159 research outputs found

    Network Organizations in the Turkish Textile Sector

    Get PDF
    This paper examines the network organizations in the Turkish textile sector. The disadvantage factors such as limitation of the development of enterprise capabilities, co-ordination problem, dependence on the ordering company, undervaluing alternative investments and future opportunities are investigated and ordering company pushes the enterprise for competitive prices in contract manufacturing textile sector in Denizli, Turkey. Besides, the research identifies how leader firm's decisions affect the contract manufacturing textile firms. "Weakness of competitive power about brand" and "difficulty of opening to foreign markets with brand" appear as the most important factors for Denizli textile firms to contract manufacturing. Also, level of cooperation and trust among Denizli textile firms is found low. In the light of the data the contract manufacturing firms' problems are discussed and suggestions for future research are presented. © Özlem Özkanli, İbrahim Durak, 2007

    SOSYAL GİRİŞİMCİLİK VE AHİLİK TEŞKİLATI: TEORİK ÇERÇEVE

    No full text
    Devletin dışında toplumdaki yoksulluk, işsizlik, eğitim, sağlık vb. problemlerin çözümüne yardımcı olmaya yönelik faaliyet gösteren bir takım farklı kurumlar vardır. Sosyal girişimcilik faaliyetleri devlet veya özel sektörün ilgi gösteremediği ya da yetersiz kaldığı durumlarda önemli bir boşluğu doldurmaktadır. Sosyal girişimcilik, sosyal fayda yaratmayı hedefleyen ve genellikle kâr amacı gütmeyen sosyal girişimcilerin bir eylemidir. 13. yüzyılda Ahi Evran döneminde gelişen Ahilik teşkilatında da toplumun bazı sosyoekonomik ve kültürel çeşitli problemlerine çözüm üretmek ve sosyal değer yaratmak vardır. Bu kapsamda diğerkâmlık, yardımseverlik, iyilikseverlik gibi duygular Ahiliğin temel özelliklerindendir. Çalışmanın amacı sosyal girişimcilik ile Ahilik Teşkilatı arasındaki benzerlikleri ortaya koymaktı

    Yöneticilerle açıkça konuşabilme düzeyinin genel konuşma nedenlerine etkisi: üniversitelerde bir araştırma

    No full text
    Günümüz küresel rekabet ortamında üniversiteler bilimsel bilgi üretmenin ve paylaGma- nın merkezi konumundadırlar. Öğretim elemanları farklı, yeni ve yaratıcı çeGitli fikirlere sahiptir- ler. Bunları açığa çıkarıp üretim sürecine katabilmenin yollarından biri de yöneticileriyle açıkça konuGabilmeleridir. AraGtırmanın amacı ülkemiz üniversitelerinde görev yapan öğretim elemanla- rının yöneticileriyle (bölüm baGkanı, dekan rektör vb.) açıkça konuGabilme düzeyinin onlarla genel olarak konuGabilme nedenlerine etkisini belirlemeye yöneliktir. AraGtırmada öğretim ele- manlarının çeGitli konularda yöneticileriyle konuGmalarının, onlarla açıkça konuGabilme durumu- na göre genel olarak farklılık gösterdiği tespit edilmiGtir. Yöneticileriyle açıkça konuGabilen öğre- tim elemanlarının, çeGitli nedenlerle konuGma eğilimleri genel olarak daha yüksek çıkmıGtır. ÇalıGmanın sonuç bölümünde ise, öğretim elemanlarının kurumlarında daha çok konuGabilmeleri için çeGitli öneriler yer almaktadır

    KOBİ girişimcilerinin tek başına işletme sahibi olmak ya da ortaklık kurmakla ilgili yaklaşımları: Bir alan araştırması

    No full text
    KOBİ’ler ve girişimcilik ülkelerin gelişmesinde en önemli güç kaynaklarından biridir. Girişimcilikle sağlanan ekonomik kalkınma siyasi gücü, teknolojik ve bilimsel gelişmeyi de etkilemektedir. Diğer taraftan ülkenin geneline yayılan girişimsel faaliyetler bölgelerarası gelişmişlik farkını azaltmaktadır. Bir ülkedeki KOBİ’ler ve girişimci faaliyetler o ülkenin en önemli kaynaklarından birini oluşturmaktadır. Çünkü girişimcilerin kurdukları işletmeler ve girişimsel faaliyetler hem ülke için değer yaratmakta hem de istihdam olanakları sağlamaktadır. Günümüzde bütün dünyanın pazar olarak kabul edilmesinden dolayı KOBİ’lerin ve girişimcilerin sorumlulukları ve aldıkları riskler artmaktadır. Bu kapsamda özellikle küçük ölçekli işletme girişimcilerinin ortaklıklar ve işbirliklerine yönelerek küresel pazarda rekabet güçlerini artırmaları gerekmektedir. Bu çalışmada, girişimcilerin ortaklık kurmaya yönelik tutum ve düşünceleri tespit edilmeye çalışılmıştır

    Girişimcilik niyeti ile duygusal zekâ ve bazı sosyo-demografik değişkenler arasındaki ilişki: üniversite öğrencileri üzerine bir araştırma

    No full text
    Araştırma Pamukkale Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi İşletme Bölümüöğrencilerini kapsamaktadır. Araştırmanın amacı öğrencilerin girişimcilik niyeti duygusal zekâdüzeyleri ve bazı sosyo-demografik değişkenler arasındaki ilişkiyi belirlemeye yöneliktir.Çalışmada işletme bölümü öğrencilerinin tercih edilmesinin nedeni bu bölüm öğrencilerinin almışoldukları derslerin serbest piyasaya mantığına daha yakın olmasıdır. Araştırmada öğrencileringirişimcilik niyeti ile duygusal zekâ düzeyleri arasında pozitif ilişki tespit edilmiştir

    İşletmelerde çalışan insanlarda daha fazla yararlanma aracı olarak motivasyon süreci ve bir uygulama

    No full text
    II One of the modern management tools is motivation. Because motivation is an effective tools that a manager use.The success of a manager is depending upon the motivation of the indivuduals.With motivation process, its possible to add more than indivuduals physical, mental and psychological power to the production process in the other words, motivation is a tool for benefiting much more from staff. The aim of our study is to determine the motivation of the staff at the texile factories in Denizli determining the needs, wishes and expectations of the staff will make the motivation easy. Besides, determining satisfaction and unsatisfaction dimension of staff is aimed.In our study direct and indirect observation methods has been used. In theoretical part of thesis, has been benefited form native and foreign scienceman's books and articles with indirect observation methods in the 1st part the definition of motivation, quality and the relation with similar concept are explained. In the 2nd part motivation at organization and management theories are explained in the 3 rd part basic motivation theories and their analysis are mentioned 4th part is based on direct observation methods and questionnaire study; Datums that are provided by using Porter scale from textile factories are utilized theoretical frame. In evaluation, arithmetical medium, standard deviation, mod and median are used as statistical method. Results are compared with Abraham Maslow's pyramid of human needs.Modern yönetim araçlarından birisi de motivasyondur. Çünkü motivasyon yöneticinin kullanacağı etkin bir araçtır. Bir anlamda yöneticinin başarısı bireyleri motive edebilmesine bağlıdır. Motivasyon süreci ile bireylerin fiziki, zihinsel ve ruhsal güçlerinin çok daha fazlasının üretim sürecine katılması mümkündür. Diğer bir deyimle motivasyon işgörenlerden daha fazla yararlanmada çok önemli bir araçtır. Çalışmamızın amacı Denizli'deki tekstil fabrikalarındaki işgörenlerin motivasyonunu tespit etmektir. İşgörenlerin hangi ihtiyaç, arzu ve beklenti içerisinde olduklarının tespit edilmesi onların motivasyonunu kolaylaştıracaktır. Ayrıca işgörenlerin tatmin ve tatminsizlik boyutlarının tespiti amaçlanmıştır. Çalışmamızda dolaylı ve dolaysız gözlem yöntemleri kullanılmıştır. Dolaylı gözlem yöntemiyle tezin teorik kısmında yerli ve yabancı bilim adamlarının kitap ve makalelerinden yararlanılmıştır. I. bölümde motivasyonun tanımı, niteliği ve benzer kavramlarla ilişkileri açıklanmıştır. II. bölümde örgüt ve yönetim teorilerinde motivasyon konusu üzerinde durulmuştur. III. bölümde ise temel motivasyon teorileri ve bunların analizlerinden bahsedilmiştir. IV. bölümde ise dolaysız gözlem metodu ile anket çalışmasına dayanmaktadır, tekstil fabrikalarında Porter ölçeği kullanılarak elde edilen veriler teorik çerçevede değerlendirilmiştir. Değerlendirmede istatistiksel yöntem olarak aritmetik ortalama ve standart sapma kullanılmıştır. Sonuçlar Abraham Maslow'un İhtiyaçlar Hiyerarşisi teorisi ile karşılaştırılarak yorumlanmıştır

    Girişimciliği etkileyen çevresel faktörlerle ilgili girişimcilerin tutumları: Bir alan araştırması

    No full text
    Son zamanlarda üzerinde sıkça çalışmalar yapılan kavramlardan birisi de girişimci ve girişimciliktir. Gerek illerin, gerekse ülkelerin gelişmesi her şeyden önce girişimcilik faaliyetlerine ve girişimci özelliklerine bağlıdır. Girişimcilik faaliyetlerinin gelişmesi ülkelerarası gelişmişlik farkını azaltacak ve küresel dünyada ilgili ülkeye rekabet avantajı sağlayacaktır. Bu kapsamda, Türkiye’nin uluslar arası kalkınma yarışında başarılı olabilmesinde girişimcilere ve girişimci faaliyetlere önemli görevlerin düştüğü açıktır. Çalışma çevre illere nazaran ekonomik yönden daha çok gelişmiş olan ve girişimcilik faaliyetlerinin daha fazla gerçekleştirildiği Anadolu kentlerinden birisi olan Kayseri ilini kapsamaktadır. Bu kapsamda araştırma Kayseri’de faaliyet gösteren girişimcilerin demografik özellikleri ve girişimcilik algılarını çevresel faktörler açısından tespit etmeye yöneliktir

    Örgütsel sessizliğin demografik ve kurumsal faktörlerle ilişkisi: Öğretim elemanları üzerine bir araştırma

    No full text
    Örgütsel sessizlik, genel olarak işgörenlerin farklı görüş, düşünce ve fikirlere sahip olmalarına karşın, bunu üstlerinden bilinçli olarak esirgemeleri olarak tanımlanmaktadır. Günümüz modern örgütlerinin en önemli zenginlik kaynaklarından biri de çalışanların sahip oldukları yenilikçi, orijinal, farklı fikir ve düşüncelerdir. Çalışmada, çeşitli üniversitelerde görev yapan öğretim elemanlarının sessiz kalma nedenleri ve bu nedenlerin demografik ve kurumsal faktörler açısından farklılık gösterip göstermediği incelenmiştir. Sessiz kalma nedenlerinin demografik ve kurumsal faktörler açısından (yaş, akademik unvan,algılanan yönetim tarzı ve yöneticilerle açıkça konuşabilme durumu) farklılık gösterdiği tespit edilmiştir. Bu kapsamda örgütsel sessizliğin önlenebilmesi için çeşitli çözüm önerileri sunulmuştur

    Office hysteroscopi with suprapubik ultrasound in the evaluation of tubal patency and uterine cavity anomalies in infertile patients comparison with hysterosalpingography

    No full text
    Giriş ve Amaç: İnfertilite tedavi yöntemleri geliştikçe, infertil çiftlerin çocuk sahibi olma olasılığı da artmakta ve bu bağlamda tedavinin en önemli basamağı olan etiyolojinin doğru olarak saptanması amacıyla kullanılan görüntüleme tekniklerinin güçlü ve zayıf yönleri tartışılmaktadır. Özellikle uterin kavite ve tubal geçişin gözlenmesi için daha az invaziv ve daha az maliyetli yöntem arayışları devam etmektedir. Bu noktadan hareketle planlanan çalışmada, infertil hastalarda uterin kavite ve tubal geçişi değerlendirmek için çekilen HSG (Histerosalpingografi) ve USG (Ultrasonografi) eşliğinde uygulanan ofis histeroskopi sonuçlarının karşılaştırılması amaçlanmıştır. Gereç ve Yöntem: Bu çalışma, Haziran 2021- Ağustos 2023 tarihleri arasında infertilite tedavisi için Bursa Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları ve Doğum ABD infertilite polikliniğine başvuran ve çekilen HSG’sinde şüpheli tubal oklüzyon saptanan 60 hastanın dahil edildiği prospektif bir kohort çalışmasıdır. Hasta grubuna suprapubik USG eşliğinde ofis histeroskopi (H/S) uygulanmış, uterin kavite ve tubal geçiş parryscope tekniği ile değerlendirilmiştir. Kavitede %0,9 NaCl distansiyon medyumu ile yeterli basınç elde edildikten sonra kaviteye giden sıvının olduğu serum setinde boş enjektörle oluşturulan hava kabarcıklarının tubal ostiumlardan geçişi izlenmiş ve suprapubik USG ile gözlemlenmiştir. İşlem bittikten sonra TvUSG (Tranvajinal Ultrasonografi) ile douglasta sıvı olup olmadığına bakılıp tubal geçiş verifiye edilmiştir. Bununla birlikte her iki yöntem için de hastaların pelvik ağrı skorları kaydedilmiştir. HSG ve H/S sonuçları karşılaştırılmıştır. Bulgular: Toplam 60 hastanın dahil edildiği bu çalışmada, HSG ve H/S tubal geçiş tanısında istatistiksel olarak anlamlı farklılıklar gösteren sonuçlar bulundu. HSG’de bilateral geçiş olmayan hastaların %52,60’ının H/S sonuçlarında bilateral, %10,50’sinde ise unilateral geçiş gözlenmedi. HSG’de unilateral geçiş olan hastaların %58,30’unda H/S’de de unilateral geçiş vardı. HSG sonuçlarına göre bilateral geçiş olan hastaların %70’inde H/S’de de bilateral geçiş vardı. Bununla birlikte HSG sonuçlarına göre proksimal geçiş olmayan tubaların %50’sinde H/S sonuçlarına göre geçiş vardı. Diğer taraftan HSG sonuçlarına göre distal geçiş olmayan tubaların %34,60’ında H/S sonuçlarına göre geçiş belirlendi. Hastaların HSG sırasındaki pelvik ağrı skorları, H/S’den anlamlı şekilde yüksekti. Ancak, HSG ve H/S tubal geçiş tanılarının aynı ya da farklı olmasına göre pelvik ağrı skorları arasında anlamlı farklılık yoktu. Yapılan regresyon analizinde BMI arttıkça HSG ile yapılan işlemlerde tubal geçiş için yanlış tanı koyma ihtimali de artmaktaydı. Sonuç: BMI arttıkça HSG tubal geçişi değerlendirmede yanılabilir. İnfertilite rutininde HSG’de tubal geçişi olmayan hastaların tanısının doğrulanmasında ve hastaların yönetiminde ofis H/S avantaj sağlayabilir.Introduction and Aim: As infertility treatment methods improve, the likelihood of infertile couples having a child increases and in this context, the strengths and weaknesses of imaging techniques used to accurately determine the etiology, which is the most important step of treatment, are discussed. Especially the search for less invasive and less costly methods for observation of uterine cavity and tubal patency continues. From this point of view, the aim of this study was to compare the results of HSG (Hysterosalpingography) and US (Ultrasound) guided office hysteroscopy for the evaluation of uterine cavity and tubal patency in infertile patients. Materials and Methods: The study was a randomised prospective study in which 60 patients with suspected tubal occlusion detected by HSG who applied to Bursa Uludag University Gynecology and Obstetrics Department for infertility treatment between June 2021 and August 2023 were included. Office hysteroscopy (H/S) was performed in the patient group under suprapubic USG guidance and uterine cavity and tubal patency were evaluated by parryscope technique. Parryscope technique; after obtaining sufficient pressure in the cavity with 0.9%NaCl distension medium, the patency of air bubbles created with an empty syringe in the serum set containing the fluid going to the cavity through the tubal ostium was monitored and observed with suprapubic US. After the end of the procedure, tubal patency was confirmed with TvUSG by looking for the presence of fluid in the douglas. In addition, pelvic pain scores of the patients were recorded for both methods. HSG and H/S results were compared. The regression analysis revealed that as BMI increased, there was also an increased likelihood of incorrect diagnosis for tubal patency in procedures conducted with HSG. Results: In this study, in which a total of 60 patients were included, HSG and H/S revealed statistically significant differences in the diagnosis of tubal patency. Accordingly, bilateral patency was not observed in the H/S results of 52.60%of patients without bilateral patency in HSG and unilateral patency was not observed in 10.50%. In 58.30%of the patients with unilateral patency on HSG, unilateral patency was also present on HSG. In 70%of the patients with bilateral patency according to HSG results, bilateral patency was also present in H/S. However, 50%of the tubas without proximal patency according to HSG results had patency according to H/S results. On the other hand, 34.60%of the tubas without distal patency according to HSG results had patency according to H/S results. Pelvic pain scores of the patients during HSG were significantly higher than H/S. However, there was no significant difference between the pelvic pain scores according to whether HSG and H/S tubal patency diagnoses were the same or different. Conclusion: As BMI increases, HSG may be prone to errors in evaluating tubal patency. In infertility routine, office hysteroscopy may provide an advantage in confirming the diagnosis of HSG and managing patients in selected cases for evaluating tubal patency and uterine cavity

    Hemşirelerde İş Tatmini: Denizli Devlet Hastanesi Yoğun Bakım Ünitelerinde Bir Araştırma

    No full text
    Bu çalışma, Denizli Devlet Hastanesi Yoğun Bakım Servisleri'nde görev yapan hemşirelerin iş tatmin seviyelerini belirlemeye yöneliktir. Ayrıca, hemşirelerin iş tatmin düzeyi ile mesleki kursa katılma,çocuksahibi olma,mesleki eğitim durumu, gelir seviyesi ve yaş vb gibi sosyo-ekonomik faktörler arasındaki ilişkiler incelenmiştir. Araştırmada, Minnesota İş Tatmini anketi kullanılmış ve veriler SPS 12.0 istatistik programında analiz edilmiştir. Araştırmada; Bağımsız Örneklem T Testi, Tek Yönlü Varyans Analizi (Anova) ve Faktör Analizi istatistik yöntemleri kullanılmıştır. Hemşirelerin iş tatmin düzeyi ile mesleki eğitim durumu ve ailenin gelir durumu arasında anlamlı ilişkiler bulunmuştur. İş tatmin düzeyi ile yoğun bakımla ilgili mesleki eğitim kursuna katılma, çocuk sahibi olma ve yaş düzeyi arasında ilişkiye rastlanmamıştır
    corecore