Design criteria of technology development zones a case study in İzmir Technology development zone

Thesis (Master)--Izmir Institute of Technology, City and Regional Planning, Izmir, 2004Includes bibliographical references (leaves: 85)Text in English; Abstract: Turkish and Englishxi, 89 leavesTechnology and information make up the most important means of strength in today.s competition for world leadership in economy and politics. With know-how in production, countries obtain a hedge in competition.The concept of .Science Park., .Research Park. or .Technopark. represents different meanings for the organizing committees and managers, and the size and requirements of countries. Whatever the meaning, contrary to .Industrial Parks. or .Free Zones., .Technology Development Zones. carries a totally different definition, with its high value contribution to the national economy through Research and Development (R&D), and supports universities in education and research facilities and rapid knowledge transfer to industry.Despite its economic instability, Turkey has obtained a strong position in the world economy as a developing country. The global economic scenario and Turkey's industrial development show an increase in the R&D functions within firms that want to achieve a competitive position in global markets as well as in the requirement for innovative developments. Technology Development Zones have an attribute that provides an effective platform for interaction between universities and industrial organizations.The aim of this research is to determine design principles of Technology Development Zones defined with The Law numbered 4691, by a contemporary point of view; and to design Izmir Technology Development Zone with respect to these principles.For this purpose, the subject was approached from two different points of view: one being the definitions and legal differences in understanding and defining the concept, the other being requirements and capacities that are being investigated by surveying the existing examples. Although, the case-study area effects national economy in general, more emphasis will be given on industry- university relationship in Izmir because of its location, a pre-research investigating the site on all viewpoints was done for utilizing the site.s potential in max level

Bir Üniversite Hastanesinde Dâhilî Birimlerde Görevli Hekimlerin Fitoterapiye İlişkin Genel Tutum ve Görüşlerinin İncelenmesi: Kesitsel Araştırma

Amaç: Bitkisel ürünler ile tedavi (fitoterapi), günümüzde gerek hekimler ve sağlık çalışanları gerekse hastalar tarafından giderek artan düzeyde kullanılmaktadır. Bu çalışmada, hekimlerin fitoterapiye ilişkin genel tutum ve görüşlerinin incelenmesi amaçlanmıştır. Gereç ve Yöntemler: 1 Mart-10 Mayıs 2021 tarihleri arasında, Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi dâhilî birimlerinde görev yapan 150 hekim çalışmaya dâhil edildi. Katılımcılara, 1. bölümde demografik verilerini, 2. bölümde fitoterapi hakkında genel bilgilerini ve tutumlarını, 3. bölümde ise fitoterapinin uygulanabilirliği ve tedavide kullanımı hakkında görüşlerini değerlendirmeyi amaçlayan toplam 28 sorudan oluşan anket uygulandı. Bulgular: Yüz elli katılımcının 73’ü asistan, kalan 77 kişi uzman, doçent ve profesör olarak değişmekte olup; %42,7’si erkek, %57,3’ü kadındı. Yaş ortalaması 33,13±7,63 yıl idi. Katılımcıların sadece %8,7’si fitoterapi ile ilgilendiğini ifade etti. Hekimlerin karşı olma veya ilgilenmeme sebeplerinin başlıcaları, fitoterapinin kanıtlanmış bir tedavi olmadığını düşünmeleri (%60), hastaların önerilen tedaviyi bilinçsiz kullanacağı endişesi (%52), yasal düzenlemenin yetersiz olması (%46), sadece plasebo etkisi olabileceği (%20) ve zararlı yan etkilerinin olabileceği (%12,7) düşüncesidir. Sonuç: Mesleki tecrübe ile fitoterapi uygulamaya eğilim arasında fark yoktu. Öğretim elemanları ile asistan hekimlerin fitoterapi sertifikasyon programına katılma oranları arasında anlamlı fark yok iken, fitoterapi yüksek lisans eğitimi alma oranları arasında istatistiksel olarak anlamlı fark saptandı. Tüm katılımcılar fitoterapi ürünlerinin yasal düzenleme ile takip edilmesi gerektiğini savunmuştur