47 research outputs found
Çocukların Duygu Düzenleme Becerilerini Destekleyici Uygulamalar Hakkında Okul Öncesi Öğretmenlerinin Görüşleri
In this study, it was aimed to reveal the opinions of preschool teachers about the practices supporting the emotion regulation skills of children. The data in the research conducted using a qualitative approach have been acquired through semi-structured interviews. The research was carried out with teachers working in state and private preschool education institutions in Eskişehir city center in the spring semester of the 2015-2016 academic year. 28 volunteer teachers determined with maximum diversity among purposive sampling methods constitute the participants of the study. Data were analyzed through inductive method. Codes and themes acquired from the data were presented for expert review to increase credibility. Coding key was calculated according to Miles and Huberman’s (2015) reliability formula and reliability co-efficient was found to be 92%. Based on this formula, the study was accepted as reliable. As a result of analysis, it was found that teachers had a limited perception of emotion regulation concept. They expressed that anger and happiness were the most observed emotions in the class; and that students, and therefore teachers themselves, had difficulty dealing with anger. They also pointed out that they needed support inside and outside the classroom.Bu araştırmada, çocukların duygu düzenleme becerilerini destekleyici uygulamalar hakkında okul öncesi öğretmenlerinin görüşlerinin ortaya çıkarılması amaçlanmıştır. Nitel yaklaşımla planlanan bu araştırmanın verileri, yarı yapılandırılmış görüşmeler yoluyla elde edilmiştir. Araştırma 2015-2016 eğitim-öğretim yılı bahar döneminde Eskişehir il merkezinde bulunan Milli Eğitim Bakanlığına bağlı devlet ve özel okul öncesi eğitim kurumlarında çalışan öğretmenlerle gerçekleştirilmiştir. Amaçlı örnekleme yöntemlerinden maksimum çeşitlilik ile belirlenen 28 gönüllü öğretmen araştırmanın katılımcılarını oluşturmaktadır. Veriler, tümevarımsal bir şekilde analiz edilmiştir. Verilerden elde edilen kod ve temalar, inandırıcılığın artırılması için uzman incelemesine verilmiştir. Kodlama anahtarı, Miles ve Huberman’ın (2015) güvenirlik formülüne göre hesaplanmış ve sonucunda güvenirlik katsayısı %92 çıkmıştır. Bu formüle dayanarak bu araştırmanın güvenilir olduğu kabul edilmiştir. Analizlerin sonucunda, öğretmenlerin duygu düzenleme kavramını sınırlı olarak algıladıkları ortaya çıkmıştır. Sınıf içerisinde çocuklarda en çok gözlemledikleri duygu durumlarının öfke ve mutluluk olduğunu, çocukların öfke duygusu ile baş etmede zorlandıklarını ve bu yüzden kendilerinin de çocuklarda görülen öfke duygusuyla baş etmekte zorlandıklarını belirtmişlerdir. Ek olarak öğretmenler, çocuklarda duygu düzenleme konusunda sınıf içinde ve dışında desteğe ihtiyaç duyduklarını dile getirmişlerdir
Primary gastrointestinal aspergillosis: A case report and literature review
Invasive aspergillosis is a severe infection that generally involves the lungs. Primary gastrointestinal aspergillosis is the least common form of invasive aspergillosis. A patient aged 65 years developed a febrile neutropenic episode following an autologous stem cell transplant for plasmacytoid variant diffuse large B-cell gastric non-Hodgkin’s lymphoma. He had abdominal pain on the second day of the febrile neutropenic episode and ileus occurred on the sixth day. His general condition deteriorated despite broad spectrum antibiotics and caspofungin treatment, and intestinal perforation occurred on the nineteenth day of the febrile neutropenic episode. Pathological examination of the resected jejunum and ileum revealed mould hyphae compatible with aspergillus. The patient died due to massive gastrointestinal bleeding on the fifth post-operative day. Although a rare condition, primary gastrointestinal aspergillosis should be kept in mind while treating neutropenic patients with gastrointestinal symptoms
Long-Term Balance Outcomes in Vestibular Ablative Surgeries
Objective:To evaluate the long-term balance outcomes of vestibular nerve section (VNS) and labyrinthectomy (L) operations. The indirect outcomes will be the correlation of objective and subjective test results and an analysis of anterior-posterior versus medial-lateral computerized posturography (CP) scores.Methods:This retrospective study evaluated objective CP and subjective Dizziness Handicap Inventory (DHI) results of patients who underwent VNS and L surgeries for Ménière’s disease.Results:A total of 55 (31 VNS and 24 L) patients were included in the study. The two operation groups were similar in terms of age, and mean time between surgery and the tests (p=0.465 and p=0.616) respectively. The vestibular and global scores at anterior-posterior CP showed statistically significant differences between the groups (p=0.000 and p=0.007) respectively in favor of the VNS group. In addition, the comparison of the vestibular CP scores of anterior-posterior and medial-lateral evaluations of the entire study population was lower in the medial-lateral evaluation (p=0.000). The mean DHI scores did not show statistically significant differences (p=0.359) between operation groups, nor did the correlation analysis between CP and DHI scores reveal statistical significance (p values >0.05).Conclusion:In the long term, objective balance outcomes are better for VNS patients than for L patients. Additionally, medial-lateral balance outcomes are more affected than anterior-posterior balance outcomes from unilateral ablative surgeries. Subjective balance perception is not different between the two surgery groups, and DHI scores do not show a correlation with CP scores
Determination of the Level of Emergency Medicine Resident Physicians to Recognize the Electrocardiography Findings
Abstract Objective: The aim of this study is to determine the accuracy and reliability of the interpretation of electrocardiography (ECG) findings by emergency medicine resident physicians (EMPs) and to provide training recommendations in line with emerging deficiencies. Material and Methods: This research depended on the data from a questionnaire that we conducted among EMPs in Ankara. The survey included multiple-choice questions, selected through conceived cases presented in major textbooks or congresses. EMP ECG assessment levels were compared according to the duration of residency education and the presence of ECG education. The data were evaluated by using the Statistical Package for Social Sciences 17.0 (SPSS Inc., Chicago, IL, USA). Results: A total of 112 volunteers participated. Mean age was 29.6±4.4; also, 47 were female and 65 were male. When all of the questions were taken into account, the mean number of total correct answers was higher for those who had received ECG training than who had not received it, those who underwent more training than those who underwent less training, and those whose duration of assistantship was longer than those whose duration was shorter. Conclusion: The results of our study revealed that the evaluation of ECG is improved by increasing clinical knowledge and training. Depending on these results, we suggest that effective and practical ECG courses and training programs should be organized for EMPs. (JAEM 2014; 13: 108-11
Kalem, hakka ve mearic sureleri arasında konu bütünlüğü
Bu tezin, veri tabanı üzerinden yayınlanma izni bulunmamaktadır
Kalem, Hakka ve Mearic sureleri arasında konu bütünlüğü
Bu tezin, veri tabanı üzerinden yayınlanma izni bulunmamaktadır.Kur' an' ın parçaları arasındaki irtibatı konu edinen münâsebet ilmi, sûreler arasındaki tematik birliği göstermede büyük önem arz etmektedir. "Sûreler Arasındaki Münâsebet'in bir çok çeşidi vardır ve bununla birlikte yeni araştırmalarla daha fazla çeşit de ortaya çıkarılabilir. Çünkü Kur' an, bitmez-tükenmez bir hazineye benzer. Kur' an' ın incileri olan hikmetli sözlerin bir türü de kıssalardır. İncelenen sûrelerde ibret verici kıssalar bulunmaktadır. Bu araştırmada Kalem, Hakka ve Meâric Sûreleri arasındaki tematik birliğin ortaya çıkarılması için onların kısa tanıtımlarına, anlatımları ile ilgili çarpıcı hususlara ve kıssalarına yer verilmiştir. Son olarak da Münâsebet ilminin söz konusu sûrelere uygulanışı ele alınmış ve örnekler sunulmuştur
Hemşirelerin zaman yönetimi konusundaki başarı düzeylerinini değerlendirilmesi
12.06.2019 tarihine kadar kullanımı yazar tarafından kısıtlanmıştır.İstanbul Bilim Üniversitesi, Sağlık Bilimleri EnstitüsüZaman Yönetimi; ihtiyaçları belirlemek, hedef ve amaçları oluşturmak, öncelikli konuları tespit etmek için kullanılan, planlama ve organize etme süreci olarak tanımlanmaktadır. Sağlık bakım sisteminin önemli ekip üyelerinden biri olan hemşirelerin zaman yönetimini kullanması, hasta bakım ve tedavisinin aksamadan devamlılığını sağladığı gibi bakıma ayrılan sürenin her anının verimli bir şekilde planlamasına olanak vermektedir. Hemşirelerin klinik alanlanda zaman yönetimi ile ilgili bilgi birikiminin ve farkındalıklarının arttırılmasıyla hasta bakım kalitesinin en üst düzeyde olması hedeflenmektedir.
Amaç: Bu araştırma hemşirelerin zaman yönetimi konusundaki başarı düzeylerinin değerlendirilmesi amacıyla planlandı.
Gereç ve Yöntem: Araştırma hastanede çalışan ve araştırmaya katılmayı kabul eden 151 hemşire ile yürütüldü. Veriler kurum izni ve etik kurul onayı alınarak anket formu ile toplandı. Anketler SPSS 22.0 programı kullanılarak değerlendirildi.
Bulgular: Zaman Yönetimi Ölçeği puanlarının hemşirelerin cinsiyetlerine, eğitim durumuna, meslekte toplam çalışma süresine, zaman yönetimi ile ilgili daha önce bilgi alma durumuna, iş tanımlarının mevcut olma durumuna, hemşirelerin kendisi için tanımladığı en uygun davranış tipine, görevini yerine getirirken kullandığı zamanın yeterli olma durumuna göre karşılaştırılmaları yapıldığında istatistiksel olarak anlamlı bir fark bulundu (p<0,05).
Sonuç: Hasta bakım kalitesinin artması için hemşirelerin zaman yönetimini aktif olarak kullanmalarına ihtiyaç vardır. Bunun için hemşirelerin konu ile ilgili teorik eğitimlerinin yanı sıra, görsel öğrenme teknikleri ve simülasyon uygulama yöntemleri kullanılarak bilgileri pekiştirilmelidirTime management is defined as the planning and organization process to determine needs, to establish goals and objectives and to identify priority issues. The use of time management by nurses, one of the important team members of the health care system, ensures continuity of patient care and treatment, and allows the efficient planning of the time dedicated to the patient care, to its fullest extent. The highest level of quality in patient care is aimed by increasing the knowledge and awareness about time management in the clinical field of nurses.
Objective: This study was planned to evaluate the level of achievement of nurses in terms of time management.
Materials and Methods: The study was conducted with 151 nurses working in the hospital and agreeing to participate in the research. With the institution permit and approval of the ethics committee, the data were collected through questionnaire. The results of the questionnaires were analyzed using the SPSS 22.0 program.
There was a statistically significant difference (p<0,05) by comparisons of Time Management Scale scores according to gender of nurses, education status, duration of total work in occupation, prior knowledge of time management, availability of job descriptions, most appropriate behavior type defined by nurses for themselves and the sufficiency of the time dedicated to the task.
Conclusion: To increase the quality of the patient care, nurses need to actively use time management. Therefore nurses’ theoretical training about the subject should be reinforced with the use of the visual learning techniques and the application of simulation methodsİÇİNDEKİLER
BEYAN I
TEŞEKKÜR II
İÇİNDEKİLER III-IV
SİMGELER VE KISALTMALAR V
TABLOLAR LİSTESİ VI-VII-VIII
1. ÖZET 1
2. SUMMARY 2
3. GİRİŞ VE AMAÇ 3
4. GENEL BİLGİLER 4
4.1 TANIM…………………………………………………………………….4-6
4.2 TARİHÇE…………………………………………………………………6-7
4.3 ZAMAN TÜRLERİ……………………………………………….………7-8
4.4 ZAMAN YÖNETİMİNİ ETKİLEYEN FAKTÖRLER…………………….8
4.4.1. Kişilik Yapıları ve Çalışma Alışkanlıkları 8
4.4.2. Kişinin Yetenekleri 9
4.4.3. Sosyal İlişkiler ve Kültürel Özellikler 9
4.4.4. Yönetim Anlayışından Kaynaklı Zaman Kaybı 10
4.4.5. Bilgi Sistemleri 10
4.4.6. İş Dışı Yaşam 10
4.5 ZAMAN YÖNETİMİNİN AMACI 10
4.6 ZAMAN KULLANIMINI ANALİZ ETME 12-13
4.7 ZAMAN YÖNETİMİ TEKNİKLERİNİ GELİŞTİRME 13-14
4.8 ZAMAN YÖNETİMİ YAKLAŞIMLARI 14
4.8.1 Abc (Önceliklerin Sıralanması ve Değerlerin Belirlenmesi)
Yaklaşım…………………………………………………………………….14
4.8.2 Zaman Yönetimi 101 (Beceri) Yaklaşımı 14
4.8.3 Kendini Akıntıya Bırak” (Uyum ve Doğal Ritimler) Yaklaşımı 14
4.8.4 Kendini Toparla” (Düzenli Yaşam) Yaklaşımı 15
4.8.5 İyileştirme (Rehabilitasyon/Özbilinç) Yaklaşımı .….15
4.8.6 Savaşçı Yaklaşım ………………………………………………….15
4.8.7 Hedef Belirleme (Başarı) Yaklaşımı ……15
4.8.8 Sihirli Araç (Sistem ve Teknoloji) Yaklaşımı 15
4.8.9 Zaman Yönetiminde Pareto (Konsantrasyon / Yoğunlaşma) İlkesi 16
4.9 ZAMAN TUZAKLARI VE ETKİN ZAMAN YÖNETİMİ TEKNİKLERİ………………………………………………………16-18
4.9.1 Amaç ve Hedefleri Belirlemek……………………………………..18
4.9.2 Masa Düzeni Ve Dosyalama Sistemi Oluşturma ….19
4.9.3 İletişim Araçlarını Etkili Kullanmak 19
4.9.4 Yetki Devrini Yaygınlaştırmak 20
4.9.5 Etkin Bir İletişim Ağı Kurma 20-22
4.10 HEMŞİRELİKTE ZAMAN YÖNETİMİ 22-26
4.11 HEMŞİRELİKTE ZAMAN YÖNETİMDE DİKKAT EDİLMESİ GEREKEN NOKTALAR……………………………………………………………….27-28
4.12 ZAMAN YÖNETİMİNDE KULLANILAN ÖLÇEKLER 28
4.12.1 Zaman Yönetimi Ölçeği 28
4.12.1.1.Zaman Planlaması (Kısa ve Uzun Vadeli Planlama)
Boyutu 29
4.12.1.2.Zaman Tutumları Boyutu 29
4.12.1.3.Zaman Harcattırıcılar Boyutu 29-30
5. GEREÇ-YÖNTEM……………………………………………………………31-34
6. BULGULAR……………………………….…………………………………35-61
7. TARTIŞMA 62-76
8. SONUÇ VE ÖNERİLER 77-84
9. KAYNAKLAR 85-90
EKLE
Effect of tai chi and qigong exercises in the patients with obstructive sleep apnea syndrome
Çalışmanın amacı, Tai Chi ve Qigong (TCQ) egzersiz eğitiminin Obstrüktif Uyku Apne'li (OUA) hastaların hastalık şiddeti üzerine etkisini araştırmak ve bu egzersizlerin uykuya etki eden diğer objektif ve subjektif parametrelerde ve yaşam kalitesinde oluşturduğu değişiklikleri incelemektir. Hafif ve orta Obstrüktif Uyku Apne Sendromu (OUAS) teşhisi konmuş 30-65 yaş arası olan 45 hasta randomize olarak iki gruba ayrıldı. TCQ grubu (n=23) 12 hafta, 3 gün/hafta, günde 1 saat fizyoterapist gözetiminde TCQ egzersiz programına alındı ve 2 gün ev egzersiz programı verildi. Kontrol grubuna (n=22) 12 hafta, 3 gün/hafta uygulamaları için ev egzersiz programı verildi. Değerlendirmeler egzersiz programına başlamadan önce ve 12. haftanın sonunda yapıldı. Hastaların uykuya ait objektif parametrelerin ölçümü polisomnografi (PSG) ile, uykunun subjektif parametrelerindeki değişimler Epworth Uykululuk Skalası (EUS) ve Pitsburg Uyku Kalitesi Ölçeği (PUKİ) ile, solunum fonksiyonlarındaki değişimler solunum fonksiyon testi (SFT) ile, sağlıkla ilgili yaşam kalitesi Kısa-Form 36 (KF-36) ile değerlendirildi. Tedavi sonunda grupların BKİ'de ve SFT'de anlamlı bir değişim olmadı. TCQ egzersiz grubunda kontrol grubuna göre PSG parametrelerinden AHİ ve Evre 2 uykusu istatistiksel olarak anlamlı azalmış, Evre 3 uykusu istatistiksel olarak anlamlı olarak artmıştır; EUS, PUKİ uyku kalitesi ve PUKİ toplam skoru anlamlı azalmıştır (p0,05). Sonuç olarak; TCQ egzersizleri ile hafif- orta OUAS olguların AHİ değerini beden kitle indeksinden bağımsız olarak düşürebilir, uykunun daha dinlendirici olmasını sağlayabilir, subjektif uyku kalitesini ve gündüz uykululuk halini iyileştirebilir. Bu sonuçlar OUAS'da TCQ egzersizlerinin konvansiyonel tedavileri destekleyici bir yöntem olabileceğini göstermiştir.The aim of the study was to investigate the effects of Tai Chi and Qigong exercises training on obstructive sleep apnea (OSA) severity and to examine the changes in the several objective and subjective parameters affecting sleep and quality of life in patients with obstructive sleep apnea syndrome (OSAS). Forty five patients with mild to moderate OSAS between the age of 30-65 were randomly divided into two groups. The study group (n=23) was assigned to Tai Chi and Qigong (TCQ) exercise program under physiotherapist supervision for 1 hour for 12 weeks, 3 days / week, and home exercise program was given for 2 days. The control group (n = 22) received home exercise program for 12 weeks, 3 days/week. Patients were assessed before and following the 12 week exercise program. Objective parameters of sleep were assessed with PSG; the subjective parameters of sleep with Epworth Sleepiness Scale (ESS) and the Pittsburg Sleep Quality Scale (PSQI); pulmonary functions with pulmonary function test (PFT), health related quality of life with Short-Form 36 (SF-36). After treatment, there was no significant change in BMI and PFT in groups. There was a statistically significantly decrease in AHI and stage 2 sleep, statistically significantly increase in stage 3 sleep in TCQ exercises group compare to control group, statistically significantly decrease in ESS, PSQI "sleep quality" and "total" score (p 0,05). As a result; TCQ exercises may reduce AHI independent from body mass index, provide more restful sleep, improve subjective sleep quality and daytime sleepiness in mild to moderate OSAS. These results have shown that TCQ exercises may be a useful adjunctive to conventional treatment in OSAS
Synthesis and thermoluminescence properties of rare earth oxides (Y, Ce-Lu) doped lithium triborate
Lithium triborate (LiB(3)O(5)) was synthesized by high temperature solid-state reaction method, and then rare earth oxides were doped into LiB(3)O(5) to enhance its thermoluminescent (TL) properties. The identification and characteristics of the obtained compounds were determined by X-ray diffraction (XRD), Fourier transform infrared (FTIR) analyses, differential thermal analyses (DTA) and scanning electron microscopy (SEM). The glow curves were obtained using a thermoluminescent (TL) reader. The results revealed that all the rare earth oxides were not good activators for lithium triborate and the obtained compounds could not be used for dosimetric applications
Comparison of Different Synthesis Methods to Produce Lithium Triborate and Their Effects on Its Thermoluminescent Property
Lithium triborate (LiB3O5) was produced by different synthesis methods, which included high-temperature solid-state reaction, microwave-assisted high-temperature solid-state reaction, and precipitation-assisted high-temperature solid-state reaction. After the synthesis, metal oxides (CuO and Al2O3) were doped into LiB3O5 to enhance its thermoluminescent (TL) properties, and the TL intensities were compared with each other. The identification and characteristics of undoped and doped LiB3O5 were determined by X-ray diffraction (XRD), Fourier transform infrared (FTIR) analyses, differential thermal analyses (DTA), scanning electron microscopy (SEM), and particle size analyzer. The glow curves were obtained by using a TL reader. The results showed that synthesis routes affected the physical and structural properties of lithium triborate, which have an important effect on its TL intensity