8 research outputs found

    The Eu’S Black Sea Synergy

    Get PDF
    DergiPark: 326386trakyasobedToday the European Union is a Black Sea power, because of full membership of Bulgaria and Romania, accession negotiations with Turkey, close relations with Russia, Ukraine, Belarus and Moldova. In the meantime the region is strategically so important fort he EU’s interests, due to the frozen conflicts, oil and gas transportation, and economic and commercial advantages. For that reason, the Union adopted a Black Sea Snergy. In that approach, the EU desires to develop its relations with the regional organizations, such as BSEC, as well as to provide additional technical and financial assistance to the regional statesBulgaristan ve Romanya’nın tam üye olması, Türkiye ile tam üyelik müzakerelerini yürütmesi ve Rusya, Ukrayna, Beyaz Rusya ve Moldova ile yürüttüğü yakın ilişkilerden ötürü, Avrupa Birliği, günümüzde Karadeniz bölgesinde etkin bir güç haline gelmiştir. Dondurulmuş çatışmalar, petrol ve doğal gaz taşımacılığı ve ekonomik ve ticari avantajlarından dolayı, bölge, Avrupa Birliği’nin çıkarları için hayati önem arz etmektedir. Bu sebepten ötürü, Birlik, Karadeniz Sinerjisi yaklaşımını üretmiştir. Bu yaklaşıma göre, Birlik, Karadeniz Ekonomik İşbirliği Örgütü gibi bölgesel örgütler ile ilişkilerini geliştirmeyi ve bölge devletlerine teknik ve mali yardımda bulunmayı arzu etmektedi

    The United Nations Protection Force in former Yugoslavia (UNPROFOR): A Case study for future peace-keeping operations

    No full text
    Ankara : Department of International Relations and Institute of Economics and Social Sciences, Bilkent University, 1994.Thesis (Master's) -- -Bilkent University, 1994.Includes bibliographical references.This study aims to analyze the institution of peace-keeping and tries Ic illustrate nevvrequiremeTrts'for'peaoe-keeping'Dperatiahs in Ihe^’post-Cbrci' War'era' througn' the explanation and examination of the United Nations Protection Force in Former ViK;'>s!ayia (UNPROFOR). Although Dag Hammarskjöld stated that the peace-keeping operations functioned within the framework of Chapter *six-and-ha!f' of the UN Charter during the Cold War era. permanent members of the United Nations mainly used them to deal with local and regional conflicts rather than employing coercive measures within the framework of Chapter VII in order to cool off and localize the conflicts and to prevent third party involvement. UNPROFOR has implied that the institution of peace-keeping s.hould be transformed into a new structure in order to provide ar; ansv/er to the require:v-nts of li'i;·.· post-Cold War era. Because, the conflicts have betxjms much more complicated than those during the Cold War era, and the parties have also become much more intricate. Thus, continuation of the traditional peace-keeping structure may not be sufficient to deal with the inter-ethnic and intra-state conflicts in the post-Cold War era in order to maintain international peace and security.Efegil, ErtanM.S

    The Ak Party's Middle East Policy and Reviews of the American Administration and Western Scholars on the Policy

    No full text
    AK Party government, which came to power in 2002, has pursued a more active foreign policy in the Middle East. Until 2012, it is observed that there is a harmony between foreign policy principles of the Western countries and those of Turkey about the Middle East. However after the emergence of internal fighting in Turkey, the western countries and experts have begun to cricitize the Turkey's Middle East policy in a radical way. The Western countries and experts do not approve the Turkey's New Middle perspective, its relations with the Syrian radical groups (like al-Nusra), its negative attitude toward the PYD and its close contacts with regional Sunni groups (like Muslim Brothershood). Although Turkey do not agree with these criticisms, its some behaviors have reinforced their perceptions. Nonetheless, deterioration of the bilteral relations is temporary. Fundamentally USA continues to see Turkey as its strategically important regional ally

    Analysis of the AKP Government's Policy Toward the Kurdish Issue

    No full text
    The Kurdish issue emerged as a result of the Kemalist modernization policy. For many years Kurds and other groups were forced to absorb Turkish values and culture instead of developing their own local identities. For this reason, Kurdish uprisings occurred. By describing these uprisings as ethnic separatist movements, the government authorities instituted military measures against Kurdish groups in order to suppress their demands. But, for the first time in 1992 former President Turgut Ozal accepted the reality of the Kurdish issue rather than describing it as an ethnic separatist movement. Accordingly, he suggested taking social, political and cultural measures as supplements to military operations. Ozal's approach has been seriously taken up by the AKP government. As opposed to traditional policy, the existing government has noted that the problem emerged from violation of democratic rights of Kurdish people by state authorities and advocated that serious measures be taken to improve the socio-economic conditions in Southeastern Anatolia. The AKP government took considerable steps to improve democratic conditions in Turkey despite the PKK attack on the Dalca gendarme station on October 21, 2007. Permission to freely use the Kurdish language and changing the names of some towns back to original Kurdish were some of the results. But the military elites, the opposition parties - the CHP and the MHP - and the Kurdish-originated PDP party opposed the government's policy. Still, in order to find a peaceful solution to the question, the government has to make fundamental constitutional amendments in order to improve conditions and guarantee the rights of Kurdish people. In the meantime, it has to take serious steps to improve socio-economic conditions in the region as well as disarm the PKK terrorists

    Ak Parti Hükümetinin Ortadoğu Politikası ve ABD Yönetimi İle Batılı Uzmanların Eleştirileri

    No full text
    2002 yılında iktidara gelen AK Parti hükümeti, Orta Doğu’da daha aktif dış politika izlemiştir. 2012 yılına kadar, Batılı ülkeler ile Türkiye’nin Orta Doğu politikalarının temel ilkelerinde bir uyum göz­lemlenmektedir. Ancak Suriye’de ayaklanmaların başlamasıyla birlikte, Türkiye’nin bölge politikaları, Batılı ülkeler ve uzmanlar tarafından daha radikal bir şekilde eleştirilmiştir. Batılı ülkeler ve uzmanlar, Türkiye’nin “Yeni Orta Doğu anlayışı”nı, Suriye’deki radikal gruplar (el Nusra gibi) ile ilişkilerini, PYD’ye yönelik “olumsuz” yaklaşımını ve bölgedeki Sünni gruplar (Müslüman Kardeşler gibi) ile kur­duğu yakın teması uygun görmemektedir. Aslında Türkiye, Batılı ülkelerin eleştirilerini kabul etme­se de, bazı davranışları ile Batılıların algısını pekiştirmektedir. Yine de, karşılıklı ilişkilerin soğuması dönemseldir. Temelde ABD, Türkiye’yi bölgedeki önemli müttefiki olarak görmeye devam etmektedir

    RUSYA - AVRUPA BİRLİĞİ EKSENİNDE, TÜRKİYE'NİN ENERJİ POLİTİKASININ ANALİZİ

    No full text
    Türkiye'nin enerji politikasının amacı, Türkiye'yi bölgenin önemli enerji terminali haline getirmektir. Bu amaçla, Türkiye, Doğu - Batı ve Kuzey - Güney enerji koridorları bağlamında Rusya ve Batılı devletler tarafından ortaya atılan uluslararası projelere açık destek vermektedir. Bu bağlamda, bir yandan Nabucco projesine ortak olarak iştirak eden Türkiye, diğer yandan Rusya'nın Karadeniz'deki kendisine ait münhasır ekonomik bölgesinde sismik araştırma yapmasına izin vermektedir. Türkiye'nin mevcut yaklaşımı, Avrupa Birliği'nin yaklaşımı ile benzerlik göstermektedir. Fakat Rusya daha çok emperyalist anlayışla hareket ederek, dünya enerji sektörünü kontrolü altına almayı arzu etmektedir. ABD ise, Kuzey - Güney hattına ilişkin girişimleri temkinli şekilde karşılarken, Nabucco projesine açık destek vermektedir. Türk yetkililerin, Türkiye'nin küresel güç haline geldiği yönündeki açıklamaları da, erken söylenilmiş beyanatlardır. Fakat Batılı ülkelerin enerji talepleri düşünüldüğünde, Türkiye, kaçınılmaz olarak, bölgenin en önemli enerji terminali haline gelecektir

    Foreign and Security Policy Diversification in Eurasia: Issue Splitting, Co-alignment, and Relational Power

    No full text
    corecore