29 research outputs found

    EDTA INDUCED PSEUDOTHROMBOCYTOPENIA IN A PATIENT WITH HEPATITIS A INFECTION

    Get PDF
    Pseudotrombositopeni kanama riskinde artışa neden olmayan ve trombosit transfüzyonu gerektirmeyen bir iyatrojenik laboratuar fenomenidir. Etilendiaminotetraasetik asid'e (EDTA) bağlı pseudotrombositopeni, otomatik kan sayımında yalancı olarak trombosit sayısındaki azalmayı tanımlamaktadır. Kan örneklerinin EDTA ile antikoagule edilmesi sonucunda normal kişilerde oluşabileceği gibi farklı hastalıkların seyrinde de gözlenebilmektedir. Bu yazıda hepatit A infeksiyonu seyrinde gözlenen bir EDTA bağımlı pseudotrombositopeni olgusu sunulmuştur. Olgu halen devam eden pseudotrombositopeni nedeniyle izlenmektedir. Pseudothrombocytopenia is an iatrogenic laboratory phenomenon that does not increase the risk of bleeding or the need for platelet transfusion. The term ethylenediaminotetraacetic acid (EDTA) induced pseudothrombocytopenia, defines false low platelet count when measured with automatic counters. It may occur in both normal individuals and patients with a variety of diseases when their blood samples are anticoagulated with EDTA. Here we report a patient with EDTA induced pseudothrombocytopenia during the course of hepatitis A infection. The patient is still being followed up with pseudothrombocytopenia

    Endoscopic Management of the Difficult Bile Duct Stones: A Single Tertiary Center Experience

    Get PDF
    Background. Most common bile duct (CBD) stones can be removed with standard techniques using endoscopic retrograde cholangiopancreatography (ERCP), but in some cases additional methods are needed. In this study we aimed to investigate the management of patients with difficult stones and the factors that affect the outcome of patients that have undergone periodic endobiliary stenting. Materials and Methods. Data of 1529 patients with naive papilla who had undergone ERCP with an indication of CBD stones was evaluated retrospectively. Stones that could not be removed with standard techniques were defined as “difficult stones.” Cholangiograms of patients who had difficult stones were revised prospectively. Results. Two hundred and eight patients (13.6%) had difficult stones; 150 of these patients were followed up with periodic endobiliary stenting and successful biliary clearance was achieved in 85.3% of them. Both CBD (p<0.001) and largest stone size (p<0.001) were observed to be significantly reduced between the first and the last procedure. This difference was even more significant in successfully treated patients. Conclusions. Periodic endobiliary stenting can be used as an effective treatment for patients with difficult stones. Sizes of the CBD and of the largest stone are independent risk factors that affect the success rate

    Linder hipotezi: “Türkiye’nin dış ticareti için ampirik bir analiz”

    No full text
    The Linder hypothesis implies that international trade occurs between countries that have similar level of per capita income with similar demand structure. Therefore, in empirical studies the absolute value of per capita income differences of the countries is defined as Linder (explanatory) variable. Linder hypothesis is supported if trade intensity increases as per cap- ita income differences of the countries decrease. In this paper, the empirical validity of the Linder hypothesis is tested for Turkey;amp;#8217;s bilateral trade with its 30 major trading partners using panel data analysis for the period 1995-2011. Furthermore, this analysis is elaborated by using the gravity type panel data model to test Linder effect on Turkey;amp;#8217;s bilateral trade only with countries of the similar income level (based on the classification of the World Bank: Upper middle income- 16 countries) for the same period. The results of both tests show a significant effect of Linder variable on Turkey;amp;#8217;s import intensity, but do not support the hypothesis on the export side.Linder hipotezi, uluslararası ticaretin büyük ölçüde kişi başına gelir düzeyleri yakın, benzer talep yapılarına sahip olan ülkeler arasında gerçekleştiğini ileri sürmektedir. Bu nedenle, bu alanda yapılan ampirik çalışmalarda Linder değişkeni, dış ticaret yapan ülkelerin kişi başına düşen gelirleri arasındaki farkla temsil edilmektedir. Bu gelir farkı azaldıkça ülkelerin ticaret yoğunluğunun artması Linder hipotezini desteklemektedir Bu çalışmada, 1995-2012 döneminde Türkiye’nin önemli ticari partneri olan 30 ülkeyle karşılıklı ticaretinde Linder hipotezinin geçerliliği sınanmıştır. Ayrıca, kişi başına gelir düzeylerine göre bu ülkelerin sınıflandırılması, Dünya Bankası’nın sınıflandırması dikkate alınarak yapılmış ve sadece Türkiye’yle aynı gelir grubunda (Üst Orta Gelirli Ülkeler-16 ülke) yer alan ülkelerle dış ticaretinde Linder Hipotezi tekrar test edilmiştir. Türkiye ve dış ticaret ortağı ülkeler arasındaki ticaretinin test edilmesinde “Toplam Linder Talep Etkisini” gösteren çekim modeli (gravity type model) ve panel veri analizi kullanılmıştır. Her iki analizin sonuçları Linder değişkeninin Türkiye’nin ithalat yoğunluğu üzerinde belirgin bir etkisi olduğunu ortaya koyarken, ihracat yönüyle hipotezi desteklememektedi

    BİREYSEL KREDİLERDEKİ ARTIŞIN DIŞ TİCARET AÇIĞI ÜZERİNE ETKİLERİ: TÜRKİYE ÖRNEĞİ

    No full text
    Bu çalıGmada, 2003-2019 döneminde bireysel krediler ile dıG ticaret açıkları arasındaki iliGki diğer kontrol değiGkenlerinin de varlığı altında ekonometrik analiz yöntemleri kullanılarak çeyreklik veriler ile incelenmiGtir. DeğiGkenler ARDL sınır testine tabi tutulmuG ve dıG ticaret açıklarının bireysel kredi hacmine olan duyarlılığı uzun ve kısa dönemde test edilmiGtir. Bulgularımız, bireysel kredi toplamındaki artıGların uzun dönemde dıG ticaret açığını arttırdığını, ticari kredilerdeki artıGın ise açığı azalttığını göstermektedir. Bireysel kredilere ait alt ürünler bazında ise ihtiyaç ve taGıt kredilerindeki artıGın dıG ticaret açığını uzun dönemde arttırdığı sonucuna ulaGılmıGtır. Konut kredileri ve kredi kartı artıGının ise dıG ticaret açığı üzerinde istatistiki olarak anlamlı bir etkisi tespit edilmemiGtir

    Ortaöğretim Türk Dili ve Edebiyatı Dersinde Eğitim Bilişim Ağı%252339%253Bnın Kullanımına Yönelik Öğrenci Görüşlerine Yönelik Bir Durum Çalışması

    No full text
    Bu araştırmanın amacı Tuuml%253Brk dili ve edebiyatı dersi eğitim-ouml%253Bğretim suuml%253Brecinin etkililiğinin arttırılması iccedil%253Bin Eğitim Bilişim Ağının (EBA) kullanılmasıyla ilgili ortaouml%253Bğretim ouml%253Bğrencilerinin gouml%253Bruuml%253Bşlerini almaktır. Bu amaccedil%253Bla araştırmada nitel araştırma youml%253Bntemlerinden durum ccedil%253Balışması deseni kullanılmıştır. Araştırmanın ouml%253Brneklem grubunu Tuuml%253Brkiye%252339%253Bnin batısında yer alan bir ilde 2012 yılından beri Fatih Projesi kapsamında eğitim veren, Millicirc%253B Eğitim Bakanlığına bağlı bir liseden seccedil%253Bilen ortaouml%253Bğretim ouml%253Bğrencileri oluşturmaktadır. Araştırmada veri toplama aracı olarak yarı yapılandırılmış gouml%253Bruuml%253Bşme formu kullanılmıştır. Araştırmada elde edilen veriler iccedil%253Berik analizi yapılarak değerlendirilmiştir. Araştırmada ouml%253Bğrencilerin Tuuml%253Brk dili ve edebiyatı dersinde yaşadıkları sorunlara ve EBA%252339%253Bnın ders uuml%253Bzerindeki etkilerine değinilmiştir. Ouml%253Bğrenciler, genellikle Tuuml%253Brk dili ve edebiyatı dersinde yabancı souml%253Bzcuuml%253Bklerin ve ezbere dayalı ifadelerin sıklıkla bulunması nedeniyle ouml%253Bğrenme guuml%253Bccedil%253Bluuml%253Bğuuml%253B yaşamaktadır. Ouml%253Bğrenci gouml%253Bruuml%253Bşlerine gouml%253Bre ğitim Bilişim Ağı dersi gouml%253Brsel ve işitsel iccedil%253Beriklerle eğlenceli hale getirerek ouml%253Bğrenmeyi kalıcılaştırmaktadır. Alanyazın incelendiğinde Tuuml%253Brk dili ve edebiyatı dersinde EBA%252339%253Bnın kullanıma youml%253Bnelik bir ccedil%253Balışma olmadığı gouml%253Bruuml%253Blmuuml%253Bştuuml%253Br

    TÜRKİYE’NİN BÖLGESEL EKONOMİK ÖRGÜTLERLE İHRACATI ÜZERİNE ÇEKİM MODELİ UYGULAMASI: AB DIŞINDA ALTERNATİFLER MÜMKÜN MÜ?

    No full text
    Küreselleşme ile uluslararası ticarette engeller azaltılmış, ülkeler arasındaki ticari ilişkiler güçlenmiştir. 1980 sonrası bölgeselleşme süreci hız kazanmış, yeni dünya düzeninde ticari blokların oluşmasına neden olmuştur. Bu durum Türkiye’nin hangi ticari blokta yer alacağı sorusunu gündeme getirmiştir. Bu çalışmada Çekim Modeli Türkiye’nin farklı bölgesel ekonomik örgütlerle ihracatı üzerine kullanılmış ve Türkiye için AB dışında başka güçlü alternatiflerin olup olmadığı sorgulanmıştır. Modelde dünya ekonomisinde önemli paylara sahip olan bölgesel entegrasyonlardan AB, NAFTA, APEC, ASEAN, GCC ve AEC bağımsız değişkenler olarak seçilmiştir. Elde edilen sonuçlar Türkiye’nin dış ticaretinde AB’nin vazgeçilmemesi gereken bir partner olduğu ancak aynı zamanda Asya, Ortadoğu ve Afrika ülkeleri ile ticari ilişkilerini geliştirilmesi gerektiğini göstermektedir. Ayrıca imzalanan serbest ticaret anlaşmaları (STA) ve GB’nin ihracat üzerinde olumlu etkileri olduğu ancak GB’nin etkisinin daha fazla olduğu yönündedir.With globalization, the barriers on international trade have been reduced and commercial relations among countries have strengthened. in the post 1980 period, regionalization process accelerated and led to the formation of trade blocs in the new world order. This situation has raised the question of which trade bloc Turkey will take part in. in this paper, Gravity Model is used on Turkey’s exports with different regional economic organizations and it is questioned whether there are any strong alternatives to EU. in the model EU, NAFTA, APEC, ASEAN, GCC and AEC are chosen as dependent variables since these regional integrations have significant shares in the world economy. the results show that the EU seem to be an indispensable partner for Turkey but Turkey’s trade relations with Asian, Middle East and African countires need to be further improved. Moreover, the free trade agreements (FTA) and CU have positive effects on Turkey’s exports, but still CU’s effect is more significant

    Türkiye'de Kredi Hacmi ve Cari Açık İlişkisi Üzerine Bir İnceleme

    No full text
    Following the 2008 global financial crisis, Turkey's current account deficit has deteriorated due to a rapid growth of total credit volume and the appreciation of domestic currency. In 2010, the Central Bank of Turkey implemented a new monetary policy to improve domestic financial stability. The new policy was designed to maintain a sustainable current account deficit by reducing total domestic credit volume. The aim of this paper is to explore the impact of the domestic credit volume on Turkey's current account deficit. The relationship between the credit growth and current account is analyzed by using quarterly data over the period 1998:1-2013:1. An econometric VECM technique and Granger Causality tests are used to analyze and to detect the long-run relationship between variables. Our findings indicate that the total credit growth has a limited but an adverse effect on the current account deficit.2008 küresel krizinden sonra Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası, 2010 yılında kredilerin hızlı büyümesi ve Türk Lirası'nın aşırı değer kazanması nedeniyle, cari dengenin bozulma eğilimine girmesi üzerine makro finansal risklerin azaltılması konusuna odaklanmıştır. Bu amaçla yeni bir para politikası uygulanmaya başlanmıştır. Söz konusu uygulama kredi genişlemesini yavaşlatarak, cari açığın sürdürülebilirliğinin sağlanmasına yöneliktir. Bu politika değişikliğinden yola çıkarak, çalışmada, 2001 yılından sonra Türkiye'nin en önemli ekonomik sorunlarından biri olan cari açığın, kredi hacmindeki artıştan ne şekilde etkilendiği saptanmaya çalışılmıştır. Bu kapsamda 1998:1-2013:1 dönemi üç aylık verileri yardımıyla cari açık ve toplam kredi büyüklüğü değişkenleri arasındaki uzun dönemli ilişkiler Vektör hata düzeltme modeli ile analiz edilmiş; ayrıca değişkenler arasındaki nedensellik ilişkileri belirlenmiştir. Bulgularımız, kredi hacmindeki artışın, cari açığı artırdığını; ancak sınırlı bir etkisinin olduğunu ortaya koymaktadır
    corecore