3 research outputs found

    Bariatrik cerrahi uygulanan hastalarımızda preoperatif RDW yüzdesinin kilo kaybı tahmini ile olan ilişkisinin retrospektif incelenmesi

    No full text
    Giriş: Morbid obezite tüm dünyada yaygın bir sağlık sorunu olarak karşımıza çıkmaktadır. Çağımızda, sosyokültürel hayatı engelleyip, mortalite ve morbiditeyi arttıran, bireylerin yaşam kalitesini düşüren önemli bir problemdir. Diyet, egzersiz ve medikal tedavi ile kalıcı başarılı sonuçlar alınamamıştır. Bu nedenle obezite cerrahisi gündeme gelmiştir. Fakat hangi hastanın bu cerrahiden fayda sağlayacağı açık değildir. Bununla ilgili net bir prediktif değer henüz ortaya konmamıştır. Biz de çalışmamızda eritrosit dağılım hacminin (RDW) kilo kaybı üzerine prediktif bir değer olup olmadığını değerlendirdik. Metot: Çalışma öncesinde etik kurul onayı alınmış olup, Haziran 2011 – Haziran 2019 tarihleri arasında Ege Üniversitesi Genel Cerrahi Anabilim Dalı'nda morbid obezite nedeniyle bariatrik cerrahi uygulanan hastalar retrospektif olarak ele alındı. Daha önce başka bir bariatrik cerrahi prosedür uygulanıp revizyon uygulanan hastalar ile intragastrik balon uygulaması yapılan hastalar çalışma dışı bırakıldı. Yaş, cinsiyet, komorbidite durumu, preoperatif ve kontrollerdeki vücut kitle indeksi (VKİ), operasyon türü, ve tekrar kilo alımı değerlendirildi. VKİ değerleri ile Fazlalık VKİ Kaybı (FVKİK) hesaplandı. RDW değeri ile olan ilişki istatistiksel olarak incelendi. İstatistiksel analiz için SPSS v25.0 programı kullanıldı. p değeri 0,05'in altında anlamlı kabul edildi. Bulgular: Çalışmaya 143 hasta katıldı. 32 hasta erkek, 111 hasta kadın idi. VKİ'ne bakıldığında ortanca değer erkekler için 46,2 kg/m2 (35,6-59,1 kg/m2), kadınlar için 47,2 kg/m2 (36-57,6 kg/m2) olarak saptandı. Hastaların ortanca yaş değeri 38 (17-68), ortanca RDW değeri %14,2 (%12-%19,7) idi. RDW ile FVKİK değerleri arasındaki ilişki Spearman Korelasyon Analizi ile değerlendirildi. Bunun sonucunda FVKİK1, FVKİK3, FVKİK6, FVKİK18 ve FVKİKm ile RDW arasında istatistiksel olarak anlamlı korelasyon saptandı (sırasıyla p=0,024, p=0,023, p=0,002, p=0,027, p=0,001). Korele olan değerler ile RDW yüzdeleri gruplandırılarak tekrar incelendi. FVKİKm, FVKİK3 ve FVKİK6'da RDW değeri 14,5 üstünde olan hastaların oranlarında istatistiksel anlamlılık saptandı. FVKİKm için anlamlılık değeri p=0,011, FVKİK3 için p=0,007 ve FVKİK6 için p=0,013 idi. Sonuç: Hastalarımızda bariatrik cerrahi başarı ile uygulanmış olup, tüm hastalarımızda kilo kaybı sağlanmıştır. RDW, bariatrik cerrahi sonrası takip eden yıllarda maksimum kilo kaybına ulaşma oranının (FVKİKm) bir öngörüsüdür. Klinik olarak faydalı, prognostik bilgi sağlayabilen, yeni bir preoperatif biyobelirteçtir. Fakat RDW, sadece prediktif olarak kullanılabilir. RDW ile kilo kaybı arasında mekanizma açık değildir. Bununla ilgili daha çok çalışmaya ihtiyaç vardır
    corecore