58 research outputs found
Assessment of relationship between pain, psychological status, quality of life and body mass index
Objective: The purpose of the study is to evaluate health-related quality of life (HRQL), pain, the number of painful areas, and depression level; both to compare obesity level and these parameters, and to compare between obese and non-obese participants. Materials (Subjects) and Methods: 1875 voluntary patients were evaluated. Patients were grouped into 5 according to body mass index (BMI) values: Group 1:17-24.99kg/m2, Group 2:25-29.99kg/m2, Group 3:30-34.99kg/m2, Group 4:35-35.99kg/m2, Group 5: BMI more than 40kg/m2. Patients were asked to fulfill a questionnaire about demographic data and a number of painful areas (neck, shoulder, elbow, wrist, back, low back, knee, ankle, and temporomandibular joint). All patients were evaluated with visual analog scale (VAS), for pain, short form-36 (SF-36) for HRQL, Beck Depression Scale (BDS) for depression level. Results:We have included 1832 patients (460 male, and 1372 female) in the study: Group 1: 285(16%), Group 2: 623(34%), Group 3: 653(36%), Group 4: 190(10%), Group 5: 81(4%). When the groups was compared according to VAS scores during activity; all other groups was higher than group 1 (p<0.01). When the BDS scores were compared; depression levels were higher in group 5 than the other groups. When a number of painful areas were compared; groups 3,4,5 had higher values than groups 1,2, and group 2 had higher values than group 1 (p<0.001). Conclusion: This study evaluates pain level, the number of painful areas, physical HRQL, and depression levels of pre-obese and obese patients using VAS, BDS, and SF-36 scores and proves negative effects when compared to the healthy population. But this effect does not correlate with BMI levels.Objective: The purpose of the study is to evaluate health-related quality of life (HRQL), pain, the number of painful areas, and depression level; both to compare obesity level and these parameters, and to compare between obese and non-obese participants. Materials (Subjects) and Methods: 1875 voluntary patients were evaluated. Patients were grouped into 5 according to body mass index (BMI) values: Group 1:17-24.99kg/m2, Group 2:25-29.99kg/m2, Group 3:30-34.99kg/m2, Group 4:35-35.99kg/m2, Group 5: BMI more than 40kg/m2. Patients were asked to fulfill a questionnaire about demographic data and a number of painful areas (neck, shoulder, elbow, wrist, back, low back, knee, ankle, and temporomandibular joint). All patients were evaluated with visual analog scale (VAS), for pain, short form-36 (SF-36) for HRQL, Beck Depression Scale (BDS) for depression level. Results:We have included 1832 patients (460 male, and 1372 female) in the study: Group 1: 285(16%), Group 2: 623(34%), Group 3: 653(36%), Group 4: 190(10%), Group 5: 81(4%). When the groups was compared according to VAS scores during activity; all other groups was higher than group 1 (p<0.01). When the BDS scores were compared; depression levels were higher in group 5 than the other groups. When a number of painful areas were compared; groups 3,4,5 had higher values than groups 1,2, and group 2 had higher values than group 1 (p<0.001). Conclusion: This study evaluates pain level, the number of painful areas, physical HRQL, and depression levels of pre-obese and obese patients using VAS, BDS, and SF-36 scores and proves negative effects when compared to the healthy population. But this effect does not correlate with BMI levels
Bir Meslek Hastalığı Olarak Lateral Epikondilit
2Selçuk Üniversitesi Tıp Fakültesi, Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Anabilim Dalı, Konya Lateral epikondilit, humerusun lateral epikondili üzerine yapışan ekstansör kas tendonlarının klinik inflamasyonudur. Aşırı kullanım ve sürekli tekrarlayıcı hareketler sonucu oluşur. Musluk tamircilerinde, ev hanımlarında, tenisçilerde, demir işlemeciliğiyle uğraşan- larda sık görülür. En belirgin bulgusu dirsek lateral ağrısıdır. Bu vaka sunumunda dirsek ağrısı şikayetiyle polikliniğimize başvuran lateral epikondilit tanısı konan hasta sunuld
Yenidoğanda Brakiyal Pleksus Yaralanması: Bir olgu sunumu
Brakiyal pleksus üst ekstremite hareketlerinde etkili bir sinir demetidir. Doğum sırasındaki travmalara bağlı olarak brakiyal pleksus yaralanmaları görülebilir. Etkilenen ekstremite kısmi ya da tamamen hareketsiz hale gelebilir. Motor ve duyu defisiti görülebilir. Biz de bu olgu sunumunda brakiyal pleksus yaralanmalı bir hastadan bahsetti
The efficacy of the different physical treatment modalities on knee contracture
Bu çalışmanın amacı travmaya bağlı diz kontraktürlü hastalarda farklı fizik tedavi ve rehabilitasyon programlarının EHA üzerine etkinliğini değerlendirmektir.Gereç ve Yöntem: Bu çalışmaya Selçuk Üniversitesi Meram Tıp Fakültesi Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Anabilim Dalı' nda yatarak tedavi gören travmaya bağlı diz kontraktürü tanısı almış 36 hasta alındı. Hastalar 4 gruba ayrıldı. 1. gruba GE, 2. gruba GE ve WP tedavisi, 3. gruba GE ve US tedavisi, 4. gruba GE, WP ve US tedavisi uygulandı. Hastaların diz EHA gonyometre ile tedavi öncesinde, tedavi sonrasında, tedaviden sonra 1. ay ve 3. ayda değerlendirildi. Ayrıca bu dört kontrol döneminde Beck Depresyon Skalası (BDÖ) ve sağlık durum anketi (Short Form-36, SF-36) doldurularak hastaların psikolojik ve fonksiyonel durumu değerlendirildi.Bulgular: Tedavi grupları arasında yaş, cinsiyet ve vücut kitle indeksi açısından fark yoktu (p>0,05). Tedavi gruplarının hepsinde tedavi öncesine göre tüm kontrol dönemlerinde diz EHA' da anlamlı artış saptandı, ancak gruplar arasında istatistiksel olarak anlamlı bir üstünlük tespit edilmedi (p>0,05). Tedavi gruplarında BDÖ sonuçları değerlendirildiğinde, tedavi öncesine göre kontrol dönemlerinde depresyon sıklığında azalma tespit edilirken, gruplar arasında istatistiksel olarak anlamlı bir fark tespit edilmedi (p>0,05). Hastaların fonksiyonel durumu değerlendirildiğinde tüm tedavi gruplarında tedavi öncesine göre uzun süreli takiplerde SF-36' nın alt grupları olan fiziksel fonksiyon, fiziksel kapasite ve ağrı yönünden anlamlı düzelme saptandı (p0,05).Sonuç: Diz kontraktürlü hastalarda fizik tedavi programları EHA, depresyon düzeyi ve fonksiyonel durum üzerine etkilidir ancak farklı tedavi modaliteleri arasında fark saptanamamıştır.In this study we aimed to compare the efficiency on range of motion of different physical therapy and rehabilitation programme for traumatic knee contractures.Material method: This study includes the 36 traumatic knee contracture patients; those applied to the Selcuk University Meram Medical Faculty Physical Medicine and Rehabilitation Department. The patients were categorized as four treatment groups; stretching only, stretching with WP therapy, stretching with ultrasound therapy and stretching with WP and ultrasound therapy. Range of motion of patients were evaluated with gonyometer before treatment, after treatment, first month of treatment and three months later after treatment. We used short form-36 (SF-36) for functional status and Beck depression scala (BDS) for psychologique status.Results: Four groups were similar for age, sex, body mass index (p>0,05). There is significant increase on ROM in all treatment groups in all controls (p>0,05). But there is no statistically meaningful difference between the groups. When BDS results are evaluated, there is decrease on depression frequency in all treatment groups. But again no statistically meaningful difference between the groups are detected (p>0,05). When the functionality of patients are evaluated in long term controls, ,there is improvement on the subgroups of SF-36 which are physcial function, physical capacity and pain (p0,05).Conclusion: Physical treatment programmes on knee contracture patients are efficient on ROM, depression status and functional status. But no significant difference between the treatment modalities are detected
Temporomandibular Eklem Rahatsızlıklarının Sınıflandırılması, Tanı Ve Tedavisi
Selçuk Üniversitesi, Tıp Fakültesi, Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Anabilim Dalı, Konya Temporomandibular eklem TME , morfolojik olarak kişiden kişiye değişkenlik gösteren bir eklemdir. Çiğneme kasları, temporo- mandibular eklem ve temporomandibular ekleme komşu dokuların çoğunlukla ağrılı, fizyolojik ve fonksiyon bozuklukları tempora- mandibular rahatsızlık olarak adlandırılmaktadır. Tanı ve tedavi yöntemlerindeki gelişmeler özellikle de görüntüleme tekniklerindeki ilerlemeler TME anatomisi ve fonksiyonlarını daha iyi değerlendirmemizi sağlamıştır. Hastalar artan ağrı ve TME disfonksiyonu nedeniyle tedavi arayışı içindedir. Bu derlemede TME rahatsızlıklarının sınıflandırılması, tanı ve tedavisi hakkında bilgi verilmesi amaçland
Psöriasis Hastalarında Psöriatik Artrit Görülme Sıklığı ve Psöriatik Artritin Klinik Özellikleri
Amaç: Psöriatik artrit PsA , çoğunlukla psöriasis ile birlikte görülen yaygın inflamatuvar ve sistemik bir hastalıktır. Bu çalışmada psöriasis tanısıyla takip edilen hastalarda PsA sıklığı ve klinik özelliklerinin tespit edilmesi amaçlandı.Gereç ve Yöntem: Çalışmada 32 psöriasis hastasının dosyası retrospektif olarak tarandı. Klinik ve sosyodemografik özellikler kaydedildi. Hastalar Classification criteria for psoriatic arthritis CASPAR kullanılarak PsA açısından değerlendirildi.Bulgular: 15 hastada 46,8% PsA tespit edildi. Kadın hasta sayısı ve psöriasis süresi PsA bulunan grupta bulunmayanlara göre daha fazlaydı
Pain, depression levels, fatigue, sleep quality, and quality of life in elderly patients with rheumatoid arthritis
WOS:000404381800020PubMed ID: 28618733Background/aim: The aim of this study was to evaluate and determine the relationships (if any) among pain, depression levels, fatigue, sleep quality, and quality of life in patients with rheumatoid arthritis (RA) aged 65 years and over, and to compare the results with those of RA patients under 65 years of age. Materials and methods: The study included 52 patients with RA aged 65 years and over (Group 1) and 84 patients with RA under 65 years of age (Group 2). Pain, depression levels, fatigue, sleep quality, quality of life, and disease activity of all of the participants were evaluated using a visual analog scale (VAS), the Beck Depression Inventory (BDI), the Checklist Individual Strength (CIS), the Pittsburgh Sleep Quality Index (PSQI), the Short Form-36 (SF-36), and the Disease Activity Score-28, respectively. Results: When the two groups were compared, higher scores for the VAS, BDI, total CIS, and PSQI were found in Group 1 compared to Group 2 (P 0.003, P 0.003, P 0.007, and P 0.001, respectively). The SF-36 subscales of the physical component summary and mental component summary were not statistically significantly different between the two groups (P < 0.05). Conclusion: This study evaluated the situation in elderly patients with RA and showed that pain, depression level, fatigue, and sleep quality worsen with age
Ön diz ağrılarından patellofemoral ağrı sendromu: Bir olgu sunumu
Patellofemoral ağrı sendromu PFAS patella femoral eklemdeki fiziksel ve biyomekanik değişiklikler sonucu ortaya çıkan retropatellar veya peripatellar ağrı olarak tanımlanmaktadır. PFAS, fiziksel olarak aktif, genç, yetişkin bireylerde genellikle kadınlarda görülür. Bu vaka sunumunda ön diz ağrısı yakınmasıyla başvuran 46 yaşındaki kadın hasta sunulmuştu
Familial Mediterranean Fever
Familial Mediterranean Fever is an autosomal recessive inherited disease with a course of autoinflammation, which is characterized by the episodes of fever and serositis. It affects the populations from Mediterranean basin. Genetic mutation of the disease is on MEFV gene located on short arm of Chromosome 16. The disease is diagnosed based on clinical evaluation. Amyloidosis is the most important complication. The only agent that decreases the development of amyloidosis and the frequency and severity of the episodes is colchicine, which has been used for about 40 years. In this review, we aimed to discuss especially the most recent advances about Familial Mediterranean Fever which is commonly seen in our population
Ankilozan spondilit ve myotoni konjennita ilişkisi
Bu vaka ankilozan spondilit ve myotoni konjenitanın birlikte görüldüğü ilk sunumdur. Ankilozan spondilit aksiyal iskelet infla- masyonu ve sistemik tutulumla karekterize sistemik romatolojik bir hastalıktır. Miyotoninin en belirgin bulgusu tutukluk ve kas kasıldıktan sonra gevşeme gecikmesidir. Tutukluk ve tanı gecikmesi bu iki hastalıkta ortak bulgudur.This is the first report about the association of ankylosing spondylitis and myotonia congenita. Ankylosing spondylitis is a systemic rheumatologic disease that is characterized by axial skeletal inflammation and accompanied by systemic involvement. The most significant findings of myotonia are the stiffness and the delayed relaxation following the muscle contraction. Both of these pa- thologies can cause stiffness and also delaying of diagnosis of each other
- …