acids, including Vitamin A, D, E, K and other antioxidant substances, which can be rapidly absorbed by the body and can maintain skin elasticity and moisture. For this reason, in this study we focused on fabrication of nanofibrous mat containing olive oil that can be used in medical field. Nanofibers spun by bicomponent electrospinnig method using coaxial spinneret. Gelatin polymer was dissolved in distilled water/acetic acid at concentration 10%. Then olive oil was added to solution at a rate of 9:1 wt. Electrospinning from solution was carried out at varying process parameters such as feeding rate and applied voltage and also different mixture of polymer and olive oil. Bicomponent electrospun fibers were characterized by FT-IR spectroscopy and SEM instrument. FT-IR spectroscopy was used to prove the presence of olive oil in fiber structure.Diese Studie befasst sich mit der Produktion von Nanofasern durch elektrostatische Verspinnung unter Einsatz von Olivenöl mit Hilfe von Gelatinepolymeren. Beim Olivenöl handelt es sich um ein natürliches grünes Pflanzenöl, das reich an Vitaminen, Karotin und vielen Spurenelementen ist. Olivenöl hat viele Funktionen innerhalb der Ernährung und der Gesundheitspflege und ist auch reich an essenziellen Fettsäuren. Darunter befinden sich die Vitamine A, D, E, K und andere Antioxidantien, die vom Körper schnell absorbiert werden können und dazu beitragen, die Haut elastisch und feucht zu halten. Aus diesem Grunde konzentrieren wir uns in dieser Studie auf die Erzeugung einer Nanofaserschicht, die Olivenöl enthält und auch auf medizinischem Gebiet Verwendung finden kann. Nanofasern werden mit der Methode der zweikomponentigen elektriostatischen Verspinnung unter dem Einsatz von koaxialen Schärdrüsen gezogen

    A study of organo-modified clay type on pet-clay based nanocomposite properties

    No full text
    Nowadays, there are many studies regarding with nanocomposite production including nano particles which aimed to gain many properties such as better strength, self-cleaning, and resistance to flammability into synthetic polymers. In nanocomposite production, the materials like clay, silica, metal oxides such as TiO2, Al2O3 are used. In present study, three different organically modified montmorillonite (MMT) clays of Cloisite 10A, 15A and 30B (3%) were added into polyethylene terephthalate (PET) polymer. Nanoclay and PET polymer were combined with melt blending method in terms of twin screw extruder. Internal and morphological properties of PET/clay nanocomposites were analyzed with scanning electron microscopy (SEM) images and XRD curves. And also, chemical and thermal properties of nanocomposite samples were studied. The findings and results of nanocomposites were compared with that of PET polymer. At the end of the study, the changes in PET polymer and the effect of clay type on material properties were determined

    Výroba nanovláken elektrospuningem za použití koaxiální snovací trysky, využití olivového oleje a želatinového polymeru

    No full text
    Tato studie pojednává o výrobě nanovláken elektrospuningem (elektrostatickým zvlákňováním) obsahujícím olivový olej s pomocí želatinového polymeru. Olivový olej je přírodní zelený rostlinný olej, který je bohatý na vitaminy, karoten a mnoho stopových prvků. Olivový olej má mnoho funkcí ve výživě a zdravotní péči a je bohatý na esenciální mastné kyseliny, včetně vitamínu A, D, E, K a dalších antioxidačních látek, které mohou být rychle vstřebávány v těle a pomáhají udržovat pokožku pružnou a vlhkou. Z tohoto důvodu jsme se v této studii zaměřili na výrobu nanovlákenné vrstvy obsahující olivový olej, která může být využita v oblasti medicíny. Nanovlákna jsou tažena metodou dvousložkového elektrostatického zvlákňování za použití koaxiální snovací trysky

    rPET Atıkları Kullanılarak Bor, Zeolit ve Pomza Partikül Takviyeli Nanokompozit Üretimi

    No full text
    Çevrenin korunması bakımından atıkların geri kazanılması ve hammadde kaynağı olarak tekrar kullanılması için yöntemlerin geliştirilmesi büyük önem arz etmektedir. Bu çalışmada da, günlük yaşamda ve endüstriyel ürünlerde çok yaygın bir şekilde kullanılan polietilen tereftalat (PET) atıklarından kaynaklanan kirliliğin önlenmesi, plastik üretiminde atık haline dönüşen kısmın efektif bir şekilde değerlendirilebilmesi ile birlikte geri dönüşüm ve kompozit malzemelerin öneminden yola çıkarak nano boyutlu çeşitli partiküller içeren geri dönüşüm PET (rPET) esaslı nanokompozitlerin üretimi ve çeşitli özelliklerinin analizleri gerçekleştirilmiştir. Çalışmada, geri dönüşüm PET polimerleri ile nanopartiküller (bor, zeolit ve pomza) eriyikte birleştirme veya eriyikte harmanlama metodu kullanılarak çift vidalı ekstrüder içerisinde %3 oranında karıştırılmış ve granül halinde nanokompozitler elde edilmiştir. Çalışmada, partikül içerikli nanokompozitlerin polimer-partikül etkileşimi konusunda fikir sahibi olmak amacıyla bazı iç yapı ve termal özellikleri incelenmiştir. Bor, zeolit ve pomza içerikli nanokompozit üretimi konusunda ön bir araştırmanın gerçekleştirildiği çalışma sonucunda, kullanılan partikül türüne ve partikül dağılımına bağlı olarak farklı değişimlerin meydana geldiği belirlenmiştir

    Nanokil Katkılı PVA/Kitosan Nanolif Sentezi ve Karakterizasyonu

    No full text
    Özet: Yapılan çalışmada, doğal bir polimer olan kitosan polimeri ile polivinil alkol (PVA) polimeri kullanılarak elektrostatik lif çekim (elektrospinning) yöntemi ile nananolif eldesi gerçekleştirilmiştir. Çapraz bağlayıcı olarak çözeltiye gluteraldehit (GA) ilave edilmiştir. Çekilen nanoliflerin arasına nanokil konularak PVA/Kitosan nanolif-nanokil yüzey elde edilmiştir. Elde edilen nanokil katkılı PVA/Kitosan nanolif yüzeyin taramalı elektron mikroskobu (SEM) görüntüleri alınarak lif morfolojisi ve lif boyutları incelenmiş ve lif çaplarının 110-140 nm arasında oluştuğu görülmüştür. FT-IR analizleri ile elde edilen yüzeyin yapısındaki fonksiyonel gruplar incelenmiş, çapraz bağların oluştuğu gözlenmiştir. TGA (termal gravimetrik analiz) yöntemi kullanılarak sıcaklık değişimi ile numunedeki ağırlık kaybı incelenmiş ve iki aşamalı bozunmanın gerçekleştiği görülmüştür. Anahtar kelimeler: Nanolif, PVA, kitosan, elektrostatik lif çekim, nanokil Synthesis and Characterization of PVA/Chitosan Nanofiber Added Nanoclay Abstract: In this study, nanofibers have been prepared through the electrospinning method in which chitosan- a natural polymer- and polyvinyl alcohol (PVA) polymers were used. Gluteraldehide (GA) was added into the solution as cross-linker. A certain amount of nanoclay was added between the layers of the electrospun nanofibers to obtain PVA/Chitosan nanofiber and nanoclay layer. After that, the fiber morphology and fiber dimensions of the PVA/Chitosan nanofiber and nanoclay were examined by scanning electron microscope (SEM). As a result, it was determined that the diameter of the fiber was between 110 and 140 nm. By FT-IR analysis, the functional groups in the structure of the nanofiber-nanoclay layer and whether the cross-linkers formed were examined. Finally, the change of temperature and the weight loss in the sample were examined through TGA (thermal gravimetric analysis) and it was observed that two-stage degradation occurred. Key words : Nanofiber, PVA, chitosan, electrospinning, nanocla

    Nanokil Katkılı PAN Nanolif Sentezi ve Karakterizasyonu

    No full text
    Özet: Bu çalışmada, nanolif elde etme yöntemlerinden en yaygın yöntem olan elektrolif çekim (electrospinning) yöntemi kullanılarak, poliakrilonitril (PAN) polimeri ile nanolif üretilmiştir. Üretilen nanolifler arasına daha sonraki çalışmalarda adsorpsiyon amaçlı kullanılabileceği düşünülerek nanokil serpilerek nanokil katkılı PAN nanolif yüzey elde edilmiştir. Üretilen nanokil katkılı PAN nanoliflerin, taramalı elektron mikroskobu (SEM) ile nanolif boyutları ve lif morfolojileri incelenerek, yaklaşık 950 nm çaplarında oldukları görülmüştür. FT-IR ile kimyasal yapı aydınlatılmaya çalışılmış ve bileşimindeki fonksiyonel grupların varlığı incelenmiştir. Nanoliflerin yapısında PAN ve nanokile ait piklerin oldukları belirlenmiştir. Termal gravimetrik analiz yöntemi (TGA) kullanılarak nanokil katkılı PAN nanolifler termal olarak karakterize edilmeye çalışılmıştır. Çalışılan sıcaklık aralığında iki aşamalı bozunmanın gerçekleştiği ve termal bozunmanın tamamlanmadığı görülmüştür. Nanokil katkılı PAN nanoliflerinden sentezlenen yüzeyin, alternatif bir adsorban madde olarak kullanılabileceği tespit edilmiştir. Anahtar kelimeler: Nanolif, nanokil, PAN (poliakrilonitril), elektrolif çekim , SEM. Synthesis and Characterization of PAN Nanofiber Added Nanoclay Abstract: In this study, nanofibers have been prepared from polyacrylonitril (PAN) polymer by using electrospinnig method which is the most common method to obtain nanofibers. Nanoclay doped PAN nanofiber webs were prepared by sprinkled nanoclay in spinning process of nanofibers which may be used to purpose of adsorption in other study. Diameter sizes and morphology of the produced PAN nanofibers including nanoclay were examined through SEM and it was observed that nanofibers have about 950 nm diameters. The chemical structure has been tried to be illuminated by using FT-IR and the presence of functional groups in this composition have been investigated. It was observed that there were peak belonging to PAN and nanoclay within the structure of nanofibers. PAN nanofibers included nanoclay have been tried to be characterized thermally by using the TGA (thermal gravimetric analysis) method. In the studied range of temperature, it was observed that two-stage degradation occurred and the thermal degradation was not completed. It was determined that the PAN nanofibers were electrospun with nanoclay could be used as a new alternative adsorbent. Key words: Nanofibers, nanoclay, PAN(Polyacrylonitrile), electrospinning, SEM

    Morgagni cyst within tubal lipoma

    No full text
    PubMed ID: 15918274Both benign and malignant tumors of the fallopian tube are uncommon. Benign tumors are most often of mesodermal origin and usually are small enough to be incidental findings at laparotomy. We describe a fallopian tube lipoma that inserted a morgagni hydatid cyst in a 48 year old woman

    The opinions and experiences of type 2 diabetic patients with family physicians about communication : qualitative study

    Get PDF
    Amaç. Bu niteliksel çalışmada, Tip 2 diyabetli hastaların takiplerinde birinci basamağı tercih etme durumlarının, birinci basamaktaki DM yönetimine dair görüşlerinin, aile hekimleri ile aralarındaki iletişiminin ve aile hekimleri ile iletişimlerinde etkili olan faktörlerin ve nedenlerinin saptanması amaçlandı. Yöntem. Çalışmamıza araştırmaya katılmaya gönüllü olanlardan, maksimum çeşitlilik örneklemesi ile seçilmiş 20 Tip 2 diyabetli hasta katıldı. Hastalar ile derinlemesine, yarı yapılandırılmış, yüz yüze görüşmeler yapıldı. Görüşmelerin tümü dijital olarak kaydedildi ve yazıya aktarıldıktan sonra kalitatif olarak analiz edildi. Bulgular. DM hastaları, kapsamlı, bütüncül yaklaşımı ve aile sağlığı merkezine kolay ulaşımından dolayı takiplerinde aile hekimini seçebilmektedirler. Aile hekiminde aradıkları özellikler ise samimiyet, ulaşım kolaylığı, empati ve yüksek bilgi düzeyidir. Sonuç. Çalışmamızda, sağlık hizmetleri içinde çok önemli bir yere sahip olan birinci basamak sağlık sistemlerinde çekirdek yeterliliklerinin, DM gibi kronik hastalıkların yönetiminde hastaların aile hekimlerinden beklentileri doğrultusundaki gereken özellikleri karşıladığı saptandı.Aim. This qualitative study is aimed to determine the status of Type 2 diabetic patients to prefer primary care during follow-up, their views on DM management at primary care, the communication between them and family physician and the influential factors and causes of these factors in communication with family physicians. Methods. 20 Type 2 diabetic patients were selected with maximum variation sampling through the patients volunteered to participate in this research. We conducted in-depth, semi-structured, face to face interviews. Interviews were audio- recorded and transcribed, and qualitatively analyzed afterwards. Results. DM patients may select family physicians during their follow-up due to comprehensive , holistic approach and easy access to physicians and family health center. The expected features of family physicians are friendliness, ease of access, empathy and the high level of knowledge. Conclusion. In our study, we detected that the features of family physicians, in case of following up chronic diseaases such as DM, that are expected by the patients are fully met by the core competencies of family medicine at primary health care, which has a very important place in the system of health services
    corecore