19 research outputs found

    Hemşirelik Öğrencilerinde Narsistik Kişilik Eğilimleri

    Get PDF
    Giriş: Kişilik yapısı, bireyin yaşam tarzını ve seçimlerini etkiler. Narsisistik kişiliğin bazı meslek gruplarında baskın olması tercih edilmez. Bu bilgiler doğrultusunda hasta bakımında ön planda olan hemşirelik öğrencilerinin narsisistik kişilik yapısı merak konusudur. Amaç: Hemşirelik bölümünde okuyan öğrencilerin narsistik düzeyi ve etkileyen değişkenleri incelemek amacıyla yapılmıştır. Gereç ve Yöntem: Tanımlayıcı tipte planlanan çalışma bir devlet üniversitesinin hemşirelik bölümünde okuyan toplam 400 öğrenci ile yapılmıştır. Verilerin toplanmasında, öğrencileri tanımlayıcı sorular ile “Narsistik Kişilik Envanteri (NKE)” kullanılmıştır. Verilerin analizinde t-testi, Anova testi, sayı, yüzde, ortalama, standart sapma, Scheffe testi kullanılmıştır. Bulgular: Hemşirelik öğrencilerinin “narsistik kişilik” ortalaması 8.415±1.822’dir. Hemşirelik öğrencilerinin narsistik puan ortalamaları ile okudukları sınıf düzeyi karşılaştırıldığında anlamlı bir ilişkiye rastlanmıştır 1.sınıf olanların narsistik kişilik puanları (8.895±2.013), 3.sınıf (X= 8.222±1.549) ve 4.sınıf (X=8.078±1.751) olanların narsistik kişilik ortalamalarından yüksek bulunmuştur (

    Do the Anxiety of Individuals Affect their Perceptions and Attitudes towards the Covid-19 Outbreak?

    Get PDF
    This study is planned to determine the anxiety levels of individuals and their perception and attitude levels for the Covid-19 pandemic during the pandemic process and to examine the effect of anxiety on perception and attitude levels towards the Covid-19 pandemic. The data of the study were collected with the Assessment Scale for the Perceptions and Attitudes towards the Covid-19 Pandemic and the Beck Anxiety Scale. This is a descriptive cross-sectional type study, and it was conducted with 707 individuals living in the society using the random sampling method. Individuals' mean anxiety scores were found to be low, and a positive relationship was found between anxiety levels and causes perception and avoidance behaviors and a negative relationship with the disease perception. According to the results of multiple regression analysis, it was found that the anxiety variable had a positive predictive effect on the perception of causes and avoidance behaviors. A clear understanding of the severity and nature of the relationship between people's perceptions and attitudes towards the COVID-19 pandemic and psychosocial problems is necessary to develop health policies that will prevent possible problems. Therefore, it will be useful both in practice and theory to evaluate the perceptions and attitudes towards the pandemic and examine the obtained results in terms of anxiety, depression, or interpersonal relations

    Comparison of Child Sexual Abuse Knowledge and Attitude Levels of Parents of Special Needs Children with Normally Developing Children

    No full text
    This study aimed to compare parents' knowledge and attitudes of children with special needs and normally developing children about child sexual abuse. The study was cross-sectional, descriptive, and correlational design, and the sample consisted of 228 parents, including 153 parents of normal children and 75 parents of children with special needs. Personal Information Form and Child Abuse Knowledge/Attitude Scale for Parents were used to collect the data. The only independent variable with explanatory power on the level of Child Abuse Knowledge and Attitude was found to be educational status. In the model created with this variable, educational status explained 2.9% of the variation on the total score of the Child Abuse Knowledge and Attitude Scale. Ninety-four point eight percent of the parents had no previous education about sexual abuse against children but were informed about it. Parents' knowledge and attitudes towards sexual abuse were significantly affected by the educational status of the parents. In this context, awareness should be increased through school-based programs organized by mental health professionals

    KEMOTERAPİ ALAN HASTA YAKINLARINDA DEPRESYON

    No full text
    ÖZETAmaç: Araştırma, kemoterapi alan hasta yakınlarının depresyon düzeylerini ve etkileyen faktörleri belirlemek amacıyla yapılmıştır.Yöntem: Kastamonu Dr. Münif İslamoğlu devlet hastanesi kemoterapi servisinde 1 Aralık 2013-10 Ocak 2014 tarihleri arasında  kemoterapi almak için başvuran 50 hasta araştırmanın örneklemi oluşturmuştur. Verilerin toplanması için hasta yakınlarını tanımlayıcı özellikleri içeren sorular ile hasta yakınlarının yaşadığı güçlüklerin belirlenmesi için Beck  Depresyon Ölçeği kullanılarak toplanmıştır. Araştırmada elde edilen veriler SPSS for Windows 21.0 programı kullanılarak analiz edilmiştir. Niceliksel verilerin karşılaştırılmasında man whitney-u, kruskall whallis testi ve man whitney-u testi kullanılmıştır. Bulgular: Araştırmaya katılan hasta yakınlarının depresyon düzeyi (X=14,880 ± 8,240)  orta olarak saptanmıştır. Bağımsız değişkenlerden hasta yakınının gelir düzeyi yüksek olanların depresyon puan ortalaması  gelir düzeyi düşük olanlara göre düşük, 50 yaş ve üstü hasta yakınlarının depresyon puan ortalamaları, 17-35 yaş aralığında olan hasta yakınlarının depresyon puan ortalamalarından yüksek, üniversite mezunu olanların puan ortalaması diğer eğitim durumlarına göre düşük, hekimden bilgi alanların hemşireden bilgi alanlara göre puan ortalamaları düşük, bakım vermek için bilgi alan hasta yakınlarının bilgi almayanlara göre puan ortalaması düşük, bakım verme süresi arttıkça depresyon puan ortalamalarının da artmakta olduğu saptanmıştır(p>0.05). Sonuç: Bu bulgular ışığında, kemoterapi alan hasta yakınlarına psikososyal yönden destek sağlanması önerilebilir

    Attitudes promoting coping with death anxiety among parents of children with disabilities

    No full text
    We investigated death anxiety among parents of children with disabilities and its associations with coping attitudes and psycho-demographic factors. Surveys were administered to 382 parents of children who possess a severe disability and data were analyzed via descriptive and inferential statistics. Findings revealed that parents experienced high levels of death anxiety; the level of death anxiety changed according to some psycho-demographic factors, such as external support, type of disability, and death-related beliefs; and death anxiety was significantly explained by demographic variables, death-related thoughts, and experiences, and adaptive and maladaptive coping attitudes

    Belifs towards to mental illness and influence of psychiatric nursing course in nursing students of Kastamonu University

    No full text
    Bu çalışma Kastamonu Üniversitesi’nde öğrenim gören hemşirelik bölümü öğrencilerinin ruhsal hastalıklara karşı inançlarını ve Psikiyatri Hemşireliği dersinin etkisini değerlendirmek amacıyla tanımlayıcı olarak yapılmıştır. Ayrıca, öğrencilerin ruhsal hastalıklara karşı inançlarının sosyodemografik özelliklerle ilişkisi değerlendirilmiştir. Araştırmanın örneklemini Kastamonu Üniversitesi Hemşirelik Bölümü ögrencilerinden iki grup oluşturmaktadır. Birinci grup psikiyatri teori ve uygulama eğitimini almayan (3. sınıf); ikinci grup psikiyatri teori ve uygulama eğitimi alan (4. sınıf) öğrencilerinden oluşturulmuştur. Çalışma, 64’ü 3. sınıf, 91’i 4. Sınıf öğrencisi olmak üzere toplam 155 öğrenci ile 21 Mart- 21 Nisan 2014 tarihleri arasında tamamlanmıştır. Araştırmanın verileri Sosyodemografik Bilgi Formu ve Ruhsal Hastalığa Yönelik İnançlar Ölçeği (RHYİÖ) ile toplanmıştır. Veri girişi ve analizler SPSS 16.0 İstatistik Paket Programıyla yapılmış, istatistiksel önemlilik düzeyi olarak p<0,05 olarak alınmıştır. Öğrencilerin psikiyatrist ve/veya psikoloğa gitme durumlarına göre RHYİÖ puan ortalamalarının dağılımlarına bakıldığında, psikiyatrist ve/veya psikoloğa gitmeyen öğrencilerin giden öğrencilere göre; toplam ölçek (p=0,02, p<0,05) “Çaresizlik/Kişilerarası İlişkilerde Bozulma” (p=0,03, p<0,05) ve “Tehlikelilik” (p=0,027, p<0,05) alt ölçek puan ortalamaları daha yüksek bulunmuştur. Psikiyatri dersi alan öğrencilerin RHYİÖ toplam ölçek puan ortalaması 57,76 iken; almayan öğrencilerin RHYİÖ toplam ölçek puan ortalaması 57,88 bulunmuştur. Karşılaştırılan diğer parametrelerde anlamlı fark bulunmamıştır. Daha önce bir psikiyatrist ve/veya psikologdan yardım almamış öğrencilerin yardım alan öğrencilere göre ruhsal hastalığa ilişkin daha fazla olumsuz inanca sahip oldukları bulunmuştur. Psikiyatri dersi ve uygulaması alan öğrenciler ile almayan öğrenciler arasında ruhsal hastalıklara yönelik inançlar bakımından anlamlı fark bulunmamakla birlikte, genel olarak ruhsal hastalıklara yönelik olumsuz inançlara sahip oldukları bulunmuştur. Bunun nedeni olarak, psikiyatri eğitimini teorik olarak okulda alsalar bile uygulama alanındaki yetersizlik nedeni ile sahada psikiyatri hastası ile karşılaşma imkanı bulamamaları gösterilebilir. Psikiyatri hemşireliği araştırmacılarının, psikiyatri dersi müfredatlarında öğrencilerin psikiyatri hastalarına karşı olumsuz inançları azaltmaya ve bu konuda farkındalık yaratmaya yönelik psiko eğitimsel programlara daha fazla yer vermeleri önerilebilir. Ayrıca konuyla ilgili farklı tipte eğitim- öğretim yürüten ve daha geniş psikiyatri uygulama alanına sahip hemşirelik okullarından oluşan daha geniş örneklem gruplarında çalışmalar yapılabilir.This study was made as descriptive in order to evaluate the beliefs toward the Mental illness of nursing school students studying in Kastamonu University and influence of Psychiatric Nursing lection. In addition, it was evaluated the relationship between beliefs of students toward the Mental illness and socio-demographic features. Sample of research is formed by two groups from Kastamonu University Nursing School students. First group formed from students that don’t receive psychiatric theory and practic aleducation (3rd grade); second group from students that receive psychiatric theory and practic aleducation (4th grade). Research was completed between the dates 21st March-21st April with 155 students from which 91 are in 3rd grade and 64 are in 4th grade. Research data was collected with Socioddemographic Information Form and Beliefs Toward Mental Illness Scale (BMI). Data entry and analysis were made with SPSS 16.0 Statistical Package Program, level of statistical significance was taken as p<0,05. When examined the distributions of BMI point average according to going situation of students to psychiatrist and/or psychologist, it was found that students which don’t go to psychiatrist and/or psychologist have total scale average scores (p=0,02, p<0,05) “Despair-Interpersonal Deterioration in Relations” (p=0,03, p<0,05), and average scores subscale of “Criticaity” (p=0,027, p<0,05) subscale was higher than students which go to psychiatrist and/or psychologist. It was found that BMI total point average of students that don’t receive psychiatry course was 57,88 while BMI total point average of students that receive psychiatry course was 57,76. There wasn’t significant difference in other compared parameters. It was found that students who don’t get help from a psychiatrist and/or psychologist before have negative belief toward Mental illness than students who get. It was found that students that receive psychiatry lessons and practice and don’t receive have negative belief toward Mental illness generally as well as there wasn’t significant difference. As a reason can be shown that even if they receive psychiatrist education the oretically, they had no opportunity to meet psychiatric patients in the field because of in adequacy in application area. It can be recommended to given place to the psycho-educational programs in tended to raise awareness and reduce the negative beliefs of students toward psychiatric patients in psychiatry course curriculum by psychiatric nursing researchers. Al so it can be made the studies in wider sample groups formed from nursing schools where carry out different type education-training about subject and has wider psychiatry practical fields

    Defining the level of depression in nurses

    No full text
    Bu çalışma, hemşirelerin depresyon düzeylerini belirlemek amacıyla tanımlayıcı olarak yapılmıştır. Araştırmanın evrenini Dr. Kastamonu Münif İslamoğlu Devlet Hastanesinde çalışmakta olan bütün hemşireler, örneklemini ise çalışmaya katılmaya gönüllü hemşireler (n=150) oluşturmaktadır. Araştırmada Tanıtıcı Bilgi Formu ile 21 maddeden oluşan Beck Depresyon Ölçeği (BDÖ) kullanılmıştır. Verilerin değerlendirilmesinde sayı, yüzde, ortalama, standart sapma, Mann Whitney-U testi, Kruskal-Wallis testi kullanılmıştır. 26-36 yaş arasındaki kadın, eğitim düzeyi lise mezunu, çalışma yılı 16-20 yıl ve evli olan hemşirelerin depresyon puan ortalamaları daha yüksek bulunmuştur. Araştırmaya katılan hemşirelerin depresyon puan ortalaması 28,45±8,19 orta düzey olarak belirlenmiştir. Cinsiyet ile BDÖ arasında anlamlı ilişki saptanmıştır. Belli aralıklarla özellikle bayan hemşirelerin depresyon düzeylerinin incelenmesinin hem çalışanların sağlığı hem de hastalara verilecek bakımın kalitesi açısından yararlı olacağı söylenebilir.This study has been carried out to define the level of depression in nurses. The macrocosm of the study has been comprised by all nurses employed at Dr. Kastamonu Münif İslamoğlu State Hospital whereas the microcosm is centred upon nurses who volunteered to participate in the study (n: 150). A descriptive form analysing the nurses and Beck Depression Scale (BDS) consisting of 21 items have been used. In the evaluation of the data numbers, percentage, average, standard deviation, Mann Whitney-U Test and Kruskal-Wallis Test have been applied to. The average level of depression in women between the ages 26-36, in the ones with high school education, in nurses having been working for 16-20 years and the married ones have been determined to be high. Average point of depression in nurses has been defined to be moderate (28,45±8,19). There is a significant relationship between gender and BDS. It shall be beneficial to study the level of depression in female nurses at regular intervals both for the health of the employees and the quality of the care addressed to the patient
    corecore