5 research outputs found

    Barf Bulantı Ölçeği’nin Geçerlilik ve Güvenirlik Çalışması

    No full text
    Amaç: Bulantı ve/veya kusma anestezi sonrası henüz bilinci yerine gelmemiş hastada trakeal aspirasyona, yara yerinin açılmasına veya enfeksiyonuna, özellikle çocuklarda tekrarlayıcı ve şiddetli ise dehidratasyon ve elektrolit bozukluklarına yol açabilir. Ayrıca ameliyat sonrası dönemde hoş olmayan bu durum hasta memnuniyeti, morbidite, hastane kalış süresi ve maliyet üzerinde olumsuz etkileri olan bir klinik sorundur. Bu klinik sorunun erken dönemde farkedilmesi ve önlenmesi oldukça önemlidir. Bu nedenle subjektif bir algı olan bulantının objektif bir yöntemle değerlendirmesi gerekir. Bu çalışmanın amacı çocuklarda “BARF Bulantı Ölçeği” nin geçerlilik ve güvenirliğini belirlemektir. Yöntem: Metodolojik tipteki çalışmanın örneklemini Çocuk Cerrahisi Kliniklerinde yatarak tedavi edilen, 7-18 yaş arası 82 çocuk oluşturdu. BARF Bulantı Ölçeği’ nde bulantı yoktan, kusmaya kadar varan toplam altı madde ve her bir maddeyi tanımlayan altı yüz ifadesi bulunmaktadır. İngilizcede geliştirilen ölçek algıya dayalı değerlendirmeyi içerdiği için Türkçe’ ye çeviri ve geri-çeviri işlemi yapılmadı. Kapsam geçerliği için uzman görüşü alındı. Çalışmada elde edilen bulgular değerlendirilirken tanımlayıcı istatistiksel yöntemler, Kolmogorov - Smirnov dağılım testi, Mann Whitney U, Kruskal Wallis testi ve Pearson Korelasyon Analizi kullanıldı. Ölçek seçeneklerinin teorik olarak ölçmek istenen eğilimi ölçme uygunluğu Cochran’ s Q testi ile yapıldı. Bulgular: Yaşları 7-18 arası olan 82 çocuk hastanın % 61’ i erkekti. Çocukların % 50’ sinin sindirim sistemi sorunu nedeniyle ameliyat olduğu, % 81,1’ ine premedikasyon uygulanmadığı, % 91,5’ ine antiemetik kullanılmadığı, % 41,5’ inin de ameliyattan 5- 6 saat sonra beslenmeye başlandığı belirlendi. Kapsam geçerliği için görüşüne başvurulan tüm uzmanların görüşünün tutarlı olduğu ve daha önce Türk insanı için uygun bulunan GKÖ ile BARF’ ın istatistiksel olarak eşit kabul edilebileceği (Cochran’ s Q = 9; p=0,437) anlaşıldı. 2 Sonuç: Paralel test olarak GKÖ ve BARF ölçeği karşılaştırmasında BARF’ ın bulantı ve kusmayı değerlendirmede güvenli olduğu belirlendi. Bu sonuçlara dayanarak BARF Bulantı Ölçeği seçeneklerinin teorik olarak ölçmek istenen eğilimi (bulantı- kusma) ölçmede geçerli ve güvenilir bir araç olduğu söylenebilir. BARF ölçeğinin yedi yaş üstü çocukların ameliyat sonrası bulantılarını ölçmede kullanılması önerilir

    Barf Bulantı Ölçeği’nin Geçerlilik ve Güvenirlik Çalışması

    No full text
    Amaç: Bulantı ve/veya kusma anestezi sonrası henüz bilinci yerine gelmemiş hastada trakeal aspirasyona, yara yerinin açılmasına veya enfeksiyonuna, özellikle çocuklarda tekrarlayıcı ve şiddetli ise dehidratasyon ve elektrolit bozukluklarına yol açabilir. Ayrıca ameliyat sonrası dönemde hoş olmayan bu durum hasta memnuniyeti, morbidite, hastane kalış süresi ve maliyet üzerinde olumsuz etkileri olan bir klinik sorundur. Bu klinik sorunun erken dönemde farkedilmesi ve önlenmesi oldukça önemlidir. Bu nedenle subjektif bir algı olan bulantının objektif bir yöntemle değerlendirmesi gerekir. Bu çalışmanın amacı çocuklarda “BARF Bulantı Ölçeği” nin geçerlilik ve güvenirliğini belirlemektir. Yöntem: Metodolojik tipteki çalışmanın örneklemini Çocuk Cerrahisi Kliniklerinde yatarak tedavi edilen, 7-18 yaş arası 82 çocuk oluşturdu. BARF Bulantı Ölçeği’ nde bulantı yoktan, kusmaya kadar varan toplam altı madde ve her bir maddeyi tanımlayan altı yüz ifadesi bulunmaktadır. İngilizcede geliştirilen ölçek algıya dayalı değerlendirmeyi içerdiği için Türkçe’ ye çeviri ve geri-çeviri işlemi yapılmadı. Kapsam geçerliği için uzman görüşü alındı. Çalışmada elde edilen bulgular değerlendirilirken tanımlayıcı istatistiksel yöntemler, Kolmogorov - Smirnov dağılım testi, Mann Whitney U, Kruskal Wallis testi ve Pearson Korelasyon Analizi kullanıldı. Ölçek seçeneklerinin teorik olarak ölçmek istenen eğilimi ölçme uygunluğu Cochran’ s Q testi ile yapıldı. Bulgular: Yaşları 7-18 arası olan 82 çocuk hastanın % 61’ i erkekti. Çocukların % 50’ sinin sindirim sistemi sorunu nedeniyle ameliyat olduğu, % 81,1’ ine premedikasyon uygulanmadığı, % 91,5’ ine antiemetik kullanılmadığı, % 41,5’ inin de ameliyattan 56 saat sonra beslenmeye başlandığı belirlendi. Kapsam geçerliği için görüşüne başvurulan tüm uzmanların görüşünün tutarlı olduğu ve daha önce Türk insanı için uygun bulunan GKÖ ile BARF’ ın istatistiksel olarak eşit kabul edilebileceği (Cochran’ s Q = 9; p=0,437) anlaşıldı. Sonuç: Paralel test olarak GKÖ ve BARF ölçeği karşılaştırmasında BARF’ ın bulantı ve kusmayı değerlendirmede güvenli olduğu belirlendi. Bu sonuçlara dayanarak BARF Bulantı Ölçeği seçeneklerinin teorik olarak ölçmek istenen eğilimi (bulantı- kusma) ölçmede geçerli ve güvenilir bir araç olduğu söylenebilir. BARF ölçeğinin yedi yaş üstü çocukların ameliyat sonrası bulantılarını ölçmede kullanılması önerilir

    Burnout of Nurses Working in a University Hospital and the Effect of Social Support

    No full text
    Amaç: Bu çalışmada; Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi'nde çalışan hemşirelerin tükenmişlik düzeyleri ile algılanan sosyal destek sistemleri ve tükenmişliği etkileyen faktörlerin incelenmesi amaçlanmıştır. Materyal ve Metod: Bu çalışmada Sosyodemografik veri toplama formu, Maslach Tükenmişlik Ölçeği, Çok Boyutlu Algılanan Sosyal Destek Ölçeği 403 hemşireye uygulanmıştır. Bulgular: Elde edilen sonuçlara göre hemşirelerin sosyal destek sistemlerinin yeterli olduğu ancak orta düzeyde duygusal tükenme (DT) ve duyarsızlaşma (D) yaşadıkları belirlenmiştir. Kişisel başarı yönünden ise; yüksek düzeyde tükenmişlik yaşadıkları sonucuna ulaşılmıştır. Hemşirelerin çalışma şekline ait veri değerlendirildiğinde gece çalışan hemşirelerin DT ve D puan ortalamaları diğer gruplardan daha yüksek bulunmuştur ve istatistiksel açıdan anlamlıdır (p=0,001). Sonuç: Sonuç olarak; hemşirelerin algıladığı sosyal desteğin, tükenmişliği etkilediği bulunmuştur.Özellikle arkadaş desteğinin tükenmişliği etkileyen en önemli sosyal destek alt grubu olduğu belirlenmiştir.Purpose: In this study, levels of burnout in nurses working in Çukurova University Faculty of Medicine and perceived social support systems and to examine the factors that affect burnout. Material and Methods: Socio-demographic data collection form for this purpose, Maslach Burnout Inventory, Multidimensional Scale of Perceived Social Support 403 nurses applied. Results: According to the results obtained from the nurses' social support systems are adequate but moderate emotional exhaustion (EE) and depersonalization (D) were live. In terms of personal achievement, it is concluded their high levels of burnout. Nurses working in night mode of operation of the data evaluated EE and D were higher mean scores than the other groups, and statistically significant (p = 0.001). Conclusion: As a result, nurses' perceived social support, burnout was found to affect. In particular sub-group of friend support and burnout was determined that the most important social support
    corecore