206 research outputs found

    Grafik Tasarım ve Geri Kazanım

    Get PDF
    Sürdürülebilirlik kavramı geçmişten günümüze süregelmiş ve yaşam standartları içerisine alınmış bir düşünce biçimidir. Bu çalışmada da sürdürülebilirlik kavramının benimsenmesi, doğayla iletişim kurarak eko sisteme sahip çıkmak ve gelecek nesillere yaşanabilir bir dünyayı miras bırakmak için hedef kitle üzerinde farkındalık yaratmak amaçlanmıştır. Bu bilinçte olan ve bu yönlü araştırmalar yapan sosyologlar, ekonomistler ve tasarımcılar sürdürülebilirlik kavramını hayatımıza yerleştirmeyi başarmıştır. Birçok alanda olduğu gibi grafik tasarımda da varlığını sürdüren bu oluşum, grafik tasarımı iletişim aracı olarak görerek hedef kitleye ulaştırmış ve çevre bilincini bu biçimle aktarmayı hedeflemiştir. Sürdürülebilirlik kavramı çerçevesinde dünya literatürüne geçerek varlığını kanıtlamış olan boyutlar ve tekniklerle; ürünü azaltmak, yeniden kullanmak ve geri dönüştürmenin yanı sıra ürünü geri kazandırarak hammadde, su, elektrik, atık gibi kaynak ve oluşumlardan tasarruf etmeyi sağlamakta, bu bilinçle ekolojiyi korumayı hedeflemektedir. Yapılan çalışma hakkında literatür taraması yapılarak nitel araştırma yöntemleri kullanılmıştır. Literatür taraması; makale, araştırma raporu, sanatta yeterlilik tezinin analiz edilmesiyle oluşturulmuş ve grafik tasarım ürünleri incelenerek düzenlenmiştir

    Inovativan pristup: kefir na bazi mješavine kravljeg i zobenog mlijeka

    Get PDF
    The aim of this study was to evaluate the potential of kefir production using cow-oat milk mixture. Therefore kefir samples with 20, 40 and 60 % of oat milk were produced. The effect of oat-milk ratio on physicochemical, rheological, microbiological and sensory characteristics of the kefir samples was studied during 21 days storage at refrigerated conditions. Increasing oat milk concentration affected the whey-off and apparent viscosity by higher whey off and lower viscosity results. Also the proteolytic activity of the samples was decreased by raising the oat milk concentrations. Increase of the oat milk concentration leaded to a decrease of pH of the samples. Statistical analysis showed that the lactococci and lactobacilli viable cell counts differed among the samples while the highest count was detected in sample with the highest amount of oat milk. The control sample (without oat milk) had higher yeast count during the storage period. The final product with 20 % of oat-milk and without addition of flavour was found to be the most acceptable by the sensory panellists. The results indicate the possibility for a new cow/oat milk based kefir.Cilj ovog istraživanja bio je utvrditi mogućnost proizvodnje kefira iz mješavine kravljeg i zobenog mlijeka. Stoga su proizvedeni uzorci kefira s 20, 40 i 60 % zobenog mlijeka. Tijekom 21 dana skladištenja na hladnom ispitivan je utjecaj različitih omjera zobenog i kravljeg mlijeka na fizikalna, reološka, mikrobiološka i senzorska svojstva proizvedenih uzoraka kefira. Povećanje udjela zobenog mlijeka uzrokovalo je povećanje sinereze, smanjenje prividne viskoznosti te smanjenje proteolitičke aktivnosti u uzorcima kefira. Osim toga, povećanje udjela zobenog mlijeka rezultiralo je snižavanjem pH vrijednosti u uzrocima kefira. Statistička analiza pokazala je da se proizvedeni uzorci razlikuju u broju živih stanica laktokoka i laktobacila, s tim da je najveći broj utvrđen u uzroku s najvećim udjelom zobenog mlijeka. Kontrolni uzorak (bez zobenog mlijeka) sadržavao je povećan broj plijesni tijekom cijelog razdoblja čuvanja. Krajnji proizvod s udjelom od 20 % zobenog mlijeka i bez dodatka aroma pokazao se najprihvatljivijim prilikom senzorske ocjene od strane panela. Dobiveni rezultati mogu poslužiti u daljnjem razvoju proizvodnje kefira na bazi mješavine kravljeg i zobenog mlijeka

    Utjecaj korištenja probiotika i prebiotika na aromatske spojeve i teksturalna i senzorska svojstva simbiotskog kozjeg sira

    Get PDF
    The aim of this study was to evaluate the effects of probiotics as an adjunct culture, and the use of inulin and oligofructose as a prebiotic product, on symbiotic goat cheeses during their ripening period. The control group had the lowest value in terms of aromatic compounds, and the probiotics used in the production of cheese increased the aromatic substances. The control group was found to have the highest hardness values and that the use of prebiotics and probiotic cultures in cheese production significantly changed the textural profile depending on the probiotic and prebiotic type. The most favoured cheeses were found to contain E. faecium and oligofructose.U ovom radu istražen je utjecaj probiotika, te inulina i oligofruktoze, na simbiotski kozji sir tijekom zrenja. U kontrolnoj grupi su utvrđene najniže koncentracije aromatskih spojeva, dok je dodatak probiotika u proizvodnji sira povećao koncentraciju aromatskih spojeva. Također, u sirevima iz kontrolne grupe su utvrđene najveće vrijednosti čvrstoće. Dodatak probiotika i prebiotika je signifikantno utjecao na teksturalne karakteristike sira. Sirevi koji su ocjenjeni kao najbolji, proizvedeni su uz dodatak E. facium i oligofruktoze

    Sanat Tarihine Geçmiş Eserlerin, Günümüz Sanatsal Tasarımlarına Etkilerinin Pastiş ve Parodi Kavramları Çerçevesinde Değerlendirilmesi

    Get PDF
    Sanat tarihi incelendiğinde, insanların varoluşundan bu yana büyük bir etkileşim silsilesi gözlenmektedir. İnsanlık, kendinden önceki toplumları doğrudan ya da dolaylı yollarla kendine ya da kendi topluluklarına mal etmiştir. Antik dönemde üretilen sanat eserleri Rönesans dönemini, Rönesans döneminde üretilen sanat eserleri de kendinden sonraki dönemlerin sanat eserlerini ve sanatçılarını etkilemiştir. Günümüz sanatında, teknolojinin gelişmesi iletişimi daha da güçlü hale getirdi. Sanatsal tasarımların, imgelerin aynı anda dünyaya yayılması etkileşimi arttırdı, pastiş ve parodinin gelişmesine katkı sağladı. Pastiş (öykünme), sanat eserinin oluşum evresinde yer alan bir yöntem olarak adlandırılır. Postmodern dönemde yer alan bir diğer yöntemde Parodi (yansılama)’dır. Pastiş yoluyla üretilen eserler, sanatçıya saygı niteliğini taşırken, parodi yoluyla üretilen eserler alaycı ve mizah dolu bir tavır sergilemektedir. Sanatçıya ve sanat eserine saygıyı gösteren pastiş, kendinden anlamca zıt olan parodiyi doğurmuştur. Postmodern öğretinin belirleyici unsurlarından olan pastiş ve parodi bir form olarak düşünüldüğünde, sanat dallarında bir alıntılama yöntemi olarak kullanılmaktadır. Eseri üreten sanatçılar, kendilerinden sonraki sanatçılara esin kaynağı olmuş ve onlara bakış açısı kazandırmışlardır. Sanata yeni arayış ve yorumlar getirerek anlam/kavramlar kazandıran bu yöntemler, çoğunlukla postmodern dönemde karşımıza çıkmakta, yeniden üretilen eserleri anlamaya ve yorumlamaya olanak sağlamaktadır

    Futbol Kulüplerinin Amblem-Logolarında Yer Alan Somut ve Somut Olmayan Kültür Varlıkları

    Get PDF
    Futbol Kulüplerinin Amblem-Logolarında Yer Alan Somut ve Somut Olmayan Kültü Varlıkları adlı makalede; 2020-2021 sezonu itibariyle, Türkiye Futbol Federasyonu (TFF) erkekler Süper, 1. 2. ve 3. liglerinde yer alan takımların amblem ve logolarında yer alan somut ve somut olmayan kültür varlıkları ele alınmıştır. Buna göre ilgili liglerde mücadele eden takımların tamamı incelenmiş ve toplam otuz bir adet spor kulübünün amblem-logolarına makalede yer verilmiştir. Spor kulüplerinin amblem-logoları üzerine yapılan tespit ve değerlendirmelerde hem grafik tasarım hem de sanat tarihi disiplinlerinden istifade edilmiştir. Amblem-logolar tasarım açısından tanımlandıktan sonra, amblem-logolarda yer alan kültür varlıkları ve mitolojik unsurlar hakkında ayrıca bilgi verilmiş, değerlendirme kısmında ise tüm çalışmalar bütüncül bir bakış açısıyla ele alınarak kendi içerisinde bir karşılaştırılmaya tabi tutulmuştur. Yaklaşık bir yıllık bir araştırmanın ürünü olan bu çalışmada deskriptif bir metodoloji tercih edilmiştir. Bu araştırma ile spor kulüplerinin amblem-logolarının biçimlenmesinde kültür ve tarih olgularının belirleyici olduğunun gösterilmesi ve sosyolojik bir arka plana sahip olduğunun bu vesileyle vurgulanması, çalışmanın en önemli çıktılarından birini oluşturmaktadır. Çalışmanın bir diğer önemli çıktısı ise ticari bir kaygı merkezli tanınırlık özelinde, kültür varlıklarının spor kulüpleri tarafından tercih edildiğinin gösterilmesidir. Spor kulüplerinin aynı zamanda birer ticari kuruluş misyonları da olduğu düşünüldüğünde, kültür varlıklarının kentlerin simgeleri olmalarının yanında, spor kulüplerinin marka değerini de hizmet ettikleri de görülmektedir. Çalışmanın grafik sanatı ve sanat tarihi odaklı disiplinlerarası bir araştırma olduğu düşünüldüğünde, makalenin benzer konuda çalışma yapacaklara bir kaynak teşkil etmesinin bir temel hedef olarak amaçlandığını da ayrıca belirtmek gerekmektedir

    Usage of rice milk in probiotic yoghurt production

    Get PDF
    There are previous studies focusing on the production of probiotic and fermented dairy products made using vegetable based raw materials like oats and soy, however there is a limited number of studies on the usage of rice milk in fermented dairy products. Four different types of yoghurt samples were produced and stored for 21 days at 4°C. Physical, chemical, microbiological and sensory characteristics of the samples were performed at the 1st, 7th, 14th and 21st days of the storage. It was determined that rice milk increased the viscosity values but decreased the values of the texture, whey separation and the chemical and microbiological properties of yoghurts. Acetaldehyde, acetoin, acetone and diacetyl of carbonyl compounds were detected as main flavor components of yoghurt samples. In the sensory analysis, scores decreased as the rice milk proportions in yoghurt was increased and the panelists reported that P1 sample (25% rice milk + 75% cow's milk) was the closest sample to the control sample (100% cow's milk). Generally speaking, samples containing rice milk did not give good results. However, P1 samples were the most favored products among the samples containing rice milk as they were the closest product to the control group. The consumption of such products is continuously increasing as the customers' tendency to consider them as functional products rather than traditional food products increase.Ege University Scientific Research Fund (2011-ZRF-009

    TİPOGRAFİK TASARIMDA RENGİN OKUNURLUĞA ETKİSİ KONUSUNDA ÖĞRENCİ GÖRÜŞLERİNİN İNCELENMESİ

    Get PDF
    Çağımızda iletişim kurmak için birçok iletişim dili ve farklı iletişim teknikleri geliştirilmiştir ve bu dillerin sayısı her geçen gün biraz daha artmaktadır. Bu farklı teknikleri anlamak, algılamak ve yararlanmak için ise bu tekniklere uygun olan dili bilmek yani yeni okuryazarlık becerileri edinmek gerekmektedir. Bu yeni becerileri görsel okuryazarlık başta olmak üzere teknoloji okuryazarlığı, bilgisayar okuryazarlığı, medya okuryazarlığı olarak örneklendirilebilir.Görsel bir iletişim dalı olan grafik tasarımın birinci işlevi; bir mesajı iletmek, bir ürün ya da hizmeti tanıtmaktır. Daha geniş bir ifadeyle sanatçının elinden özgün biçimlendirmeyle çıkan eserin, bilgi iletmek, basılmak, kitle iletişim araçlarını kullanarak yayamak amacıyla hazırlanan; tüm görsel elemanlar ve bunların düzenlemeleriyle ilgili tasarımları kapsar.Tasarım tüm sanatsal etkinliklerin, hatta insan etkinliklerinin içinde yer alan bir olgudur. Planlı bir yapıya ve kurallara sahiptir. Dolayısıyla tasarımın grafiksel olması ya da grafik tasarım olması; tasarım kurallarının grafik alanına uygulanmasıdır. Tasarım; bir model, kalıp ya da süsleme yapmak değildir. Bir tasarım kendi içinde bir yapıya ve bu yapı arkasında bir planlamaya sahip bulunmaktadır. Tasarım, getirileri ve hedef kitle analizleri göz önünde bulundurularak planlanır ve uygulanır.Rengin tüketici üzerindeki etkisi ve renk psikolojisi uzun yıllar boyunca bilim insanları tarafından araştırılmış ve birçok farklı sonuca ulaşılmıştır. Yapılan araştırmalar; yaş, cinsiyet, içinde yaşanılan toplum, sosyo-ekonomik düzey, politik görüş, siyasi yönelim gibi birçok farklı etkinin insanların renk tercihlerini ve piyasa yönelimlerini etkilediğini göstermiştir.Bu araştırma yükseköğretim düzeyinde sanat eğitimi alan öğrencilerin, renklerin tasarımın okunurluğuna etkisi üzerine düşüncelerini araştırmak amacıyla hazırlanmıştır

    Book Review

    Get PDF
    This review analyzes The Super-Lawyers: The Small and Powerful World of the Great Washington Law Firms by Joseph C. Goulden and Lions in the Street: The Inside Story of the Great Wall Street Firms by Paul Hoffman. While the texts are wary of the power that large American firms yield, they conclude that these firms have continually acted to help society rather than harm it

    The Effect of Suspension Workout on Agility and Forces Performance in Elite Basketball Players

    Get PDF
    The purpose of this study is to determine the effect of suspension training on agility and strength performance in elite male basketball players. The study was carried out on Demir İnşaat Büyükçekmece male U-21 basketball players who are the members of one of the U-21 teams of the Turkish Basketball Federation. 20 volunteer basketball players with age of 18,3 ± 0,3 years; the training ages of 6.5 ± 1.3 years; the lengths of 189.45 ± 7.3 cm; weights of 82.9 ± 7.8 kg and body mass index of 23 ± 1.3 were participated in the study. This group was used as both control and experimental group. Following their first tests, the group participating in the study continued their regular routine training for 6 weeks. After six weeks, the second measurements were taken. These measurements were also accepted as the last measurement of the group which was considered as the control group, while those measurements were accepted as the first measurement of the test group. Afterwards, suspension training (TRX) was performed twice a week right along with basketball training for 6 weeks. At the end of six weeks, the tests were repeated and the level of development of the test group was determined. In the study group, right and left hip flexility test, sitting down flexibility test, standing long jump test, vertical jump test, back and leg strength, T-test and 20-meter sprint tests were performed. The obtained data were analyzed in the SPSS program and descriptive statistics, Anova Test and Bonferroni correction were performed. As a result, there was a significant difference in hip flexion, jump, strength and agility tests (p <0.05). According to these results, suspension TRX training was found to have positive effects on elite male basketball players

    Futbolcularda Farklı Düzlemlerde Yapılan Pliyometrik Antrenmanların Sürat ve Kuvvet Performansına Etkileri

    Get PDF
    This study was carried out to determine the effects of pliometric studies on the speed and strength performance of football players in sagittal and forentral plane. 60 athletes participated in the research and the average age of the team was 18.25 ± 0.6 year. The football players were randomly divided into three groups: sagittal group (SG), frontal group (FG) and control group (K). Although SG and FG groups did pliometric training in addition to their weekly training, K group didn’t any training. Body composition measurements, leg strength, standing long jump, 10-meter speed, 35-meter speed, and T-test measurements were performed before and after eight weeks of study. SPSS 20 package program was used for statistical analysis. A T test was performed to assess the difference between the measures and the level of significance was assessed at p <0.05. T drill, 10 meter sprint, long jump, standing long jump were significantly different in SG. (p <0.05). However, there was no difference in the 35m speed test. Again, there was a significant difference T drill, long jump and leg strength in FG. (p <0,05). There was no significant difference in the 10m speed, the 35m speed tests and the long jump test. As a result, test results showed similar results in pliometric studies in the sagittal and frontal planes.Bu çalışma, futbolcularda sagittal ve forantal düzlemde yapılan pliyometrik çalışmaların sürat ve kuvvet performansına etkilerini belirlemek amacıyla yapıldı. Araştırmaya Galatasaray futbol takımının altyapısında ve yaşları ortalaması 18,25±0,6 olan 60 sporcu katıldı. Gruplar rastgele yöntemle eşit olarak sagittal grup (SG), frontal grup (FG) ve kontrol grubu (K) olarak üç gruba ayrıldı. SG ve FG haftalık antrenmanlarına ek olarak pliyometrik çalışma yapmalarına rağmen K grubu herhangi bir çalışma yapmadı. Sekiz hafta süren çalışmanın öncesinde ve sonrasında vücut kompozisyonu ölçümlerinin yanı sıra sürat ve kuvvetle ilgili; bacak kuvveti, durarak uzun atlama, 10 metre ve 35 metre sürat testleri ve T testi ölçümleri yapıldı. İstatistiksel analizde SPSS 20 paket programı kullanıldı. Ölçümler arasındaki farkın değerlendirilmesi için T Testi yapıldı ve anlamlılık düzeyi p<0,05 düzeyinde değerlendirildi. Yapılan değerlendirmede SG’ de; T drill, 10 metre sürat, durarak uzun atlama, sırt bacak kuvvetlerinde anlamlı bir fark gözlendi (p<0,05). Ancak 35m sürat testinde ise fark yoktu. Yine FG’ de T dril, durarak uzun atlama ve bacak kuvveti testlerinde anlamlı fark gözlendi (p<0,05). 10m sürat, 35m sürat ve durarak uzun atlama testlerinde ise anlamlı fark yoktu. Sonuç olarak sagittal ve frontal düzlemde yapılan pliyometrik çalışmalarda test değerleri değişiklikler gösterse de benzer sonuçlar ortaya koymuştur
    corecore