32 research outputs found

    Factor V G1691A (Leiden) is a major etiological factor in Egyptian Budd-Chiari syndrome patients

    Get PDF
    Objective: Budd-Chiari syndrome is a multifactorial disease in which several prothrombotic disorders may predispose patients to the development of thrombosis at this uncommon location (hepatic veins). The aim of this study was to determine the prevalence and characteristics of inherited thrombophilia in Egyptian Budd-Chiari syndrome patients.Materials and Methods: The study included 47 Budd-Chiari syndrome patients (20 children and 27 adults). Genotyping of Factor V G1691A (Leiden), prothrombin G20210A (PT), and methylenetetrahydrofolate reductase C677T were performed using real-time PCR and fluorescence melting curve detection analysis.Results: Factor V Leiden was observed in 29 patients (61.7%). It is the only factor that caused Budd-Chiari syndrome in 18 of the patients and in 5 of the patients with inferior vena cava involvement. Myeloproliferative disease was noted in 12 (25.5%) patients, antiphospholipid syndrome in 5 (10.6%), and Behcet’s disease in 3 (6.4%). Interestingly, 3 of the children with Budd-Chiari syndrome had lipid storage disease.Conclusion: Factor V Leiden was a major etiological factor in Egyptian Budd-Chiari syndrome patients, which may have been related to the high frequency of this mutation in the study region. Factor V Leiden was also a strong thrombophilic factor and the leading cause of inferior vena cava thrombosis in these patients. Lipid storage disease should be included as a risk factor for Budd-Chiari syndrome

    The role of tumor necrosis factor-alpha -308 G/A and transforming growth factor-beta 1 -915 G/C polymorphisms in childhood idiopathic thrombocytopenic purpura

    Get PDF
    Abstract Objective: To increase our understanding of the etiology of idiopathic thrombocytopenic purpura (ITP) some cytokine gene polymorphisms were analyzed for susceptibility to the disease. The aim of this study was to investigate the role of tumor necrosis factor-alpha (TNF-α) -308 G/A and transforming growth factor-beta

    The role of tumor necrosis factor-alpha -308 G/A and transforming growth factor-beta 1 -915 G/C polymorphisms in childhood idiopathic thrombocytopenic purpura

    Get PDF
    Objective: To increase our understanding of the etiology of idiopathic thrombocytopenic purpura (ITP) some cytokine gene polymorphisms were analyzed for susceptibility to the disease. The aim of this study was to investigate the role of tumor necrosis factor-alpha (TNF-α) -308 G/A and transforming growth factor-beta 1 (TGF-β1) –915 G/C polymorphisms in the development and clinical progression of childhood ITP.Materials and Methods: In all, 50 pediatric patients with ITP (25 with acute ITP and 25 with chronic ITP) and 48 healthy controls were investigated via LightCycler® PCR analysis for TNF-α -308 G/A and TGF-β1 -915 G/C polymorphisms.Results: The frequency of TNF-α -308 G/A polymorphism was 20%, 16%, and 22.9% in the acute ITP patients, chronic ITP patients, and controls, respectively (p>0.05). The frequency of TGF-β1 -915 G/C polymorphism was 16%, 8%, and 8.3% in the acute ITP patients, chronic ITP patients, and controls, respectively (p>0.05). The risk of developing ITP and clinical progression were not associated with TNF-α -308 G/A (OR: 0.738, 95% CI: 0.275-1.981, and OR: 0.762, 95% CI: 0.179-3.249) or TGF-β1 -915 G/C (OR: 1.5, 95% CI: 0.396-5.685, and OR: 0.457, 95% CI: 0.076-2.755) polymorphisms. Conclusion: The frequency of TNF-α -308 G/A and TGF-β1 -915 G/C polymorphisms did not differ between pediatric ITP patients and healthy controls, and these polymorphisms were not associated with susceptibility to the development and clinical progression of the disease

    Bilişim teknolojileri öğretmenlerinin kodlama öğretimine ilişkin görüşlerinin incelenmesi

    No full text
    Bilgisayar Bilimleri Eğitimi, her geçen gün daha fazla sayıda ülkenin eğitim-öğretim müfredatlarına eklenen bir çalışma alanıdır. Bilgisayar Bilimleri Eğitimi Türkiye'de de birçok proje ile eğitim-öğretimde yer almaya başlamış ve yakın dönemde ortaokulların öğretim programına dâhil edilmiştir. Bu bağlamda etkili birkodlama öğretimi gerçekleştirebilmek için, öncelikle bu alanda eğitim veren öğretmenlerin görüş ve uygulamalarının dikkate alınması yerinde olacaktır. Bu araştırmanın amacı, Türkiye'de ortaokul düzeyinde Bilişim Teknolojileri eğitiminde görev alan Bilişim Teknolojileri öğretmenlerinin, kodlama öğretiminde kullandıkları araçlara, öğretim yöntemlerine ve ölçme değerlendirme yöntemlerine ilişkin görülerini ortaya koyabilmektir. Araştırma karma desende kurgulanmış olup, ilk olarak "Bilişim Teknolojileri Öğretmenlerinin Kodlama Öğretimine İlişkin Görüşleri" anketi geliştirilmiştir. Geliştirilen bu anket ile Kodla(Ma)nisa Projesi kapsamındaki 105 Bilişim Teknolojileri öğretmenindenkodlama öğretimi için kullandıkları kodlama araçları, öğretim yöntemleri, etkinlikler ve ölçme değerlendirme yöntemlerine ilişkin veri toplanmıştır. Ardından ankete ilişkin bulguları sebepleriyle birlikte ortaya koyabilmek üzere en az 3 yıldırkodlama öğretimi yapmakta olan 9 öğretmen ile yarı-yapılandırılmış görüşmeler gerçekleştirilmiştir. Araştırmanın bulgularına göre öğretmenlerin kodlama öğretiminde en çok blok tabanlı ve robotik kodlama araçlarını; gösterip yaptırma, oyun tabanlı ve dene, kurcala, öğren öğretim yöntemlerini; gerçek yaşam problemlerine çözüm üreten uygulamalar geliştirme ve oyun yazma etkinliklerini kullandıkları görülmüştür. Öğretmenler ayrıca ölçme ve değerlerlendirme için uygulama sınavı, proje ve öğrenci ürün dosyası kullanmaktadırlar. Araştırmada öğretmenler, kodlama araçlarının eğlenceli olmaları, uygulamadaki kolaylığı, görselliği, içerdiği etkinliklerin kolaydan zora sıralanması ve öğrenci seviyesine uygunluğu bakımından eğitim öğretim sürecine yarar sağladığını belirtmişlerdir. Ayrıca öğretmenlerin kodlama öğretimini, eğitsel sürecin çıktıları açısından öğrencilerde üretkenliği arttırma ve düşünme becerileri kazandırma konusundaki katkıları nedeniyle kullandıkları bulgulanmıştır. Öğretmenlerin en çok kullandıkları öğretim yöntemleri hakkındaki görüşleri irdelendiğinde ise bu öğretim yöntemlerini kullanma sebepleri olarak öğrenmeyi zenginleştirme, kalıcı öğrenme sağlaması, çevresel koşullar temalarının öne çıktığı tespit edilmiştir. Öğretmenlerin ölçme ve değerlendirme yöntemlerine karar verirken süreci değerlendirme imkanını, özdeğerlendirme imkanını ve yönetsel koşulları göz önünde bulundurdukları bulgulanmıştır.Computer Science Education is an realm of study which is added to continuously increasing number of states' educational curriculum. Computer Science Education has taken a place in education system with many projects in Turkey and also it's added to secondary school's education programmes in the recent time. Within this contex, taking in consideration opinions and implementations of teachers who provide education in this realm, will be convenient in order to perform an effective teaching of coding. The aim of this dissertation is to assert preferences in coding teaching and reasons of their preferences of the Information Technologies' teachers who take charge in education of information technologies at secondary school level. This research has been designed in composite order, at first the survey that named "Opinions of Information Technologies' Teachers on Teaching to Codify" has been enhanced. Data set collected from 105 Information Technologies Teacher who are within the scope of Kodla(Ma)nisa Project, about teaching tools that they use for coding teaching, teaching methods, activities and methodology of assessment and evaluation, has been captured via this survey which is generated before. After that, interviews with 9 Teachers who have been conducting coding teaching at least three years, have been performed in order to assert reasons of those preferences which are denoted in surveys. According to the findings of the research, it's been observed that teachers use Block-Based and robotic coding tools; learning by doing, game-based and try, rake up, learn education methods; designing applications which offer solutions for real life problems and game writing activities. Moreover, teachers use assessment and evaluation by doing examination includes practice and students's portfolio. In this research, teachers asserted that coding tools are useful for education process in terms of being entertaining, simplicities in applying, their visuality, enumerating their activities from easy to difficult. Besides it's revealed that teachers use coding teaching because of the fact that this education contributes to prolificacy of students in terms of educational process' outcomes and contributes about upskilling for students. Once discussing teachers' opinions about education methods which are most used, it's ascertained that prominent reasons of using those education methods are to enhance learning, providing permanent learning and themes environmental conditions. It's ascertained that teachers take into consideration facility of process' appraisal, facility of self-evaluation and administrative conditions when they make decisions on assessment and evaluation methods

    Spor kulüplerinin basketbol şubelerinin sporcu kaynakları: ( İstanbul ili uygulaması)

    No full text

    Sosyal Ağlar Üzerinde Mültecilere Yönelik Nefret Söyleminin Metin Madenciliğine Dayalı Tespiti

    No full text
    Nefret söylemi, belirli kişi ya da gruplara yönelik olarak ait oldukları kimlik nedeniyle aşağılama, ayrımcılık veya ötekileştirme içeren her türlü davranış, yazı veya konuşma olarak tanımlanmaktadır. Türkiye, Suriye iç savaşı sonrası yoğun bir göç almış ve bu süreçte mültecilere karşı nefret söyleminin yükseldiği gözlenmiştir. Nefret söylemi özellikle sosyal medyada hızla yayılabilmektedir. Nefret söyleminin kolaylıkla şiddet eylemlerine dönüşebileceği göz önüne alındığında, sosyal medya üzerinde tespit edilerek yayılımının engellenmesinin önemi ortaya çıkmaktadır. Bu çalışmada Twitter üzerindeki veriler kullanılmış ve araştırmanın ilk aşamasında mültecilere yönelik nefret söyleminin tespiti için 9778 tweet içeren bir veri seti oluşturulmuştur. Bu veri seti üzerinde öncelikle makine öğrenmesi modelleri (Lojistik Regresyon, Destek Vektör Makineleri, Karar Ağaçları, Rastgele Orman ve Yapay Sinir Ağları), Word2Vec ve TF-IDF kelime temsil yöntemleri ile uygulanmıştır. Makine öğrenmesi modelleri arasında en iyi performansın TF-IDF kelime temsil yöntemi ile uygulanan Lojistik Regresyon, Destek Vektör Makineleri ve Rastgele Orman ile elde edildiği ve 0.81 doğruluk değerine ulaşıldığı görülmüştür. Sonraki aşamada BERT tabanlı bir model olan BERTurk ile farklı hiperparametreler kullanılarak yürütülen deneysel çalışmalar sonucu, 0.85 doğruluk değerine ulaşılmıştır. Araştırmanın mültecilere yönelik nefret söyleminin tespiti konusunda yürütülen çalışmalara katkısının olacağı düşünülmektedir. Anahtar Sözcükler: Metin maden

    Thermal management in electric vehicle battery systems

    No full text
    Petrol ürünleri ve hava kirliliği üzerine endişelerin artmasıyla birlikte, elektrikli ve hibrit elektrikli araçların geliştirilmesine başlanmıştır. Elektrikli ve hibrit elektrikli araçlar için yapılan araştırmalar, içten yanmalı motorlara fiyat ve güvenilirlik açısından alternatif olmasını da kapsamaktadır. Özellikle elektrikli araçlar üzerine yapılan çalışmalardaki yarış, elektrikli araçların batarya sistemleri üzerinedir. Uygun maliyetli ve uzun ömürlü batarya sistemlerini piyasaya süren kuruluşların, gelecekteki otomotiv endüstrisine hakim olma konusunda güçlü bir konumda olacağı aşikardır. Elektrikli araçlar için geliştirilen batarya sistemlerindeki en büyük endişelerden birisi, bataryalardaki ısı yönetimidir. Özellikle lityum iyon (li-ion) pillerinin hücrelerindeki sıcaklık, tüm batarya paketi içinde sınırlı derecede (°C) değişime izin vermektedir. Batarya hücreleri, hızlı deşarj (boşalma), aşırı şarj ve ortam sıcaklığının fazla artmasından dolayı gerçekleşen aşırı ısınmalara karşı savunmasızdırlar. Aşırı ısınma ve dengesiz sıcaklık dağılımı, hızlı bir şekilde hücre bozulmasına ve batarya çevrim ömrünün kısalmasına sebep olmaktadır. Ayrıca bu durumlarda sıcaklık kontrolsüz bir şekilde arttığı için bataryada gerçekleşebilecek katastrofik hasar, yangına ve patlamaya sebep olabilmektedir. Tüm bu sebeplerden dolayı, batarya sistemlerindeki ısıyı uzaklaştırmak ve batarya paketi/modülü/hücresi boyunca üniform sıcaklığı sağlamak için elektrikli araç batarya paketleri kapsamlı soğutma sistemlerini içermektedir. Bu tez çalışmasında, elektrikli araçların batarya sistemleri tasarlanmıştır ve batarya sistemlerinin ısıl yönetimi gerçekleştirilmiştir. Isı yönetimi çalışmaları, ANSYS Icepak programında sonlu elemanlar analizleri ile yapılmıştır. Yapılan analizler sonucunda, tasarımın doğrulanması ile ısıl performansta iyileştirmeler yapılmıştır. Batarya sınır şartlarının batarya sistemine etkisi net bir şekilde ortaya konulmuştur.In the wake of growing concerns over petroleum supplies and air pollution, electric vehicles (EVs) including hybrid electric vehicles (HEVs) are being developed and refined as cost effective, reliable and safe alternatives to conventional gasoline and diesel engines. The race is on to design electric batteries as the power source for this new class of vehicles. Competition is intense and the stakes are high. Organizations that succeed in bringing cost-effective, long-lasting batteries to market first are in a strong position to dominate the future automotive industry, not to mention reap a sizeable share of profits. One of the major concerns in the development of lithium-ion battery packs for EVs is thermal management. The temperature of all cells must be strictly maintained within limited degrees C across the entire pack. Cells are vulnerable to overheating from rapid discharging, overcharging or excessive ambient heating. Such overheating and uneven temperature distribution can lead to rapid cell degradation and shorten battery life. In extreme cases, thermal runaway may occur in a cell as heat builds up uncontrollably, possibly causing catastrophic destruction, such as fire and explosion. For these reasons, EV battery packs/systems/cells incorporate extensive cooling systems to dissipate heat and provide for uniform temperatures throughout the battery pack In this thesis, the design and thermal management of the electric vehicle battery systems are investigated. Thermal management works are made with finite element analyses in ANSYS Icepak programme. At the result of analyses, the design is validated and thermal performance is upgraded. The effect of the battery boundary conditions on the battery system is clearly demonstrated

    Spinal cerrahide intraoperatif hemoraji etiyolojisi ve perioperatif dönemdeki etkileri

    No full text
    Pron pozisyonda yapılan omurga cerrahisi uygulamalarında, hastaya uygulanan pozisyonun, operasyon süresinin, intraoperatif dönemde hipoterminin oluşmasının ve elektrolit bozukluklarının kanama miktarında değişikliklere neden olabileceği belirtilmektedir (2). Kan transfüzyonu uygulamalarının ise uygunsuz kan transfüzyonu reaksiyonu, infeksiyon riskinde artış, koagülasyon bozuklukları, hastane kalış süresinde uzama gibi problemlere yol açtığı gösterilmiştir(3). Pek çok faktörün, omurga cerrahisi sırasındaki intraoperatif hemorajinin oluşumuna katkı sağladığı belirtilmektedir(4). Bunlar hemodinamik değişiklikler, pron pozisyonda cerrahi işlem süresinin uzaması, uygulanan kristalloid-kolloid sıvı tedavisi, ilaç yan etkileri, operasyon masasının pozisyonu, kullanılan toraks ve kafa yastıklarının konumları, yandaş hastalıklar olarak sayılabilir. Tüm bu faktörler göz önüne alındığında, omurga cerrahisi sırasındaki hemoraji ile ilişkili olarak artan sayıda yayın göze çarpmaktadır. Fakat, omurga cerahisinde operasyon türleri, operasyonun uygulandığı segment sayısı ayrıca hasta ile ilgili faktörlerin omurga cerrahisindeki hemorajiye olan etkilerini araştıran prospektif çalışma sayısı çok değildir. Bu nedenle, prospektif olarak çalışmamızda omurga cerrahisinde intraoperatif hemorajiyi etkileyen perioperatif faktörleri ortaya koymayı amaçladık. Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Araştırma Etik Kurulu onayından sonra, Nöroşirürji ameliyathanesinde 2011- 2012 yılları arasında genel anestezi ile pron pozisyonda omurga cerrahisi operasyonu uygulanan, 18-70 yaş arası ASA I-III grubu 60 hasta, bilgilendirilmiş onam formu ile izinleri alınarak çalışma kapsamına dahil edildiler. Bilinen hepatik ve renal hastalığı olanlar, kanama diyatezi öyküsü olanlar ve antikoagülan kullanımı olanlar çalışma kapsamına dahil edilmedi. Operasyon boyunca en az bir defa olmak üzere parmak ucundan kan alınarak hematokrit kontrolü yapıldı, transfüzyon uygulaması sırası ve sonrasında da rutin kontrol olarak hematokrit ölçümü tekrarlandı ve elde edilen sonuçlar kaydedildi. İntraoperatif ısı, gerçekleşen total hemoraji miktarı ile uygulanan ERT, TDP, trombosit tam kan transfüzyonları ve operasyon bitiminde ise toplam operasyon süreleri kaydedildi. Postoperatif ilk bir saat 15 dakika aralıklarla vital bulguları kaydedildi. Operasyon sonrası dönemde olgularda saptanan problemler kaydedildi. Olgulara uygulanan operasyon türleri laminektomi:1, enstrümantasyon uygulaması:2, diskektomi:3 ve enstrüman çıkarılması:4 olacak şekilde gruplanmış ve saatlik kanama miktarları ile segment başına düşen kanama miktarları karşılaştırılmıştır. İntraoperatif hemorajinin daha net ve objektif değerlendirilebilmesi için: saatlik kanama miktarı, segment başına düşen kanama miktarı, operasyona ait total kanama miktarı ve operasyon türüne göre gerçekleşen kanama miktarı olacak şekilde farklı değerlendirmeler uygulandı. Hastaların postoperatif dönemde yoğun bakım kalış ve çıkan olası komplikasyonların araştırılması planlanmıştı ancak hiçbir olgunun yoğun bakımda kalmaması ve postoperatif bakım ünitesinden 2- 3 saat içinde servise inmeleri ve kısa sürede taburcu edilmeleri nedeni ile postoperatif erken döneme ait veriler toplanamadı. Verilerin istatistiksel değerlendirilmesi Ege üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi İstatistik Ana Bilim Dalında yapıldı ve analizde SPSS 15.0 kullanıldı. Cinsiyet, yaş ile verilen kan miktarı analizinde Fisher's exact test, ASA skoru ve verilen kan arasındaki ilişkinin karşılaştırılmasında Mann Whitney, Total kanama ve ASA arasındaki ilişki Fisher Exact test, operasyon süresi ve segment başı kanama arasındaki ilişki Kruskall Wallis, Operasyon süresi ve total kanama arasındaki ilişki Ki- kare, demografik veriler ile saatlik kanama ve segment başı kanama miktarı arasındaki ilişki Spearman test, total kanama miktarı ve demografik veriler arasındaki ilişkinin saptanmasında Mann Whitney test kullanıldı. HT ve DM gibi yandaş hastalıklar ile saatteki kanama miktarı ve segment başı kanama miktarı arasındaki ilişkinin analizinde Mann Whitney testi, HT ve DM gibi yandaş hastalıklar ile verilen kan miktarı arasındaki Fisher's Exact test, planlanan- verilen kan arasındaki ilişkinin analizinde Ki Kare, saatteki kanama miktarı ve operasyon türü arasındaki ilişkinin analizinde Kruskall wallis testi kullanıldı ve p< 0,05 anlamlı olarak kabul edildi. Sonuç olarak, prospektif olarak gerçekleştirdiğimiz çalışmamızda: omurga cerrahisi uygulanan olgularda operasyon sırasında verilen total kan miktarı ile yaş arasında, total kan miktarı ile operasyon süresi arasında, olguların ASA skorları ile operasyon sırasında gerçekleşen saatlik kanama miktarları arasında ve uygulanan operasyon türleri ile segment başına olan kanama miktarı ve verilen kan miktarı arasında, preoperatif beklenen ve gerçekleşen tranfüzyon miktarları arasında anlamlı ilişki olduğunu belirledik

    Ithal Ete Karşı Manifesto

    No full text
    Keşke bilinçli öğretmenler okulda öğrencilerine izletse, televizyon kanalları tam da bu dönemde biraz kamu yayıncılığı yapma adına prime-time’da yayınlasa: “Food Inc” adlı bir belgesel var
    corecore