5 research outputs found
A Rare Complication of Chronic Otitis Media: Cerebellar Abscess
Chronic otitis media (COM) and its associated complications are currently less common because of the popularity of imaging modalities such as computed tomography and magnetic resonance imaging and the increased use of antibiotics. Patients can be treated without any complications owing to early diagnosis. Despite all these new developments and opportunities, complications of autogenous cerebellar abscess may develop and be fatal. In this case report, we present our own clinical experience regarding a patient with cerebellar abscess as a complication of COM
TROMBOSİT ZENGİN PLAZMA (PRP) ve DEKSAMETAZON ENJEKSİYONUNUN VOKAL KORD HASARI SONRASI SKAR OLUŞUMUNA ETKİLERİNİN TAVŞANLARDA KARŞILAŞTIRILMASI
Dündar G., Comparison of the Effects of Platelet Rich Plasma (PRP) and Dexamethasone Injection on Scar Formation After Vocal Fold Injury in Rabbits. Hacettepe University Faculty of Medicine, Department of Otolaryngology, Thesis, Ankara, 2021.
Treatment of vocal fold scar is difficult and costly. The effects of many molecules and biomaterials on wound healing are investigated in animal experiments in which vocal fold damage is induced. Although Platelet Rich Plasma (PRP) has been used in different clinical disciplines due to its regeneration and enhancing the healing effects in recent years, its effects on the healing process after vocal fold injury are not fully identified yet. Although dexamethasone injection is frequently used in clinical practice to prevent scar formation after vocal fold injury, the results obtained are controversial. In this study, an animal experiment was planned to investigate whether PRP injection would make more histopathological contribution to the prevention of scar formation after vocal fold injury, as compared to dexamethasone injection. Electrocautery was applied to damage the right and left vocal folds of 12 New Zealand rabbits. PRP obtained from the rabbits' own blood was injected into the right vocal fold, and dexamethasone was injected into the left vocal fold. After 8 weeks, the experimental animals were euthanized, and the levels of inflammatory cell infiltration, vascularization, collagen, elastin, and hyaluronic acid were compared in histopathological evaluation. In statistical comparison of histopathological data obtained; in terms of plasma cell infiltration, vascularization, edema, and vascularization parameters in fibrosis, statistically significant results were obtained in favor of the PRP group. Complications such as foreign body reaction and necrosis were not observed after PRP and dexamethasone injection. Although the difference between collagen and elastin molecules, which are critical in vocal fold scar healing, was more positive in favor of PRP, no statistically significant result was revealed in the statistical evaluation. Conclusion: PRP injection in rabbits with vocal fold damage is at least as useful as dexamethasone injection in preventing scar formation by regulating the reactions taking place during the wound healing phase. Although it does not show a distinct advantage in the comparison, there are histopathological results showing that certain doses may positively affect the formation of healthy tissue in damaged areas of the vocal fold. PRP injection after vocal fold injury provided more anti-inflammatory response from dexamethasone. However, this effect did not have as great an effect as expected on the levels of collagen and elastin, which are the main molecules involved in vocal fold scar formation. There is a need for new studies in which PRP is applied at different doses and times after vocal fold injury, and its effects on different molecules involved in the vocal fold injury phase are questioned.Dündar G., Trombosit Zengin Plazma (PRP) ve Deksametazon Enjeksiyonunun Vokal Kord Hasarı Sonrası Skar Oluşumuna Etkilerinin Tavşanlarda Karşılaştırılması. Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi KBB Anabilim Dalı, Uzmanlık Tezi, Ankara, 2021.
Vokal kord skarının tedavisi zorlu ve maliyetlidir. Vokal kord hasarı oluşturulan hayvan deneylerinde pek çok molekülün ve biyomateryalin yara iyileşmesine etkileri araştırılmaktadır. Trombosit Zengin Plazma (PRP), farklı klinik disiplinlerde rejenerasyonu ve iyileşmeyi arttırıcı etkileri nedeniyle son yıllarda oldukça popüler olarak kullanılmakla birlikte; vokal kord hasarı sonrası iyileşme sürecine etkileri henüz tam olarak bilinmemektedir. Vokal kord hasarı sonrası skar oluşumunun engellenmesinde deksametazon enjeksiyonu klinik pratikte sıkça kullanılmasına rağmen elde edilen sonuçlar tartışmalıdır. Bu çalışmada, vokal kord hasarı sonrasında skar oluşumunun engellenmesinde PRP enjeksiyonunun; deksametazon enjeksiyonundan histopatolojik olarak daha fazla katkı yapıp yapmayacağını araştırmak üzere bir hayvan deneyi planlandı. Toplam 12 adet Yeni Zelanda tavşanının sağ ve sol vokal korduna elektrokoterle hasar oluşturuldu. Sağ vokal korda tavşanların kendi kanlarından elde edilen PRP, sol vokal korda deksametazon enjeksiyonu yapıldı. 8 hafta sonra deney hayvanlarına ötenazi yapıldı ve histopatolojik değerlendirmede enflamatuar hücre infiltrasyonu, vaskülarizasyon, kolajen, elastin, hiyalüronik asit seviyeleri karşılaştırıldı. Elde edilen histopatolojik verilerin istatistiksel karşılaştırılmasında; plazma hücresi infiltrasyonu, vaskülarizasyon, ödem, fibrozis içerisinde vaskülarizasyon parametrelerinde PRP grubu lehine istatistiksel anlamlı sonuçlar alındı. PRP ve deksametazon enjeksiyonu sonrasında yabancı cisim reaksiyonu ve nekroz gibi komplikasyonlar izlenmedi. Vokal kord skar iyileşmesinde kritik öneme sahip kolajen ve elastin molekülleri arasında bulunan fark; PRP lehine daha olumlu olsada istatistiksel değerlendirmede anlamlı sonuç bulunmadı. Sonuç: Vokal kord hasarı oluşturulan tavşanlarda PRP enjeksiyonu, yara iyileşmesi fazında gerçekleşen reaksiyonları düzenleyerek skar oluşumunun engellenmesinde en az deksametazon kadar faydalı bir moleküldür. Yapılan karşılaştırmada vokal kordun hasar almış bölgelerinde belli dozlarda sağlıklı doku oluşumuna olumlu etki edebileceğine dair histopatolojik sonuçlar vardır. Vokal kord hasarı sonrası PRP enjeksiyonu yapılması deksametazondan daha fazla anti-enflamatuar yanıt elde edilmesini sağlamıştır. Ancak bu etki, vokal kord skar oluşumunda rol oynayan başlıca moleküller olan kolajen ve elastin seviyelerinde beklenildiği kadar büyük bir etki yaratmamıştır. Vokal kord hasarı sonrası PRP’nin farklı dozlarda ve zamanlarda uygulandığı ve vokal kord hasar oluşumu fazında görev alan farklı moleküllere olan etkilerinin de sorgulandığı yeni çalışmalara ihtiyaç duyulmaktadır
Diagnosis of intracranial calcification and hemorrhage in pediatric patients: Comparison of quantitative susceptibility mapping and phase images of susceptibility-weighted imaging
Purpose: To prospectively compare the diagnostic capabilities of quantitative susceptibility mapping (QSM) with those of phase images of susceptibility-weighted imaging (SWI) in the detection and differentiation of intracranial calcification and hemorrhage in pediatric patients