3 research outputs found

    The Acute Effects of Velocity Loss During Half Squat Exercise on Jump Performance

    Get PDF
    The velocity loss (VL) approach during squat exercise may increase the post-activation potentiation enhancement effect on squat jump performance. If this method succeeds, then different conditions of VL should be researched before its implementation to the field. This study hypothesized that squat jump performance would be increased after different volumed VL conditions during half-squat exercise. Eighteen resistance-trained men (mean [M] ± standard deviation [SD]; age: 24.00±3.53 years; body mass: 78.37±5.53 kg; height: 179.35±7.04 cm; one-repetition maximum (1RM) half squat: 110.85±11.92 kg) voluntarily performed squat jump under unloaded and four different VL conditions (R6: six repetitions, Ruf: repetitions until failure, VL10: velocity loss thresholds 10%, VL20: velocity loss thresholds 20%) after a set of half-squat exercises at 80% of one-repetition maximum separated by at least 72 hours. The results revealed that subjects demonstrated significantly better squat jump performance in VL10, VL20, and R6 conditions than the unloaded and Ruf conditions (

    Investigation of the external and internal training loads in soccer players

    Get PDF
    Amaç: Antrenman yükü kavramı son dönemlerde yaygın şekilde kullanılan kavramların başında gelmektedir. Bu kavram sporcuların maruz kaldığı dış yüklerin (kat edilen mesafe, şut ya da atış sayısı v.b) sporcularda yarattığı iç yükler (fizyolojik cevaplar) olarak bilinmektedir. Bu çalışma, Antrenmanda elde edilen algılanan zorluk derecesi (AAZD) değerleri ile farklı hızlarda kat edilen mesafe değerleri arasındaki ilişkilerin belirlenmesi amacı ile yapılmıştır. Yöntem: Bu çalışmaya Türkiye Birinci liginde oynayan 11 (yaş = 22,7 ± 2,3; boy= 177,6±7,1; 65± 8 ) profesyonel futbolcu gönüllü olarak katılmıştır. Sporcuların kuvvet antrenmanı dışında tüm saha antrenmanlarında GPsport (Cambera) cihazı ile yük takipleri yapılmıştır. Sezon başında gerçekleştirilen iki ayrı kamp sürecinde toplam 16 antrenmandan veri alınmıştır. Çalışmada kalecilere yer verilmezken, dört savunma, 5 orta saha ve 2 hücum oyuncusu dahil edilmiştir. Bu takipte sporcuların değişik hızarda kat ettikleri mesafeler ile onluk algılanan zorluk derecesi ve antrenman süresinin çarpımından elde edilen antrenmanın algılanan zorluk derecesi (AAZD) belirlenmiştir. Elde edilen değerler arasındaki ilişkilere Pearson korelasyon testi ile her bir sporcu için tek tek bakılmıştır. Bulgular: Sonuçlar incelendiğinde AAZD değerleri ile kat edilen mesafe değerleri arasında istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki tespit edilmemiştir (p> .05). Sonuç: Bu sonuçlar göz önünde bulundurulduğunda futbolcuların antrenmanda algıladıkları zorluk derecesi ile kat edilen mesafeler arasında ilişki olmadığı ve algılanan zorluk derecesi farklı faktörlerin etkilemiş olabileceği söylenebilir. Bu neden ile antrenörlerin, spor bilimcilerin ve sağlık heyetlerinin bu değerlerin her birini kendi içinde değerlendirmesi gerektiği düşünülmektedir.The concept of training load is one of the most widely used concepts in recent years. This concept is known as the internal loads (physiological responses) created by the athletes during the external loads (distance covered, number of shots per shot, etc.) exposed by the athletes. This study was aimed to determine the relationships between the external and internal training loads in soccer players. Method: Eleven male soccer players (age = 22,7 ± 2,3 years; height = 177,6±7,1 cm) from an professional football club participated voluntarily in this study. In exception the strength training of the athletes, the GPsport (Cambera) device was used for 16 trainings in camp duration in all field workouts. Covered distance at various speeds and Rating of Perceived Exertion responses of soccer players (SRPE) were determined. The correlations between the values obtained were examined individually for each athlete by Pearson correlation test. Results: When the results were examined, and there is no relation between the external loads and internal loads

    Effect of squat exercise with blood flow restirection method on jump performance

    No full text
    Spor bilimciler ve antrenörlerin Ön Yüklenme Etkisi (ÖYE) yaratmak amacı ile müsabaka öncesi sporcuyu 1 tekrarlı maksimalin %70-95 gibi yüksek yüklere sokarak sakatlık riskini göze almakta hem de bu etkiyi oluşturabilmek için bir yerden bir yere taşınması zor yüksek yüklere ihtiyaç duymaktadır. DüĢük yüklerle ÖYE yaratabilmek için vibrasyon, ağırlık yeleği gibi yöntemler kullanılmaktadır. Son dönemlerde düşük egzersiz şiddetiyle özelikle hipertrofi için kan akımını kısıtlayıcı (KAK) yöntem yaygın olarak kullanılmaktadır. Bu yöntemde 1TM %20-40 gibi düşük yükler kullanılmakta ve bu yöntemin ÖYE yaratabileceği düşünülmektedir. Bu nedenle çalışmanın amacı (KAK) yöntem ile yapılan skuat hareketinin sıçrama performansı üzerine akut etkisinin incelenmesidir. Çalışmaya 12 yarı profosyönel futbolcu (yaĢ 22,9±3,3 yıl, boy uzunluğu 175±0,1 cm, vücut ağırlığı 71,9± 6,9 kg, antrenman yaşı 11,6±4,1 yıl ) gönüllü olarak katılmıştır. Bu çalışma 4 haftalık süreçte tamamlanmıştır. Testlere başlarken sporcular rasgele 4 kişiden oluşan 3 gruba ayrılmıştır, tüm uygulamalar öncesi deneklere standart bir ısınma protokolü uygulanmış, 1.gün 1. grup ısınma sonrası herhangi bir uygulama yapmadan Kontrol (KON), 2. grup maksimalinin %20‟si Düşük şiddetli KAK (DKAK), 3. grup %30‟u Orta şiddetli KAK (OKAK), 4.grup %40‟ı Yüksek şiddetli KAK (YKAK) ile kan kısıtlanarak 10 tekrarlı skuat hareketi yaptıktan sonra dikey sıçrama testine alınmıştır. Tüm deneklere bütün uygulama yaptırılmıştır. Elde edilen değerler arasındaki farklara, tekrarlı ölçümlerde varyans analizi testi ile bakılmıştır. Farkın hangi yöntemden kaynaklandığına Tukey post Hoc testi kullanılarak bakılmıştır. Futbolcuların sıçrama değerleri karşılaştırıldığında elde edilen bulgular KON(36,6±3,5), DKAK(36,7±3,4), OKAK(37,0±3,1) ve YKAK(38,9 ± 3,6cm). Yapılan istatiksel işlem sonucunda YKAK grubundan elde edilen sıçrama değerleri ile diğer gruplar sıçrama değerleri arasında istatistiksel olarak anlamlı fark belirlenmiştir (p<0.05). Bu çalışmanın sonucunda elde edilen veriler doğrultusunda ÖYE oluştura bilmek amacı ile KAK yöntemi uygulanabilir olduğu spor bilimci ve antrenörlere alternatif bir yöntem olacağı düşünülmekte ve önerilmektedir
    corecore