Pancreatic Lymphangioma: A Rare Case Report

Intraabdomınal lymphangioma is a rare disease. Pancreatic counterpart occurs as cystic mass and should be kept in mind in patients with cystic pancreatic lesions. It is important to diagnose preoperatively to choose therapy modality. In this paper, we present a rare case of pancreatic lymphangioma which was diagnosed incidentall

PAP yöntemi ile PSA ve PSAP 19 prostat karsinomunda araştırma

TEZ622Tez (Uzmanlık) -- Çukurova Üniversitesi, Adana, 1988.Kaynakça (s. 38-44) var.44 s. : rnk. res. ; 30 cm.

The effect of endosulfan on hematologic parameters in mus musculus

Amaç: Bu çalışmada, farklı zaman periyodlarında uygulanan endosülfan pestisitinin Mus musculus'ta hematolojik parametreler üzerine etkisi araştırılmıştır. Materyal ve Metod: Çukurova Üniversitesi Tıbbi Deneysel Cerrahi Araştırma Merkezi'nden alınan 23-40 g ağırlığında 60 adet anaç Mus musculus (30 kontrol, 30 deneme) kullanılmıştır. Deneme grubuna endosülfan (0.24 mg/100 g vücut ağırlığı/gün) 90 ve 180 gün oral yolla uygulanmıştır. Bulgular: Endosülfanın 90 günde lökosit düzeyini arttırdığı ve eritrosit, hemoglobin, hematokrit, ortalama eritrosit hacmi ve ortalama eritrosit hemoglobin düzeylerini düşürdüğü (p<0.05), ancak 180 günde hematolojik parametre değerlerinin kontrol değerlere yaklaştığı gözlenmiştir. Sonuç: Canlıda 90 gün sürede endosülfan toksisitesine karşı hematolojik parametrelerde fizyolojik bir yanıt gelişirken, 180 gün sürede adaptasyon mekanizmasının geliştiği sonucuna varılmıştır.Purpose: To investigate the effect of endosulfan pesticide administration in different lengths of time on hematologic parameters in Mus musculus. Material and Methods: Sixty mature Mus musculus (30 control, 30 experimental), weighing between 23 and 40 g, were obtained from the Medical Experimental Surgery Research Center of Çukurova University. The effect of oral administration of endosulfan (0.24 mg per 100 g body weight) daily for 90 and 180 days was investigated. Results: There has been an observation that the leucocyte level increased in 90 days and levels of erythrocyte, hemoglobin, hematocrit, mean corpuscular volume, mean corpuscular hemoglobin decreased (<0.05) but values of hematologic parameters in 180 days approached the control's. Conclusion: While physiologic response of the hematologic parameters to endosulfan toxicity was developing in 90 days in the living, adaptation mechanism was completed in 180 days

The investigation of calcium adenosine 5' triphosphatase, serum malondialdehyde and alpha tocopherol levels in experimental diabetic rat model

Bu çalışma streptezotozin (STZ) ile deneysel diyabet oluşturulan sıçanların pankreas Langerhans adacık hücrelerinde Ca++ ATPaz enziminin incelenmesi amacı ile yapılmıştır. Ayrıca çalışmalarımızı tamamlayıcı olarak lipid peroksidasyon ürünü olan malondialdahid (MDA) ve alfa tokoferol düzeyleri ölçülmüştür. Birinci aşamada deneysel diyabet modeli oluşturulmuştur. Bu amaç için sıçanlara kg başına 65 mg STZ verilmiştir. Çalışmamızın ikinci aşamasında sıçanların pankreas Langerhans adacıkları her pankreas için 7 mg kollogenaz ilave edilmek suretiyle izole edilmiştir. Çalışmanın üçüncü aşamasında adacık hücrelerinden Ca** ATPaz enzimi saflaştırılmıştır, differansiyel santrifügasyon uygulanarak mikrozom fraksiyonu izole edilmiştir. Diyabet grubu sıçanlara ait MDA düzeyleri kontrol grubu ile karşılaştırıldığında istatiksel açıdan anlamlı olarak artmıştır. Alfa tokoferol ve Ca** ATPaz düzeyleri ise diyabet grubunda istakisel açıdan anlamlı bir şekilde azalmış olarak bulunmuştur. Çalışmamızda elde ettiğimiz sonuçlarımıza göre artan lipid peroksidasyonu zar yapısının ve bütünlüğünün bozulmasına, artmış glukoz derişimi ise hücre zarlarında fosfolipid turnover'!, lipid tabakası ve yağ asidi kompozisyonunda değişimlere neden olarak Ca++ ATPaz enzimini inhibe ettiği sonucuna varılmıştır

The Effect Of Endosulfan On Lactic Dehydrogenase Enzyme System In Liver Of Mus Musculus : A Histochemical Study

Aim: Endosulfan is an important toxic agent which generates free oxygen radicals in liver. In Çukurova region, some relation between the incidence of toxic injury to liver and widespread use of endosulfan has been suggested. Since endosulfan is a frequently used pesticide, it was planned to investigate whether endosulfan could do liver injury and increase lactic dehydrogenase in liver. Methods: Sixty mature (30 controls, 30 experimental) Mus musculus, weighing between 23-40 g, obtained from Medical Experimental Surgery Research Center of Çukurova University, were utilized in this study. The effects of oral administration of endosulfan (0.24 mg per 100 g body weight) daily for 90 days (short term) and 180 days (long term) were investigated. Results: At the end of the experimental period, no effect on body weights but an increase on liver weight and hepato/somatic index were observed in both short and long terms. On microscopic examination, livers of experimental groups exhibited severe damage histopathologically. On the other hand, livers of the same group, particularly in long term oral endosulfan administered mice, demonstrated some toxic changes and high levels of lactic dehydrogenase activity with enzyme histochemical method. Conclusion: The exposure to endosulfan in mice caused liver tissue damage histologically, this was also demonstrated by hepatic/somatic index and increased levels of liver LDH assesed with histochemical method

Sağlıklı görünen farelerin karaciğer ve meme dokularında oksidatif stres biyobelirteçlerinin düzeyleri

Giriş: Bu çalışmada ileride yapılacak toksikolojik araştırmalara temel veri sağlamak amacıyla karaciğer ve meme dokularında antioksidan sistemler [glukoz-6-fosfat dehidrogenaz (G6PDH), katalaz (CAT), süperoksit dismutaz (SOD), glutatyon-S-transferaz (GST), redükte glutatyon (GSH)] incelendi. Buna ek olarak, lipit peroksidasyonun bir göstergesi olarak karaciğer ve meme dokularında tiyobarbiturik asit reaktif maddesi (TBARS) ölçüldü. Materyal ve Metod: Sağlıklı görünen, histopatolojik inceleme sonucu normal karaciğer ve meme dokusu bulgusu bulunan 66 fare (36 erkek, 30 dişi) çalışmaya alındı. Dokular soğuk % 1,15 KCI ile homojenize edildi. Antioksidan enzimler, GSH ve TBARS düzeyi 14.000 rpm’de santrifüjden sonra elde edilen süpernatant’ta spektrofotometrik olarak ölçüldü. Bulgular: Erkek ve dişi farelerin karaciğer dokularındaki antioksidan sistemlerin ve TBARS düzeylerinin meme dokusundan yüksek olduğu gözlendi. Bununla birlikte, meme dokusundaki G6PDH hariç CAT, SOD, GST, GSH ve TBARS düzeylerinin erkek ve dişi fareler arasında farklılık göstermediği saptandı. Öte yandan, erkek fare karaciğerinde G6PDH hariç CAT, SOD, GST, GSH ve TBARS düzeylerinin dişi karaciğerine göre daha yüksek bulundu. Sonuç: Sonuçlar, karaciğer dokusunda antioksidan savunmanın meme dokusuna oranla yüksek olmasının, karaciğerde olası çeşitli toksik maddelere karşı kompensatuar yanıta bağlı olabileceğini ve bu şekilde hücreleri oksidatif hasara karşı koruyabileceğini göstermiştir.Purpose: In the present study, the levels of antioxidant systems such as glucose-6-phosphate dehydrogenase (G6PDH), catalase (CAT), superoxide dismutase (SOD), glutathione-S-transferase (GST) and, also reduced glutathione (GSH) in the liver and breast tissues were examined in order to obtain basal data for subsequent toxicological investigations. Additionally, the level of thiobarbituric acid reactive substance (TBARS) was measured in liver and breast tissues as an index of lipid peroxidation. Materials and Methods: Sixty-six apparently healthy mice (36 males, 30 females) had normal liver and breast tissues (histopathological data) were taken into the study. The tissues were homogenised with ice-cold 1.15% KCI. The activities of antioxidant enzymes, the levels of GSH and TBARS were measured as spectrophotometric in the supernatant obtained from centrifugation at 14.000 rpm. Results: The levels of antioxidant systems and TBARS in the liver were significantly higher than those found in the breast tissue of female and male mice. However, the levels of CAT, SOD, GST, GSH and TBARS in breast tissue except G6PDH enzyme were not significantly different between female and male mice. On the other hand, the levels of CAT, SOD, GST, GSH and TBARS in the male liver were higher than the female liver except for G6PDH enzyme. Conclusion: Results suggest that antioxidant defense of the liver tissue was higher compared to breast tissue possibly due to a compensatory response to various toxic substances in the liver and thereby protects the cells against oxidative damage

Influence of hypothermia on ischemic changes during testicular torsion

Testis torsiybnlannda surenin iskemik degisiklere olan etkisini ve bu etkinin hipotermi ile ne derecede geciktirebilecegini a(astirmak. Gereg ve Y6ntem:Or\ kopege bilateral orsiektomi uygulanarak, 20 adet torsiyone testis omegi elde edildi. Elde edilen ornekler 35°C, 20°C ve 5°C sicakliktaki ortamlarda 1 saat, 2 saat, 3 saat ve 6 saat bekletilerek histopatolojikjncelemeler icin ornekler alindi. Histopatolojik degerlendirmeler Johnsen testis biyopsi skoruna gore yapildi. Buigular: Isik mikroskobunda incelenen omeklerde 35°C'da 3 saat iginde seminifer tubulerde yer yer nekroza rastlandi. Ortalart|a Johnsen skoru 1.30±0.47 idi. Ortalama Johnsen skoru 20°C'da 3.0±0.65, 5"C'da 5.95+0.76 idi. 5°C'da 6 saat^bekletilen omeklerde seminifer tubul bazal membranlannin intakt oldugu ve spermatogonyumlarda vakuolizasyon gelistigi goruldu. Ortalama Johnsen skoru 4.95+0.76 idi. 20°C ve 35°C'da nekroz vardi. Ortalama Johnsen skoru, sirasiyla, 1.25±0.44 ve 1.20+0.41 idi. Bu saatte elde edilen omeklerde 5°C ile 20°C ve 5°C ile 35°C arasinda istatistiksel olarak anlamli fark varken, 20°C ile 35°C arasinda anlamli fark yoktu. Sonug: Akut testis torsiyonlu hastalann testislerine uygulanan hipotermi, cerrahi tedaviye alternatif degildir. Ancak testikuler canlilgi uzatarak cerrahi girisim igin zaman kazandirip or§iektomi sikligini azaltabilir.Influence of Hypothermia on Ischemic Changes During Testicular Torsion-Objective: To evaluate the effects of elapsed time and hypothermia on ischemic changes after testicular torsion. Material and Methods: Bilateral orchiectomies were done in 10 mature dogs and 20 torsioned testes were obtained. The samples were examined histopathologically after one hour, two hours, three hours and six hours of incubation in saline bath at 35°C, 20°C and 5°C. Histopathologic examinations were done with light microscopy according to Johnsen testicular score system. At a normal testicular temperature of35°C after 3 hours, necrosis was seen in some areas of seminiferous tubules. The mean Johnsen score was 1.30±0.47. At 20°C the mean Johnsen score was 3.0+0.65. At 5°C mean Johnsen score was 5.95±0.76. At a temperature of5°C and after 6 hours, basal membranes of seminiferous tubules were intact and spermatogonia showed vacuolization. The mean Johnsen score was 4.95±0.76. At 20°C and 35°C necrosis was present. The mean Johnsen scores in these groups were 1.25±0.44 and 1.20±0.41, respectively. Johnsen scores after six hours at 5°C and 20°C, and at 5°C and 35°C differed significantly while scores at 20°C and 35°C were comparable. Conclusions: Hypothermia is not an alternative to srgical exploration in-acute scrota! swelling. However, it may delay manifestations of irreversible damage, ^ prolong safe period until surgery and thus decrease orchiectomy rates

A rare case in the terminal ileum: cavernous hemangioma

The cavernous hemangioma, a vascular lesion of the small intestine, is one of the rare tumors. Presented in this case, the terminal ileum in childhood: report of a hemangioma. Although, it may appear to be Hemanjiomas of intestine neoplasm in childhood, it may actually be a hamartomaroz lesion. This topic is a controversial one in the literature. It has clinical significance as it may cause perforation and/or obstruction and it may be intermingled with other intestinal tumors. With preoperative correct diagnosis, minimally invasive approach to could be possible. [Cukurova Med J 2014; 39(3.000): 594-597

Peliosis Hepatis in a Patient with Systemic Lupus Erythematosus

WOS: 000436740500009